Search
English Turkish Sentence Translations Page 178561
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Where's your gun? Don't have it. | Tabancan nerede? Üstümde değil. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| A cop without a gun? | Silahsız bir polis, ha? | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Who sent you, you shitheap? | Kim gönderdi ulan seni, bok kafa? | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| You wanted to grab my gun? Whadd'ya need my gun for? | Silahımı niçin almak istedin? Ne yapacaktın benim tabancamla? | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| I need some information about Professor zdzislaw sosnowski_ | Profesör Zdzislaw Sosnowski hakkında bilgi istiyorum. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Professor of psychiatry. | Psikiyatri profesörü. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| He used to lecture here. Then he went abroad. | Burada ders veriyormuş, sonra da yurt dışına gitmiş. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| I said a moment ago. He went abroad. | Az önce söyledim ya, yurt dışına gitmiş. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| He must have given up his academic career. | Akademik kariyerini de bitirmiş olmalı. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| If he'd published anything, | Şayet, herhangi bir şey yayınladı ise, | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Did he publish any books? | Yayınlanmış bir kitabı var mı? | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Well, given that he was a Professor... | Profesör olduğuna göre... | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| He published “the methodology of individual psychotherapy... | "Bireysel Psikoterapinin Metodolojisi" adlı bir kitabı var. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| He also published a popular bunk in '83. | 1983 yılında çok popüler bir kitap yayınlamış. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| “Brainstorm... | "Beyin Fırtınası". | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| But he published that one under a pen name. Cezary rudzki_. | Bu kitabı takma isimle yayınlamış. Cezary Rudzki. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| What did you say?! Quiet, please! | Ne dediniz?! Sessiz olun, lütfen! | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Cezary rudzki_ I speak perfectly clearly. | Cezary Rudzki. Söylediğim gayet anlaşılırdı. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Mr zdzislaw sosnowski, is that correct? | Zdzislaw Sosnowski, yanılıyor muyum? | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Come in. | Geç, otur lütfen. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| You wanted to avenge your son? | Oğlunun intikamını almak istedin, değil mi? | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| After all these years. | Bunca yıldan sonra, | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| By an utterly incredible coincidence, | İnanılmaz bir tesadüf sonucu, | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| I found out why my son died and thanks to whom. | oğlumun neden öldürüldüğünü öğrendim. Peki, kimin sayesinde... | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| I want to tell you something. | Size bir ititrafta bulunacağım. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Get him out of here for a moment. | Söyleyin, biraz dışarı çıksın. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| You can go. But... | Sen çıkabilirsin. Ama... | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Surely you can see the prisoner's condition? Go ahead. | Mahkumun halini görmüyor musun? Çık haydi. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| I've done a lot of bad things and I don't have the guilts_. | Bir sürü kötü şeyler yaptım, bir çok suç işledim. Bazılarının cezasını çektim. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| He was twenty years old and he begged me not to kill him. | Yirmi yaşındaydı ve onu öldürmemem için bana yalvarıyordu. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| It was me he begged. Like he could sense I'm s011 headed. | Sanki benim yumuşak kalpli olduğumu anlamış gibi, bana yalvarıyordu. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| We killed him. | Ama, öldürdük onu. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Why are you telling me? I'm not a priest. | Bunları bana niye anlatıyorsun? Ben rahip değilim ki. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| And the priest's bound by the secret of the confessional. | Rahipler, kendilerine itiraf edilen günahları açıklayamazlar. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| And I want you to go find that boy's father. | Ben ise çocuğun babasını bulmanızı ve herşeyi anlatmanızı istiyorum. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| He's a doctor. | Babası doktordu. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Here's his name. | Adı da burada yazıyor. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| He doesn't know who killed his son. | Oğlunu kimin öldürdüğünü hiç öğrenemedi. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| And who gave the order. Order? | Ve emri kimin verdiğini. Emri mi? | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Tell him, doctor. The father. | Söyleyin doktor, babasına herşeyi anlatın. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Otherwise he'll never find nut. | Yoksa, asla bulamaz. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| I even tried to come to terms with it. | Bu sorunla defalarca yüzleşmeye çalıştım. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| To rationalize. Alter all, I'm a psychologist. | Çözümlemek istedim, sonuçta, psikiyatristtim. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| When I lived in Paris, | Paris'te yaşarken, | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| the whole thing seemed along way away. | herşeyden uzaktaydım, | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| But back here in krakow, it all came flooding back. | Ama Krakow'a döndüğümde, her şey bir çığ gibi üstüme yığıldı. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| I just wanted to kill. To shoot him. | Onu öldürmek istedim. Tek kurşunla işini bitirmek. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Only that would be too easy. | Ama bu çok kolay bir ölüm olurdu. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| My sun was tortured fur hours... | Oğluma saatlerce işkence etmişlerdi. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| And that son of a bitch was going to die in a split second? | Ve o orospu çocuğu, bir saniyede geberecekti, öyle mi? | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| So I decided to drive him to suicide. | Böylece, onu intihara doğru sürüklemeye karar verdim. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| I admit, it wasn't ethical. | Ahlâkî olmadığını itiraf etmeliyim. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| I used a group of my patients to do it. | Bir gurup hastamın yardımıyla bu işi yapmaya karar verdim. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| They weren't aware of a thing. | Aslında onların hiç bir şeyden haberi yoktu. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| They were sure it was lust normal therapy. | Onlara göre bu, olağan bir terapiydi. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| And kwiatkowska? Outside the door... | Peki ya Kwiatkowska? Kapının dışında... | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Pretending to be Telak's daughter? | Telak'ın kızı gibi konuşuyordu, bu nasıl oldu? | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| But it wasn't suicide. | Ama, intihar değildi, değil mi? | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| That night, I couldn't sleep. | O gece, uyuyamamıştım. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| I crept up to Telak's door. | Telak'ın kapısına sessizce sokuldum. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| There was silence. | Ortalık sessizdi. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| I wondered if he'd swallowed the tablets. | Hapları yutup, yutmadığını bilmiyordum. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Then, suddenly, I heard... | Sonra birden, | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| The toilet flush and he came out of the bathroom. | sifonun sesini duydum. Tuvaletten çıkmıştı. Karşı karşıya geldik. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| He was dressed and ready to leave. | Giyinikti ve dışarı çıkmaya hazırlanıyordu. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| He said he was giving up on the therapy... | Artık terapiye devam etmek istemediğini, | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| And getting as far from this fucking whorehouse as he could. | ve bu Allahın belası yerden bir an evvel | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| My apologies. That was a quote. | uzaklaşmak istediğini söylüyordu. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| I saw that cynical gleam in his eye. | Gözündeki o alaycı parıltıyı gördüm. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| I grabbed the skewer. | Birden o şişi elimde hissettim. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| I don't remember what happened next. | Sonra ne olduğunu pek hatırlamıyorum. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| I lust stabbed him. | Birden sapladım. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| God forgive me for doing it... | Bunu yaptığım için Tanrı beni affetsin... | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Szacka_ I'd like to talk to lieutenant smolar_. | Ben,Szacka. Teğmen Smolar ile görüşmek istiyorum. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Gone away? So where's he gone? What are you talking about? | Gitti mi? Nereye gitti? Siz neden bahsediyorsunuz? | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| I'm actually writing out an arrest warrant. | Şu anda bir tutuklama emri yazıyorum. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Ok, just put me on to someone. Anyone. There's no time. | peki, hemen beni birine bağlayın, orada kim varsa. Vaktim yok. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Yes, walendziak will do. | Tamam, Walendziak olur. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Hello? Lieutenant walendziak? | Alo? Dedektif Walendziak? | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| I'm writing out an arrest warrant for the Telak murder. | Telak cinayeti ile ilgili olarak bir tutuklama emri düzenliyorum. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Over tn rudzki's place. | Rudzki'nin evine gidin. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| 18 jozefa street. | Jozefa Caddesi, numara 18. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Guy fell oh' the balcony. Or lumped maybe. | Adam, balkondan düşmüş, Atlamış da olabilir. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| From the fifth flour? | Beşinci kattan mı? | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| I'm here. Lieutenant walendziak. | İşte, geldim. Dedektif Walendziak. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Let's go on up. | Bence yukarı çıkalım. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| The door was open? Yup. | Kapı açık mıymış? Evet. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Has anyone been in there? Nope. Nobody. They said to secure it. | Buraya kimse girmiş mi? Kimse girmemiş. Emniyete aldıklarını söylediler. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| It was more than likely suicide. | Bence, pek intihar gibi görünmüyor. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| He was the one who killed telak_. | Telak'ı öldüren oydu. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| He presumed we'd be coming to pick him up. | Onu tutuklamaya geldiğimizi sanmış olabilirler. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| A mess isn't evidence of anything. | Bu karmaşada nasıl delil bulabiliriz, bilemiyorum... | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| let them collect the evidence. Just in case. | bırakalım delilleri onlar toplasınlar. Ne olur, ne olmaz. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| They only just brought him in. He's had a shot, | Onu az önce getirdiler. Çok kötü dövülmüş, | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| he'll be sleeping a while yet. | bir müddet uyuması gerekiyor. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| All swept up. | Herşey temizlendi. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| I have to be certain. | Emin olmalıyım. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| The investigation needs to be closed. | Soruşturma da kapatılmalı. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| She shouldn't have any doubts. | Kadının hiç bir şüphesi kalmamalı. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| It'd be better if she took the money. | Keşke parayı almış olsaydı. | Uwiklanie-2 | 2011 |