Search

English Turkish Sentence Translations Page 18496

English	Turkish	Film Name	Film Year	Details
If Taylor finds out, it'll be too late.	Taylor bunu öğrenirse, her şey için çok geç olur.	Extant-1	2014
Five seconds, ma'am, we'll have a location.	Beş saniye içinde konum belli oluyor, efendim.	Extant-1	2014
I'm afraid it's all up to you.	Korkarım bu sadece size kalmış.	Extant-1	2014
Damn it. What happened?	Lanet olsun. Ne oldu?	Extant-1	2014
Molly Woods cut off contact	Molly Woods takibi tamamlayamadan...	Extant-1	2014
before we could complete the trace.	...iletişimi kesti.	Extant-1	2014
Oh, my God, Terra, wh what happened?	Aman Tanrım, Terra, ne oldu?	Extant-1	2014
Humanichs patrol shot her in broad daylight.	Humanich devriyesi onu gündüz vakti vurdu.	Extant-1	2014
This is gonna hurt a little bit.	Bu birazcık acıtacak.	Extant-1	2014
It's okay, it's okay. I'm here.	Tamam, tamam, ben buradayım.	Extant-1	2014
I I couldn't take her to a hospital.	Onu hastaneye götüremezdim.	Extant-1	2014
It was just too dangerous.	Bu çok tehlikeliydi.	Extant-1	2014
JD had me bring her here.	JD onu buraya getirdi. Teşekkür ederim.	Extant-1	2014
She's gonna be all right.	O iyileşecek.	Extant-1	2014
The bullet just grazed her.	Kurşun sıyırmış.	Extant-1	2014
You done good, Judge.	İyi iş çıkardın, Yargıç.	Extant-1	2014
You did great, honey.	Çok iyiydin, tatlım.	Extant-1	2014
The ball's in Fiona's court now.	Top şimdi Fiona'da.	Extant-1	2014
No, it's Terra.	Hayır, bu Terra.	Extant-1	2014
Terra's alive.	Terra yaşıyor mu?	Extant-1	2014
Maybe there's still hope for Julie.	Belki Julie için hâlâ umut vardır.	Extant-1	2014
Yeah, buddy.	Evet, dostum.	Extant-1	2014
How's Kelsey?	Kelsey nasıl?	Extant-1	2014
She's good.	İyi.	Extant-1	2014
She's starting her second trimester.	İkinci üç aylık dönemine başlıyor.	Extant-1	2014
Kind of reminds me of me.	Bana hatırlatıyor da...	Extant-1	2014
She's carrying all in front.	Bir kızım olacağını anlamıştım. ...karnım burnumdaydı.	Extant-1	2014
That's how I knew I was having a girl.	Bir kızım olacağını anlamıştım.	Extant-1	2014
It was like you had swallowed a beach ball.	Tıpkı plaj topu yutmuş gibiydin.	Extant-1	2014
On the off chance something should happen to me,	Bana bir şey olması durumunda...	Extant-1	2014
I want you to know that I took out a life insurance policy.	...şunu bilmeni istiyorum, hayat sigortası yaptırdım.	Extant-1	2014
Okay, JD, don't...	Tamam, JD, yapma...	Extant-1	2014
No, please, let me finish.	Hayır, lütfen, bitirmeme izin ver.	Extant-1	2014
There's a safe at the cabin, under the bed, below the floorboards.	Yatağın altında, döşemenin içinde güvenli bir kasa var.	Extant-1	2014
The combination is our anniversary.	Şifre yıldönümümüz.	Extant-1	2014
Inside, there's something for both you and Kelsey.	İçinde, Kelsey ve senin için bir şey var.	Extant-1	2014
You're talking like somebody who thinks they're gonna die.	Ölecekmiş gibi konuşuyorsun.	Extant-1	2014
It's just a precaution.	Sadece bir tedbir.	Extant-1	2014
We'll have 20 Model Ls up and running by tomorrow.	Yarına kadar 20 Model Ls çalışıyor olacak.	Extant-1	2014
And you got the specs for this new project from Taylor?	Tüm bunları Taylor'ın yeni projesinden mi aldın?	Extant-1	2014
They just came in.	Sadece dahil oldular.	Extant-1	2014
I've put a team on it.	Bunun için bir takımım var.	Extant-1	2014
Expedite it.	Hızlandır şunu.	Extant-1	2014
What did you find out? Did you check the logs?	TRANSFER DURDURULDU. Ne buldun? Bilgileri kontrol ettin mi?	Extant-1	2014
There was in fact a drone released the night General Shepherd was killed.	General Shepherd'ın öldürüldüğü gece, bir insansız uçak havalanmış.	Extant-1	2014
Who authorized it?	Kimin yetkisiyle?	Extant-1	2014
That's the confusing part, ma'am.	Kafa karıştıran kısmı da bu, efendim.	Extant-1	2014
No one.	Kimsenin.	Extant-1	2014
Madam Secretary, we have an urgent situation.	Sayın Bakanım, acil bir durum var.	Extant-1	2014
The Virus Containment Unit has been breached.	Virüs engelleme birimi ihlâl edilmiş.	Extant-1	2014
Is anything missing?	Kayıp bir şey var mı?	Extant-1	2014
The Hn21C strain.	Hn21C virüsü.	Extant-1	2014
That's the first iteration.	Bu ilk öz yenileme.	Extant-1	2014
I'm sorry, ma'am?	Anlayamadım, efendim?	Extant-1	2014
This is not the strain of the virus that just kills hybrids.	Bu sadece melezleri öldüren bir virüs değil.	Extant-1	2014
This is the first strain. The one that kills human beings too.	Bu ilk virüs. İnsanoğlunu da öldürebilir.	Extant-1	2014
How long you been hiding out in my garage?	Ne zamandır benim garajımda saklanıyorsun?	Extant-1	2014
About as long as you've been...	Sen Hawai'de...	Extant-1	2014
in Hawaii?	...olduğundan beri.	Extant-1	2014
Oh, you can't be here.	Burada olamazsın.	Extant-1	2014
You're, like, a fugitive from justice and such.	Sen adaletten kaçan bir kaçak gibisin.	Extant-1	2014
And no.	Ve hayır.	Extant-1	2014
Mostly yes.	Çoğunlukla evet.	Extant-1	2014
You want in on a fight that might actually be worth fighting?	Savaşmaya değer bir şey için savaşmak ister misin?	Extant-1	2014
Is there such a thing?	Öyle bir şey var mı?	Extant-1	2014
What would you say if I told you we had a chance	Peki sana bu terk edilmiş lanet olası...	Extant-1	2014
to save this godforsaken hellhole of a planet?	...gezegeni kurtarmak için bir şansımız olduğunu söyleseydim.	Extant-1	2014
I'd say...	Ne kadar ödüyorlar...	Extant-1	2014
how much does it pay?	Ve Molly'nin şey olduğunu... ...diye sorardım.	Extant-1	2014
I thought you might say that.	Bunu söyleyeceğini biliyordum.	Extant-1	2014
It's all I got.	Elimdekinin hepsi bu.	Extant-1	2014
The rest goes to Kelsey.	Gerisi Kelsey'in.	Extant-1	2014
So what are we doing?	Peki ne yapacağız?	Extant-1	2014
It's really kind of you to help like this.	Bu şekilde yardımcı olman gerçekten kibarca.	Extant-1	2014
Molly, I I'm so glad to see you back.	Molly, seni tekrar gördüğüm için mutluyum.	Extant-1	2014
I mean, when...	Yani, seni en son...	Extant-1	2014
when I last saw you...	...gördüğümde...	Extant-1	2014
I was luckier than Ahdu.	Ahdu'dan daha şanslıydım.	Extant-1	2014
You could go, you know.	Gidebilirsin. Biliyorsun.	Extant-1	2014
You you don't have to stay.	Kalmak zorunda değilsin.	Extant-1	2014
I know, I I could.	Biliyorum. Yapabilirdim.	Extant-1	2014
You still love him, don't you?	Hâlâ onu seviyorsun, değil mi?	Extant-1	2014
Why do you do that?	Neden yapıyorsun bunu?	Extant-1	2014
I mean, pry into my thoughts like that.	Yani, başkasının düşüncelerine böyle gözetlemek...	Extant-1	2014
It's just cruel.	Bu çok zalimce.	Extant-1	2014
I don't mean to be cruel, Dorothy.	Zalim olmak istemedim, Dorothy.	Extant-1	2014
I just want you to go tell him how you feel.	Sadece gidip ona ne hissettiğini söylemelisin.	Extant-1	2014
It appears Madam Secretary is no longer	Öyle görünüyor ki, Sayın Bakan...	Extant-1	2014
someone who can be trusted.	...artık güvenilebilir değil.	Extant-1	2014
Yes, I'm aware.	Evet, farkındayım.	Extant-1	2014
Fiona Stanton checked the drone logs.	Fiona Stanton insansız uçak bilgilerini kontrol etti.	Extant-1	2014
Would you like her terminated?	Onun icabına bakmamı ister misin?	Extant-1	2014
Not yet. She's still useful.	Henüz değil. işimize yarıyor.	Extant-1	2014
We need to keep a low profile while we complete our mission.	Görevimizi tamamlayana kadar gizli kalmamız gerekiyor.	Extant-1	2014
You're ready to go operational?	Aktif etmeye hazır mısınız?	Extant-1	2014
Quite ready.	Oldukça hazır. Güzel.	Extant-1	2014
Would you mind telling me what you had for breakfast?	Kahvaltıda ne yediğini bana söyler misin?	Extant-1	2014
One Euclid, Taylor's nerve center.	Öklid, Taylor'ın sinir sistemi.	Extant-1	2014
On the outside, a nondescript office building.	Dışarıdan baktığında, sıradan bir ofis binası.	Extant-1	2014
Inside...	İçeriden ise...	Extant-1	2014