Search
English Turkish Sentence Translations Page 18482
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
No. | Hayır. Sen böyle görüyorsun. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
But that's not how I see you. | Ama ben öyle görmüyorum. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
How do you see me? | Nasıl görüyorsun beni? Seni... | Extant-1 | 2014 | ![]() |
a kind, loving father. | ...kibar, sevgi dolu bir baba olarak görüyorum. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
A gentleman. | Bir centilmen. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
I think that's the first time that anyone has ever used | Sanırım ilk kez biri beni tarif etmek için "centilmen" kelimesini kullandı. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
Well... | Şey.. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
that's 'cause they don't see you. | Seni görmedikleri için böyle. Ama ben görüyorum. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
And you're still here. | Ve hâlâ buradasın. Evet. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
But so are you. | Sende öyle. Evet. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
I know where he is. | Nerede olduğunu biliyorum. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
If you would've told me two months ago | Bana iki ay önce uzaylı arayan bir astronot takip edeceğimi... | Extant-1 | 2014 | ![]() |
I'd have said you were nuts. | ...söyleseydin, delirdiğini söylerdim. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
Well, two months ago, I was nuts. | İki ay önce delirmiştim zaten. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
We've been walking around in the middle of nowhere for hours. | Saatlerdir kimsenin geçmediği yollarda yürüyoruz. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
Are you sure about this? | Buna emin misin? Evet. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
We've been waiting for you. | Biz de seni bekliyorduk. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
I thought we were looking for one guy. | Aradığımız bir adamdı sanıyordum. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
I wasn't quite prepared for "Alien Nation". | "Uzaylı Milleti"ne pek hazırlıklı değildim. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
I don't think they're gonna hurt you, | Sana zarar vermeyeceklerdir, bu yüzden o silahı beline koy. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
You don't think? | Öyle mi dersin? | Extant-1 | 2014 | ![]() |
We only have a few minutes before she comes back. | O gelmeden önce sadece bir kaç dakikamız var. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
This is Spyder. He's our baby brother. | Bu bir gözlemlemeci. Bizim bebek kardeşimiz. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
Wh... What, you made him? | Sen mi yaptın onu? | Extant-1 | 2014 | ![]() |
And look. | Ve bak. Kamera. Vay be! | Extant-1 | 2014 | ![]() |
Spyder can keep his eyes and ears on humans | Gözlemlemeci sen devre dışı iken insanları görüp duyabilir. Ve bil bakalım. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
I have enough for a few more Spyders. Then our family will be even bigger. | Birkaç tane daha Gözlemlemeci için yeterli kameram var, ailemiz daha da büyüyecek. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
And we can keep an eye on everybody. | Böylece herkese göz kulak olabiliriz. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
You're my real family, Lucy. | Sen benim gerçek ailemsin, Lucy. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
I want to be a soldier like you. | Ben de senin gibi asker olmak istiyorum. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
In the meantime, you build your army and I'll build mine. | Bu sırada sen kendi ben de kendi ordumu kuracağım. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
We knew you'd find us. | Gerçeği öğrendiğinde bizi bulacağını biliyorduk. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
Well, it wasn't easy. | Hiç kolay olmadı. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
You know what's happening to me, don't you? | Bana neler olduğunu biliyorsun, değil mi? | Extant-1 | 2014 | ![]() |
You meeting me at that bar wasn't an accident. | Benimle o barda buluşman bir tesadüf değildi. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
You were drawn to me. | Beni sen çektin. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
We're the same. No. | İkimizde aynıyız. Hayır. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
We're not the same. And I don't want to be the same. | Aynı değiliz ve aynı olmak istemiyorum. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
Thank you, Terra. You're welcome, Daddy. | Teşekkür ederim, Terra. Bir şey değil, babacığım. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
She's your... My daughter. Yes. | O senin... Benim kızım. Evet. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
We need to talk, Ahdu. | Seninle konuşmalıyım, Ahdu. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
Are those your toys over there? | Şuradakiler senin oyuncakların mı? | Extant-1 | 2014 | ![]() |
Yeah. Want to see? Absolutely. | Evet. Görmek ister misin? Kesinlikle. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
I'll be right over here. | Hemen şuradayım. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
I need a sample of your DNA. | DNA örneğine ihtiyacım var. Kanına. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
It's the only way I can figure out | Bana olanları geri çevirmenin yolunu bulmamın tek yolu bu. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
Because it's not me. | Çünkü bu ben değilim. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
I'm hearing voices in my head. | Kafamda sesler duyuyorum. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
I'm having urges that aren't me. | Yapmak istemediğim şeyler yapıyorum. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
I almost killed a man. Was he trying to hurt you? | Neredeyse birini öldürüyordum. Sana zarar vermeye çalışıyor muydu? | Extant-1 | 2014 | ![]() |
That's beside the point. But isn't that what humans do? | Bunun konuyla ilgisi yok. İnsanların yaptıkları bu değil mi? | Extant-1 | 2014 | ![]() |
React when they're in danger? Isn't that what you're doing right now? | Tehlikede olduklarında tepki vermek. Şu anda yapmaya çalıştığın bu değil mi? | Extant-1 | 2014 | ![]() |
Ethan needs me. | Ethan'ın bana ihtiyacı var. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
This is the only way. | Bunun başka yolu yok. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
Very well. | Öyle olsun bakalım. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
Aren't you at all curious? | Hiç merak etmiyor musun? | Extant-1 | 2014 | ![]() |
Why do you want to run from something you don't yet understand? | Neden anlamadığın bir şeyden kaçmak istiyorsun ki? | Extant-1 | 2014 | ![]() |
I know what you're doing. All those women. | Tüm kadınlara ne yaptığını biliyorum. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
What is it you think I don't understand? | Sence neyi anlamıyor olabilirim? | Extant-1 | 2014 | ![]() |
Well, if you knew the truth, you wouldn't be afraid. | Gerçeği biliyor olsaydın bu kadar korkmazdın. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
You would be amazed. | Şaşırıp kalırdın. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
Are you willing to learn? | Öğrenmek ister misin? | Extant-1 | 2014 | ![]() |
This is the mommy, this is the daddy, and this is the baby. | Bu anneciğim, bu babacığım, bu da bebek. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
What's Mommy doing? Is she sleeping? | Anne ne yapıyor? Uyuyor mu? Hayır, o öldü. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
Get away from her. Stop. | Ondan uzak dur. Dur! | Extant-1 | 2014 | ![]() |
You understand now. | Şimdi anlıyor musun? Evet, üzgünüm. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
I'm so sorry for your loss. His loss? | Başın sağ olsun. Başı mı? | Extant-1 | 2014 | ![]() |
What about our loss? What about those dead women? | Peki ya bizim başımız? Ölen onca kadın? | Extant-1 | 2014 | ![]() |
It was never our intent to harm you. | Size zarar vermek gibi bir niyetimiz yoktu. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
So much for good intentions. | İyi niyet kalmamış ki sizde. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
Molly, let's get out of here. Wait. | Molly, buradan gidelim. Bekle. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
Can I show you something? | Sana bir şey gösterebilir miyim? Lütfen? | Extant-1 | 2014 | ![]() |
This is the one that I like, so if you could get that... | Bu hoşuma gitti, bunu bulabilirsen... | Extant-1 | 2014 | ![]() |
Anna. Can I talk to you a minute? | Anna. Bir dakika konuşabilir miyiz? | Extant-1 | 2014 | ![]() |
Is there a problem? | Bir sorun mu oldu? | Extant-1 | 2014 | ![]() |
Uh, no, the upload's complete. The Humanichs are under way. | Hayır, yükleme tamamlandı. Humanich'ler yolda. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
Well, then I would say we deserve a drink. | O zaman bir içkiyi hak ettik diyebilirim. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
Uh, I don't want a drink. I want answers. | İçki istemiyorum. Cevap istiyorum. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
About John's death. | John'un ölümü hakkında. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
What are you talking about? | Neden söz ediyorsun? O gece John laboratuvardan... | Extant-1 | 2014 | ![]() |
I called you and you told me not to worry | ...çıktıktan sonra seni aradım ve bana merak etme... | Extant-1 | 2014 | ![]() |
and that you would handle it. And... | ...ben hallederim demiştin. Ve | Extant-1 | 2014 | ![]() |
20 minutes later, he was dead. | Yirmi dakika sonra John öldü. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
Are you accusing me of murder? | Beni cinayetle mi suçluyorsun? Sadece bana yapmadığını söyle. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
That we didn't do it. Julie, that was an accident. | Bunu bizim yapmadığımızı. Julie, bu bir kazaydı. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
A very convenient one. But still it was an accident. | Çok müsait bir kazaydı. Yine de bir kazaydı. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
Our hands are clean. | İçimiz rahat. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
So stop with your conspiracy theories and get back to work. | Bu nedenle komplo teorilerini bırak ve işinin başına dön. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
Accusations like that can have repercussions. | Böyle suçlamalar tepkiye neden olabilir. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
So what is this? | Peki nedir bu? Bir anıt. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
To commemorate every human life sacrificed to save us. | Bizi kurtarmak için feda edilen her bir insanı anmak için. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
We didn't understand impregnating humans would cause their death. | İnsanları hamile bırakmanın ölmelerine neden olduğunu anlamamıştık. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
We're not here to kill, we're here to survive. | Buraya öldürmeye değil, hayatta kalmaya geldik. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
To rebuild. | Yeniden kurmaya. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
Sometimes "sorry" isn't enough, and this is one of those times. | Bazen "üzgünüm" yeterli olmuyor, bu ada onlardan biri işte. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
We agree. | Katılıyoruz. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
The deaths are unforgivable. | Ölümler affedilemez. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
But we have managed to evolve. | Lakin evrim geçirmeyi başardık. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
Evolve? How? | Evrim mi? Nasıl? | Extant-1 | 2014 | ![]() |
We procreate without causing harm to humans. | İnsanlara zarar vermeden ürüyoruz. | Extant-1 | 2014 | ![]() |