Search
English Turkish Sentence Translations Page 178562
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| A pretty little thing. And such a lively intellect. | Küçük, tatlı bir kız. Oldukça da akıllı. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| The main thing is that she grows up healthy, right? | En önemlisi de, sağlıkla büyüyebilmesi, doğru değil mi? | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Don't you dare! Understand? Don't you dare! | Sakın ha! Anladınız mı? Sakın kızıma dokunmayın! | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Come on, Darling. | Gel, yavrum. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| While our oh'er's still on the table. | Bu arada, teklifimiz hala geçerli. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| See you, Agnieszka. | Görüşürüz, Agnieszka. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Antoni, it's only for a few days. | Antoni, sadece bir, iki gün kalacak. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Stop it. I've agreed, haven't I? | Dur bakalım, bu konuda anlaşmıştık, değil mi? | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Hi, Dad. Hello. | Merhaba Baba. Merhaba. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Antoni and Agnieszka have come to visit with you for a while. | Antoni ve Agnieszka bir kaç gün sizle birlikte kalacaklar. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| And I've already sorted irena nut. | Bakıcısı Irena'ya bir kaç gün izin verdim de. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Listen. I wanted to ask you. What company are you insured with? | Dinle, sana sormak istediğim bir şey var. Sen hayat sigortanı hangi şirkete yaptırdın? | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| You don't remember? Why? Dol have to remember? | Hatırlamıyor musun? Niye? Hatırlamam mı gerekiyor? | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Is it that important? | O kadar önemli mi, yani? | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| No. You don't have to. | Yoo, hayır, değil. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| I'm frightened. | Çok korktum. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| They could kill you. They could kill me. | Seni öldürebilirlerdi. Beni de öldürebilirlerdi. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| They took my child from outside the school. | Okul çıkışında kızımı bile kaçırabilirlerdi. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Wanted to frighten me. | Beni korkutmak istediler. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Well, they succeeded. I'm as frightened as hell. | Ve korkuttular da. Hem de, ödümü koparttılar. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| I'm being sent to kielce_ they want me oh' the case. | Beni de bu davadan aldılar ve şimdi de Kielce'ye gönderiyorlar. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Slawek, there's no case any more. | Slawek, artık dava, mava kalmadı. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| I'm closing the investigation. | Soruşturma dosyasını kapatıyorum. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Where's the sense now? | Senin duygularına ne oldu? | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| They can do anything they want to do. | Yapmak istedikleri herşeyi yapabiliyorlar. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Nobody's capable of that. | O kadar da değil. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| She's closed the case. It's in writing. Official. | Kadın dosyayı kapattı. Resmen, yazılı olarak. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Rudzlci killed Telak and offed himself. | Rudzki, Telak'ı öldürdü ve intihar etti. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| A resourceful girl. | Akıllı kız. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Sign it please. | İmzalayın, lütfen. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| So? Everything's been cleared up. | Demek, böylece herşey açıklığa kavuşmuş oluyor. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| More or less. | Aşağı, yukarı. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| You were right. Your husband wasn't a good man. | Haklıydınız, kocanız iyi bir insan değildi. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| What he did to you was terrible. | Size yaptıkları gerçekten korkunçmuş. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Terrible. | Korkunç? | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| I don't know what to say. | Ne söyleyeceğimi bilemedim. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| I knew. I'd known for some time. | Ben biliyorum. Epey bir zamandır da biliyordum. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Rudzki came to see me. | Rudzki beni görmeye geldi. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| As soon as he persuaded my husband into therapy, | Kocamı terapiye katılmaya ikna ettikten hemen sonra, | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| He told me... how kamil had died. | Kamil'in nasıl öldüğünü... Anlattı bana. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| But why did he tell you? | Peki ama, size niye anlattı ki? | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| He declared that I had a right to know. | Bilmem gerektiğini düşünmüş, öyle söyledi. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Maybe he wanted to provoke me into something? | Belki de beni birşeyler yapmaya provoke etmeye çalışıyordu, bilemiyorum. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| I lived with it for months. | Bu hislerle aylar boyunca yaşadım. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| I lived... | Kamil'in katiliyle, | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Under one roof with kamil's murderer. | aynı çatı altında yaşadım. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Washed his clothes. Made his breakfast. | Çamaşırlarını yıkadım, kahvaltısını hazırladım. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Did rudzki tell you that he wanted to kill him? | Rudzki, hiç size onu öldürmek istediğini söyledi mi? | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Rudzki didn't kill him. | Onu Rudzki öldürmedi ki. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| He wanted to drive him... | Rudzki onu sürüklemeye çalışıyordu, | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| He wanted him to kill himself. | Onun intihar etmesini istiyordu. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| What do you mean, didn't kill him? | Rudzki öldürmedi demekle, neyi kastediyorsunuz? | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| I was there. | Çünkü, ben de oradaydım. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| I wanted to be there when he died. | Öldüğünde ben de yakınında olmak istedim. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| But when I saw how craven___. | Ama ne kadar alçak biri olduğunu gördüğümde, | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| How he stuck his fingers down his throat and vomited___. | Parmaklarını nasıl boğazına sokup da kustuğunu gördüğümde, | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Then I grabbed the skewer... | İşte o zaman şişi elime aldım ve... | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| I killed him. | Sapladım. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| It's not true, | Hayır, bu hiç doğru değil, | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| "an eye for an eye", it doesn't help in the least. | "Göze, göz", hiçbirşeyi açıklamaya yetmiyor. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Rudzki told me to go home. | Rudzki, eve gitmemi söyledi. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| He cleaned up the evidence himself. Just shut up, ok? | Delilleri de kendisi temizledi. Ne olur susun, tamam mı? | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Just stop talking such nonsense! | Saçmalamayı bırakın artık! | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Rudzki avenged his son and committed suicide! | Rudzki, oğlunun intikamını aldı ve intihar etti! | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| This investigation is closed. Do you understand? | Bu soruşturma kapanmıştır, anladınız mı? | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Finished! Get out of here, please and don't come back. | Bitmiştir. Şimdi buradan çıkın ve ne olur, bir daha da geri gelmeyin. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| If you both wanted to kill him, that's your problem, | Eğer ikiniz de onu öldürmek istediyseniz, bu sizin sorununuz, | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| but I've had it up to here. Get out of here! | ama ben, bu konulardan artık bıktım. Şimdi, çıkın lütfen buradan! | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Get out of here! | Çıkın dedim! | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Remember, when you get the money, take it out. | Unutma, parayı aldığında, çantada ya da zarfta, farketmez, | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Doesn'tmatlerifit's in a briefcase or an envelope. | paraları ortaya çıkar. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| I have to see it. | Görmem lazım, tamam mı, | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| I have to have time to take the photos. | Resimlerini çekebilecek kadar bana zaman kazandırmalısın. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Take it out and flip through it, like you want to count it. | Dışarıya çıkart ve sayıyormuş falan gibi yap. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Are you sure you want to deal with it like this? | Onlarla böyle bir kapışmaya girmek istediğinden emin misin? | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| This time I have to check you're not wired. | Bu sefer üstünüzde dinleme cihazı falan var mı, kontrol etmem lazım. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Turn around, please. | Arkanızı da dönün, lütfen. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| I'm always delighted. When I see how good sense wins out. | Akl ı selim galip geldiğinde, hep memnun olmuşumdur. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| As agreed. Five hundred thousand. | Anlaştığımız gibi, tam beşyüz bin. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| He gave me the briefcase. I saw the money. | Bana bir çanta uzattı, içinde paralar vardı. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Then came the shots. | Sonra da kurşunlar gelmeye başladı. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| How many... shots? | Kaç kurşun? | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Two, maybe ____ | İki, belki de... | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| I don't know. I was in a state of shock. | Bilemiyorum, şoka girmiştim sanki. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| My sister's beside me. Why did she want to die? | Kızkardeşim, neden ölmek istedi? | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| Back over there, please. | Buraya, lütfen. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| I'd like Mother to stop hating Father. | Annemin, Babamı sevmesini istiyorum. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| It's too bad we broke off. | Ayrılmamız kötü oldu. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| No, come on, that's just wrong! | Hadi ama, Bu doğru değil! | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| I saw one bacteria that was just so like you... | Tıpkı sana benzeyen bir bakteri görmüştüm... | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| Mommy, he's suffocating! He'll die! | Anne, köpek nefes alamıyor! Ölecek! | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| Got it? | Aç avucunu. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| You've destroyed the car. Your ID, please. | Arabaya hasar vermişsiniz. Kimliğiniz, lütfen. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| OK, fine, I'll be there ASAP. If I must... | Tamam, gelmem gerekiyorsa hemen gelirim... | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| I'll be happy to cover the cost, | Hasarı seve seve öderim, | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| There was nobody in this wing. It's closed off from the hotel. | Otelin bu kanadı kapalı olduğu için Bu tarafta kimse yokmuş. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| I want to say my farewells. | Onunla vedalaşmak isterdim. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| Will they bring back my husband? Kownacki, drive Mrs. Telak... | Kocamı geri getirebilirler mi? Kownacki, Bayan Telak'ı istediği yere götür... | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| Tip me off when you get anything. | Bir şeyler bulursan, haberim olsun. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| You don't tell me everything, either. | Zaten bana herşeyi söylemezsin ki. | Uwiklanie-3 | 2011 |