Search
English Turkish Sentence Translations Page 18516
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
That is, if there isn't a lawsuit. | Tabii dava falan olmazsa. Tabii dava falan olmazsa. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
There is going to be that insurance money, Step, | Nasılsa sigorta parası alacaksın Step... Nasılsa sigorta parası alacaksın Step... | Extract-1 | 2009 | ![]() |
so what do you think? | ...o yüzden, nedir son kararın? ...o yüzden, nedir son kararın? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, that sounds fair to me. | Gayet makul bence. Gayet makul bence. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
But under one condition. | Tek bir şartım var ama. Tek bir şartım var ama. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
What's that? | Neymiş o? Neymiş o? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
You make me floor manager. | Beni bölüm müdürü yapacaksın. Beni bölüm müdürü yapacaksın. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Hold the line! | Makineleri durdurun! Makineleri durdurun! | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Everybody gather around! Listen up! | Herkes toplansın ve dikkatini buraya versin! Herkes toplansın ve dikkatini buraya versin! | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Okay. First of all, I want to say that I've decided not to sell the company. | İlk olarak, şirketi satma kararımdan vazgeçtiğimi söylemek istiyorum. İlk olarak, şirketi satma kararımdan vazgeçtiğimi söylemek istiyorum. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
All right? | Anlaşıldı mı? Anlaşıldı mı? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
And, secondly, I'm making Step here the new floor manager. | İkinci olarak, Step'i yeni bölüm müdürümüz olarak atıyorum. İkinci olarak, Step'i yeni bölüm müdürümüz olarak atıyorum. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Anybody doesn't like that, I hear they're hiring over at GemCo. | Karardan hoşnut olmayan varsa, GemCo işçi alımı yapıyormuş diye duydum. Karardan hoşnut olmayan varsa, GemCo işçi alımı yapıyormuş diye duydum. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Remember, though, at GemCo, the owner doesn't know your names. | Hani şu şirket sahibinin isminizi bilmediği, onun suratını dahi göremediğiniz yer. Hani şu şirket sahibinin isminizi bilmediği, onun suratını dahi göremediğiniz yer. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
He's, like, in some corporate office somewhere. | Kendisi kimsenin yerini bilmediği bir şirket ofisinde, bense hemen yukarıdayım. Kendisi kimsenin yerini bilmediği bir şirket ofisinde, bense hemen yukarıdayım. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
You can come up there and you can tell me if you got a problem, okay? | Bir derdiniz olduğunda gelip benimle konuşabilirsiniz, tamam mı? Bir derdiniz olduğunda gelip benimle konuşabilirsiniz, tamam mı? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
That's all. Okay? | Hepsi bu. Anlaşıldı mı? Hepsi bu. Anlaşıldı mı? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Step, the floor is yours. | Step, bu departman senindir. Step, bu departman senindir. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
You're not selling? | Satmıyor musun? Satmıyor musun? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
(BELL RINGING) | Satmıyorum. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
I'm not selling. | Satmıyorum. Satmıyorum. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
You better start learning their names, Brian. | İsimlerini öğrenmeye başlasan iyi olacak, Brian. İsimlerini öğrenmeye başlasan iyi olacak, Brian. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
You just go off to work and do... Yeah. | Çalışır didinirsin, hep talim. Aynen. Çalışır didinirsin, hep talim. Aynen. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Hey, man. | Selam abi. Selam abi. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Look, I know you probably want to kick my ass. | Ağzımı burnumu dağıtmak istiyorsundur herhalde. Ağzımı burnumu dağıtmak istiyorsundur herhalde. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
I just wanted to tell you that I'm not gonna see Suzie anymore, | Suzie'yle bir daha görüşmeyeceğimi söylemek istedim yalnızca. Suzie'yle bir daha görüşmeyeceğimi söylemek istedim yalnızca. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
so you don't have to worry. | Yani endişe etmene gerek yok. Yani endişe etmene gerek yok. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
She's really into you, dude. | Gönlü senden yana abi. Gönlü senden yana abi. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
I guess that's why she married you and shit. | Herhalde o yüzden seninle evlendi diyorum. Herhalde o yüzden seninle evlendi diyorum. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Whatever. | Neyse ya. Neyse ya. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
You're a really lucky guy, and I'm sorry if I messed shit up. | Ballı bir adamsın. Sıçıp batırdıysam özür dilerim. Ballı bir adamsın. Sıçıp batırdıysam özür dilerim. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Why'd you have to get hung up on Suzie? | Suzie'ye yapışmanın nedeni ne? İstediğin her kıza sahip olabilirsin. Suzie'ye yapışmanın nedeni ne? İstediğin her kıza sahip olabilirsin. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, but I want Suzie. I can't have her. | Evet de ben Suzie'yi istiyorum. Ona sahip olamam. Evet de ben Suzie'yi istiyorum. Ona sahip olamam. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
You had her 15 times. | Ona 15 kez sahip olmuşsun. Ona 15 kez sahip olmuşsun. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Well, yeah. | Öyle galiba. Öyle galiba. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
But she doesn't love me, dude. It's just not the same. | Ama beni sevmiyor be abi. Aynı şey değil işte. Ama beni sevmiyor be abi. Aynı şey değil işte. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Anyway, I just wanted to tell you that. All right. You told me. | Neyse, içimi dökmek istedim sana. Peki. Döktün işte. Neyse, içimi dökmek istedim sana. Peki. Döktün işte. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
All right. Later. | Peki. Görüşürüz. Peki. Görüşürüz. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Hey, so, I was wondering, I quit my landscaping job, | Bir şey soracaktım. Bahçıvanlık işinden ayrıldım. Bir şey soracaktım. Bahçıvanlık işinden ayrıldım. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
and I don't really think I'm cut out for the whole gigolo thing. | Galiba jigololuk hamuru da yok bende. Galiba jigololuk hamuru da yok bende. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
You know? So, do you think you might have, like, an opening | Diyecektim ki, kadroda boş bir yer var mı? Diyecektim ki, kadroda boş bir yer var mı? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
or whatever at the extract plant? | Yani senin şu özüt fabrikanda? Yani senin şu özüt fabrikanda? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
I'm not going to give you a job. Okay? | Sana iş verecek değilim. Anlaşıldı mı? Sana iş verecek değilim. Anlaşıldı mı? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Yeah. Sorry. | Evet. Kusura bakma. Evet. Kusura bakma. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Or just come by the office and fill out an application. | Ya da bir ara uğra ve başvuru formu doldur. Bakarız. Ya da bir ara uğra ve başvuru formu doldur. Bakarız. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Cool. Thanks, man. | Harika. Sağ ol abi. Harika. Sağ ol abi. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
There he goes. | Ve böyle gider işte.. Ve böyle gider işte.. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Johnny Horse cock. Rolling. | ...Tosun arkadaşımız. Sallayarak aletini. ...Tosun arkadaşımız. Sallayarak aletini. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
You know, I'm starting to think this might have been a mistake. | Galiba bir hata yaptım ben. Galiba bir hata yaptım ben. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Really? Maybe it was my fault, you know? | Yok canım? Belki benim hatamdı. Yok canım? Belki benim hatamdı. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Maybe it was your fault. No, it's yours. | Belki de senin. Senin hatandı. Belki de senin. Senin hatandı. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
A lot of blame to go around here. | Ele alınacak çok kabahat var bu olayda. Ele alınacak çok kabahat var bu olayda. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
I think there are some people who just aren't meant to do drugs, Joel. | Galiba bazı insanlar uyuşturucunun yanına bile yaklaşmamalı, Joel. Galiba bazı insanlar uyuşturucunun yanına bile yaklaşmamalı, Joel. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
I think you're one of those people, man. | Galiba sen de o insanlardan birisin abi. Galiba sen de o insanlardan birisin abi. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Hello? | Selam. Selam. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Shit. | Üf be. Üf be. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Why are you cleaning the pool yourself? | Havuzu niye sen temizliyorsun? Havuzu niye sen temizliyorsun? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
New guy didn't work out? | Yeni eleman iyi çıkmadı mı? Yeni eleman iyi çıkmadı mı? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, no, didn't work out. | İyi çıkmadı. İyi çıkmadı. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Boy, it's just hard to get good help, huh? | İyi eleman bulmak zor, öyle değil mi? İyi eleman bulmak zor, öyle değil mi? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Hey. Did you get a chance to write that check? | Şu çeki yazabildiniz mi? Şu çeki yazabildiniz mi? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Nathan, Joel and I are not going to that dinner. Okay? | Nathan, biz o yemeğe gitmeyeceğiz. Nathan, biz o yemeğe gitmeyeceğiz. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Gee, I wish you would have told me that before I went and bought those tickets. | Tüh, keşke davetiyeleri almadan önce söyleseydiniz. Tüh, keşke davetiyeleri almadan önce söyleseydiniz. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Joel never agreed to it, and neither did I. | Joel hiç kabul etmedi. Ben de etmedim. Joel hiç kabul etmedi. Ben de etmedim. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Well, it sure sounded like you guys were coming. | Gelecekmişsiniz gibi konuştunuz. Gelecekmişsiniz gibi konuştunuz. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
I mean, Leslie was going to talk to you about it, | Yani, Leslie sizinle konuşacaktı, ama aramalarımıza cevap vermediniz. Yani, Leslie sizinle konuşacaktı, ama aramalarımıza cevap vermediniz. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
I mean, I already bought those tickets, and they're non refundable. | Davetiyeleri satın aldım. İade etmek de mümkün değil. Davetiyeleri satın aldım. İade etmek de mümkün değil. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
I really wish you guys had been a little more clear with me. | Keşke benimle daha açık konuşsaydınız. Keşke benimle daha açık konuşsaydınız. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Well, then, let me be clear with you now. | O halde çok açık konuşayım. O halde çok açık konuşayım. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
When we say things like, "I don't think so," | "Düşünmüyorum" dersek... "Düşünmüyorum" dersek... | Extract-1 | 2009 | ![]() |
or "I'm not sure," | ...veya "Sanmıyorum" dersek... ...veya "Sanmıyorum" dersek... | Extract-1 | 2009 | ![]() |
or we close the door in your face, that means, "No." | ...veya kapıyı suratına kaparsak "Hayır" demektir. ...veya kapıyı suratına kaparsak "Hayır" demektir. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Why can't you get that? | Neden kafan basmıyor? Neden kafan basmıyor? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Well, it... Shut up! Okay. | Şey, ben... Kes be! Şey, ben... Kes be! | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Let me be even more clear with you, Nathan. | Seninle daha da açık konuşayım, Nathan. Seninle daha da açık konuşayım, Nathan. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
We don't like you. | Senden hoşlanmıyoruz. Senden hoşlanmıyoruz. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Is that clear enough for you? | Yeterince açık mı? Yeterince açık mı? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
You're dull. You talk too much. You never listen. | Kalın kafalısın. Çok konuşuyorsun, hiç dinlemiyorsun. Kalın kafalısın. Çok konuşuyorsun, hiç dinlemiyorsun. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
You're always in our yard. | Hep burnumuzun dibindesin. Hep burnumuzun dibindesin. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
I don't know what the hell you're barbecuing over there, | Mangalda her ne bok pişiriyorsanız iğrenç kokuyor. Mangalda her ne bok pişiriyorsanız iğrenç kokuyor. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
You lay out in your front yard and listen to your car radio! | Bahçende yayılıp bangır bangır radyo dinliyorsun! Bahçende yayılıp bangır bangır radyo dinliyorsun! | Extract-1 | 2009 | ![]() |
You are the worst neighbor in the world. | Gelmiş geçmiş en kötü komşu sensin. Gelmiş geçmiş en kötü komşu sensin. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
We don't like you. Is that clear enough for you, Nathan? Is that clear? | Senden hoşlanmıyoruz. Yeterince açık oldu mu, Nathan? Senden hoşlanmıyoruz. Yeterince açık oldu mu, Nathan? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Nathan? | Nathan? Nathan? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
I think I might have killed him, Joel. | Galiba onu ben öldürdüm, Joel. Galiba onu ben öldürdüm, Joel. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
The last thing he heard was me yelling at him to shut up. | Kes sesini diye bağırıyordum. Ölmeden önce duyduğu son sözler bunlardı. Kes sesini diye bağırıyordum. Ölmeden önce duyduğu son sözler bunlardı. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Well, he did talk a lot. | Çok konuşurdu zaten. Çok konuşurdu zaten. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Yeah. He was going on and on. I finally lost it. | Evet. Mütemadiyen konuşuyordu. Ben de fıttırdım sonunda. Evet. Mütemadiyen konuşuyordu. Ben de fıttırdım sonunda. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
I'm sure it wasn't your fault. Probably just a coincidence, you know. | Kendini suçlama. Muhtemelen yalnızca bir tesadüftü. Kendini suçlama. Muhtemelen yalnızca bir tesadüftü. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
I don't know. I just... I still feel really guilty about it. | Bilemiyorum. Vicdan azabı çekiyorum. Bilemiyorum. Vicdan azabı çekiyorum. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
I actually told Leslie I would go to that Rotary Club dinner tonight. | Hatta Leslie'ye bu geceki Rotary Kulüp yemeğine gideceğimizi söyledim. Hatta Leslie'ye bu geceki Rotary Kulüp yemeğine gideceğimizi söyledim. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
She said Nathan would have wanted it that way. | Nathan da böyle isterdi dedi. Nathan da böyle isterdi dedi. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
I said I'd go to that, too. | Ben de gideceğim dedim ona. Ben de gideceğim dedim ona. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
So, who was this woman that you wanted to have the affair with, anyway? | İlişkiye girmek istediğin şu kadın kimdi sahi? İlişkiye girmek istediğin şu kadın kimdi sahi? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
She was just some criminal drifter. | Boş gezenin boş kalfası hükümlü bir kızdı işte. Boş gezenin boş kalfası hükümlü bir kızdı işte. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
It wasn't that great. | Büyüttüğüm kadar yokmuş. Büyüttüğüm kadar yokmuş. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
You know, I thought that she was really into food flavoring and... | Başta gıda tatlandırma işiyle ilgilendiğini sanmıştım. Başta gıda tatlandırma işiyle ilgilendiğini sanmıştım. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Really? Yeah, I should have known better. | Sahi mi? Tahmin etmeliydim aslında. Sahi mi? Tahmin etmeliydim aslında. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Nobody's into food flavoring. | Kimse gıda tatlandırma işiyle uğraşmaz. Kimse gıda tatlandırma işiyle uğraşmaz. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Well, I don't know. I mean, you guys sell a lot of that stuff. | Bilemiyorum. Sizler çok miktarda özüt satıyorsunuz. Bilemiyorum. Sizler çok miktarda özüt satıyorsunuz. | Extract-1 | 2009 | ![]() |