Search
English Turkish Sentence Translations Page 178554
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Like that as far as I know. | daha önce böyle bir intihar görmedim de, duymadım da. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| You read the interview records? | Soruşturma ifadelerini okudun mu? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Zilch_ nothing to go oh. And have you been to his ohices? | Okudum, onlarda bir şey yok. Onun bürosuna hiç gittin mi? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| An inspector went. Conducted routine questioning. Another zero. | Evet, bir dedektif gitti, rutin sorgulamaları yaptı, sıfır. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| He vomited before he died. | Ölmeden önce kusmuş. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| He was on medication. Trankiloxil_ sedatives_. | Düzenli ilaç alıyormuş. Trankiloxil. Yatıştırıcılar. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| There were two sets of prints on the bottle. | İlaç şişesinde iki parmak izi var. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Telak's and Barbara Jarczyk's_. | Biri Telak'ın, diğeri de Barbara Jarczyk'in. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Hi, what's up? Can you pick Agnieszka up? | Selam, ne oldu? Agnieszka'yı alabilir misin? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| I'm caught up in something at the lab. | Ben laboratuvarda bir şeye takıldım kaldım. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| But I tuck the car in fur service. | Arabayı servise bırakmıştım. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Hey, are you on the old square? I can hear the bugle_. | Sen Eski Meydan'ın orada değil misin? Boru sesini duyabiliyorum. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Just passing by. Ok, listen, I'll pick her up. I can't talk now. | Geçiyordum. Tamam, ben bir çaresine bakarım. Senle şimdi konuşamam. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| I have to pick my daughter up from school. | Kızımı okuldan almam gerekiyor. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| I'll run you there. If I go now, I can still make it. | Ben arabayla bırakabilirim. Şimdi çıkarsam, yetişebilirim. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| It's no problem. | Benim için sorun olmaz. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| I've called Jarczyk back for further questioning. | Jarczyk'i tekrar sorgulamak için karakola çağırdım. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Have a look at the video of the therapy. | Terapinin video kaydını da izlememiz gerekiyor. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| You believe that stuff? Give me a break... | O terapiye inanıyor musun, bence palavra. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| The hellinger method was banned in Germany... | Leipzig'de bir kız intihar ettikten sonra. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Alter a girl in leipzig killed herself. It could be the same here, | Hellinger yöntemi Almanya'da yasaklandı... Aynısı burada da olabilir. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| if it turns out that Telak stabbed himself in the eye with that skewer. | Ya Telak'ın gözüne şiş batırarak intihar ettiği ispatlanırsa, | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Remember when kashpirovsky was doing... | Hatırlasana, Kashpirovsky şu canlı yayında tedavi | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Was watching the program. She was alone in the apartment, | evde yalnız bu programı izliyorken, | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| five locks on the door, all locked, windows tight shut. | üstelik de kapıda beş tane kilit, pencereler sürgülüyken. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| The program finished and... | Program bitiyor... | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| It turns out her gold watch was gone. | ve bir bakıyorlar ki kadının altın saati uçmuş. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| That's not daddy. | Bu babam değil. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| I'm slawek_ your Mom's driver. | Adım Slawek. Anne'nin şöförüyüm. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Daddy said he couldn't make it. I had tn come from the office... | Baban gelemiyeceğini söyledi, ben de ofisten geldim. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| But daddy promised we'd gn fur cream puffs after school. | Ama, Babam okuldan sonra dondurma yemeye gidebileceğimizi söylemişti. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| No problem. We'll go for cream puh's_. | Sıorun yok, yine gidebiliriz. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Well, ok then, I guess. | Tamam, o zaman. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Thanks. You didn't have to do that. | Çok teşekkürler. Bunu yapman gerekmiyordu. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| You've got a great daughter. | Harika bir kızın var. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Thanks. | Tekrar teşekkürler. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| For your mercy is boundless. | Senin merhametin sınırsızdır. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Give us always to remember that our life is but short.. | Hayatın ne kadar kısa olduğunu, hatırlat ne olur bizlere... | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| And the hour of our death hidden from us. | Öleceğimiz anı asla bilemeyiz. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| May the holy spirit guide us through this world... | Kutsal Ruh bu dünyada bize sürekli yol göstersin... | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| In sanctity and righteousness, | bizi doğruluk ve dürüstlükten ayırmasın, | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| steadfast in faith, and with the full solace of hope... | imanımız sağlam, umutlarımız eksik olmasın... | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| That we may come at last in joy tn your kingdom. | Efendimiz İsa'nın yolundan yürüyerek, neşe içersinde | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Through Jesus Christ our lord, amen. | senin krallığına gelelim, Tanrım. Amin. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Let's get out of here. Wolniak's taking photos. | Gel, buradan gidelim, Wolniak fotoğraf çekiyor. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Maybe we could head out of town for a while? | Bugün Cumartesi, belki biraz şehir dışına çıkarız, | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| It's Saturday. | ne dersin? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| I know this great new bar out in lanckoroni_. | Lanckoroni'deki şu yeni muhteşem bara gidebiliriz. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| For Saturday downtime, I have a family. And friends, if need be. | Cumartesi eğlencesi için benim bir ailem ve dostlarım var. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| We'll stick tn a working relationship. | Seninle sadece iş arkadaşı olarak kalmamız daha doğru olur. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Please accept my sincere condolences. | Lütfen en derin taziyelerimi kabul buyrun. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| You have no respect for the dead. | Senin ölülere hiç saygın yok mu? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Have some self respect, at least. | En azından kendine biraz saygın olsun. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Take it easy. I'm police. Such are the police today. | Yavaş ol bakalım, ben polisim. Polisler artık böyle mi davranıyor? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Gimme the card. Back off... | Kartı ver bana. Defol. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Gimme the card. | Versene şu kartı. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| My husband was depressed. I knew he was in treatment, | Kocam depresyon geçiriyordu ve tedavi altındaydı, | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| but he never shared the details with me. | ama ayrıntıları benimle hiç paylaşmazdı. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| I never met dr rudzki or any of the patients, either. | Bu nedenle, Dr Rudzki ya da diğer hastalarla hiç karşılaşmadım. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Why did your daughter commit suicide? | Kızınız neden intihar etti? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Do I have to talk about that? | Bu konuyu konuşmamız şart mı? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| This interview concerns a homicide. | Bu bir cinayet soruşturması. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Why does a fiiieen year old decide to swallow a bottle of pills? | Onbeş yaşındaki bir kız neden bir şişe hapın hepsini içmeye karar verir? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Even God wouldn't be able to answerthat question. | Tanrı bile bu soruya cevap veremez. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| We thought it was a heart attack. | Önce kalp krizi zannettik | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| But we found a letter. | Sonra bir mektup bulduk. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| "Lvly Darling parents, don't be upset I love you all, | "Sevgili Anne ve Babacığım, ne olur bana kızmayın, hepinizi çok seviyorum, | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| and you, daddy, most of all." | Babacığım, en çok da seni." | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| 'You, daddy' was in capital letters. | "Seni ve Babacığım" büyük harferle yazılmıştı. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| How did your husband take it? | Kocanız bunu nasıl karşıladı? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| He as good as died. Ended up in hospital. | Neredeyse ölüyordu. Hastanelik oldu zaten. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Did he feel guilty? | Suçluluk mu hissediyordu? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| I know I'm being questioned in a homicide case, | Bir cinayet davası için soruşturulduğumu biliyorum ama, | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| but could you possibly curb the number... | şu sorularınıza biraz dikkat edebilir misiniz... | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Did you blame your husband for your daughter's death? | Kızınızın ölümü ile ilgili olarak kocanızı suçluyor muydunuz? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| I don't understand the question. It's a simple one. | Bu soruyu anlamadım. Basit bir soru sordum, aslında. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| In her letter, she wrote that she especially loved her father. | Mektubunda babasını özellikle çok sevdiğini belirtmiş. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Maybe their relations were closer? | Belki ilişkileri çok daha yakındı? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| What the fuck are you insinuating, lieutenant? | Siz ne ima etmeye çalışıyorsunuz, Teğmen? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| What have you concocted in that... | Ne söylemeye çalışıyorsunuz... | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Fucking twisted policeman's head of yours? | o sapık düşünceli polis kafanızla? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Answer the question, please. | Soruma cevap verin, lütfen. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| She loved her father more than anyone else in the family. | Kızım aileden en çok babasını severdi. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| When she killed herself, the greater part of henryk died. | Kendini öldürdüğünde, Henryk'in de büyük bir tarafı öldü. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| The murderer didn't so much kill him as deliverthe final blow. | Katil aslında onu öldürmemiş, sadece son darbeyi vurmuş. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| I'm sorry, but we're not taking new orders at the moment. | Üzgünüm, şu sıra yeni sipariş almıyoruz. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| I'm a prosecutor. I'm investigating mr Telak's case. | Ben savcıyım. Bay Telak'ın davasını soruşturuyorum. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| It's landed on my plate and I only started here six months ago. | Bu dava de tam beni buldu. Ben işe altı ay önce başladım. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| The police have already been. | Bütün bildiklerimi de polise zaten anlattım. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| I told them I don't know who could have killed lvlrtelak_. | Onlara da Bay Telak'ı kimin öldürebileceğini bilmediğimi söyledim. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| He was such a quiet man. And yet... | Çok sessiz bir adamdı. Ayrıca... | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| I'd like to see your recent orders. Did he leave any private notes? | Son siparişlerinizi görmek istiyorum. Ayrıca özel notları nerede? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| No, no. Mr Telak never made notes. | Yo, yo. Bay Telak hiç not almazdı. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| He recorded everything en his mp3. Ah. And where is it, this ivip3? | Herşeyini MP3 çalarına kaydederdi. Anlıyorum, peki bu MP3 çalar şimdi nerede? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Not here. He always kept it with him. | Burada değil, hep yanında taşırdı. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Kind of small and black, with a silver control disk. | Küçük, siyah bir cihaz, gümüş rengi düğmesi vardı. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| The police already searched here. | Polis burayı zaten aradı. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| They took all the gentleman's things. | Beyefendinin bütün eşyalarını aldılar. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| He had a recorder. Say what? | Bir kayıt cihazı varmış. Neyi varmış? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Like a tiny tape recorder. | Küçük bir teyp gibi bir şey. | Uwiklanie-1 | 2011 |