Search
English Turkish Sentence Translations Page 177111
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| It's kind of an impromptu road trip I'm on. | Yola hazırlıksız çıktım. Hazırlık yapmadan çıktım yola. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| But you could You could have the shirt off my back | Ama üstümdeki gömleği alabilirsin. İstersen üzerimdekini... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| if you want it. | İstersen tabii. ...alabilirsin. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| I'll take what I can get. | Ne olursa kabulüm. Ne varsa kabulümdür. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Nice. | İyiymiş. Güzel. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Well, thank you. | Teşekkür ederim. Sağ ol. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| I'll take that shower now. | Duşa gireyim artık. Şimdi gidip duş alayım. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Unless you'd care to join me. | Sen de bana katılmak istersen başka tabii. Tabii sen de gelmek istersen? | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| I think I would. | İsterim galiba. Sanırım, geleceğim. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| We're gonna have a nice time. | Çok güzel vakit geçireceğiz. İyi zaman geçireceğiz. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| I hear the water in Arkansas is very hard. | Arkansas'ın suyunun çok sert olduğunu duymuştum. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Come. | Hadi gel. Gel. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Don't answer that. | Cevap verme. Açma. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Am I speaking with Sam Merlotte? | Sam Merlotte'la mı görüşüyorum? | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| You can just call me Sam. | Sam diyebilirsiniz. Sam benim. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| This is Audrey Bishop with the Magnolia Chamber of Commerce. | Ben Magnolia Ticaret Odası'ndan Audrey Bishop. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| I hope I didn't wake you. | Uyandırmadım umarım. Umarım uyandırmamışımdır. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| I'm really glad you did, Audrey. | Uyandırdığına çok sevindim, Audrey. Uyandırdığınıza memnun oldum, Audrey. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Regarding you inquiry into Melinda and Joe Lee Mickens, | Melinda ve Joe Lee Mickens hakkındaki bilgi talebiniz için arıyorum. Maalesef kayıtlarımızda Melinda ve Joe Lee Mickens sorgunuza ilişkin... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| unfortunately, our records show no current address on them. | Ne yazık ki kayıtlarımızda güncel adres bilgilerine rastlamadım. ...belirli bir adres kaydı bulunmamaktadır. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| But I can tell you they were evicted | Yalnız üç sene önceki son evlerinden tahliye ettirildiklerini söyleyebilirim. Ancak size 3 yıl önce eski adreslerinden... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| from their last residence over three years ago. | ...tahliye edildiklerini söyleyebilirim. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Evicted, huh? | Tahliye mi edilmişler? | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| So you reckon they've moved on, then? | Buradan taşınmışlar mı sizce yani? Yani taşındıklarını mı söylüyorsunuz? | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| I didn't say that. | Öyle bir şey demedim. Öyle bir şey söylemedim. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| I'm not supposed to give out this kind of information, | Bu tür bir bilgiyi vermemem gerekiyor... Size bu tarz bir bilgi vermeye yetkim yok... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| but, you know, their boy? | ...fakat oğulları olduğunu biliyor musunuz? ...ancak oğulları... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Well, wait, wait. | Dur, bekle. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Wait a minute, they have a son? | Bir dakika... Oğulları mı varmış? Bekle bir dakika, oğulları mı var? | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Uh huh. He works over at Cornejo Tires | 79. caddenin hemen oradaki Cornejo Tires'da çalışıyor. İsmi Tommy. Evet. 79.'un hemen sağındaki... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| right off the 79. Name's Tommy. | ...Cornejo Lastikçi'de çalışıyor. Adı Tommy. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| A couple weeks ago, | Birkaç hafta önce ön arka takım lastik almıştım. Bir kaç hafta önce... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| I bought a set of new radials from him. | ...radyal lastik aldım ondan. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Turns out they were used, as in bald as a baby's behind. | Bir baktık ki kullanılmış meğerse. Bebek kıçı gibi aşınmıştı. Kullanılmıştı sanki, bir bebeğin arkası kadar düzdü... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Uh, thank you so much, Audrey. | Çok sağ ol, Audrey. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Remind me never to mess with the Magnolia Chamber of Commerce. | Bana Magnolia Ticaret Odası'yla hiç sorun yaşamamam gerektiğini hatırlat. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| My plea | Rica ede Memnuni... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| If I know my mama, | Annemi tanıyorsam... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| she's probably out there | ...çıkmış tüm arkadaşlarına bunca senedir bana yalan söylemekle iyilik yaptığını anlatıyordur. ...şimdi tüm arkadaşlarına... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| telling all her friends that she did me a favor | ...bunca yıl bana yalan söyleyerek... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| by lying to me for all these years. | ...ne kadar büyük bir iyilik yaptığını anlatıyordur. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| I just feel betrayed. | İhanete uğramış gibi hissediyorum. Kullanılmış hissettim. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| I don't know, Bubba. | Bilemiyorum, Bubba. Ben Maxine'den yanayım galiba. Bilmiyorum, Bubba. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| I think I'm with Big Maxine on this one. | Sanırım ben Koca Maxine'den yanayım. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Hey, take that back or I'm gonna stick a branch up your butt, | Lafını geri al yoksa bir dal alıp kıçına sokarım. Çabuk sözünü geri al yoksa... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| prickly end first. | Dikenlisinden hem de. ...şu sopayı kıçına geçiririm. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Weren't you happier before? | Önceden daha mutlu değil miydin? Eskiden baban intihar etmemiş... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| When your daddy was still shot by a robber | Babanın intihar ettiğini değil de hırsız tarafından öldürüldüğünü sandığında? ...bir hırsız tarafından vurulmuş... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| instead of by hisself? Oh, not really, | ...sanıyorken mutlu değil miydin? Hayır, değildim. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| because before I belonged to her 24/7, 365. | Çünkü ona her zaman bağlıydım. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| But now it It's like they say, | Ama şimdi, hani bir laf var ya... Ama şimdi, nasıl derler... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| the truth has set me free. | ...gerçek beni özgür kıldı. ...gerçek beni özgür bıraktı. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| That sounds like the same religious dog muck | Bu aynı, adi dindar it Steve Newlin'in... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Steve Newlin was trying to sell me on. | ...beni kandırmaya çalışmasına benziyor. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| I'm starting to think the truth, it's poison. | Gerçeğin ne olduğunu düşünmeye başladım da; zehir gibi. Gerçek, zehir gibi. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Aw, you don't really believe that. | Buna gerçekten inanmıyorsun. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Yes, I do. | Hayır, inanıyorum. Evet, inanıyorum. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Look, man, people are always trying | Bak dostum, insanlar sürekli onlar hakkında yalan söyleyerek... Baksana dostum, insanlar yalan söyleyerek... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| to fuck up other people's lives by telling lies about them. | ...birbirlerinin hayatını mahvetmeye çalışırlar. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| You want to really fuck somebody's life up? | Asıl hayatları nasıl bok olur biliyor musun? Birinin hayatını mahvetmek mi istiyorsun? | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Tell the truth about them. | Onlar hakkındaki gerçeği söylersen. Doğruyu söyle. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| They ain't never gonna be the same. | Asla eskisi gibi olamazlar. Bir daha asla eskisi gibi olamazlar. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Yo. | Yakala. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| somebody must have told the truth about me, then. | Biri benim hakkımdaki gerçeği söylemeliymiş o hâlde. O zaman birinin bana doğruları söylemesi gerekiyor. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| My whole life's gone from happy to hell | Bütün hayatım birkaç günde cehenneme döndü. Yoksa hayatım birkaç gün içinde... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| inside just a couple days. | ...cennetken cehenneme dönecek. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| I got no girlfriend, | Kız arkadaşım yok... Kız arkadaşım yok. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| I got no roof over my head, unless you count my car, | ...başımı sokacak bir evim yok. Dün gece uyuduğum arabamı saymazsak... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| which is where I slept last night. | ...başımı sokacak bir çatım yok. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Yeah, I've been there. | Ben de geçtim o yollardan. Evet, ben de oradaydım. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Good to know I got friends, though. | Arkadaşlarımın olduğunu bilmek güzel yine de. Arkadaşlar candır. Yine de arkadaşlarım olduğunu bilmek güzel. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Friends are good. | Arkadaşlar iyidir. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Because I need a place to stay. | Çünkü kalacak bir yere ihtiyacım var. Ben de öyle düşünmüştüm. Çünkü kalacak bir yere ihtiyacım var. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| I reckon you do. | Eminim, vardır. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Jason, can I crash at your place for a little while or not? | Jason, sizin evde bir süre kalabilir miyim diyoruz?! Jason, birkaç günlüğüne... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Of course, man. | Tabii ki, dostum. ...senin eve damlayabilir miyim? | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| That's kind of a nasty way to ask. | Böyle kaba şekilde mi sorulur ama? Tabii ki. Bu ne rezil bir sorma biçimi. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| How is she? | Tara nasıl? Nasıl oldu? | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Sleeping finally. | Sonunda uyuyabildi. Sonunda uyudu. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| So keep it down. I don't wanna wake her up. | Sessiz ol. Uyanmasın. Bu yüzden sessiz ol. Uyanmasını istemiyorum. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Thank you for calling me. | Beni aradığın için teşekkür ederim. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| This ain't about you and me | Bu, aramızın iyi olacağı anlamına gelmiyor tamam mı? | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| You shot a gun at me. | Bana silah çektin. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| But you know what? I don't even have the time. | Buna ayıracak vaktim yok aslında. Biliyor musun, aslında buna ayıracak vaktim yok. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| I got two jobs, both of which I need, | Yapmam gereken iki işim var... İhtiyacımın olduğu iki işim var... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| one of which I already didn't even show up for today. | ...ve birine bugün gitmedim bile daha. ...ve birine daha gitmedim bile bugün. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| And Tara been asking for you nonstop, so | Tara da durmadan seni soruyordu. Tara durmadan seni sorup duruyor. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| She has? Like a moth to flame. | Öyle mi? Dilinden düşmüyorsun hem de. Öyle mi? Anne diye sayıklıyor. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Poor thing just want her mama. | Zavallı kız annesini istiyor işte. Zavallı şey annesini istiyor sadece. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| That's because she knows in times of trouble, | Çünkü zor zamanlarda, evladın tek güveneceği kişinin annesi olduğunu biliyor. Çünkü zor zamanlarda, bir çocuğun güveneceği... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| a mama's the only person her baby can turn to. | ...tek kişinin annesi olduğunu biliyor. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Mm. Thank you, God, | Yavruma merhem olmama izin verdiğin için sana şükürler olsun, Tanrım. Yavrumu iyileştirme şansı verdiğin için sağ ol Tanrım. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Yo, please. None of that. | Lütfen, bırak şimdi bunları. Lütfen, bırak bunları şimdi. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Do everybody a solid and instead of looking up | Herkese bir iyilik yap ve her bokta Tanrı'na uzanacağına... Doğru bir şey yap ve her boktan şeyde... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| you need to keep your eyes on your fucking daughter, | ...adam gibi kızına göz kulak ol önce! | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| because she ain't right to be alone. | Çünkü o, yalnız kalmayı hak etmiyor. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| I'll be back around midnight. | Gece yarısı dönerim. Gece yarısı gibi dönerim. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Lafayette. I'm late. | Lafayette. Geç kaldım. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| I'm sorry about shooting your gun at you. | Sana silah çektiğim için özür diliyorum. Sana silah çektiğim için özür dilerim. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Bitch, you me bridge, | Sürtük, aramızdaki köprüler... Kaltak, aramızdaki ilişki asla düzelmeyecek. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 |