Search
English Turkish Sentence Translations Page 20690
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
But not until tomorrow morning. | Ama yarın sabah. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
This is not jones' rule or mine. | Bu Jones'un ya da benim kuralım değil. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
This is the institution's. | Burası bir enstitü. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Long before I got here | Neyse, geri geldiğinde buralara pek uğramadı. Bu olmadan Peter ölür. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Tomorrow morning you'll have 14 minutes. | Yarın sabah, 14 dakikanız olacak. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Not a second more. | Bir saniye dahi fazla değil. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Mr. jones wanted you to have this. | Bay Jones bunu size vermemi istedi. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Peter it's me. | Progeria gibi hızlı yaşlanma hastalıkları... Peter, benim. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
I'm looking for broyles. is he there? | Broyles'i arıyorum, orada mı? Hayır, bir baskına gitti. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Jones has agreed to meet with me tomorrow morning. | Jones benimle konuşmayı kabul etti. Ama önce bir meslektaşıyla konuşmak şartıyla. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
So we're looking for a guy local to boston. | Tek işi salgınlara yanıt vermek olan... Boston'da birini arıyoruz. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
He's in saugus. | Saugus'ta. Nerde, nerde? | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
His name's joseph smith. | Adı Joseph Smith. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
At 4331 broad street. | 4331 Broad Sokak. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
How'd you know that? | Nerden biliyorsun? | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
That's who broyles is after right now. | Broyles'un baskına gittiği yer orası. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
How? I I don't know. | Nasıl? Bilmiyorum. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Peter we need him alive. | Peter, ona canlı ihtiyacımız var. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Are you there? | Vardın mı? Hayır, yoldayım. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
You get in touch with broyles yet? | Broyles'a ulaştın mı? Hayır, telsiz sükûtu halindeler. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
I'm gonna call hq. I'll call you right back. | Merkez binayı arayacağım. Sana dönerim. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
I know they're radio silent | Telsiz sükûtta olduklarını biliyorum ama onlara ulaşmak zorundasın. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Please you need to get the message to them. | Bundan neden şimdi haberim oluyor? Lütfen, onlara mesaj gönder. Fırında hindi yapmak gibi değil. Kütüphane açık değildi. ...kabul... | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
They need to keep joseph smith alive. | Joseph Smith canlı ele geçirilmeli. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Damn it. | Lanet olsun. Özellikle "Sınır Bilim" adı verilen alanda... | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
You must stand back sir. I've got information. | Uzak durun. Elimde bilgi var. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
You are not authorized to get any closer to the house! | Bu eve girmeye yetkiniz yok. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Are you close? | Vardın mı? Evet, geldim. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
But I can't get any closer to the house. | Ama eve yanaştırmıyorlar. İçeri girmişler bile. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Oh no. | Olamaz. Ben bir paspas getireyim. Dur, ben getiririm paspası. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
What? Peter. | Ne oldu? Peter. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Freeze! FBI! | Kımıldama, FBI. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Stop or we'll shoot! | Dur yoksa ateş ederiz. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Drop your weapon! | At silahını. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
No no no no! | Hayır, hayır. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Have the evidence response team | Kanıt toplama ekiplerine tuvalet kâğıdına kadar her şeyi listelemelerini söyle. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Bishop What are you doing here? | Bishop, burada ne arıyorsun? | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Well I just got off the phone with olivia. | Demin Olivia ile telefonda konuştum. Havaalanına gidiyormuş. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
That's the first serious thing I've said all day. | Bugün hiç bu kadar ciddi olmamıştım. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Peter. hey it's Astrid. | Peter. Ben Astrid. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Tell him we need help quickly. | Acil yardım gerektiğini söyle. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
He says we need help quickly. | Acil yardım gerekiyormuş. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Insert this into his iv. Let me talk to him. | Bunu damarına batır. Ver ben konuşayım. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Uh hello Peter. this is me your father. | Alo, Peter. Benim, baban Walter Bishop. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Thank you Walter. I know who you are. | Ben buraya geldiğimde, ki bu 5 sene önce oluyor... Sağ olasın, Walter. Kim olduğunu biliyorum. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Uh we need to talk to that man Smith right away. | Smith denen adamla hemen konuşmalıyız. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
He may be our best chance | Ajan Loeb'u kurtarmak için tek şansımız o olabilir. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
To save Agent Loeb's life. | Çünkü senin gibiler bir şeyde çok iyidir. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
I know that but he's dead. | Biliyorum, ama o öldü. Vuruldu. Şansımız yokmuş. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Well does he still have his head? | Kafası yerinde mi? Vücuduna bağlı mı? Bana bir ipucu verdi, ama aradığım şey değildi. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Only you would ask that question seriously. | Eğer sorduğun ciddi bir soruysa, evet kafası yerinde. Başka ne renk olacaktı? | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Splendid. | Harika. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Then perhaps in this case | Bu durumda ölü olması sadece işimizi uzatacak. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Bring him in and hurry. | Onu hemen buraya getirin. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Agent Loeb's tissue is already deteriorating | Ajan Loeb'un dokusu bozulmaya başladı. Bu da durumu daha zor hale sokuyor. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
So close. | Çok yaklaşmıştık. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
You never did lose well. | Sen hiç adamakıllı başarısız olmazsın zaten. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
What happened olivia? | Ne oldu, Olivia? | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
There is something that has... | Bir şeyler seni değiştirmiş gibi. ...götürebilecek bir kara delik gibiydi. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Shifted in you. | İlaçlarını değiştirdiler mi? | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Something's happened. | Bir şey olmuş. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Well a lot has happened. | Çok şey oldu. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
It's been a strange time. | Garip zamanlar geçiriyorum. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
I wasn't gonna say these words. | Bunu hiç söylemeyecektim. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
But here we are so I'm gonna say them. | Ama işte buradayız ve ben söyleyeceğim. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
I've become... and I am not kidding... | ...sana vereceğim. Ben... dalga geçmiyorum... | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
A spectacular cook. | ...efsane bir aşçı oldum. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Spend the night. | Gece burada kal. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
I can't Lucas. | Kalamam, Lucas. Kitap nerede? | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Of course you can. | Elbette kalabilirsin. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Dunham. | Dunham. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Does Jones know about Smith? | Jones'un Smith'e olanlardan haberi var mı? Ne? | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Does David Jones know that Joseph Smith is dead? | Jones, Smith'in öldüğünü biliyor mu? Hayır, neden? | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
'cause if you can still get in to see him tomorrow | Eğer onu göreceksen ona Smith'i göstermek zorunda değiliz. Hayır, nasıl aldığını anlamadık. Hayır, nasıl aldığını da bilmiyoruz hala. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Oh good. uh bring him down here so quickly. | Güzel. Hemen şuraya getirin. Tamam. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Get me ice. you already asked. | Buz getirin. Demin de istemiştin. Bakan az önce beni aradı. Peter Bishop'ı nakletmemizi istiyor. William burada olsa William mı? | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
And the halo head brace. it's right over there. | Sen hep bunu çözmeye çalışırdın, değil mi? Kafalık. Burada. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
We got it from here. thanks. | Buradan sonra biz alırız, sağ olun. Şey dedim mi? | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
To put salt water in the trough. yes. | Suyu tuzladım, evet. Hatta annene bile. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
90 kilograms. not a drop more. | 90 kilo. Bir damla fazla değil. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
He's been shot in the head. | Kafadan vurulmuş. Sorun olur mu? | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Is that a problem? | Ve bir muhafız hazır etmemiz gerektiğini biliyorduk. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Yes that's a problem. | Evet, olur. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Of course it's a problem! | Herhalde olur! | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
A bullet in the head would normally indicate | Kafaya girmiş bir kurşun büyük bir beyin travması yaratır. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Significant brain trauma. | Ama kimseye yaklaşmamıştım. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Well it would also indicate that he's dead. | Bekle. Ayrıca öldürür de. Bu sorun olmuyor ama. Kafalık. Burada. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
This procedure is not like removing tonsils. | Bana Cortexiphan hakkında neler söyleyebilirsin? | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
I've never had a conversation with a dead guy before. | Daha önce hiç bir ölüyle muhabbetim olmamıştı. Kuralları bilmiyorsam... | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
I'll need to alter the procedure. | İşlemi değiştireceğim. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
And I'm not making any promises. | Ve hiçbir söz veremem. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
86 degrees dr. bishop. | 30 derece, Dr. Bishop. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Good. almost there. | Tamam, neredeyse oldu. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Let me know when it's exactly 84.5. blue. | 29 derece olunca söyle. Mavi. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
The human braiis like a computer. green. | İnsan beyni bilgisayar gibidir. Yeşil. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Just needs electricity to function | Vücudun ölümden dolayı durdurduğu işlevleri beynin görebilmesi için... Yeni bir evimiz oldu, kardeşim. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
It's astonishing how this man's scalp resembles... | Adamın kafatası... | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Peter's bare bottom when he was a baby. | Ne yapıyorsun orada? Orada ne yapıyorsun? | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
How did you know that? | Sen nerden biliyorsun? Daha önce de söylemiştin. 2 kez. Vücudun ölümden dolayı durdurduğu işlevleri beynin görebilmesi için... | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
What did I say next? | Sonra ne demiştim? | Fringe-1 | 2008 | ![]() |