Search
English Turkish Sentence Translations Page 20051
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| He called you that night, didn't he? | Dün gece seni aradı, değil mi? | Forever-1 | 2014 | |
| Did he tell you to kill Raul? | Sana Raul'u öldürmeni mi söyledi? Sana para mı teklif etti? | Forever-1 | 2014 | |
| He... | O... Ne? Sana ne dedi? | Forever-1 | 2014 | |
| So, what's the problem? | Sorun ne? Sorun ortada adaletin olmaması. | Forever-1 | 2014 | |
| A murderer got run over by a truck. | Bir katilin üzerinden kamyon geçiyor. | Forever-1 | 2014 | |
| Some people might argue with you. | Bazıları seninle tartışabilir. | Forever-1 | 2014 | |
| Delgros may not have given up the murder on the wire, | Delgros cinayet konusunda pes etmemiş olabilir... | Forever-1 | 2014 | |
| There's something I want you to see. | Görmeni istediğim bir şey var. | Forever-1 | 2014 | |
| Not a bad fighter. | Kötü bir boksör değil. Evet. Raul ona iyice öğretmiş. | Forever-1 | 2014 | |
| What happened to this place being on the chopping block? | Buranın kapanma olayına ne oldu? | Forever-1 | 2014 | |
| Well, fabian came clean to the local business council about Delgros' bribe, | Fabian Delgros'un rüşveti konusunda iş konseyine her şeyi anlattı... | Forever-1 | 2014 | |
| it's too late for Delgros to back out of finishing | ...ne kadar mücadele ettiğimize bakıImaksınız... | Forever-1 | 2014 | |
| There's talk of naming it after Raul. | Oraya Raul adını vermeyi düşünüyorlar. | Forever-1 | 2014 | |
| Mm, Delgros won't forget his name now. | Paranın çoğu müzeye ve birçok hayır kurumuna gitti. | Forever-1 | 2014 | |
| But some things do change. | Ama bazı şeyler değişir. | Forever-1 | 2014 | |
| In 1855, one bout lasted 6 hours, 15 minutes. | Sanırım bunu büyüdüğümde anlayacağım. | Forever-1 | 2014 | |
| Back then, the so called ring was an actual ring, | O zamanlar güya ring olan şey gerçek bir ringti. | Forever-1 | 2014 | |
| That's not to say that fights are fair today. | Ama günümüzde dövüşler adildir diyemeyiz. | Forever-1 | 2014 | |
| The big guy's gloves are still loaded a little heavier, | Koca adamın eldivenleri biraz daha ağır olur... | Forever-1 | 2014 | |
| but it's no reason to stop fighting. | ...ama bu kavgayı bırakmayı gerektirecek bir sebep değil. | Forever-1 | 2014 | |
| Thanks for the lift. | Bıraktığın için teşekkürler. Şu koku yok mu! | Forever-1 | 2014 | |
| and matzo ball all in the same block. | Dondurma yiyecektim ama o da güzel duruyor. | Forever-1 | 2014 | |
| Why don't you come up for dinner? | Yemeğe sen de gelsene. Israr ediyorum. | Forever-1 | 2014 | |
| Mm! | ...ve hâlâ bir şeyler hissedebildiğimizi hatırlatır. | Forever-1 | 2014 | |
| Almost forgot... final dessert treat. | Neredeyse unutuyordum... son bir tatlı ziyafeti. | Forever-1 | 2014 | |
| No. No... no mas. | Hayır. Hayır olmaz. Tıkandım. | Forever-1 | 2014 | |
| How...? | Åimdi izninle, yukarı sufle yemeye çıkıyorum. | Forever-1 | 2014 | |
| Damn podiatrist. | Lanet podiatrist. Umarım buna değer. | Forever-1 | 2014 | |
| Abe... | Abe... Rica ederim. | Forever-1 | 2014 | |
| Well... Well, it's a long story. | Aslında... Uzun bir hikâye. | Forever-1 | 2014 | |
| Perhaps... Well, it could... I'm an actually... | Belki... Ben tam bir... | Forever-1 | 2014 | |
| Not that there's anything wrong with the other kind. | Ne yaptın? Nereye koydun? Öbür türlüsünün bir sorunu olduğundan falan demiyorum. | Forever-1 | 2014 | |
| But the real reason, uh, | Bana yaram hakkında soru sorduğunda... | Forever-1 | 2014 | |
| is not because of the family business, | ...aile işi olmasıdan değil, Abe'in ailemdeki en yakın kişi olması. | Forever-1 | 2014 | |
| Back at you, Henry. | Aynı şeyleri düşünüyoruz Henry. Hadi kadeh kaldıralım. | Forever-1 | 2014 | |
| To family. | Aileye. | Forever-1 | 2014 | |
| So, you've known Henry his entire life. | Yani Henry'i doğduğu günden beri tanıyorsun. | Forever-1 | 2014 | |
| $100? Very generous of you, Mary. | 100 dolar mı? Bugün çok cömertsin, Mary. | Forever-1 | 2014 | |
| It's been a good night. | Güzel bir geceydi. Taksi çağırmamı ister misin? | Forever-1 | 2014 | |
| Um... No, I'll just grab one up the street. | Hayır, üst sokaktan taksi bulurum. Sonra görüşürüz. | Forever-1 | 2014 | |
| Seems we've found the culprit of Mr. Sherman's fate. | Görünüşe göre, Bay Sherman'nın kaderinin suçlusunu bulduk. | Forever-1 | 2014 | |
| Pulmonary hypertension and arteriosclerosis. 1 | Pulmoner hipertansiyon ve damar sertliği. | Forever-1 | 2014 | |
| So a heart attack. Another one. | Yani kalp krizi, bir tane daha. İçler acısı. | Forever-1 | 2014 | |
| I'm sure Mr. Sherman agrees. What exactly were you expecting? | Eminim bay Sherman kâbul ederdi. Tam olarak ne bekliyordun ki? | Forever-1 | 2014 | |
| I don't know! You know, action. | Bilmiyorum! Biraz aksiyon. Cesedi açtığımızda dev gibi bir... ...onun peri masalı bir şatoda sonlanıyor. Anladın mı? Kesinlikle efendim. | Forever-1 | 2014 | |
| bloodsucking alien emerges and escapes the lab | ...kan emici uzaylının ortaya çıkması ve laboratuvardan kaçıp... 1 | Forever-1 | 2014 | |
| and tries to attack Manhattan. | ...Manhattan'a saldırmaya çalışmasını mesela. f | Forever-1 | 2014 | |
| Something like that. I don't know. | Bunun gibi bir şey. Sanırım. | Forever-1 | 2014 | |
| Perhaps you've become desensitized | Belki de sen o çizgi romalar yüzünden bu kadar duyarsızlaştın. | Forever-1 | 2014 | |
| Graphic novels, Doc. | Grafik romanlar Doktor. | Forever-1 | 2014 | |
| Detective Martinez. Hi. | Dedektif Martinez. Selam. Nasıl... Üzgünüm. Evet. O burada. | Forever-1 | 2014 | |
| Jo needs you at the station. | Jo'nun sana merkezde ihtiyacı varmış. | Forever-1 | 2014 | |
| Cops got a weird package they want you to look at. | Polisler tuhaf bir kargo almışlar, bakmanı istiyorlar. | Forever-1 | 2014 | |
| Not sure what use an M.E. will be. | Bir adli tıpcının işlerine yarayacağından emin değilim. | Forever-1 | 2014 | |
| Sounds like a matter better suited to a bomb squad. | Kulağa özel giysili bir bomba ekibinin işi gibi geliyor. | Forever-1 | 2014 | |
| She says the package is bleeding. | Paketten kan geldiğini söylüyor. | Forever-1 | 2014 | |
| I don't suppose this gift came with any sort of note? | Herhâlde bu hediye herhangi bir notla gelmemiştir değil mi? | Forever-1 | 2014 | |
| No, seems like somebody just came in last night and left it. | Hayır, görünşe göre dün gece biri gelmiş ve paketi bırakmış. | Forever-1 | 2014 | |
| Yeah. On my desk. Cameras didn't see anything. | Evet. Masamın üstüne. Kameralar hiç birşey kaydetmemiş. | Forever-1 | 2014 | |
| Is that a...? | O şey...? İnsan kalbi. | Forever-1 | 2014 | |
| Now that's what I'm talking about. | İşte bahsettiğim şey buydu. | Forever-1 | 2014 | |
| Murder is never an easy thing to look at. | Cinayetle yüzleşmek hiç kolay değildir. | Forever-1 | 2014 | |
| When you examine the body of a victim, | Bir kurbanın cesedini incelediğinizde,... | Forever-1 | 2014 | |
| you don't see a reflection of their life, | ...hayatlarının bir yansımasını değil... | Forever-1 | 2014 | |
| but the person who took it. | ...onu kimin aldığını görürsünüz. | Forever-1 | 2014 | |
| You see whether the killer felt anger | Katil öfkelenmiş mi... | Forever-1 | 2014 | |
| or betrayal... Or worse... | ...ihanete mi uğramış, yada daha kötüsü... | Forever-1 | 2014 | |
| If they felt nothing at all. | ...hiçbir şey hissetmemiş mi? Gördüğünüz bu olur. | Forever-1 | 2014 | |
| Hey, I brought you some wetnaps. Thanks. | Sana ıslak mendil getirdim. Teşekkürler. | Forever-1 | 2014 | |
| You know, most guys who kill a person | Genelde, çoğu insan birini öldürdüğünde... | Forever-1 | 2014 | |
| want to get away with it, right? Yeah. | ...bundan yakayı sıyırmak ister, değil mi? Evet. | Forever-1 | 2014 | |
| So if you cut someone's heart out, | Madem, birini kesip kalbini söktün... | Forever-1 | 2014 | |
| why send it to the cops? | ...neden polise yolluyorsun? | Forever-1 | 2014 | |
| To impress you. Crying out for attention like a child. | Seni etkilemek için. Bir çocuk gibi dikkat çekmek için. | Forever-1 | 2014 | |
| Just like our killer, they were all psychopaths. | Tıpkı katilimiz gibi hepsi birer piskopattı. | Forever-1 | 2014 | |
| And they all contacted the police at some point. | Hepsi de bir noktada polisle irtibata geçti. | Forever-1 | 2014 | |
| Which is also how they managed to get themselves caught. | Ayrıca onlar bu yüzden kendilerini yakalattılar. | Forever-1 | 2014 | |
| Did you learn anything from the heart? | Kalp hakkında bir şey öğrenebildin mi? | Forever-1 | 2014 | |
| Unfortunately, none of the killer's DNA or fingerprints | Maalesef, paketin üzerinde ve kalbin kendisinde bulunan... | Forever-1 | 2014 | |
| were on the package or the heart itself. | ...izlerden hiç bir şey çıkmadı. | Forever-1 | 2014 | |
| The most I can tell you is that it was expertly cut out | Sadece size kalbin ustalıkla kesildiğini... | Forever-1 | 2014 | |
| three to five days ago. | ...üç ile beş günlük olduğunu söyleyebirim. | Forever-1 | 2014 | |
| And judging by the vital reaction of the organ, | Kalbin durumuna bakılırsa,... | Forever-1 | 2014 | |
| it seems that... | ...kızın kalbi hâlâ hayattayken çıkarılmış. | Forever-1 | 2014 | |
| "She." So the victim's female. | Yani kurban bir kadın. | Forever-1 | 2014 | |
| 25 to 30 years old. | Yirmi beş ile otuz yaşları civarında. Nispeten sağlıklı, diyebilirim. | Forever-1 | 2014 | |
| But without a body, it's hard to tell anything more. | Ama ceset olmadan, daha fazlasını söylemek çok zor. | Forever-1 | 2014 | |
| Jo, check out the files in all 25 to 30 year old women | Jo, kayıp listeni kontrol et son beş gün içinde... | Forever-1 | 2014 | |
| that have gone missing in the last five days. | ...bakalım yirmi beş ile otuz yaşları arasında bir kadın kaybolmuşmu. | Forever-1 | 2014 | |
| So far we've got four girls who fit the description. | Şimdiye kadar bu tanıma uyan dört kız bulduk. | Forever-1 | 2014 | |
| First one's Amanda Turner, reported missing three days ago. | İlki Amanda Turner, üç gün önce kayıp ihbarı yapılmış. | Forever-1 | 2014 | |
| 27 years old. | Yirmi yedi yaşında. | Forever-1 | 2014 | |
| But she looks closer to 37. | Ama kız sanki otuz yedi yaşında gibi duruyor. | Forever-1 | 2014 | |
| Lines on her face most likely due to smoking, I suspect. | Muhtemelen yüzündeki kırışıklıklar sigara kullandığı için... | Forever-1 | 2014 | |
| Heart was too healthy to be hers. | ...yani kalp bu kızın olamayacak kadar sağlıklı. | Forever-1 | 2014 | |
| Oh, this is our winner right here... Kimber Raynalds. | İşte kızımız burada... Kimber Raynalds. | Forever-1 | 2014 | |
| Look at her... 29, personal trainer. | Şuna baksana... Yirmi dokuz yaşında, antrenör. | Forever-1 | 2014 | |
| Nope... dark circles under her eyes | Hayır, kızın gözlerinin altında koyu halkalar var... | Forever-1 | 2014 | |
| suggest she has an iron deficiency. | ...ve bir de demir eksikliği. | Forever-1 | 2014 | |
| Blood work showed no signs of anemia. | Tahlileri kansızlığının olduğunu gösteriyor. | Forever-1 | 2014 |