Search
English Turkish Sentence Translations Page 20447
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| S Stepan. | S Stepan. | Freezer-1 | 2013 | |
| Figures. | Tahmin edebiliyorum. | Freezer-1 | 2013 | |
| Just keep hitting those fans. I'm dying, for crying out loud, come on. | Pervanelere vurmaya devam et. Neredeyse ölüyorum, haydi. | Freezer-1 | 2013 | |
| You know where I really want to go when we get out of this hellhole? | Bu cehennem çukurundan çıktığımızda nereye gitmek istiyorum, biliyor musun? | Freezer-1 | 2013 | |
| The Dominican Republic. | Dominik Cumhuriyetine. | Freezer-1 | 2013 | |
| I really like Spanish women, man. | İspanyol kadınlarını çok severim, adamım. | Freezer-1 | 2013 | |
| Maybe we'll meet there for a drink, huh, Sam? | Belki bir içki içmek için sözleşebiliriz, huh, Sam? | Freezer-1 | 2013 | |
| Sam. Sam. | Sam. Sam. | Freezer-1 | 2013 | |
| Sam, open your eyes. Wake up. Wake up. | Sam, aç gözlerini. Uyan. Uyan. | Freezer-1 | 2013 | |
| Wake up. Open your eyes. | Uyan. Aç gözlerini. | Freezer-1 | 2013 | |
| They are open. I'm too cold. | Tamam açtım. Çok üşüyorum. | Freezer-1 | 2013 | |
| And I'm tired, too fucking tired. | ve çok yorgunum, lanet olsun çok yorgunum. | Freezer-1 | 2013 | |
| Uh, come on. Come on. | Uh, hadi, hadi. | Freezer-1 | 2013 | |
| What are you doing? Putting you back on your shelf. | Ne yapıyorsun? Seni rafına geri koyuyorum. | Freezer-1 | 2013 | |
| Come on. There you go. | Haydi. Oluyor. | Freezer-1 | 2013 | |
| Okay, get in there. | Evet, gir şuraya. | Freezer-1 | 2013 | |
| Okay. Good. | Evet. İyi. | Freezer-1 | 2013 | |
| the Dominican Republic sounds nice. | Dominik Cumhuriyeti kulağa hoş geliyor. | Freezer-1 | 2013 | |
| Yeah, man, Dominican Republic. | Evet, adamım, Dominik Cumhuriyeti. | Freezer-1 | 2013 | |
| Sit tight. Don't say a word. | Sessiz ol. Tek kelime etme. | Freezer-1 | 2013 | |
| Quiet as a corpse. | Bir ceset kadar sessiz olacağım. | Freezer-1 | 2013 | |
| Good. Okay. | İyi. Peki. | Freezer-1 | 2013 | |
| I knocked out a big one. | Birini hallettim. | Freezer-1 | 2013 | |
| Tropical paradise. | Tropik cennet. | Freezer-1 | 2013 | |
| You scare me a little bit. You know that? | Beni biraz korkuttun, biliyor musun? | Freezer-1 | 2013 | |
| What the hell was that for? | Bunu neden yaptın? | Freezer-1 | 2013 | |
| It's good for the cold, to help you keep awake. | Soğukta işe yarar, seni uyanık tutmaya yarar. | Freezer-1 | 2013 | |
| You can turn up the heat, you know. | Ortam sıcaklığını arttırabilirsin,biliyorsun. | Freezer-1 | 2013 | |
| The food would spoil. | Yiyecekler bozulabilir. | Freezer-1 | 2013 | |
| Ow. What is this? | Ow. Bu nedir? | Freezer-1 | 2013 | |
| Where do you think you are, Robert? | Nerede olduğunu sanıyorsun, Robert? | Freezer-1 | 2013 | |
| You are in a coffin. | Bir tabutun içindesin. | Freezer-1 | 2013 | |
| Do you know how many people these walls have seen? | Sence, bu duvarlar kaç kişinin buradan gelip geçtiğini gördü? | Freezer-1 | 2013 | |
| You're not the first and you won't be the last. | İlk değilsin, son da olmayacaksın. | Freezer-1 | 2013 | |
| No more lies about the money. | Para konusunda daha fazla yalan söyleme. | Freezer-1 | 2013 | |
| There is only one way out... | Dışarı çıkmanın tek yolu var... | Freezer-1 | 2013 | |
| the truth. | gerçeği söylemen. | Freezer-1 | 2013 | |
| I am sick of asking you where the fucking money is. | S.ktiğim paranın nerede olduğunu sormaktan yoruldum. | Freezer-1 | 2013 | |
| What, is it your money or something? | Ne, yoksa para sana mı ait? | Freezer-1 | 2013 | |
| So what's in this for you? | Öyleyse derdin ne? | Freezer-1 | 2013 | |
| It keeps me alive. | Beni canlı tutuyor. | Freezer-1 | 2013 | |
| You're responsible? | Paradan sen mi sorumluydun? | Freezer-1 | 2013 | |
| It's my head on the block with theirs and yours. | Benim kafam da onlarınkiler ve seninki gibi açık arttırmaya çıktı. | Freezer-1 | 2013 | |
| Huh. Sorry to hear that. | Huh. Bunu duyduğuma üzüldüm. | Freezer-1 | 2013 | |
| Then speak. May I? | Konuş o zaman. Konuşayım mı? | Freezer-1 | 2013 | |
| How does a beautiful girl like you end up in the mob? | Senin kadar güzel bir kız, nasıl olur da böyle bir çetenin içine düşer? | Freezer-1 | 2013 | |
| Oh, I know... | Oh, Biliyorum... | Freezer-1 | 2013 | |
| you have to fuck all the wrong guys. | tüm yanlış yapan erkekleri becermek zorundasın. | Freezer-1 | 2013 | |
| Not this time. | Bu kez olmaz. | Freezer-1 | 2013 | |
| There are many ways into this work, Robert. | Bunu yapmanın bir sürü değişik yolu var, Robert. | Freezer-1 | 2013 | |
| Yeah, well, you should have read the fine print, sweetheart. | Evet, pekala, bildiğin her şeyi anlat bakalım,tatlım. | Freezer-1 | 2013 | |
| It wouldn't have made a difference. | Sonuçta hiçbirşey değişmeyecek. | Freezer-1 | 2013 | |
| I was young. | Gençtim. | Freezer-1 | 2013 | |
| I liked parties, and passed easily | Partilerden hoşlanırdım, huduttan ve | Freezer-1 | 2013 | |
| through borders and airports... | havalanlarından kolayca geçebildiğim için... | Freezer-1 | 2013 | |
| the perfect courier. | mükemmel bir kuryeydim. | Freezer-1 | 2013 | |
| So wait, you... you carried the eight million? | Bekle, sen... sekiz milyon doları sen mi taşıdın? | Freezer-1 | 2013 | |
| And I always delivered. | ve her zaman yerine ulaştırırdım. | Freezer-1 | 2013 | |
| But that won't matter to the boss when he arrives. | fakat patron buraya geldiğinde bunun bir önemi olmayacak. | Freezer-1 | 2013 | |
| Hmm, no worries. I'm sure a pretty girl like you | Hmm, hiç endişelenmiyorum, nasılsa senin gibi | Freezer-1 | 2013 | |
| has this guy's ear... | tatlı bir kızın bu adamlara söyleyecek mutlaka bir ... | Freezer-1 | 2013 | |
| or something lower. | mazereti vardır. | Freezer-1 | 2013 | |
| I don't understand you, Robert. | Seni anlamıyorum, Robert. | Freezer-1 | 2013 | |
| Why is money more important to you than life? | Para neden sana, yaşamdan daha fazla anlam ifade ediyor? | Freezer-1 | 2013 | |
| Hey, that was good. | Hey, bak bu çok iyiydi. | Freezer-1 | 2013 | |
| You almost looked like you cared. | Her zaman herşeyi idare edebilirmişsin gibi görünüyor . | Freezer-1 | 2013 | |
| No, really, I can see how good you must be dancing through borders. | Hayır, gerçekten, hudut kapılarından ne kadar kolay geçebildiğini anlıyorum. | Freezer-1 | 2013 | |
| But the reality of the situation is, sweetheart, | Fakat içinde bulunduğumuz durumun tek gerçeği, tatlım | Freezer-1 | 2013 | |
| you and I both know I'm not getting out of this freezer alive, | ikimizin de benim bu dondurucudan canlı çıkamayacağımızı biliyor olmamız, | Freezer-1 | 2013 | |
| so enough of the bullshit. | o yüzden palavra atmayı kes artık. | Freezer-1 | 2013 | |
| Then save me, Robert. | O halde kurtar beni, Robert. | Freezer-1 | 2013 | |
| I wouldn't give you the ice off my eyebrows. | Senin için tek bir damla bile gözyaşı dökmeyeceğim. | Freezer-1 | 2013 | |
| If you don't release me, he will break that man's neck. | Eğer beni bırakmazsan, adamın boynunu kıracak. | Freezer-1 | 2013 | |
| Yeah, well, I might do you the same favor. | Evet, iyi o zaman, Ben de sana aynı iyiliği yapabilirim. | Freezer-1 | 2013 | |
| You won't. You don't know me. | Yapmayacaksın. Beni tanımıyorsun. | Freezer-1 | 2013 | |
| You think I stole eight million bucks. That kind of guy wouldn't hesitate | Sekiz milyon dolar çaldığımı düşünüyorsun . Bunu yapan biri yoluna çıkan birini de.. | Freezer-1 | 2013 | |
| to kill anyone who gets in his way. | öldürmekten çekinmez herhalde. | Freezer-1 | 2013 | |
| You won't kill me. Tell him to let Sam go. | Beni öldürmeyeceksin. Sam'i bırakmasını söyle. | Freezer-1 | 2013 | |
| Do it now. I can't. | Hemen söyle. Yapamam. | Freezer-1 | 2013 | |
| He has the money. | Parayı o aldı. | Freezer-1 | 2013 | |
| Robert took the eight million. He told me. | Sekiz milyonu Robert aldı. Bana anlattı. | Freezer-1 | 2013 | |
| He's lying. Where? | Yalan söylüyor. Nerede? | Freezer-1 | 2013 | |
| He's full of shit! | O tam bir b.k çuvalı! | Freezer-1 | 2013 | |
| He stole the money from Boyka. Boyka? | Parayı Boyka'dan çaldı. Boyka? | Freezer-1 | 2013 | |
| I got no money. Your guys made a mistake. | Parayı ben almadım. Adamlarınız hata yaptı. | Freezer-1 | 2013 | |
| They don't make mistakes. | Onlar hata yapmazlar. | Freezer-1 | 2013 | |
| Well, look at this guy. He's still fucking breathing. | Pekala, şu herife bak. Hala, nasıl nefes alıyor o zaman? | Freezer-1 | 2013 | |
| I call that a mistake. | Ben buna hata derim. | Freezer-1 | 2013 | |
| Just give it up, Robert. | Pes et artık, Robert. | Freezer-1 | 2013 | |
| What the hell is he talking about? | Ne hakkında konuşuyor bu? | Freezer-1 | 2013 | |
| You know exactly what they are talking about. | Ne hakkında konuştuğunu, kesinlikle bildiğine eminim. | Freezer-1 | 2013 | |
| Yeah, go ahead. | Pekala, devam edin. | Freezer-1 | 2013 | |
| I ought to fucking strangle you. | Seni boğup öldürmeliyim. | Freezer-1 | 2013 | |
| Look, I'm not gonna last much longer. | Bak, Çok fazla zamanım kalmadı. | Freezer-1 | 2013 | |
| Just tell them you have it. | Sadece paranın sende olduğunu söyle. | Freezer-1 | 2013 | |
| Tell them you'll get it for them and we'll get out of here. | Onlara parayı getireceğini söyle ve buradan çıkıp gidelim. | Freezer-1 | 2013 | |
| Oh, really? And what happens when I don't have it? | Oh, gerçekten? Bende olmadığını öğrendikleri zaman ne olacak? | Freezer-1 | 2013 | |
| They'll shoot us in a nice warm gravel pit. | Bizi sıcak ve güzel bir maden ocağına götürüp orada öldürecekler. | Freezer-1 | 2013 | |
| Oh, so that's your plan? | Oh, demek planın bu? | Freezer-1 | 2013 | |
| You should be thanking me. | Bana teşekkür etmen gerek. | Freezer-1 | 2013 |