Search
English Turkish Sentence Translations Page 173218
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Men, or man whores... | Erkekler ya da kaşar erkekler... | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
...prefer women in slutty clothes who suck lots of cock. | ...kaltak gibi giyinen ve... | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Every man wants that. | Bunu bütün erkekler ister! | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
And for your information, I only slept with the one who could read. | Ayrıca bilgin olsun diye söylüyorum... | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Wait a second, did you just say "cock"? | Bekle bir saniye, az önce sen "yarak" mı dedin? | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Yes. Yes, I did. | Evet. Evet, dedim. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
I can say "cock." You don't own the word. Cock. | "Yarak" diyebiliyorum. Babanın tapulu kelimesi değil ya! Yarak! "Alet" diyebilirim. O kelime sana ait değil. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Cock, cock, cock. | Yarak, yarak, yarak. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
A week ago, you were crying at the thought of a vibrator. | Bir hafta önce, vibratörün düşüncesi bile seni ağlatmaya yetiyordu. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Now you're "cock this, cock that," cock, cock, cock. | Şimdi "Yarak böyle, yarak şöyle, yarak da yarak" modundasın. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
You slept with Colin, didn't you? No. No. | Colin'le yattın, değil mi? Hayır! Hayır... | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
We didn't. We're saving that for this weekend. | Yatmadık. Bunu hafta sonu için saklıyoruz. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
He's taking me to Lake Tahoe. | Beni Tahoe Gölü'ne götürecek. Beni Tahoe Gölü'ne götürüyor. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
...here's to overturning assumptions, huh? | ...tersine dönen varsayımlar işte, değil mi? | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
I'm really a man of discriminating taste and you're a foul mouthed slut. | Ben gerçekten lezzeti ve... | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
So there you have it. | İşte anladınız. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Never assume a girl is easy or assume she's a prude. | Hiçbir zaman bir kızın kolay ya da... | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
There are many layers in between. | Aralarında bir sürü katman vardır... Bir sürü katmanları vardır. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
And it's your job, gentlemen, to peel back those layers... | ...ve size düşen de beyler, bu katmanların kabuklarını soyup... Ve bu katmanları soymak size kalmış beyler... | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
That sounded almost enlightened. | Neredeyse kültürlü gibi görünüyor. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Because once you do peel back those layers, my friends... | Çünkü ilk olarak o katmanları soyduğunuz zaman dostlarım... Çünkü o katmanları soyduktan sonra... | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
...her lady garden awaits. And he's back. | ...gizli bahçesi sizin için hazır olacak. İşte kendine geldi. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
And I'm pretty sure you're gonna wanna fertilize that patch of petunias. | Ayrıca, bunu yaptıktan sonra eminim o petunyaları da güzelce gübreleyeceksiniz. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Coming up after this message, Javier tells us if your petunias... | Bu mesajın ardından, Javier bize sizin petunyalarınızın... | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
...are gonna see any rainfall this weekend. | ...bu hafta sonu yağış alıp almayacağını söyleyecek. ...sulanıp sulanmayacağını söyleyecek. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
I sure hope mine do. | Benimkilerin alacağından eminim. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
I wanna go home, but let's go over the script. | Eve gitmek istiyorum, ama şu senaryoya tekrar bakalım. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, let's get it done really quickly. | Evet, çabucak halledelim şunu. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
I'm turned on with the layers. Want to see these layers? | Şu katmanlar beni tahrik etti. Katmanları görmek ister misin? | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
There he is. Hey, what's up? | İşte orada. Selam, nasıl gidiyor? | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Good news. You're not gonna believe this. | İyi haberlerim var. Buna inanmayacaksın. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
What? I got you on The Late Late Show... | Neymiş? Seni Craig Ferguson'la... | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
...with Craig Ferguson. They want you as his guest. | ...The Late Late Show'a çıkartacağım. Seni konuk olarak istiyorlar. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Ferguson wants me on his show? Yeah. | Craig Ferguson beni programına mı çağırıyor? Evet! Ferguson beni mi istiyor? Evet. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
You're shitting me. I am not shitting you. | Dalga geçme lan. Vallahi dalga geçmiyorum. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Oh, yeah. We made it. | Evet! Başardık! | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Hi. Who are you? | Merhaba. Sen de kimsin? | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Oh, this is Rick. | Bu Rick. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
I'm his agent. Yeah. | Menajeriyim. Evet. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Since when do you have an agent? And since when is it okay... | Ne zamandan beri bir menajerin var ve ne zamandan beri yapımcıların onayı... | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
And since he became the hottest personality on morning TV. | Ayrıca sabah televizyonunun en seksi kişiliği olduğundan beri. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Have you seen this guy's ratings? Yes. Yes, I have. | Bu adamın reytinglerini gördün mü? Evet. Evet, gördüm. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, okay. Anyways, you leave tonight. | Evet, pekâlâ. Her neyse, bu akşam gidiyorsun. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Okay. It's all set. | Tamam. Her şey ayarlandı. Tamam. Her şey hazır. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
How cool is this? Come on, let's go. | Bu ne kadar harika? Hadi, gidelim. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Joy said you wanted to see me? | Joy, beni görmek istediğini söyledi. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
I found out that Mike's being offered a job... | Az önce, San Francisco'daki CBS'e ait bir şirketin... | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
...at a CBS affiliate in San Francisco at twice the pay. | ...Mike'a iki katı maaşla iş teklifinde bulunduğunu öğrendim. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Craig Ferguson is his audition. | Seçmesini de Craig Ferguson yapacak. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
You can't be serious. Oh, I'm serious. | Ciddi olamazsın. Çok ciddiyim. Ciddi olamazsın. Ciddiyim. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
If Bob and Harold find out about this, we're dead. | Eğer Bob ve Harold bunu duyarlarsa, biteriz. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Now, I need you to fly out there and talk him out of it. | Şimdi, senden oraya uçmanı ve onu caydırmanı istiyorum. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
I'm going to Lake Tahoe this weekend. | Bu hafta sonu Tahoe gölüne gideceğim. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Don't let him know that you know. | Bunu bildiğini çaktırma yeter. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Go ahead and let him do the show, get us our publicity... | Programa katılmasını sağla, reklâmımızı yap... Bırak o şova çıksın, reklamımızı yapsın... | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
...and then convince him that he needs to sign on with us... | ...ve sonra da onu... | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Stuart, I'm pulling up. I'm gonna try to catch him. | Stuart, yanaşıyorum. Onu, gitmeden önce yakalamaya çalışacağım. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Okay. I'll call you back. | Tamam. Seni sonra ararım. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Hello, little stupid penis face. | Merhaba, küçük aptal penis kafalı. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Here you wanna move to CBS. ls everything okay, miss? | CBS'e geçecekmişsin. Her şey yolunda mı bayan? | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Yes, I'm just I'm practicing my speech. | Evet, ben sadece... yapacağım konuşma için pratik yapıyorum. Evet. Konuşmamın provasını yapıyorum sadece. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Abby? What are you doing here? I thought you were going to Tahoe. | Abby? Burada ne arıyorsun? Tahoe'ye gideceğini sanıyordum. Abby? Burada ne arıyorsun? Tahoe'dasın sanmıştım. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
You couldn't spend a day without me. | Bensiz bir gün geçiremedin, değil mi? | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Yes. I just can't get enough of your sparkling wit and charm. | Evet. Parlak zekâna ve cazibene doyamıyorum. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Stuart thought you needed a producer more than I needed to get laid. | Stuart, benim sevişmem yerine, sana bir yapımcı gerektiğine karar verdi. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Five minutes. Ticktock, ticktock. Yes, dear. | Beş dakika. Tik, tak, tik, tak. Tabii, hayatım. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Okay, so let's go over the pre interview questions. | Pekâlâ, röportaj öncesi sorulara bir bakalım. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
I'm sorry you didn't get to spend time with little Colin this weekend. | Hafta sonunu, küçük Colin'le geçiremediğin için üzgünüm. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
And by "little," I don't mean undersized... | "Küçük" derken de, boyutunu kastetmedim... | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
...although I highly suspect that's the case. | ...gerçi öyle olduğundan şüpheleniyorum. ...küçük olduğunu hiç sanmıyorum. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Colin's penis. That's what you wanna talk about right now? | Colin'in penisi. Şu anda konuşmak istediğin konu bu mu? | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Because I thought we should talk about... | Çünkü ben daha çok... | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Yeah. Okay. | Değil mi? Tamam. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
So tell me, Mike, how did The Ugly Truth start? | Anlat bakalım Mike, "Acı Gerçek" nasıl başladı? | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Well, Mr. Irish Craig Ferguson... | Şey, Bay İrlandalı Craig Ferguson... | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
...I had a sales job... | ...bir pazarlama işindeydim... | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Just ask my producer, Abby. | Yapımcım Abby'ye sorun. Yapımcım Abby'e sorun. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
She thinks I'm a genius on days when she's not sexually frustrated. | Seksüel anlamda hüsrana uğramadığı günlerde bir dâhi olduğumu düşünüyor. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Excuse me, lady, but you have a boyfriend right now because of me. | Pardon hanımefendi, ama şu anda bir sevgiliniz varsa, benim sayemde var. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
You're acting like your normal control freak psycho self again. | Harika, her zamanki kontrol manyağı psikopat haline döndün. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
When you checked into the hotel, did you or did you not insist... | Otele giriş yaparken, doğuya bakan ve yedinci katın altında olmayan... | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
I like rising with the sun, and a view. | Güneşle birlikte uyanmayı ve manzarasını seviyorum. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
My point is, that Colin likes the Mike version of Abby... | Demek istediğim, Colin, Abby'nin Mike versiyonunu seviyor... | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
...when you're living proof that they work. | ...çünkü sen işe yaradıklarının yaşayan kanıtısın. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
I could be having sex right now. | Şu an sevişiyor olabilirdim. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Dude, this is awesome. You are about to go on national television. | Kanka, bu muhteşem. Az sonra ulusal televizyonda olacaksın. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Okay, this isn't helping, Rick. | Tamam, hiç yardımcı olmuyorsun Rick. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Just, you know, do what you always do. | Sadece, her zaman ne yapıyorsan onu yap. Her zaman yaptığın şeyi yap. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
What do I always do? You I don't know, you.... | Her zaman ne yapıyorum ki? Sen... Bilmiyorum, sen... | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
You entertain people with your moronic ideas... | Ahmakça fikirlerinle milyonlarca insanı eğlendiriyorsun... | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
...and they love you for it. | ...ve bu yüzden seni çok seviyorlar. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
That may be the nicest thing you said to me. | Bana söylediğin en güzel şey olabilir bu. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
You're welcome. Next up... | Rica ederim. Sırada... | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
...here to tell us the ugly truth about men and women... | ...bize erkekler ve kadınlar hakkındaki acı gerçeği anlatacak olan... | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
...is Mike Chadway, everybody. Mike Chadway. | ...Mike Chadway var, millet. Mike Chadway. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Mike, Mike, Mike. | Mike, Mike, Mike. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Come on up. | Hadi sahneye gel. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Hey, how are you, folks? | Selam, nasılsınız? | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
All right, Mike, welcome. | Pekâlâ Mike, hoşgeldin. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |
Now, listen. Men, we men, I think I can say "we men." | Şimdi dinle. Erkekler, biz erkekler, sanırım "biz erkekler" diyebilirim. | The Ugly Truth-1 | 2009 | ![]() |