Search
English Turkish Sentence Translations Page 178557
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| You don't forget murders. | Bazı cinayetleri unutamazsınız. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| I was the first officer to arrive at the scene. | Olay yerine ulaşan ilk dedektif bendim. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| It was a horrible sight. | Korkunç bir manzaraydı. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| The body's in the bath, captain, sir. | Amirim, ceset banyoda. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| There's blood everywhere. They slashed his throat. | Her yer kan içersindeydi, boğazını kesmişlerdi. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| A break in. He must've surprised them. | Hırsızlarla karşı karşıya gelmiş olmalı. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| And so they killed him. | Öldürmüşler çocukcağızı. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| To make him talk. Tell them where the money's hidden. | öğrenmek için işkence yapmış olmalıydılar. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| His sister. She's in a state of shock. | Kızkardeşi. Kızcağız şokta zaten. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| The parents are on vacation. | Anne ve baba tatildeymiş. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Secure all the evidence. | Bütün delilleri emniyet altına al. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| When his folks get back, get a list of what's missing. | Ailesi dönünce de birlikte kayıp eşyaların listesini yapın. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| We sometimes pick up thieves when they use a receiver. | Bazen hırsızları çaldıkları eşyaların cinsine göre yakalayabiliyorduk. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| But not them. | Ama bunları yakalayamadık. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| This ease was never cleared up because the security service... | Gizli servis yüzünden bu dosya hiç bir zaman aydınlatılamadı... | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Ordered us to close the investigation. | Dosyayı kapatmamız talimatını verdiler. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| So you'd better go dig in the institute of security archives. | Emniyet Enstitüsü Arşivi'ni araştırsan iyi edersin. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| If the communist security was involved, | Şayet komünist gizli servisi işin içindeyse, | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| there might be afile on him. | bu dava ile ilgili bir dosya mutlaka vardır. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| I went to the security archives. They told me to submit a request. | Dediği Arşive gittim, dilekçeyle müracaat etmemi söylediler. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| They do everything by the book. You can't cut a single corner. | Herşeyi kitabına göre yapıyorlar. Su bile sızdırmıyorlar. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| It's going to take at least a week. Remember kopec? | Cevap gelmesi en az bir hafta sürer. Kopec'i hatırlıyor musun? | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| My pal from the history course. | Tarih dersinden arkadaşım. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Leszek? It's slawek_. | Leszek? Ben Slawek. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| You know? It showed up on your phone? | Ne haber? Ne, ismim telefonunda mı çıktı? | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Damn, can't hide a thing from you. | Ulan, sizden bir şey saklayamıyacak mıyız biz? | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| It's an unlisted phone, and the number still... | Bu kayıtsız bir numara ve yine de ismim çıkıyor... | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Shows up for you guys at the archives? | Siz Arşivdekilerle işimiz var, demek. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| you remember Agata zieleniecka? We were an item in the first year? | Agata Zieleniecka'yı hatırlarsın, ilk yıl beraber okumuştuk, | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| And then she dumped me. | Sonra o beni kazıklamıştı. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Now she needs to talk to you about something. | Şimdi seninle bir konuda görüşmesi gerekiyor. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| She'll drop by tomorrow. | Yarın uğrar. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| You can work on the old square, too, you know. | İnsanlar Eski Meydan'da da çalışabiliyorlar. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Ok, so tell me what's up. I haven't got time. | Tamam, ne olduğunu söyle, fazla vaktim yok. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| He's on the ball, your husband. Every time we're siiiing like this, | Ne zaman böyle birlikte otursak, hemen kocan arıyor, gözetliyor mu, ne? | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| he has to phone and check you out. | İllâ ki telefon edip, kontrol edecek. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Just don't kid yourself. | Kendini aldatma. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| It doesn't mean a thing. | Bir anlam çıkarmaya da çalışma. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| I dumped you? | Seni kazıkladım, ha? | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| They threw me out. I failed three exams. | Üç dersten kalınca, beni şutladılar. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Two. You passed my fathers. Yeah, and that was the point. | İki. Babamın dersinden geçmiştin. Evet, mesele de buydu zaten. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| For daddy to get me through the course. | Baban benim ek ders almamı sağlıyacaktı. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Arrange my application later. Kind of a family arrangement, right? | Müracaatımı ertelediler. Bence ailece yapılmış bir düzenlemeydi, haksız mıyım? | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Nonsense. | Saçmalıyorsun. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| If you want to know, I married a microbiologist. | Eğer bilmek istiyorsan, bir mikrobiyologla evlendim. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Did you check out this Igor? Yup. | Şu lgor'u bulabildin mi? Evet. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| He's on the supervisory board of Telak's company. | Telak'ın şirketinde Yönetim Danışmanı olarak çalışıyor. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| He works for a brokerage house. Sawin_. | Ayrıca Sawin isimli bir reaşurans şirketinde de görevli. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Well then, I think I'll pay him a visit. | Çok iyi, sanırım ona bir ziyarette bulunacağım. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Good aiternoon | İyi günler. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Agata szacka_ I'm a prosecutor. I'm investigating the Telak case. | Adım, Agata Szacka. Telak davasının soruşturma savcısıyım. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Do forgive me, I wasn't prepared... | Özür dilerim, hazırlıklı değildim... | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| It doesn't matter. I'll only take a moment of your time. | Önemli değil, zaten çok da fazla vaktinizi almayacağım. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| I understand that your company... | Anladığım kadarıyla... | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Kept the books fur mr Telak's company? | Bay Telak'ın şirketinin muhasebe kayıtlarını siz tutuyorsunuz. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| May I? Be my guest. | Oturabilir miyim? Tabii, lütfen. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| And was mr Telak wealthy? | Bay Telak zengin biri miydi? | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| That very much depends upon what you understand by 'wealthy'. | "Zenginlik" ten ne anladığınıza bağlı. Ne kadar bir paradan söz ediyoruz? | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Well, in that case, yes, he was wealthy. | Bu durumda, oldukça zengindi. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Near enough 500,000 in his account and 600,000 in assets. | Yıllık neredeyse 500.000 nakit, 600.000 de fon. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| I also hold his life insurance policy. For half a million. | Ayrıca yarım milyonluk sigorta poliçesi. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Will they pay out in the case of suicide? | İntihar dahi olsa, yine de ödeme yapılacak mı? | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| It's a private insurance policy. A mutual assurance society. | Karşılıklı anlaşmalı olarak, özel şartlara bağlı bir poliçe. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Some water? No, thank you. | Su ister miydiniz? Hayır, teşekkürler. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| My dear lady, | Bakın, sevgili bayan, | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| most insurance companies on the market will rob you blind. | piyasadaki sigorta şirketleri sizi donunuza kadar soyar, haberiniz bile olmaz. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| We have no suicide exclusion clause. | Bizde intihar şartı aranmaz. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| You're very familiar with mr Telak's finances. | Bay Telak'ın hesapları ile bayağı ilgilisiniz. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| We carry out audits of his company at the shareholders' request. | Hissedarların talebi doğrultusunda şirket denetimini biz yaparız, | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Then you can expect an inspection from the prosecutor's oh'ice_. | Bu durumda, Bölge Savcılığımız da sizin şirketinizi inceleyebilir. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| We'll have to look into his finances. | Çünkü Bay Telak'ın hesaplarına bakmamız gerekiyor. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| It's a private venture. Several dozen business entities... | Bu özel bir ortaklık. Birkaç büyük şirket bu guruba dahil... | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Set up a joint fund. Our company manages it. | ortak kurulmuş bir fon var ve şirketimiz de bu fonu yönetiyor. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| I see. Send me the documents related to the fund, please. | Bu fonun da ticaret sicilini ve kuruluş evraklarını bana gönderin lütfen. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| You know, I spent years... | Ekonomik suçlar konusunda uzun yıllar çalıştım, | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Around those matters better than I do with murder. | Cinayetten ziyade, bu tür konuları tercih ederim. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| And we use the very best lawyers. | Ayrıca, en iyi avukatlarla çalışırız. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Does the name kamil sosnowski mean anything to you? | Kamil Sosnowski adı size bir şey ifade ediyor mu? | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| No, I don't believe so. | Hayır, hiç sanmıyorum. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| And I was under the impression that it does. | Bana bir şey ifade ediyor gibi geldi de... | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| However, if you should happen to recall anything... | Yine de bir şey hatırlıyacak olursanız... | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Not so naive, eh? | Bayağı çetin ceviz, ha? | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| It looks like... | Öyle görünüyor... | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| We're not going to be able to pretend nothing's going on. | Hiç bir şey olmamış gibi davranamıyağız, ne dersin? | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| I didn't thinkthey'd get on to it so fast. | Buraya bu kadar çabuk ulaşabileceklerini sanmamıştım. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Our weapons are in those cupboards. | Bak şimdi, bizim silahlarımız bu dolaplarda gizli. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Commercial fraud, marital betrayal, | Zimmete para geçirme, zina, | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| corruption, political machination_. | yolsuzluk,politik entrikalar. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| And overthere, moral filth. What are you frightened of? | Öbür tarafta da rüşvet ve şantaj var. Neden korkuyorsun ki? | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| The truth will set you free. That's what their pope said. | Hakikatler özgürlüğünüzdür. Papa öyle diyor. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| You haven't changed a bit. I honestly don't remember you. | Hiç değişmemişsin. Valla, bense seni hiç hatırlamadım. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Well no, because I knew you really from what Slawek used to say. | Çünkü seni sadece Slawek'in anlattıklarından biliyordum. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| I used to see you around the campus, | Seni kampüste bazen dolaşırken görürdüm, | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| but I never had the courage to chat girls up. | ama hiç bir zaman kızlarla konuşmaya cesaretim olmadı. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Why's he a psycho? | O niye sapık olsun ki? | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Well, you'd have to be a psycho to join the police. | Polis olmak için sapık olmak gerekir. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| They're wrong. Here, you have to be a buh'oon_. | Yanlış düşünüyorlar. Bizde, maskara olman gerekir. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Listen, I checked. We have no file on yourfella_. | Dinle, kontrol ettim, o çocukla ilgili bizde bir dosya yok. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| He was twenty when they registered him. | Onu gözetime aldıklarında yirmili yaşlardaydı. | Uwiklanie-2 | 2011 | |
| Perhaps he was active in student organizations. | Belki de öğrenci olaylarına karışıyordu. | Uwiklanie-2 | 2011 |