Search
English Turkish Sentence Translations Page 21227
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Did you just have crush on her, or... | Bilemiyorum ama ne yapabiliriz ki? Ona âşık mı olmuştun yoksa... | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
Anyway, now that she's married | Evlendikten sonra delireceğini sandın ve onu görmeye geldin, öyle mi? | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
You are right about everything. | Haklısın. Söylediklerinin hepsi doğru. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
That's why I have to know... | Bu sebepten aklından neler geçtiğini öğrenmem gerekiyor. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
Can you tell her? | Ona söyleyebilir misin? | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
Until I know that | Bunu öğrenene kadar gelmeye devam edeceğimi. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
Is it important what she thinks? | Seun Ha'nın ne düşündüğü önemli mi ki? | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
Isn't it more important that you make her get divorced? | Esas önemli olan şey boşanmasını sağlamak değil mi? | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
Keep in touch. | Görüşmeye devam edelim. Sanırım hedefimiz aynı. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
Currently, SJ Group gets the majority of its profit from the department store. | Mevcut durumda SJ Grup kazancının büyük bir kısmı alışveriş merkezinden geliyor. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
On the other hand, the franchise restaurants... | Bunun yanı sıra, restoranlar... | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
I don't need to know about the guy and I don't want to. | O adamın kim olduğunu bilmeme gerek yok zaten bilmek de istemiyorum. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
I can't concentrate if I have an unanswered question. | Yanıtlanmamış bir sorum olursa odaklanamam. Bu yüzden... | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
Who was that guy? | Kimdi o adam? Bana doğruyu söyle. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
If you didn't know him | Onu tanımıyorsan neden sana noona dedi? | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
So, what's the conclusion? | Pekâlâ, sonuç nedir? Düşündüm ki... | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
are interviewed by this women's magazine. | ...ile röportaj yapmanız iyi olur. Reklam için. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
That means he won't do the interview, right? | Bu röportajı yapmayacağı anlamına geliyor, değil mi? | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
What's the matter? Nothing. | Sorun ne? Yok bir şey. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
I will do it. Please give it to me. | Ben yaparım. Bana verin lütfen. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
If you give it to me... | Bana verirseniz... Ben yaparım o yüzden git ve kendi işinle ilgilen. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
What are you doing in here? | Ne yapıyorsun orada? | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
I said come out. Let go. | Sana dışarı çık dedim. Bırak. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
I did say come out. | Sana dışarı çık dedim. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
Why were you doing that? | Tanrı aşkına neden böyle işler yapıyordun? Nesi varmış bu işin? | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
I'm not someone great or anything. | Öyle harika biri değilim. Böyle yaparsan başkalarının gözünde kötü görünürüm. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
If an article about you being mistreated by your in laws make the headlines | Hısım akraban tarafından kötü muamele gördüğün manşetlere çıkarsa... | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
If I can't even take care of my wife | Kendi karıma bile sahip çıkamazken bu kadar çalışanla nasıl ilgileneceğimi sormazlar mı? | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
I'm sorry. Why would you be sorry? | Özür dilerim. Neden özür diliyorsun? | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
Starting tomorrow, don't come here to work. | Yarından itibaren buraya işe gelme. Ben babama durumu izah ederim. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
By the way, what brings you here? | Bu arada senin ne işin var burada? O kadar yolu bunu yapmak için tepmedin herhalde. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
First, let's go get something to eat. | İlk olarak gidip bir şey yiyelim. Acıktım. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
You made a reservation, right? | Rezervasyon yaptırmıştın, değil mi? | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
I don't usually like places like this, but I have to do this for others. | Normalde böyle yerlerden hoşlanmam ama bunu başkaları için yapmak durumundayım. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
What is it? You don't like it? | Ne oldu? Beğenmedin mi? Beğendim. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
I do like it. | Gerçekten beğendim. Öyleyse sorun ne? | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
I was wondering if I should be eating something like this. | Böyle şeyler yemeli miyim acaba diye düşünüyordum. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
Is it because of the guy who came to see you at the anniversary party? | Yıldönümü partisine seni görmeye gelen adam yüzünden mi? | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
He's the one you said you loved, right? | Sevdiğin adam o, değil mi? | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
So you're feeling guilty now? | Yani şimdi suçluluk mu duyuyorsun? | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
If that's not it, tell me. | Öyle değilse söyle bana. Doğru. Sevdiğim kişi o. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
So I shouldn't see him anymore. | İşte bu yüzden artık onunla görüşmemeliyim. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
You can continue to see him. | Onunla görüşmeye devam edebilirsin. Bunu evlenmeden önce konuşmuştuk. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
Can I sometimes see him? | Ara sıra onu görebilir miyim? | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
Is it really okay? | Gerçekten sorun olmaz mı? | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
It's totally up to you, but... | Orası sana kalmış ancak yakalanmayacağına dair verdiğin sözü tutmalısın. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
If we're done, then let's get going. | Bitirdiysek yola çıkabiliriz. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
How do you like it? Will it succeed? | Nasıl buldun? Başarılı olur mu? Vay canına. Bunu nasıl yaptın? | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
How about you? Yum, it's good. | Peki ya sen? Enfes, çok güzel. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
By the way, are you okay working like this? | Bu arada böyle çalışmanda bir sakınca yok mu? | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
You just got released from the hospital. | Daha yeni taburcu oldun. Hiçbir şey yapmadan durmak daha zor. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
On a day like this, I can come up with a great dish. | Böyle bir günde bir şaheser yaratmak üzere yeni tarifler üzerinde çalışabilirim. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
This is a jackpot, huh? | Turnayı gözünden vurmuş, değil mi? Hayatım. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
About Ji Sook. | Ji Sook konusunda... | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
Now... I told you that I didn't really see her. | Şimdi... Sana onu gerçekten görmediğimi söyledim. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
Gosh, my tummy hurts now. | Karnım ağrıyor. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
My stomach must be in shock from a the good food. | Karnım bu kadar güzel bir yemeği kaldıramadı. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
Why did you bring that up suddenly? | Durduk yere neden bu konuyu açtın? Aslında, ben... | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
So you will tell your brother everything | Yani kardeşine her şeyi anlatıp ara sıra onunla görüşeceksin, öyle mi? | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
Open your eyes wider and take a good look. | Gözlerini dört aç ve şuna iyi bak. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
If I hadn't switched the documents for your mother in law | Kayınvalidene verilecek belgeleri değiştirmeseydim... | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
Then, before you told all our secrets | Sonra da sen sırlarımızı açığa vurmadan seni öldürecektim. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
Because I had no choice. | İşlerin neden böyle bir hâl aldığını mutlaka öğreneceğim. Çünkü başka seçeneğim kalmayacaktı. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
This is when you say you have no choice. | "Başka seçeneğim yok" cümlesini ancak böyle durumlar için kullanırsın. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
Go see your brother. | Git ve kardeşini gör. Görüştükten sonra buna bir son ver. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
Depending on how you handle it | Hayatı senin elinde. Yaşayıp yaşamayacağı sana kalmış. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
Are you saying that you'd kill Ji Hyuk? | Ji Hyuk'u öldüreceğini mi söylüyorsun? | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
Because you have no choice. | Çünkü başka seçeneğin yok. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
Going to bed this early? | Bu kadar erken mi yatıyorsun? | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
You're going to depress me too. | Seni böyle görünce beni de afakanlar basıyor. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
I told you not to leave your clothes lying around. | Sana kıyafetlerini ortalıkta bırakmamanı söylemiştim. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
You don't think you are worthy enough to wear those clothes? | Bu kıyafetleri giyemeyecek kadar değersiz olduğunu mu düşünüyorsun? | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
Then just throw them away. | Öyleyse at hepsini. At gitsin. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
Chang Soo, why do people get married? Pardon? | Chang So, insanlar neden evlenir? Efendim? | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
It's such a terrible thing to do. | O kadar korkunç bir şey ki. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
Why do people do it like it's very normal? | Niçin insanlar sanki çok normal bir şeymiş gibi davranıyor. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
It gets lonely to go to bed alone every night. | Her gece yatağa bir başına girmek insanı yalnızlaştırıyor. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
She moans because she has nightmares every night. | Her gece kâbus gördüğü için inleyip duruyor. Ertesi gün yorgun oluyor. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
If my family criticizes her for no reason | Neyi biliyormuşsun? Her şeyi. Ailem onu bir sebep olmaksızın eleştiriyorsa kendi kendini savunabilmeli. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
There is nothing about her that I like! | Onda hoşuma giden hiçbir şey yok ki! | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
We were asked to come reorganize your closet. | Dolabınızı yeniden düzenlemek üzere çağrıldık. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
It's okay. I will do it myself. | Sorun değil. Kendim yaparım. Hayır, sizin için yaparız. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
Where is Min Woo now? | Min Woo şu an nerede? | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
I'm not sure. | Emin değilim. Sizi buraya onun gönderdiğini sanmıştım. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
We were asked by Mr. Min to help organize your clothes. | Kıyafetlerinizi düzenlemek üzere enişteniz tarafından çağrıldık. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
How did he know... | Bugün elin boş mu geldin? Nereden bild | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
I'm going through the reports because of the merger. | Birleşmeyle ilgili mali raporları gözden geçiriyorum. Öyle mi? | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
It must be very important | Evde bile çalıştığına göre çok önemli bir şey olsa gerek. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
That is so true. | Çok doğru. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
We have an important matter, so come with me today. | Bugün önemli bir mesele var o yüzden benimle birlikte işe gel. Galeriye gitme. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
I told my father that you'll be helping me for now. | Babama şimdilik bana yardım edeceğini söyledim. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
I have an appointment. An appointment? | Bir randevum var. Randevu mu? Ne randevusu? | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
It's an important appointment. | Önemli bir randevu. Saat ikide bir dergiyle röportajımız var. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
Don't be late. You don't want to embarrass me like the last time. | Sakın geç kalma. Beni geçen seferki gibi utandırmak istemezsin. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
How have you been living in a place like this? | Min Woo, bunca zaman böyle bir yerde nasıl yaşadın? | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
I won't be late. | Geç kalmam. Önemli bir görüşmeye geç kalamam. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
I heard that there was a woman who looked like me. | Bana benzeyen bir kadın olduğunu işitmiştim. Merak ettim ve araştırmaya başladım. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
I had a DNA test done. | Bir DNA testi yaptırdım. Onunla aramda herhangi bir kan bağı olmadığı ortaya çıktı. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
Your family is in debt. | Ailenin borcu varmış. Bununla borcunu öde. Beş yüz milyon won. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |
But stop coming by and making things difficult for me. | Ancak ikide bir gelip beni zor durumda bırakmaya son ver. | Gamyeon-1 | 2015 | ![]() |