Search
English Turkish Sentence Translations Page 178552
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| I told him that I try to help people... | Ben de ona, insanlara yardım etmeye çalıştığımı söyledim... | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| For whom life's lost its meaning. | Hayat onun için anlamını kaybetmişti. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| That was when he told me about his daughter's suicide, | Sonra bana kızının intiharından söz etti, | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| his troubled relationship with his wife ____ | karısı ile yolunda gitmeyen ilişkisinden... | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| I asked if perhaps he'd like to meet with me. | Benimle görüşmek isteyip, istemiyeceğini sordum. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| He wasn't sure, but a week later, he phoned. | Pek emin değildi ama, bir hafta sonra telefon etti. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| We met once a week. | Haftada bir görüşmeye başladık. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Then I decided to use systemic family constellations. | Sonra da, onu sistemik aile burçlarına dahil etmeye karar verdim. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| And they are___? | Nedir bu burçlar? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Bert hellinger's family constellation method. | Bu, Bert Hellinger'in aile burçları yöntemi. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Other patients embody the subjects family members. | Diğer hastalar, özne kişinin aile bireylerini temsil ederler. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| We build a model of the emotional relationships... | Duygusal ilişkilerin bir modelini kuruyoruz... | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| To discover hidden dependencies. | Böylelikle, gizli bağımlılıklar açığa çıkıyor. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| But why do you limit it lust to the family? | İyi, de, çerçeveyi niye sadece aile ile sınırlandırııyorsunuz? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Aren't emotional relationships between people who aren't related... | Akraba olmayan insanlar arasında da duygusal ilişki olamaz mı... | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Often the most powerful? | Hem de son derecede güçlü ilişkiler? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| We're concerned with the archetypal love... | Bizim araştırma konumuz arketip sevgi konusu... | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Which is not of our own choosing. | Bu sevgi konusunda da seçim yapamayız. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Love for our children, our parents and our grandparents... | Çocuklarımıza, anne ve babamıza, dedemize, ninemize duyduğumuz sevgi... | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Is thrust upon us by the law of nature. | Doğa tarafından bizlere bahşedilmiştir. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| If you'd like to read up on it... | Bu konuda okumak isterseniz... | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| During therapy, did Telak tell you that he had enemies? | Terapiler sırasında Telak hiç düşmanı falan olduğundan söz etti mi? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Telak was a broken man, withdrawn, closed in on himself. | Telak, kalbi kırık biriydi. Küskün, içine kapanık. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| I don't think anyone in his circle paid him any attention. | Onun etrafında olan kişiler aslında onu hiç umursamıyorlardı. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Please set up your immediate family. | Şimdi, hemen aileni kuralım bakalım. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Barbara will be your wife. | Barbara, karın olacak. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Kaim will be your son. | Kaim de, oğlun. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| And hania, your daughter. | Hania da, kızın olacak. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| But I... My daughters dead. | Ama... Benim kızım öldü. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Put her in place, please. | Onun yerini alacak. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| We 'll place your dead parents here. | Ölmüş olan anneni ve babanı da, buraya yerleştiriyoruz. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Your primary family. | İşte senin ailen. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| So, this is how it looks, henryk. | Tam da böyle görünmüyor mu, Henryk? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| You can see your family. What are you feeling? | İşte ailen karşında, ne hissediyorsun? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| I feel vile. | Berbat hissediyorum. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Gui/ly. Breathe, please, breathe deeph/. | Suçlu. Nefes al, lütfen, nefes al, derin nefes. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| But what kind of theater's this? | Nasıl bir oyun bu böyle, ya? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Do they receive a script beforehand? | Önceden bir senaryo da veriyor musunuz? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| No, and whats more, they know almost nothing about henryk. | Hayır, üstüne üstlük, Henryk hakkında hiç bir şey bilmiyorlar. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| They don't know that he ran away from home as a teenager, | Mesela, gençken evden kaçtığını falan bilmiyorlar, | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| orthat his parents died tragically. | ya da annesiyle babasının trajik ölümünü. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Did you see what's happening there? | Orada neler olduğunu anlayabildiniz mi? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Try and draw some conclusions from the way he placed them. | Aile bireylerini nasıl yerleştirdiğine bakın ve bir sonuç çıkarmaya çalışın. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Telak is lonely. His wife isn't standing beside him, | Telak yapayalnız. Karısı yanında değil, | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| his children aren't looking at him. | çocukları ona bakmıyor bile. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Think about what the children say. | Çocukların neler söylediğini bir düşün. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| They want to be together. | Hep birlikte olmak istiyorlar. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| And they want to go to their grandparents. What does that mean? | Ve nineyle dedelerine gitmek istiyorlar. Bu ne anlama geliyor biliyor musun? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| They want to die. But why? | Ölmek istiyorlar. Peki ama, neden? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Out of love for their father. | Çünkü babalarının sevgisinden yoksunlar. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| He failed to give due reverence to his parents before their death. | Anne ve babasını kaybetmeden önce onlara gerekli saygıyı gösterememiş. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| He disturbed the systemic balance. | Yani sistemik denge bozulmuş. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| That means that someone must take atonement upon themselves... | Bu da, birisinin kefaret ödemesi gerekiyor demek... | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| And it's most often a child, who enters as new into the system. | Bu da genelde, sisteme yeni giren tarafından ödenir, bir çocuk tarafından yani. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| The child takes on the burden of restoring the equilibrium, | Dengeyi tekrar sağlama zahmeti çocuğun üzerinde kalır, | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| takes on the guilt, anxiety and anger. | suçu, endişeyi ve kızgınlığı da o nötralize eder. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Watch what happens, please. | Ne olduğunu bir izle, lütfen. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| The son. | Oğlu. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| My heart hurts. I'd like things to be better for Dad. | İçim yanıyor. Keşke babam olmasaydı. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| For mother to stop hating him. | Annemin, Babamı sevmesini istiyorum. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| I don't__. | Anlamıyorum... | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Come on, how's it possible for Kaim's heart to be huding? | Gerçekten de anlayamıyorum, Kaim'in içi nasıl yanabilir? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| I mean, how can he feel physical pain? | Yani fiziksel bir acıyı nasıl hissedebilir? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| The morphogenic field theory... | Hellinger'in terapi yöntemini ancak | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Is used to explain hellinger's therapy. | yapısal alan teorisiyle açıklayabiliriz... | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| According to the theory, what we are doesn't only depend on genes, | Bu teoriye göre bizler sadece genlerden değil, | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| but also on an electromagnetic field. | fakat, elektromanyetik alanlardan da etkileniriz. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Hellinger maintains that our spirit resonates with everything... | Hellinger aslında ruhumuzun çevremizdeki herşeyle rezonansa girdiğini ileri sürer... | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| That happens within the given family and is connected... | Ve bu rezonans, sadece içinde yaşadığımız aile bireyleriyle sınırlı kalmaz. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| While the constellation is being put in place, | Aile burcunun içersine bireyleri yerleştirirken, | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| a stranger can enter that resonance. | araya girebilecek bir yabancı da bu rezonansa dahil olabilir. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| And you believe this? | Yapmayın, siz buna inanıyor musunuz? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| What's important is whether it's eh'ective or not. | İnancın etkili olup olmadığı önemlidir. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| I myself have witnessed how family secrets of which the patient... | Bana inanmayacaksınız ama, bu aile burçları sırasında bireylerin | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| It could provide a new investigation method. | Bu yeni bir soruşturma yöntemi olabilirdi. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Establishing the guilty... | Aile bireylerini bir araya topla, burcu oluştur, | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| A sense of humor, too... I'm not joking. | Espri anlayışınız harika... Ben şaka yapmıyorum. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| If you'd tell me more about the other patients' case history, | Diğer hastaların geçmişleri hakkında da bana bilgi verebilirseniz, | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| it could prove immensely helpful to the investigation. | Soruşturma için oldukça faydalı olabilir. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| I can't reveal my patients secrets... | Hastalarımın sırlarını açıklamamı benden beklemeyin... | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Very well then. Please give me all your recordings. | Evet, lütfen elinizdeki tüm kayıtları bana verin. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| There's bound to be a clue in there somewhere. | Onların aralarında bir yerde bir ipucu olabilir. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| I rather fear that they, too, are a professional secret. | Üzgünüm ama, bunların profesyonel birer sır olduğunu takdir edersiniz. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| And may I remind you that a murder has been committed and that I, | Ben de size bir cinayetin işlendiğini, | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| as a prosecutor, am investigating the case? | ve savcı olarak da benim bunu soruşturduğumu hatırlatabilir miyim? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Now, sir, you're one of the chief suspects. | Ve siz de şüpheliler arasındasınız. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| I could write out an arrest warrant... | Şu an bir tevkif müzekkeresi yazar... | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Would you prefer to deal with it that way? | Böyle olmasını mı tercih ederdiniz? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| [ You're ]Oking_ by no means. So? | Şaka yapıyor olmalısınız. Hayır, efendim, yapmıyorum. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| As you please. | Madem öyle. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Is this your first criminal investigation? | Bu senin ilk ağır ceza soruşturman mı? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| And what did you work on in tarnow? Economic frauds. | Peki Tarnow'da ne tür davalara bakıyordun? Sahtekârlık falan. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| They have economic frauds in tarnow? | Tarnow gibi yerde de sahtekârlık oluyor mu? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| No. Which is why they closed down the department. | Olmuyor. Bu nedenle de bölümü kapattılar. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| The investigation will be tedious and laborious. | Bu soruşturma oldukça uzun ve çok meşakkatli olabilir. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| That's probably why I was assigned to it. | Belki de bu nedenle beni bu davaya atamışlardır. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Don't be too hasty to pronounce judgment. | Herhangi bir hüküm verme konusunda sakın acele etme. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| It's a fundamental sin for a prosecutor. | Acele hüküm, bir savcının işleyebileceği en büyük günahtır. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| I read it your file that your maiden name's zieleniecka. | Dosyanda kızlık soyadının Zieleniecka olduğunu okudum. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Is Professor zielenieeki any relation? My father. | Profesör Zieleniecki ile bir akrabalığın var mı? Babam. | Uwiklanie-1 | 2011 |