Search
English Turkish Sentence Translations Page 181327
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Hi, Hannah. Hi. | Merhaba Hannah, selam. | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
Your daddies are losers. Bye. | Babanlar birer ahmak. Güle güle. | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
"I would have sent flowers | "Çiçek yollamak isterdim | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
but they're not as much fun to jump up and down on. | ama zıplamak kadar eğlenceli değiller. | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
Love, Nathan." | Sevgiler, Nathan" | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
Honey, what's that? What's going on? What's happening? | Tatlım bu da ne? Neler oluyor? Olan biten ne? | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
Are you jumping or am I on under medicated? | Zıplıyor musun yoksa ben ilaçların etkisinde miyim? | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
I am jumping on my little gift from my boyfriend. | Sevgilimin küçük hediyesi üzerinde zıplıyorum. | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
You know what? If I had your boobs | Biliyor musun senin göğüslerin bende olsaydı | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
I'd have two black eyes right now. | şimdiye iki gözüm de morarırdı. | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
Yeah. You'd also have a rich husband. | Evet. Zengin bir kocan da olurdu. | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
You're thinking that it's a dopey gift | Aptalca bir hediye olduğunu düşünüyorsun | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
because it doesn't have "Tiffany" or "Cartier" | çünkü "Tiffany" ya da "Cartier"* değil | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
or "may cause drowsiness" on it. | ya da"sersemlik yapabilir" diye uyarı yok. | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
But I will tell you something. | Ama şunu bil | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
I like Nathan, and I don't care what you think. | Nathan'dan hoşlanıyorum ve ne düşündüğün umrumda değil. | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
Oh, honey, where do I begin? | Tatlım, nerden başlasam? | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
He's crude, he's crass. Last night at the party | Yabani. Dangalak. Geçen gece partide | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
he dropped an ice cube down my blouse | gömleğimin içine buz attı ve | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
just so he could fish it back out again. | elini daldırarak çıkarabileceğini sandı. | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
Oh, honey, I love him. | Tatlım, onu seviyorum. | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
Really? Yeah, I think you found the one. | Gerçekten mi? Evet, sanırım hayatının aşkını buldun. | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
Well, the one for now. Oh, pshaw. Come on. | Şimdilik. Hadi ama! | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
The only thing to do now is get a blood test | Şimdi tek yapman gereken kan testinden sonra | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
pick out a big, white cake | büyük beyaz bir pasta seçmek | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
and get a copy of "Sloppy Bride" magazine. | ve "Pasaklı Gelin" dergisi almak. | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
Not so fast. We've only been going out for two weeks. | O kadar hızlı değil. Daha iki haftadır çıkıyoruz. | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
It took me longer to pick out my screen name | Yeni soyadımı seçmem uzun zaman aldı | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
and it's "Grace Adler." | "Grace Adler" | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
I don't know. I think you're gonna be with Nathan forever. | Belki Nathan ile sonsuza kadar birlikte olursun. | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
I can feel it in some of my original bones. | Nasıl olacağını görür gibiyim. | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
it's just a matter of time before you're driving a mini van full of screaming kids | Bağıran bir sürü çocukla dolu arabanla | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
Now, you can start phasing Nathan in and Will out. | "Nathan in, Will out" dönemine başlayabilirsin. | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
Yeah, you know, it's like it says in the Bible. | İncil'de denildiği gibi | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
"When you've got the beau, who needs the 'mo?" | "Sevgiliyi bulunca, kimin homoya ihtiyacı kalır?" | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
Ok, we have a problem. I don't see three seats together. | Bir sorunumuz var. Yanyana 3 koltuk göremiyorum. | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
Well, there's two over there, and there's those two there. | 2 tanesi orda 1 tane de orda var. | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
All right, I'm gonna ask that couple to move. | Pekala, şu çiftten kaymalarını rica edeceğim. | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
What? I'm always nice. | Ne? Ben her zaman kibarım. | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
Excuse me, I hate to bother you... We're not moving. | Pardon, rahatsız ettiğim için üzgünüm. Kaymıyoruz. | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
You suck. I hope you're sitting on gum. | Lanet olası. Umarım sakızın üstüne oturmuşsundur! | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
I'm sorry. He's just angry because I'm making him see Chocolat again. | Özür dilerim ama ikinci kez filme getirdiğim için bana kızgın. | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
And besides, that seat's broken. | Ayrıca bu koltuk kırık. | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
Oh, great. We can't sit together. | Harika. Birlikte oturamayacağız. | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
Let's just go see another movie. | Hadi gidip başka bir film izleyelim. | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
No, I don't want to miss Chocolat. It's magical. | Çikolata'yı kaçırmak istemiyorum. Büyülü bir film! | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
Look, I'll take that one over there, and you guys take these two. | Ben şu tekliye oturacağım siz de şuraya oturun. | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
It's fine. All right. Well... We'll see you later | Sorun değil. Pekala görüşürüz Will | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
and if you need anything, just, you know... go get it. | birşeye ihtiyacın olursa git de al. | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
You know, the truth is, I'm glad it's just us | Aslında başbaşa kaldığımız için mutluyum | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
because there's something I've been wanting to say to you. | çünkü sana söylemek istediğim birşey var. | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
Yeah, I've never been the first one to say this in a relationship, but... | Bir ilişkide bunu ilk söyleyen hiç ben olmadım ama... | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
I'm just gonna do it. Grace, I... Oh, will you excuse me a minute? | söyleyeceğim. Grace... Bana bir dakika izin verir misin? | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
I need to be sitting next to Will when the candy band plays. | Şeker Orkestra çalarken Will'in yanında olmalıyım. | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
The what? You know, the candy band | Şeker ne? Şeker orkestra | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
the ad for the concession when the different types of candy play different instruments | Farklı şekerler farklı çalgılar çalarken | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
and the box of popcorn is out on a date with the sexy soda. | bir kutu mısırın sodayla flirt ettiği reklam. | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
Anyway, Will and I have this little thing that we do when the box of Goobers | Her neyse, çikolatanın burnunu ekrana çarptığı | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
gets his nose stuck in the screen. Excuse me. | anla ilgili Will'le anımız var da... | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
Excuse me. Pardon me. Excuse me. | Pardon. Afedersiniz. Pardon. | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
Oh, gosh! Ok, someone's gonna need a new soda. | Tanrım. Birinin yeni soda alması gerekecek. | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
What are you doing here? You know I don't like to be near you | Burda ne işin var? Şeker orkestra çıktığında | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
when the candy band comes on. | yanında olmayı sevmediğimi biliyorsun. | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
I think that Nathan is about to say "I love you". | Sanırım Nathan "Seni Seviyorum." demek üzere | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
Isn't that too much? Isn't it too soon? | Bu çok fazla değil mi? Çok erken olmadı mı? | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
When he tells you he loves you, that's wonderful. | Ne zaman söylerse söylesin bu harika. | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
God, if I could get a guy to say he loved me, I wouldn't be here. | Seni seviyorum diyen bir sevgilim olsaydı burda olmazdım bile. | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
Oh, who am I kidding? Of course I would. I love Chocolat. | Kimi kandırıyorum? Tabii ki burada olurdum. Bu filme bayılıyorum. | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
No, no, no. You don't understand. If he says "I love you", then that... | Yo yo yo anlamıyorsun. Eğer seni seviyorum derse | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
That just starts a whole chain of events in motion | bu olaylar zincirini başlatır | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
and before I know it | ve ben farkına bile varmadan | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
I'm living in a mud hut in Tarrytown. | Terrytown'da kerpiç bir evde yaşarken bulurum kendimi. | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
I have no idea what you're talking about. | Neyden bahsettiğin hakkında en ufak fikrim yok. | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
Now, just please, get out of here, ok? | Şimdi lütfen git burdan tamam mı? | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
I don't want you here when the nose gets stuck. Go! | Burnu çarptığında seni burada istemiyorum. | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
Excuse me. Pardon me. Oh, God. Someone's gonna need popcorn. | Pardon. Afedersiniz. Birinin yeni popcorn alması gerek. | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
Hi. I'm sorry about that. | Selam, özür dilerim. | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
Now let's just watch the movie. | Hadi filmi izleyelim. | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
Oh, hey there, muffin. How are you doing with this whole dad thing? | Merhaba kurabiyem. Bu baba olayı nasıl gidiyor? | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
Better, I think. I have light days and heavy days. | Daha iyi sanırım. Bir gün iyi, bir gün kötü. | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
Today's a light day. I could even ride a horse. | Bugün iyi günüm. At bile binebilirim. | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
Well, I give you credit. | Sana hak veriyorum. | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
Boy, if I'd spent two years of my life | 2 yılımı babamı bulmak için harcayıp | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
looking for my dad only to find out he's dead | sonunda öldüğünü öğrenseydim | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
I don't think there'd be a pill big enough to kill that pain. | acımı dindirmeye yetecek bir ilaç bulamazdım. | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
Oh, who am I kidding? They'd make me one. | Kimi kandırıyorum? Benim için yaparlardı bir tane. | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
Excuse me. Are you Karen Walker? | Pardon. Karen Walker siz misiniz? | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
Why? Did her step son sit on you? | Neden? Üvey oğlu üzerine mi oturdu? | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
No. | Rahat ol, beğendim onu. Güzel, ben de beğendim. Hayır. | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
Did her driver accidentally run you over? No. | Şöförü kazayla üstüne mi sürdü? Hayır. | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
Are you an employee at one of her husband's | Kocasının Jakarta'daki tekstil fabrikasında çalışan | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
textile factories in Jakarta? No. | işçilerden biri misin? Hayır. | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
I'm Karen Walker. How can I help you? | Karen Walker benim. Nasıl yardımcı olabilirim? | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
well, I went to your house because that's the last address I had. | evinize gittim çünkü bu bulabildiğim son adresti. | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
I'm looking for Jack McFarland. Why? does he owe you money? | Jack McFarland'ı arıyorum. Neden? Sana borcu mu var? | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
Did he steal some of your jokes for his cabaret act? | Gösterisinde senin esprilerinden birkaçını mı çalmış? | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
You missing a scooter you probably weren't using anyway? | Muhtemelen kullanmadığın scooter'ın mı çalındı? | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
Hi, I'm Jack McFarland. | Ben Jack McFarland. | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
You are? Wow. I mean, hi. I'm Elliot. | Gerçekten mi? Harika, merhaba. Ben Elliot. | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |
Well, what can we do for you, little man? | Senin için ne yapabilirim küçük adam? | Will & Grace-1 | 1998 | ![]() |