Search
English Turkish Sentence Translations Page 178563
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| It's Igor. | Ben Igor. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| Henryk's dead. What happened to him? | Henryk ölmüş. Nasıl olmuş? | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| nobody'll bother to fly at all! | kimse uçağa binmeye cesaret edemiyecek! | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| on Saturday night. At Przegorzaly Castle. | Cumartesi gecesi Przegorzaly Otelinde. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| They always say when they want to get the press off their backs. | Basını atlatmak için hep aynı yalana sığınırlar. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| Smolar at police HQ and Szacka at the D.A. 's Office. | Polis tarafında Smolar, savcılıkta Szacka. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| Smolar... | Smolar... | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| Look it up on the Internet. Hellinger's method is just a way... | İnternette bulursun. Doktor Hellinger'in | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| of bullshitting people out of their money. | hastalarından para sızdırma yöntemi... | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| The porter could have dozed off. | Bekçi uyutulmuş olabilir. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| These days, one travels on one's ID, you know? | Pasaportları yoktur ki. İnsanlar artık kimlikleriyle seyahat ediyor. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| I ran off the terrace into the dining room... | Balkondan yemek odasına geçmiştim... | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| Ms Jarczyk. Then Dr Rudzki... | Bayan Jarczyk. Sonra Doktor Rudzki... | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| But if you had to take a guess, name one person... | Bir tahminde bulunun, kim olabilir... | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| ...then who would it be? Kaim, perhaps. | ...isim verecek olursam, Kaim, olabilir. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| He played the role of Mr Telak's son in the session. | Terapilerde Telak'ın oğlu rolünü o oynardı. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| The longer I stood there, | Orada olduğum sürece, | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| You'll vouch for people you've only just met? | Yeni tanıştığınız insanlara kefil olabiliyorsunuz, yani? | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| The daughter committed suicide at the age of fifteen... | Kızı onbeş yaşındayken intihar etmiş... | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| Mr Telak's wife hated him... | Telak'ın karısı da ondan nefret ediyordu... | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| and Ms Jarczyk played that hatred so evocatively... | ve Bayan Jarczyk de o nefreti harika canlandırıyordu... | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| There couldn't be any world where he'd be worse off... | Onun için bu dünya kadar kötü | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| My apologies. But in my current state... | Özür dilerim ama ne yazık ki | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| I couldn't make it to your office. | büronuza gelebilecek durumda değildim. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| Let's begin, otherwise I really will be here till nightfall. | Bence başlayalım, yoksa geceyarısına kadar burada kalabilirim. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| Some coffee or tea? | Çay mı, kahve mi? | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| I came across his company, Polgrafex. | Onun şirketi çıktı karşıma, Polgrafex. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| his troubled relationship with his wife... | karısı ile yolunda gitmeyen ilişkisinden... | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| And they are? | Nedir bu burçlar? | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| Other patients embody the subject's family members. | Diğer hastalar, özne kişinin aile bireylerini temsil ederler. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| But why do you limit it just to the family? | İyi, de, çerçeveyi niye sadece aile ile sınırlandırııyorsunuz? | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| is thrust upon us by the law of nature. | Doğa tarafından bizlere bahşedilmiştir. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| But I... My daughter's dead. | Ama... Benim kızım öldü. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| We'll place your dead parents here. | Ölmüş olan anneni ve babanı da, buraya yerleştiriyoruz. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| Guilty. Breathe, please, breathe deeply. | Suçlu. Nefes al, lütfen, nefes al, derin nefes. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| No, and what's more, they know almost nothing about Henryk. | Hayır, üstüne üstlük, Henryk hakkında hiç bir şey bilmiyorlar. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| or that his parents died tragically. | ya da annesiyle babasının trajik ölümünü. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| Come on, how's it possible for Kaim's heart to be hurting? | Gerçekten de anlayamıyorum, Kaim'in içi nasıl yanabilir? | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| is used to explain Hellinger's therapy. | yapısal alan teorisiyle açıklayabiliriz... | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| What's important is whether it's effective or not. | İnancın etkili olup olmadığı önemlidir. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| I can't reveal my patients' secrets... | Hastalarımın sırlarını açıklamamı benden beklemeyin... | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| You're joking. By no means. So? | Şaka yapıyor olmalısınız. Hayır, efendim, yapmıyorum. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| Is Professor Zieleniecki any relation? My father. | Profesör Zieleniecki ile bir akrabalığın var mı? Babam. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| Not that sperm whale Gajewska? She's new. You don't know her. | Sakın şu çılgın Gajewska olmasın? Bu kız yeni. Onu tanımazsınız. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| Depends on your taste. | Zevkine bağlı. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| and take it over to the D.A. 's Office. | ve Bölge Savcılığı bürosuna götürüver. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| Fifty five percent of them didn't know... | Öğrencilerin yüzde elli beşi | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| Kafka, Salinger, Gombrowicz. And James Joyce. | Kafka, Salinger, Gombrowicz, James Joyce. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| "Ulysses". A sensation when they published it here. | "Ulysses". Yayınlandığında büyük olay olmuştu. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| Come and join us. Dorota says she's not angry with you. | Hadi, sen de bize katıl. Dorota artık sana kızgın değilmiş. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| Seems you left her in a club. Alone. In the middle of the night. | Galiba onu gece yarısı bir kulüpte yapayalnız bırakmışsın. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| or bullet wounds ascertained on the limbs or torso. | vücudunda belirli bir kurşun deliği de yok. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| multiple fractures to the left orbital bone. | ve sol göz çukurunda zedelenmeler var. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| Perhaps you'd like us to chop off his member, | Şayet isterseniz adamın aletini kesip bir kavanoza koyar, | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| You got a special school for that? | Bunun için özel bir okula filan mı gittiniz? | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| though not sufficient to pierce the skull. | Bayağı sıkı bir darbeymiş, | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| Lt'd be the first time someone killed himself... | Bilebildiğim kadarıyla bu ilk olay olurdu... | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| Zilch. Nothing to go on. And have you been to his offices? | Okudum, onlarda bir şey yok. Onun bürosuna hiç gittin mi? | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| He was on medication. Trankiloxil. Sedatives. | Düzenli ilaç alıyormuş. Trankiloxil. Yatıştırıcılar. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| Telak's and Barbara Jarczyk's. | Biri Telak'ın, diğeri de Barbara Jarczyk'in. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| But I took the car in for service. | Arabayı servise bırakmıştım. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| Hey, are you on the Old Square? I can hear the bugle. | Sen Eski Meydan'ın orada değil misin? Boru sesini duyabiliyorum. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| You believe that stuff? Give me a break. | O terapiye inanıyor musun, bence palavra. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| after a girl in Leipzig killed herself. It could be the same here, | Hellinger yöntemi Almanya'da yasaklandı... Aynısı burada da olabilir. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| it turns out her gold watch was gone. | ve bir bakıyorlar ki kadının altın saati uçmuş. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| I'm Slawek. Your mom's driver. | Adım Slawek. Anne'nin şöförüyüm. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| Daddy said he couldn't make it. I had to come from the office. | Baban gelemiyeceğini söyledi, ben de ofisten geldim. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| But Daddy promised we'd go for cream puffs after school. | Ama, Babam okuldan sonra dondurma yemeye gidebileceğimizi söylemişti. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| No problem. We'll go for cream puffs. | Sıorun yok, yine gidebiliriz. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| Give us always to remember that our life is but short... | Hayatın ne kadar kısa olduğunu, hatırlat ne olur bizlere... | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| in sanctity and righteousness, | bizi doğruluk ve dürüstlükten ayırmasın, | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| that we may come at last in joy to your Kingdom. | Efendimiz İsa'nın yolundan yürüyerek, neşe içersinde | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| I know this great new bar out in Lanckoroni. | Lanckoroni'deki şu yeni muhteşem bara gidebiliriz. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| We'll stick to a working relationship. | Seninle sadece iş arkadaşı olarak kalmamız daha doğru olur. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| Gimme the card. Back off. | Kartı ver bana. Defol. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| My husband was depressed. I know he was in treatment, | Kocam depresyon geçiriyordu ve tedavi altındaydı, | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| Why does a fifteen year old decide to swallow a bottle of pills? | Onbeş yaşındaki bir kız neden bir şişe hapın hepsini içmeye karar verir? | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| Even God wouldn't be able to answer that question. | Tanrı bile bu soruya cevap veremez. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| "My darling parents, Don't be upset I love you all, | "Sevgili Anne ve Babacığım, ne olur bana kızmayın, hepinizi çok seviyorum, | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| The murderer didn't so much kill him as deliver the final blow. | Katil aslında onu öldürmemiş, sadece son darbeyi vurmuş. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| I told them I don't know who could have killed Mr Telak. | Onlara da Bay Telak'ı kimin öldürebileceğini bilmediğimi söyledim. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| He recorded everything on his MP3. Ah. And where is it, this MP3? | Herşeyini MP3 çalarına kaydederdi. Anlıyorum, peki bu MP3 çalar şimdi nerede? | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| There weren't no tape recorder here. I'd have noticed. | Burda öyle teyp gibi bir şey yoktu. Olsaydı, görürdüm. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| Maybe it's in a different room? | Belki de başka bir odadadır? | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| but that had to be the previous occupant's. | Herhalde bir önceki müşteriye aitti. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| only I mislaid... | polisin bana verdiği | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| May 23rd. Polygrafex meeting with... | 23 Mayıs. Polygrafex toplantısı... | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| printers' inks wholesaler, Polfarb. | baskı mürekkebi toptancısı, Polfarb. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| Saturday June 4th. Time: 11 PM. | 4 Haziran Cumartesi Saat 23.00. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| Sunday, June 5th. Time: Five after midnight. | 5 Haziran Pazar. Gece yarısını beş geçiyor. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| I apologize for talking to you like this. | Seninle bu şekilde konuştuğum için özür dilerim. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| It'd be easier to write a letter. | Aslında mektup yazmak daha kolay olabilirdi. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| I've nothing left to live for. | Daha fazla yaşamamı gerektirecek bir neden kalmadı. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| You don't love me. Maybe even hate me. | Beni sevmediğini biliyorum. Belki benden nefret bile ediyorsundur. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| The money'll help with Bartek's operation... | Şayet uygun bir fırsat bulunur da Bartek'e yurt dışında | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| if the chance comes up for a transplant abroad. | organ nakli yapma şansı doğarsa, bu poliçe masrafları karşılar. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| And I'll find out who lgor is. | Ben de Igor'un kim olduğunu bulmaya çalışayım. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| I don't think that poses any danger to us. | Bu durumda bize uzanabileceklerini pek sanmıyorum. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| It seemed to him that he was hallucinating. | Ona halüsinasyon görüyormuş gibi gelmiş. | Uwiklanie-3 | 2011 | |
| Telak's driven to such despair that he records a suicide letter... | Telak da umutsuzluğa kapılıp bir intihar mektubu kaydediyor... | Uwiklanie-3 | 2011 |