Search
English Turkish Sentence Translations Page 178553
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Thanks to him we have our modern criminal law. | Şimdiki modern ceza yasalarımızı ona borçluyuz. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| The police made a note... | Polis tutanaklarında bir şey gördüm... | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Take a look at that wallet. | O cüzdana mutlaka bir göz atmalısın. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| A wallet can speak volumes about its owner. | Çünkü cüzdanlar, sahipleri hakkında çok şeyler söylerler. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| His wallet. Of course. | Cüzdanı ha, elbette. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Hello? Yup, he's here. | Alo? Evet, kendisi burada. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Oh, it's you. Hi. | Oh, selam, sensin demek. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Things? Sure. Personal. | Eşyalar mı? Tabii. Özel eşyaları. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Toothbrush, razor, that kind of stuff. Pajamas. | Diş fırçası, jilet, pijama, o tarz şeyler. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Sure, there was a wallet. | Tabii, cüzdan da var. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Nothing interesting. | Ama içinde ilginç bir şey yok. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Look, I'm telling you, nothing interesting. | Bak, sana söylüyorum, ben baktım, ilginç bir şey yok. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Ok, I'll send it over. | Tamam, gönderirim. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| New lady friend, huh? | Yeni kız arkadaş, ha? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| The prosecutor, idiot. Supervising the investigation. | Savcı o, salak! Davayı soruşturuyor. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Prosecutor? Which one? | Savcı mı? Hangisi? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Not that sperm whale gaiewska? She's new. You don't know her. | Sakın şu çılgın Gajewska olmasın? Bu kız yeni. Onu tanımazsınız. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| New? Pretty? | Yeni mi? Güzel mi bari? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Depends en your taste. | Zevkine bağlı. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| A new prosecutor and you're going "oh, it's you"? | Yeni bir savcı ve "sensin demek" ne anlama geliyor? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Keep your fucking nose out of it. Curiosity killed the cat. | Sakın burnunu bu işe sokma. Merak kediyi öldürür, bilirsin. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Whadd'ya want? We're investigators, right? | Ne istiyorsun ki? İkimiz de dedektifiz, tamam mı? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| She's a friend. We studied law together. | Eski bir arkadaş, Hukuk fakültesinde beraber okumuştuk. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Sling Telak's wallet in an envelope... | Telak'ın cüzdanını bir zarfa koy | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| And take it over tn the d_a_ 's office. | ve Bölge Savcılığı bürosuna götürüver. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Prosecutor... Szacka, it seems... Tell him to call me. | Savcı... Szacka'ya teslim et... Beni de aramasını söyle. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| And wolniak wants to talk to you, so call him. | Ayrıca Wolniak senle konuşmak istiyor, ona da telefon et. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Look. Where's the city police? | Şu hale bak. Nerde bu şehrin ahlâk polisi? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| They'll be copulating here in broad daylight before long. | Neredeyse gün ortasında gözümüzün önünde düzüşecekler. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Do they have any interests at all? | Bunlar hiç başka şeye ilgi duymazlar mı? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Dope, fucking and computer games. | Tüm bildikleri, uyuşturucu, seks ve bilgisayar oyunları. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| How's this country supposed to develop? | Bu ülke nasıl kalkınacak, yahu? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Who's going to pay our pensions? | Emekli maaşlarımızı kim ödeyecek? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| You're not intending to live on a pension, mr chairman? | Sayın Başkanım, herhalde emekli maaşına talim etmeyi düşünmüyorsunuz? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Unfortunately, I have to work. | Ne yazık ki daha çalışmam gerekiyor. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| But all those people in Poland who fucking | Bir kaç kuruş fazla para kazanacağım diye | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| sweated for decades for a few cents, | yıllarca götünden ter damlayana kadar çalışan bütün Polonya halkı, | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| They did a survey recently in primary schools. | Geçenlerde orta okullarda bir araştırma yapmışlar. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Fihy five percent of them didn't know... | Öğrencilerin yüzde elli beşi | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| What the warsaw uprising was. Can you imagine that? | Varşova Direniş Örgütünü bilmiyormuş, düşünebiliyor musun? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| They don't read books. | Okumuyorlar ki. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| They watch the school reading list on DVD. On fast forward. | Okumaları gereken romanların filmlerini DVD'den izliyorlar. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| In 2009,67% of poles hadn't read so much as one book a year. | 2009 senesinde Polonya halkının yüzde altmış yedisi senede bir kitap bile okumamış. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| When I was in high school, | Ben lisedeyken, | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| you fucking discussed books during breaks. | tenefüslerde romanları tartışırdık. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Kafka, salinger, gombrowicz and James Joyce. | Kafka, Salinger, Gombrowicz, James Joyce. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| “Ulysses“_a sensation when they published it here. | "Ulysses". Yayınlandığında büyük olay olmuştu. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Sold like hot cakes. | Peynir ekmek gibi satmıştı. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| And is this the price we have to pay for democracy? | Demokrasi için ödememiz gereken bedel bu mu yani şimdi? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| The complete dumbing down of the nation. | Bir milletin çöküşü. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Well? Does it look as if the henryk matter will be all right? | Neyse, sence Henryk meselesi nasıl hallolacak? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| It looks like it'll be all right. | İyi olacak gibi gözüküyor. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| The prosecutor's drawing up the investigation schedule... | Savcı şu sıralar bir soruşturma planı tasarlıyor... | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| And then we'll know more. | bittiğinde daha fazla şeyler öğrenmiş oluruz. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| When will we get it? This evening. | Ne kadar sürer bu sence? Fazla sürmez. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Listen, I've remembered... | Bak, ne hatırladım... | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Hat he had some lottery tickets in his wallet. | adamın cüzdanında sayısal loto biletleri vardı. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Could you check and see, in case he won something? | Bi baksana acaba bir şey kazanmış mı? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| The widow would find it handy. | Dul karısının epey işine yarar. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Couldn't this have waited till the morning, lieutenant? | Bu dediğin sabaha kadar bekleyemez miydi, Teğmen? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| I have no means of checking at this precise moment. | Şu anda bunlarla uğraşacak durumda değilim. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Come and loin us. Dorota says she's not angry with you. | Hadi, sen de bize katıl. Dorota artık sana kızgın değilmiş. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| So what's her problem and how come it's with me? | Bu kızın benle ne alıp veremediği var? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Seems you left her in a club. Alone. In the middle nf the night. | Galiba onu gece yarısı bir kulüpte yapayalnız bırakmışsın. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| What the fuck? Alone in a club, | Ne, yapayalnız mı? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| when there were at least a hundred of her friends there? | Ulan, etrafımızda en az yüz tane arkadaşı vardı. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Come and tell her yourself. | Gel o zaman, kendin söyle. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| I'm going home. I'm not in the mood. | Hiç havamda değilim, ben eve gidiyorum. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| I'm sorry I phoned during the night, | Gecenin o saatinde telefon ettiğim için kusura bakma, | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| The police just sent this over. Thank you. | Bunu polisler getirdi. Teşekkürler. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Seven, eight, nine, seventeen, | Yedi, sekiz, dokuz, on yedi, | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| twelve, twenty two. | on iki, yirmi iki. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| I checked. He didn't win anything with the numbers he picked. | Kontrol ettim, biletine bir şey çıkmamış. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| You're asking me what's going on? | Ne olup bittiğini sormuştun? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| You had the idea that if he'd won the lottery, | Şayet biletine ikramiye çıksaydı | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| his wife would gain by his death. | adam öldüğü için para karısına kalacaktı. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| I just told you, he didn't win a thing. | Söyledim, bir şey kazanamamış. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Was it you, who told us to check whether... | Adamın kendi kendini gözünden şişleyip öldürmüş olup olamıyacağını | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Yes. We have to be certain. | Evet, emin olmamız gerekiyor. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| No bruising, cuts, stab wounds, signs of struggle... | Morluk yok, kesik yok, bıçak yarası yok, boğuşma izi yok... | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Or bullet wounds ascertained on the limbs ortorso. | vücudunda belirli bir kurşun deliği de yok. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| The left eye is missing, | Sadece sol gözü yok, | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| multiple fractures tn the left orbital bone. | ve sol göz çukurunda zedelenmeler var. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Perhaps you'd like us to chop oh' his member, | Şayet isterseniz adamın aletini kesip bir kavanoza koyar, | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| put it in formaline and leave it on your desk for you, ma'am? | masanıza bıraktırabiliriz, bayan. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| I imagine you're aware that the law contains a clause... | Bir cesedin kutsallığıyla ilgili... | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Regarding the profanation of remains. | kanundan haberiniz vardır sanıyorum. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| I'll be waiting for the full autopsy details. | Otopsinin tamamı ile ilgili raporunuzu bekliyorunm. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| How do you all get to be such boring pen pushers? | Sizler adlî tıp uzmanı mısınız yoksa savcı mısınız? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| You gut a special school fur that? | Bunun için özel bir okula filan mı gittiniz? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Your client vomited before his death. | Adamınız ölmeden önce kusmuş. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Get toxicology tests done. Sure. | Toksikolojik testleri yapın o zaman. Anlaşıldı. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Even though the cause of death seems obvious. | Ölüm sebebi belli olmasına rağmen yine de test istiyor musunuz? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| It was a fairly strong blow, | Gerçi kafatasını parçalamamış ama | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| though not sufficient tn Pierce the skull. | Bayağı sıkı bir darbeymiş, | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Could a woman have delivered the blow? | Peki, bunu bir kadın yapmış olabilir mi? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Easily. The orbital bone is thin, | Kolaylıkla, göz çukuru kemiği incedir, | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| doesn't take much force to Pierce it. | Onu delmek için fazla bir kuvvete gerek yoktur. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| And could he have done it himself? | Kendisi bunu yapmış olabilir mi? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| It'd be the first time someone killed himself... | Bilebildiğim kadarıyla bu ilk olay olurdu... | Uwiklanie-1 | 2011 |