Search
English Turkish Sentence Translations Page 18804
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Have you decided on fish? Well, forget it, I want meat. | Balıkta kararlımsın? Pekala, boşver..Biftek istiyorum. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
No! I want fish! I said meat. | Hayır! Balık istiyorum! Biftek dedim. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
Meat... I... Lotta! | Biftek... Ben... Lotta! | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
This is cool! Are you nervous? Why should I be? Maybe you are! | Süpermiş bu! Gergin misin? Neden öylemi olmalıyım? Belki sende vardır. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
No, I think it's great! Who are you going out with? | Yoo,çok iyi görünüyorsun! Kiminle çıkyorsun? | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
I have many, can find many women. I don't doubt you. I'm just curious. | Param var..Paran varsa kadında vardır. Şüphesiz öyledir de Sadece merak ettim. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
Don't need to be curious. Didn't you say I should get woman? I did! | Merak etmene gerek yok. Bana; "sana kadın bulayım" da deme.Ben hallederim. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
Okay. Yeah, okay. | Pekala. Tamam . | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
Here you go. This very good, genuine fabric. | İşte getirdim. Bu çok güzel, mükemmel kumaşı var. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
Try it on, let's see. | Denesene, Görelim. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
Check out, your dad is model. | Bakın babanız bir model gibi. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
All the women come and say hi, hi, your dad is a hot one. | Bütün kadınlar yanıma gelip;"merhaba,selam" diyecekler babanızda içlerinden en atelşli olanı seçecek. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
This is very good. | Bu çok güzel. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
Amanda... What will you do with your hair? | Amanda... Saçına ne yapmayı düşünüyorsun? | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
What do? Nothing to do. You sure? No gel or wax or anything? | Ne mi yapıcam? Hiçbişey yapmiycam. Emin misin? Jöle veya wax veya başka bişey istermisin? | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
I don't use those things, just a little water here and here. | Dediklerinin hiçbirini kullanmam ben, biraz su alıp buraya ve buraya sürerim. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
...like an old model, you know. Women all like old models. | ...eski tipler gibi, anlarsın ya. Kadınlar eski tiplerden hoşlanırlar. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
Cool. Your dad, he know! | Mükemmel. Baban bilir evlat! | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
That was a friend. Can we go home now? | Bi arkadaştı. Şimdi eve gidebilirmiyiz? | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
We need to go. Have fun tonight. Okay, goodbye. | Gidiyoruz biz baba. Bu gece iyi eğlen. Tamam, görüşürüz. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
Goodbye. Goodbye, Amanda, okay. | Görüşürüz. Güle güle, Amanda | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
Take care of baby, okay? | Bebeğine dikkat et tamam mı? | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
Amanda, who was it? What is it? | Amanda, arayan kimdi? Ne dedi? | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
He might see! It doesn't matter anymore. | Heyy heran görebilir! Artık bir önemi yok. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
Honey... who was it? | Tatlım... kimdi o? | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
It was Ann from the adoption agency. What did she say? | Evlatlık edinme ajansından Anndı. Ne dedi peki? | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
She said... Something happened, so... | Dedi ki... Birşeyler olmuş, şey... | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
We're not getting our baby. | Bebeğimize sahip olamayacakmışız. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
What happened? There must be something we can do. | Yok artık! Bi yolu mutlaka olmalı, halledebiliriz. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
Hi. Hi. Do you have Arrack? | Selam. Selam. Rakınız var mı? | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
Arrack. You don't understand? Beer. Give me beer, please. | Rakı diyorum. Anlamadın mı? Bira. Bi bira alayım lütfen. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
Here you are. Thanks. Here. | işte biran. Teşekkürler. Al bakalım. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
Can I buy you a drink? No. I'm waiting for my husband. | Bir içki ısmarlayayım mı? Yok kalsın. Kocamı bekliyorum. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
Oh, you have husband. Okay. Good, good. | Wov, kocan var demek. Tamam. iyi öyle olsun bakalım.. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
Good. Okay. Bye. Tell your husband hi from me. | Pekala görüşürüz. Kocana benden selam söyle. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
Hello. May I sit here? Okay, sure. | Merhaba. oturabilirmiyim? Tabi,elbette. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
So then he says, "Hey, sweet thing. " No way! | Sonra bana, "Hey, tatlı şey." dedi. Hadi canıım! | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
Let's have a toast instead. Cheers. | Buna kadeh kaldırılır işte. Şerefe. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
That hit the spot. So... | Bu gece klubü çok hit. Neyse... | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
Do you want to dance? No thanks. | Dans etmek istermisiniz? Yok kalsın. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
Maybe later? No, we don't like to dance. | Belki daha sonra olur? Hayır, Dans etmeyi sevmeyiz. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
There's that song. We have to dance. | Şarkıyı duydun mu. Bu şarkıda dans edilir işte. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
So, you do want to dance, good. I come soon. | Pekala, dans etmek istiyorsunuz demek,güzel. Birazdan oradayım. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
This is a best seller, a classic. What does it sound like? | Bu çok satanlar arasında,klasiktir. Nasıl bi melodisi var? | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
How far does the sound carry? Maybe... 50 60 metres. | Ne kadar mesafede biri duyabilir? 50 60 metre...belki. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
In a tailwind? Um... I don't know... | Rüzgarlı havada? Imm... bilemeyeceğim... | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
What about this one? These are typical on Chinese bikes. | Bu nasıl peki? Tipik Çin bisikletlerindeki gibi. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
I can't hear it. Jörgen, you do what I say with wife? | Duyamıyorum. Jörgen, dediklerimi karına uyguladın mı? | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
Aziz, I'm with a customer. | Aziz, müşteri var. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
You want buy bell? Buy this. | Korna mı almak istiyorsun? Bunu al. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
It's very good! Thanks. | Çok iyidir! Saolasın. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
Aziz! Wait, wait, I help. | Aziz! Bekle, Bekle, yardım edeyim. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
Good dog. Head goes in here? Oh, I see, good. | Sevimli köpek. Başı burayamı gelcek? He, anladım, tamam. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
Then this goes under here and through here. | Şimdi bunu alttan geçirelim ve bunu takalım tamamdır. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
That's it, good. Ah, this good job! | Vay be,oldu. Ah, iyi işti! | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
Let's see if it works. He can walk now. | Hadi bakalım eğer çalışırsa. artık yürüyebilir. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
Dino! Dino, time for a walk! Come, Dino! | Dino! Dino, yürüme zamanı! Gel, Dino! | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
Oh, oh! Good! He walk by himself! Very good! | evet,evet güzel! kendi kendine yürüyor! çok iyi! | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
Good! Good job! Dino, good boy. | Güzel! iyi iş! Uslu köpek. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
Juan, I must ask. | Juan, bişey sorabilirmiyim. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
Can you find for me a woman? A woman? For you? | Benim için bi kadın bulabilirmisn? Kadın mı? Senin için mi? | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
I thought you are the maestro? Yes, but I thought you had extra? | Senin bu konuda uzman olduğunu sanardım? Evet öyle ama sen benden daha ustasın? | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
A new flavour? What kind of women? Just one. One is enough. | Yeni bir tat he? Ne tür kadınlar olsun? Sadece bi tane. Bi tane yeter. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
But what should she be like? Nice and pretty. Look good. | Tamam ama nasıl bi kadından hoşlanırsın ki? Hoş,güzel ve hoşgörülü. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
Pretty, nice? And look good. | Güzel, hoş? Bir de hoşgörülü. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
I have one. You two will be perfect! | Bi tane var. ikiniz varya süper ikili olacaksınız! | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
She is good? Great. I guarantee it. | iyi biri mi? Mükemmeldir. sana garanti ederim. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
Here's what we do: I cook, you come to me, and hermano, we party! | Şimdi plan şu: Ben yemek hazırlayacam seni ve onuda çağıracağım,parti var anlayacağın! | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
Party, party! That sound good. | Parti, parti! Bu müzik çok iyi. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
I'm really sorry about this. I don't understand... | Gerçekten bu konuda çok üzgünüm. Anlayamıyorum... | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
We've received photos of him, we've sent him presents. | Onu olduğu yere gönderdik, fotoğraflarını almıştık. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
I know. Sometimes complications arise and lead to these situations. | Biliyorum. Bazı karışıklıklar oldu ve bu durum ortaya çıktı. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
But I... Can't we do something? Not in this case, I'm afraid. | Ama ben... Bişey yapamazmısnız hiç? Korkarım bu olayda bişey yapamam maalesef. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
But of course we'll apply for another child. | Ama elbette sizin için farklı çocuk kabul edebiliriz. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
How long will that take? As I said on the phone... | Almamız ne kadar sürer peki? Bakın telefonda da dediğim gibi... | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
It can take six months to a year. But we've waited so long! | 6 aydan 1 yıla kadar sürebilir. Ama biz zaten uzun bi süre beklemiştik! | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
We've been evaluated and approved, we've taken courses... | Değerlendirdik kabul ettik, Derslerimizi aldık... | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
Then you can wait six months more. We need our baby now! | O zaman bi altı ay daha beklemelisiniz. Bebek şimdi lazım! | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
I'm sorry. This is hard to digest. | Kusura bakmayın. Bu kolay atlatılacak bi durum değil. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
There is one option, if you'd consider a child from another country. | Bi seçeneğimiz daha var, isterseniz farklı bir ülkenin çocuğunu alabilirsiniz. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
From China, for example. The waiting times are much shorter there. | Hem uzun sürede beklemezsiniz | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
You mean... we'd have a Chinese baby? | diyosun ki... Çinli bebeğimiz mi olsun? | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
That's up to the two of you. | Sizin yapabileceklerim bu kadar. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
This Chinese baby... It'll look very... | Bu Çinli bebek... Onun gözleri... | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
...Chinese? Yes, of course. | ...Çinlilere çok benziyor mu? Evet,daha ne olacaktı. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
Amanda, what do you say? | Amanda, Sen ne dersin | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
I want to have a baby with you. I don't care what it looks like. | Sadece bebeğimiz olsun istiyorum. Nasıl göründüğü umrumda bile değil. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
Okay... Okay... Should we... Go for it? | Tamam... Tamam... Biz... Görebilirmiyiz? | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
Okay. We'll take it. I mean, that's good. We'll do that. | Tamam. Alıyoruz. Yani,böylesi iyi, yapacağız. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
Okay. Then I need you to fill in these papers first. | Tamam. Almadan önce şu evrakları doldurmanız lazım. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
Hi Juan! Hi Aziz! | Selam Juan! Selam Aziz! | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
Are you good? Pal! Welcome. | Nasılsın? Pal! Hoşgeldin. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
Look at you, nice! This very good quality! | Şuna bir bak,çok güzel! Çok kaliteli malzemedir! | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
Genuine fabric. Macho, macho! | Hakiki kumaştann. Macho, macho! | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
Wow, look at all this! Nice! All the best for Aziz. Come and see. | Wow, şunlara bir bak! Süper! Herşeyin en iyisi Azize layıktır. Gel göstereyim. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
Look. The best gourmet food. Cojones. | Bak. En iyi gürme yemekleri. Cojones. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
What that, cojones? | Cojones de ne yahu? | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
Sheep testicles. Testicle? | Koyun taşşakları. Taşşaklarımı? | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
Sheep testicle? You serve women sheep testicle? | Koyun taşşakları he? Sen kadınlara koyun taşşaklarımı servis etceksin? | Farsan-1 | 2010 | ![]() |
This is an aphrodisiac. | Bu afrodizyaktır. | Farsan-1 | 2010 | ![]() |