Search
English Turkish Sentence Translations Page 177113
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Our blood is sacred. | Kanımız kutsaldır. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Wasting it on anything other than procreation | Çoğalma dışında bir şey için harcamak... Bunu çoğalma dışında herhangi bir şeyde kullanmak... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| is blasphemy. | ...hakarettir. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Madness. Desecration. | Delilik olur. Hürmetsizlik olur. Çılgınlıktır. Saygısızlıktır. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Have you noticed an uptick in users in your neck of the woods? | Bölgenizdeki kullanıcılarda bir artış fark ettiniz mi? Civarınızdaki kullananlarda bir artış fark ettiniz mi? | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Maybe even here in your club? | Kulübünüzdekilerde de hatta? Belki bu barda bile? | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| I haven't, no. | Hayır, fark etmedim. Fark etmedim, hayır. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| See, that's surprising to me, | İşte buna çok şaşırdım... Oldukça şaşırtıcı... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| as every other sheriff to whom I've spoken has. | ...konuştuğum bütün şerifler fark etmiş çünkü. ...konuştuğum diğer tüm şerifler fark etmiş çünkü. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| The amounts are so great, in fact, | Hatta miktar o kadar fazla ki... Aslında miktar o kadar büyük ki... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| we can only assume a vampire is responsible. | ...bundan bir vampirin sorumlu olduğunu bile düşünüyoruz. ...bir vampirin sorumlu olduğunu düşünebiliyoruz sadece. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| An act of self loathing so shameful | Böylesine kendinden iğrendiren ve utanç verici bir davranış sergiyelen... Öyle rezil ve utanç verici bir hareket ki... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| that whoever is responsible should fall on his own stake. | ...sorumlu her kimse kendi kazığına geçirilmeli. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Respectfully, Magister, | Saygısızlık etmek istemem, Ekselansım... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| I'm not sure I follow your logic. | ...fakat kurduğunuz mantığı anlayamadım. ...ama sizi anladığımdan emin değilim. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| If your average run of the mill drainers were behind this, | Bu işin arkasında sıradan kan süzücüler varsa... Bunun arkasında sıradan kan süzücüleriniz varsa,... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| it would stand to reason said drainers would need | ...kan süzücülerin daha çok vampire ihtiyaçları olacağı aşikâr. ...bu iş için vampire ihtiyaçları olduğunu gösteriyor. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| which means there would be missing vampires | Ki bu da vampirlerin kaybolacağına işarettir. Ki bu da vampirlerin kaybolması demek oluyor. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| and plenty of them. | Hem de çok sayıda. Hem de çok fazla. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| How many vampires have gone missing in your area? | Bölgenizde kaç vampir kayboldu? Bölgenizde kaç tane vampir kayboldu? | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| None, Magister. | Hiç, Ekselansları. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| So now do you follow my logic? | Şimdi kurduğum mantığı anladın mı? Şimdi demek istediğimi anladın mı? | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| And I will look into the matter. | Meseleye eğileceğim. Çaresine bakacağım. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| And I will expect results. | Sonuçlarını bekliyorum. Sonuçları bekliyor olacağım. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| You will have them. | Mutlaka. Tabii ulaştıracağım size. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Hey, Lafayette. | Lafayette. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| There something different about the chili tonight? | Chili'ye farklı bir şey mi kattın bu akşam? Yemeğe farklı bir şey mi kattın bu akşam? | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Actually, yeah. It was tasting kind of flat, | Aslında evet. Çok tatsız tutsuz olmuştu... Aslında evet. Çok sıradan tadı vardı... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| so I put a pinch of cinnamon in it. | ...ben de bir parça tar Tarçın mı attın? ...biraz tarçın attım. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Cinnamon? | Tarçın mı? | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Yeah, how the hell you smell that? | Evet, kokusunu nasıl aldın? Evet, nasıl anladın bunu? | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| I put a half a teaspoon in the whole pot. | Koca tencereye yarım çay kaşığı atmıştım. Bütün tencereye yarım çay kaşığı atmıştım. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Hey, you forgot your rings. | Soğan halkalarını unuttun. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Fuck my rings. | Sokayım soğan halkalarına. Siktir et soğan halkalarımı. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Hoyt, where you been, Bubba? | Nerede kaldın, Bubba? Hoyt, neredeydin, Bubba? | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Been crying. | Ağlıyordum. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Dude, shut up. I want you to meet our new friends. | Bırak şimdi, kanka. Seni yeni arkadaşlarımızla tanıştırayım. Dostum bırak şimdi. Yeni arkadaşlarımızla tanışmanı istiyorum. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| This here is Missy and Jen. | Missy ve Jen. Bunlar Missy ve Jen. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Recent graduates of New York University, | New York Üniversitesi'nden yeni mezun olmuşlar. New York Üniversitesi'nden yeni mezun olmuşlar... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| currently driving across the South out to California | Şu anda da güneyden Kaliforniya'ya geçiyorlar... ...Güneyden geçerek California'ya gidip,... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| where they're gonna start up in veterinary school in the fall. | ...ve sonbaharda oradaki veteriner fakültesinde işe başlayacaklar. ...sonbaharda veterinerlikte çalışmaya başlayacaklarmış. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Ladies, this here is Hoyt Fortenberry. | Bayanlar, bu arkadaşım da Hoyt Fortenberry. Bayanlar, arkadaşım Hoyt Fortenberry. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| He just moved out of his mother's house. | Annesinin evinden yeni taşındı. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| I like you. You're like a big puppy. | Seni sevdim. Kocaman bir yavru köpek gibisin. Seni sevdim. Büyük bir yavru köpek gibisin. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Oh, my God, you're so right. | Aman Tanrım, cidden öyle. Tanrım, çok haklısın. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Well, uh Sit down, pup. | Otur bakalım köpekçik. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Pour yourself a beer. | Kendine bir bira koy. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Uh, you know what, Jason? I'm not really gonna stay | Biliyor musun Jason, gerçekten kalamayaca... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Sit down, pup. | Otur hadi, enik. Otur köpekçik. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| So veterinary school? Yeah. | Veteriner fakültesi demek? Evet. Veterinerlik ha? Evet. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| With an emphasis in canine psychology. | Özellikle köpek psikolojisine eğileceğiz. Köpek psikolojisiyle ilgili. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Like shrinks for dogs? | Köpek psikoloğu gibi mi yani? Köpekler için deli doktoru gibi mi? | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Mm. Hey, don't knock it. | Küçümseme öyle. Küçümseme ama. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Yeah, don't. Don't knock it. | Evet, yapma. Küçümseme öyle. Evet, küçümseme. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| The thing is, is dogs' feelings | Aslında köpeklerin duygularıyla insanların duyguları çok da farklı değil... Aslında köpeklerin ve... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| and people's feelings aren't really all that different, | ...insanların duyguları çok da farklı değiller... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| except theirs are harder to figure out. | ...ama onların sorunlarını çözmek daha zor oluyor. ...köpeklerinkinin daha zor anlaşılması dışında. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Because dogs can't talk. | Çünkü köpekler konuşamaz. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| See, if Hoyt he really were a dog, | Hoyt bir köpek olsaydı... Eğer Hoyt gerçekten bir köpek olsaydı... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| he wouldn't be able to tell us why he's so sad right now. | ...şu an bize neden bu kadar mutsuz olduğunu söyleyemezdi. ...şu an neden bu kadar üzgün olduğunu anlatamazdı. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Well, actually, it's because my girlfriend and I | Çünkü kız arkadaşımla ben Aslında, kız arkadaşım ve ben... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| What kind of dog would you say I am? | Ben ne tür bir köpeğim peki? Ben ne çeşit bir köpeğim peki? | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Well, you're no puppy, that's for sure. | Yavru bir köpek olmadığın kesin. Yavru değilsin bu kesin. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| You got that right, Missy. | Doğru dedin, Missy. Haklısın Missy. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| I'm Jen. | Ben Jen. Adım Jen. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| That's Missy. | Missy o. O, Missy. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| I was looking at you, but talking to her. | Sana bakarken onunla konuşuyordum. Sana bakarken onla konuşuyordum. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Something we do here in the South, | Biz güneyliler böyle yaparız. Güneyde biz böyle yaparız... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| but if you don't wanna learn about our culture, I'm | Ama bizim kültürümüzü öğrenmek istemiyorsanız... ...ama bizim kültürümüzü öğrenmek istemiyorsanız... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| I'm happy to do it your way. | ...sizin tarzınızda da seve seve konuşurum. ...sizin istediğiniz gibi yaparım. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| You're a Lab. | Sen Labradorsun. Sen bir Labrodorsun. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Correct. I am a Lab. | Doğru; ben bir Labradorum. Doğru. Ben bir Labrodorum. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| But now for the hardest part. | Şimdi en zor kısma geldik. Ama şimdi en zor kısım geliyor. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| What am I thinking about right now? | Şu an ne düşünüyorum? | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| You know, in my brain. | Beynimde yani. Bilirsiniz, içimden. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| I bet you're wondering if you're gonna be able to get us | Eminim bu akşam, bizi eve atıp atamayacağını ve oldu ki attın... Kesinlikle, bu gece bizi eve atıp atamayacağını... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| back to your place tonight, and if so, | ...ve atarsan işlerin nasıl rayından... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| how out of control are things gonna get? | ...işlerin ne kadar kontrolden çıkacağını düşünüyorsun. ...çıkacağını merak ediyorsun. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| You girls are gonna make great vets. | Sizler harika veterinerler olacaksınız. Kızlar, harika veterinerler olacaksınız. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| What do you think? | Ne diyorsun? Sen ne düşünüyorsun? | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| What the hell? I'm in. Let's go. | Ne olacak be? Ben varım. Hadi gidelim. Ne olacak? Ben varım. Haydi gidelim. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Sweet. We'll follow you there. | Güzel. Arabanızı takip edelim. Güzel. Arkanızdan geliriz. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Yo, J. | J. Hayır, J. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| You know, I ain't all that comfortable with this. | Bu konuda içim rahat değil. Bu hiç içime sinmiyor. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| What? Hoyt, if you and me are gonna be roommates, | Ne? Hoyt, ev arkadaşı olacaksak... Ne? Hoyt eğer ev arkadaşı olacaksak,... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| there's a certain amount of pussy overflow | ...belli miktarda bir kuku zulası olduğunu... ...eve çok fazla kadın girip çıkacak... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| you just have to get used to dealing with. | ...ve onlarla baş etmeye alışman gerektiğini unutma. ...ki bunla baş etmeye alışman lazım. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Come on. | Hadi, kalk. Haydi kalk. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Attaboy, Stackhouse. | Aferin, Stackhouse. Aferin sana, Stackhouse. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| When we do find the vampire who's responsible, | Bundan sorumlu olan vampir adamı bulduğumuzda... Bundan sorumlu olan adamı bulduğumuzda... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| how will you punish him? | ...onu nasıl cezalandıracaksınız? | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Or her. | Ya da kadını? | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| And will it be in public? | Halk önünde mi olacak peki? Halka açık mı olacak peki? | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Of course, one who is proven guilty | Elbette. Bu tarz bir suçtan suçlu olduğu ispatlanmış olan kimse... Tabii ki, böyle bir suçu işleyip... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| of such a crime must be made an example of. | ...suçu kanıtlanan kişi herkes için örnek teşkil etmeli. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| This kind of moral anarchy cannot be allowed. | Bu tür bir ahlaksızlığa izin veremeyiz. Bu tarzdaki ahlaki düzensizliğe izin verilemez. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| To a speedy resolution. | Çabucak bir çözüm bulun. Hızlı bir çözüm gerekli. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| The speedier, the better. Magister. | Ne kadar çabuk, o kadar iyi. Ekselansları. Ne kadar hızlı o kadar iyi. Ekselansları. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Is it just me, or is he really dull? | Sırf bana mı öyle geliyor yoksa cidden çok mu sıkıcı? Sadece bana mı öyle geliyor yoksa gerçekten gerizekalı mı? | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| I mean, isn't moral anarchy kind of the point? | Zaten bizim olayımız ahlaksızlık değil midir? Yaptıklarımız zaten ahlaksızlık değil mi? | True Blood Bad Blood-1 | 2010 |