Search
English Turkish Sentence Translations Page 167860
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
I close my eyes, I see Luke in his bedroom, and you on the sofa by the window. | Gözlerimi kapatıyorum, Luke'u kendi yatak odasında ve... Gozlerimi kapatiyorum, Luke'u yatak odasinda, seni ise pencerenin yanindaki kanepede goruyorum. Gözlerimi kapatıyorum, Luke'u yatak odasında, seni ise pencerenin yanındaki kanepede görüyorum. Gözlerimi kapatıyorum, Luke'u kendi yatak odasında ve... Gözlerimi kapatıyorum, Luke'u yatak odasında, seni ise pencerenin yanındaki kanepede görüyorum. Gözlerimi kapatıyorum, Luke'u yatak odasında, seni ise pencerenin yanındaki kanepede görüyorum. Gözlerimi kapatıyorum, Luke'u yatak odasında, seni ise pencerenin yanındaki kanepede görüyorum. Gözlerimi kapatıyorum, Luke'u kendi yatak odasında ve... | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
I won't know where to picture you anymore. | Artık seni nerede hayal edeceğimi bilmiyorum. Seni nerede hayal edecegimi bilemiyorum artik. Seni nerede hayal edeceğimi bilemiyorum artık. Artık seni nerede hayal edeceğimi bilmiyorum. Seni nerede hayal edeceğimi bilemiyorum artık. Seni nerede hayal edeceğimi bilemiyorum artık. Seni nerede hayal edeceğimi bilemiyorum artık. Artık seni nerede hayal edeceğimi bilmiyorum. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Show me where the bullets go. | Nasıl doldurulduğunu göster. Kursunlarin nasil yerlestirilecegini goster. Kurşunların nasıl yerleştirileceğini göster. Nasıl doldurulduğunu göster. Kurşunların nasıl yerleştirileceğini göster. Kurşunların nasıl yerleştirileceğini göster. Kurşunların nasıl yerleştirileceğini göster. Nasıl doldurulduğunu göster. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Hi, it's John. | Merhaba ben John. Luke bugün iyi değil. Selam, ben John. Selam, ben John. Merhaba ben John. Luke bugün iyi değil. Selam, ben John. Selam, ben John. Selam, ben John. Merhaba ben John. Luke bugün iyi değil. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Luke's not feeling too well. | Luke pek iyi hissetmiyor. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
So I'm gonna pick him up and take him home, okay? | Onu alıp eve götüreceğim, tamam mı? O yuzden onu alip eve goturecegim, tamam mi? O yüzden onu alıp eve götüreceğim, tamam mı? Onu alıp eve götüreceğim, tamam mı? O yüzden onu alıp eve götüreceğim, tamam mı? O yüzden onu alıp eve götüreceğim, tamam mı? O yüzden onu alıp eve götüreceğim, tamam mı? Onu alıp eve götüreceğim, tamam mı? | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
I need Carl to cover my 3:00 class. | Saat 3'teki dersime benim yerime girmesi için Carl'a ihtiyacım var. Car'in saat ucteki dersime benim yerime girmesini istiyorum. Car'ın saat üçteki dersime benim yerime girmesini istiyorum. Saat 3'teki dersime benim yerime girmesi için Carl'a ihtiyacım var. Car'ın saat üçteki dersime benim yerime girmesini istiyorum. Car'ın saat üçteki dersime benim yerime girmesini istiyorum. Car'ın saat üçteki dersime benim yerime girmesini istiyorum. Saat 3'teki dersime benim yerime girmesi için Carl'a ihtiyacım var. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Thanks. | Teşekkürler. Sag ol. Sağ ol. Teşekkürler. Sağ ol. Sağ ol. Sağ ol. Teşekkürler. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
You ever gonna answer your goddamn phone? | Kahrolası telefonuna cevap verecek misin? Lanet olasi telefonunu acacak misin? Lanet olası telefonunu açacak mısın? Kahrolası telefonuna cevap verecek misin? Lanet olası telefonunu açacak mısın? Lanet olası telefonunu açacak mısın? Lanet olası telefonunu açacak mısın? Kahrolası telefonuna cevap verecek misin? | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
You were supposed to leave. | Gitmen gerekirdi. Gitmen gerekiyordu. Gitmen gerekiyordu. Gitmen gerekirdi. Gitmen gerekiyordu. Gitmen gerekiyordu. Gitmen gerekiyordu. Gitmen gerekirdi. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
I need them. | Onlara ihtiyacım var. Onlara ihtiyacim var. Onlara ihtiyacım var. Onlara ihtiyacım var. Onlara ihtiyacım var. Onlara ihtiyacım var. Onlara ihtiyacım var. Onlara ihtiyacım var. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
You notice that guy was a cop? | Şu herifin polis olduğunu fark ettin mi? su adamin polis oldugunu fark ettin mi? Şu adamın polis olduğunu fark ettin mi? Şu herifin polis olduğunu fark ettin mi? Şu adamın polis olduğunu fark ettin mi? Şu adamın polis olduğunu fark ettin mi? Şu adamın polis olduğunu fark ettin mi? Şu herifin polis olduğunu fark ettin mi? | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Just give me the money. | Parayı ver hadi. Parayi ver. Parayı ver. Parayı ver hadi. Parayı ver. Parayı ver. Parayı ver. Parayı ver hadi. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
You want this too much. | Bunu çok fazla istiyorsun. Bunu cok istiyorsun. Bunu çok istiyorsun. Bunu çok fazla istiyorsun. Bunu çok istiyorsun. Bunu çok istiyorsun. Bunu çok istiyorsun. Bunu çok fazla istiyorsun. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
You're gonna fuck it up. | Eline yüzüne bulaştıracaksın. Eline yuzune bulastiracaksin. Eline yüzüne bulaştıracaksın. Eline yüzüne bulaştıracaksın. Eline yüzüne bulaştıracaksın. Eline yüzüne bulaştıracaksın. Eline yüzüne bulaştıracaksın. Eline yüzüne bulaştıracaksın. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Hey, Mr. Brennan. | Merhaba, Bay Brennan. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Today I'm gonna show you how to make a key that can open any lock. | Şimdi size her kilidi açan bir anahtarın nasıl yapıldığını göstereceğim. Sizlere bugun tum kilitleri acan anahtar yapimini gosterecegim. Sizlere bugün tüm kilitleri açan anahtar yapımını göstereceğim. Şimdi size her kilidi açan bir anahtarın nasıl yapıldığını göstereceğim. Sizlere bugün tüm kilitleri açan anahtar yapımını göstereceğim. Sizlere bugün tüm kilitleri açan anahtar yapımını göstereceğim. Sizlere bugün tüm kilitleri açan anahtar yapımını göstereceğim. Şimdi size her kilidi açan bir anahtarın nasıl yapıldığını göstereceğim. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
It's called a bump key. | Buna "maymuncuk" denir. Buna darbe anahtari denir. Buna darbe anahtarı denir. Buna "maymuncuk" denir. Buna darbe anahtarı denir. Buna darbe anahtarı denir. Buna darbe anahtarı denir. Buna "maymuncuk" denir. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
First thing you need to do is you need to find a key | Öncelikle açmaya çalıştığınız kilide uygun aynı modelde bir anahtar bulmalısınız. ilk yapmaniz gereken, acmaya calistiginiz... İlk yapmanız gereken, açmaya çalıştığınız... Öncelikle açmaya çalıştığınız kilide uygun aynı modelde bir anahtar bulmalısınız. İlk yapmanız gereken, açmaya çalıştığınız... İlk yapmanız gereken, açmaya çalıştığınız... İlk yapmanız gereken, açmaya çalıştığınız... Öncelikle açmaya çalıştığınız kilide uygun aynı modelde bir anahtar bulmalısınız. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
that can fit into the type of lock that you're trying to open. | ...kapiya uyacak bir anahtar bulmak. ...kapıya uyacak bir anahtar bulmak. ...kapıya uyacak bir anahtar bulmak. ...kapıya uyacak bir anahtar bulmak. ...kapıya uyacak bir anahtar bulmak. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Here I have a key that fits into my front door, | Elimdeki anahtar ön kapımın kilidine giriyor. Bu on kapimin anahtari,... Elimdeki anahtar ön kapımın kilidine giriyor. Bu ön kapımın anahtarı,... Elimdeki anahtar ön kapımın kilidine giriyor. Bu ön kapımın anahtarı,... Bu ön kapımın anahtarı,... Bu ön kapımın anahtarı,... Elimdeki anahtar ön kapımın kilidine giriyor. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
but I just changed the locks, so it won't open. | Ama kilidi değiştirdim yani kapı açılmayacak. ...ama kilitleri az once degistirdim, bu nedenle acmayacak. Ama kilidi değiştirdim yani kapı açılmayacak. ...ama kilitleri az önce değiştirdim, bu nedenle açmayacak. Ama kilidi değiştirdim yani kapı açılmayacak. ...ama kilitleri az önce değiştirdim, bu nedenle açmayacak. ...ama kilitleri az önce değiştirdim, bu nedenle açmayacak. ...ama kilitleri az önce değiştirdim, bu nedenle açmayacak. Ama kilidi değiştirdim yani kapı açılmayacak. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
First thing you need to do is secure your key, | İlk yapmanız gereken şey anahtarınızı sağlama almak. Yapmaniz gereken ilk sey, anahtarinizi saglamlastirmak. İlk yapmanız gereken şey anahtarınızı sağlama almak. Yapmanız gereken ilk şey, anahtarınızı sağlamlaştırmak. İlk yapmanız gereken şey anahtarınızı sağlama almak. Yapmanız gereken ilk şey, anahtarınızı sağlamlaştırmak. Yapmanız gereken ilk şey, anahtarınızı sağlamlaştırmak. Yapmanız gereken ilk şey, anahtarınızı sağlamlaştırmak. İlk yapmanız gereken şey anahtarınızı sağlama almak. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
take a metal file and go through and start taking those mountains and valleys | Bir metal törpüsüyle tüm girintileri ve çıkıntıları törpüleyin. Elinize metal bir torpu alin ve disleri mumkun oldugu... Bir metal törpüsüyle tüm girintileri ve çıkıntıları törpüleyin. Elinize metal bir törpü alın ve dişleri mümkün olduğu... Bir metal törpüsüyle tüm girintileri ve çıkıntıları törpüleyin. Elinize metal bir törpü alın ve dişleri mümkün olduğu... Elinize metal bir törpü alın ve dişleri mümkün olduğu... Elinize metal bir törpü alın ve dişleri mümkün olduğu... Bir metal törpüsüyle tüm girintileri ve çıkıntıları törpüleyin. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
all the way down to the lowest possible setting on the key. | Anahtardaki her yeri iyice törpüleyin. ...kadar duzlesene kadar torpuleyin. Anahtardaki her yeri iyice törpüleyin. ...kadar düzleşene kadar törpüleyin. Anahtardaki her yeri iyice törpüleyin. ...kadar düzleşene kadar törpüleyin. ...kadar düzleşene kadar törpüleyin. ...kadar düzleşene kadar törpüleyin. Anahtardaki her yeri iyice törpüleyin. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
The bump key works by momentarily bumping those pins up, | Maymuncuk, geçici olarak şu uçları hareket ettirerek bir anlığına açmış olur. Darbe anahtari, disleri bir anligina yukari kaldirmaya yarar. Maymuncuk, geçici olarak şu uçları hareket ettirerek bir anlığına açmış olur. Darbe anahtarı, dişleri bir anlığına yukarı kaldırmaya yarar. Maymuncuk, geçici olarak şu uçları hareket ettirerek bir anlığına açmış olur. Darbe anahtarı, dişleri bir anlığına yukarı kaldırmaya yarar. Darbe anahtarı, dişleri bir anlığına yukarı kaldırmaya yarar. Darbe anahtarı, dişleri bir anlığına yukarı kaldırmaya yarar. Maymuncuk, geçici olarak şu uçları hareket ettirerek bir anlığına açmış olur. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
so that for a split second, | Boylece bir saniyeligine,... Böylece bir saniyeliğine,... Böylece bir saniyeliğine,... Böylece bir saniyeliğine,... Böylece bir saniyeliğine,... | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
the chamber is cleared of pins and thus, able to turn and open. | Kilit içindeki uçlar hareket edince anahtarı döndürerek kilidi açarsınız. ...anahtar yuvasi dislerden arinmis olacak ve boylece anahtar donebilecek ve acilabilecek. ...anahtar yuvası dişlerden arınmış olacak ve böylece anahtar dönebilecek ve açılabilecek. Kilit içindeki uçlar hareket edince anahtarı döndürerek kilidi açarsınız. ...anahtar yuvası dişlerden arınmış olacak ve böylece anahtar dönebilecek ve açılabilecek. ...anahtar yuvası dişlerden arınmış olacak ve böylece anahtar dönebilecek ve açılabilecek. ...anahtar yuvası dişlerden arınmış olacak ve böylece anahtar dönebilecek ve açılabilecek. Kilit içindeki uçlar hareket edince anahtarı döndürerek kilidi açarsınız. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Here you go. Don't touch that. | Al bakalım. Sakın ona dokunma! Buyurun. Dokunma ona. Buyurun. Dokunma ona. Al bakalım. Sakın ona dokunma! Buyurun. Dokunma ona. Buyurun. Dokunma ona. Buyurun. Dokunma ona. Al bakalım. Sakın ona dokunma! | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Sorry. Trying to do my job? | Affedersin. Benim işimi mi yapmaya çalışıyorsun? Pardon. isimi yapmaya mi calisiyorsun? Pardon. İşimi yapmaya mı çalışıyorsun? Affedersin. Benim işimi mi yapmaya çalışıyorsun? Pardon. İşimi yapmaya mı çalışıyorsun? Pardon. İşimi yapmaya mı çalışıyorsun? Pardon. İşimi yapmaya mı çalışıyorsun? Affedersin. Benim işimi mi yapmaya çalışıyorsun? | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
So you are where in here? | Burada neredesin? Peki sen burada neredesin? Peki sen burada neredesin? Burada neredesin? Peki sen burada neredesin? Peki sen burada neredesin? Peki sen burada neredesin? Burada neredesin? | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
I'm in the middle there. | Ortalardayım. Ortada bir yerlerdeyim. Ortada bir yerlerdeyim. Ortalardayım. Ortada bir yerlerdeyim. Ortada bir yerlerdeyim. Ortada bir yerlerdeyim. Ortalardayım. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
In the middle. Can you point to yourself? | Ortalarda. Kendini işaret edebilir misin? Ortadasin. Kendini gosterebilir misin? Ortadasın. Kendini gösterebilir misin? Ortalarda. Kendini işaret edebilir misin? Ortadasın. Kendini gösterebilir misin? Ortadasın. Kendini gösterebilir misin? Ortadasın. Kendini gösterebilir misin? Ortalarda. Kendini işaret edebilir misin? | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
That's me. | Bu benim. iste bu benim. İşte bu benim. Bu benim. İşte bu benim. İşte bu benim. İşte bu benim. Bu benim. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
There. | İşte. surada. Şurada. İşte. Şurada. Şurada. Şurada. İşte. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
So that's not you back there by the elevators. | Yani asansörün yanındaki sen değil misin? Yani asansorlerin yanindaki sen degilsin. Yani asansörlerin yanındaki sen değilsin. Yani asansörün yanındaki sen değil misin? Yani asansörlerin yanındaki sen değilsin. Yani asansörlerin yanındaki sen değilsin. Yani asansörlerin yanındaki sen değilsin. Yani asansörün yanındaki sen değil misin? | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
No, no, I was around here somewhere. | Hayır, hayır. Şuralarda bir yerdeydim. Hayir, hayir, ben suralarda bir yerdeydim. Hayır, hayır, ben şuralarda bir yerdeydim. Hayır, hayır. Şuralarda bir yerdeydim. Hayır, hayır, ben şuralarda bir yerdeydim. Hayır, hayır, ben şuralarda bir yerdeydim. Hayır, hayır, ben şuralarda bir yerdeydim. Hayır, hayır. Şuralarda bir yerdeydim. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
You wanna tell me what's going on? | Neler olduğunu söyleyebilir misiniz? Neler oldugunu anlatmak ister misin? Neler olduğunu anlatmak ister misin? Neler olduğunu söyleyebilir misiniz? Neler olduğunu anlatmak ister misin? Neler olduğunu anlatmak ister misin? Neler olduğunu anlatmak ister misin? Neler olduğunu söyleyebilir misiniz? | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
You want me to tell you? | Söylememi mi istiyorsun? Anlatmami mi istiyorsunuz? Anlatmamı mı istiyorsunuz? Söylememi mi istiyorsun? Anlatmamı mı istiyorsunuz? Anlatmamı mı istiyorsunuz? Anlatmamı mı istiyorsunuz? Söylememi mi istiyorsun? | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Do you know what a bump key is? | Maymuncuk nedir bilir misin? Darbe anahtari nedir, bilir misin? Darbe anahtarı nedir, bilir misin? Maymuncuk nedir bilir misin? Darbe anahtarı nedir, bilir misin? Darbe anahtarı nedir, bilir misin? Darbe anahtarı nedir, bilir misin? Maymuncuk nedir bilir misin? | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Sorry? | Pardon? Anlayamadim? Anlayamadım? Pardon? Anlayamadım? Anlayamadım? Anlayamadım? Pardon? | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
If this was you, | Bu işi sen yaptıysan... Eger o sensen,... Eğer o sensen,... Bu işi sen yaptıysan... Eğer o sensen,... Eğer o sensen,... Eğer o sensen,... Bu işi sen yaptıysan... | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
you might wanna think about what's gonna happen to your kids | ...hem anne hem de babası hapisteyken... ...her iki ebeveyni de hapse duserse, cocugunuza... ...her iki ebeveyni de hapse düşerse, çocuğunuza... ...hem anne hem de babası hapisteyken... ...her iki ebeveyni de hapse düşerse, çocuğunuza... ...her iki ebeveyni de hapse düşerse, çocuğunuza... ...her iki ebeveyni de hapse düşerse, çocuğunuza... ...hem anne hem de babası hapisteyken... | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
if both their parents end up in prison. | ...çocuğuna ne olacağını düşünmeye başlamalısın. ...ne olacagini bir dusun istersen. ...ne olacağını bir düşün istersen. ...çocuğuna ne olacağını düşünmeye başlamalısın. ...ne olacağını bir düşün istersen. ...ne olacağını bir düşün istersen. ...ne olacağını bir düşün istersen. ...çocuğuna ne olacağını düşünmeye başlamalısın. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Yeah, bud. | Geldim evlat. Evet, dostum. Evet, dostum. Geldim evlat. Evet, dostum. Evet, dostum. Evet, dostum. Geldim evlat. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Thanks. | Sağol. Tesekkurler. Teşekkürler. Sağol. Teşekkürler. Teşekkürler. Teşekkürler. Sağol. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
So we arrested his wife, and now we're gonna charge the man with vomiting. | Karısını tutukladık, şimdi de adamı kusmaktan suçlayacağız. once karisini tutukladik, simdi de adami kusmakla sucluyoruz. Önce karısını tutukladık, şimdi de adamı kusmakla suçluyoruz. Karısını tutukladık, şimdi de adamı kusmaktan suçlayacağız. Önce karısını tutukladık, şimdi de adamı kusmakla suçluyoruz. Önce karısını tutukladık, şimdi de adamı kusmakla suçluyoruz. Önce karısını tutukladık, şimdi de adamı kusmakla suçluyoruz. Karısını tutukladık, şimdi de adamı kusmaktan suçlayacağız. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
He's selling the house. Or he has a buyer. | Evi satıyor ya da bir alıcısı var. Evi satiyor ya da alicisi var. Evi satıyor ya da alıcısı var. Evi satıyor ya da bir alıcısı var. Evi satıyor ya da alıcısı var. Evi satıyor ya da alıcısı var. Evi satıyor ya da alıcısı var. Evi satıyor ya da bir alıcısı var. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
In this market? Lucky man. | Bu piyasada mı? Şanslı adammış. Bu zamanda mi? sansli adammis. Bu zamanda mı? Şanslı adammış. Bu piyasada mı? Şanslı adammış. Bu zamanda mı? Şanslı adammış. Bu zamanda mı? Şanslı adammış. Bu zamanda mı? Şanslı adammış. Bu piyasada mı? Şanslı adammış. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Can we possibly go do police work now? | Polislik işimize dönmemiz mümkün mü? Polis olarak calismaya gecmemiz mumkun mu acaba? Polis olarak çalışmaya geçmemiz mümkün mü acaba? Polislik işimize dönmemiz mümkün mü? Polis olarak çalışmaya geçmemiz mümkün mü acaba? Polis olarak çalışmaya geçmemiz mümkün mü acaba? Polis olarak çalışmaya geçmemiz mümkün mü acaba? Polislik işimize dönmemiz mümkün mü? | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
I don't know how you managed to stay single this long. | Bu kadar uzun süre bekar kalmayı nasıl başardın anlamıyorum. Bu kadar uzun sure, bunu tek basina nasil yuruttu bilemiyorum. Bu kadar uzun süre, bunu tek başına nasıl yürüttü bilemiyorum. Bu kadar uzun süre bekar kalmayı nasıl başardın anlamıyorum. Bu kadar uzun süre, bunu tek başına nasıl yürüttü bilemiyorum. Bu kadar uzun süre, bunu tek başına nasıl yürüttü bilemiyorum. Bu kadar uzun süre, bunu tek başına nasıl yürüttü bilemiyorum. Bu kadar uzun süre bekar kalmayı nasıl başardın anlamıyorum. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Dad, can I have my cookies? | Baba, kurabiyelerimi alabilir miyim? Baba, kurabiye alabilir miyim? Baba, kurabiye alabilir miyim? Baba, kurabiyelerimi alabilir miyim? Baba, kurabiye alabilir miyim? Baba, kurabiye alabilir miyim? Baba, kurabiye alabilir miyim? Baba, kurabiyelerimi alabilir miyim? | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
You hungry? You want a sandwich? No. | Aç mısın? Sandviç ister misin? Hayır. Aciktin mi? Sandvic ister misin? Hayir. Acıktın mı? Sandviç ister misin? Hayır. Aç mısın? Sandviç ister misin? Hayır. Acıktın mı? Sandviç ister misin? Hayır. Acıktın mı? Sandviç ister misin? Hayır. Acıktın mı? Sandviç ister misin? Hayır. Aç mısın? Sandviç ister misin? Hayır. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
There you go. Thanks. | Al bakalım. Sağol. Al bakalim. Tesekkurler. Al bakalım. Teşekkürler. Al bakalım. Sağol. Al bakalım. Teşekkürler. Al bakalım. Teşekkürler. Al bakalım. Teşekkürler. Al bakalım. Sağol. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
I'm sorry. She's just already got it all figured out. | Affedersin. Az önce hayatı çözdü. Affedersin, kendininkileri bitirdigini simdi anladim. Affedersin, kendininkileri bitirdiğini şimdi anladım. Affedersin. Az önce hayatı çözdü. Affedersin, kendininkileri bitirdiğini şimdi anladım. Affedersin, kendininkileri bitirdiğini şimdi anladım. Affedersin, kendininkileri bitirdiğini şimdi anladım. Affedersin. Az önce hayatı çözdü. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
I remember. Really? | Hatırlıyorum. Sahi mi? Hatirliyorum. Gercekten mi? Hatırlıyorum. Gerçekten mi? Hatırlıyorum. Sahi mi? Hatırlıyorum. Gerçekten mi? Hatırlıyorum. Gerçekten mi? Hatırlıyorum. Gerçekten mi? Hatırlıyorum. Sahi mi? | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
I remember your daughter. | Kızınızı hatırlıyorum. Kizini hatirliyorum. Kızını hatırlıyorum. Kızınızı hatırlıyorum. Kızını hatırlıyorum. Kızını hatırlıyorum. Kızını hatırlıyorum. Kızınızı hatırlıyorum. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Well, she's hard to forget. | Unutulması zor bir kız. sey, unutulmasi zor bir kiz. Şey, unutulması zor bir kız. Unutulması zor bir kız. Şey, unutulması zor bir kız. Şey, unutulması zor bir kız. Şey, unutulması zor bir kız. Unutulması zor bir kız. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Luke was supposed to bring this home. | Luke güya bunu eve getirecekti. Luke bunu eve getirecekti. Luke bunu eve getirecekti. Luke güya bunu eve getirecekti. Luke bunu eve getirecekti. Luke bunu eve getirecekti. Luke bunu eve getirecekti. Luke güya bunu eve getirecekti. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
He has his father's memory. | Hafızası babasınınkine çekmiş. Babasinin hatiralari. Babasının hatıraları. Hafızası babasınınkine çekmiş. Babasının hatıraları. Babasının hatıraları. Babasının hatıraları. Hafızası babasınınkine çekmiş. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
It's for Carrie's birthday party. Please, come. I'd love to meet your wife. | Carrie'nin doğum günü partisi için. Carrie'nin dogum gunu partisi icin. Gel lutfen, esinle tanismak isterim. Carrie'nin doğum günü partisi için. Gel lütfen, eşinle tanışmak isterim. Carrie'nin doğum günü partisi için. Carrie'nin doğum günü partisi için. Gel lütfen, eşinle tanışmak isterim. Carrie'nin doğum günü partisi için. Gel lütfen, eşinle tanışmak isterim. Carrie'nin doğum günü partisi için. Gel lütfen, eşinle tanışmak isterim. Carrie'nin doğum günü partisi için. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
She won't be there. | Eşim gelemez. Buralarda degil. Buralarda değil. Eşim gelemez. Buralarda değil. Buralarda değil. Buralarda değil. Eşim gelemez. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
It's complicated. | Karışık bir durum. Biraz karisik da. Biraz karışık da. Karışık bir durum. Biraz karışık da. Biraz karışık da. Biraz karışık da. Karışık bir durum. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
I understand. With me, too. | Anlıyorum. Aynı durumdayım. Anliyorum. Benimde oyle. Anlıyorum. Benimde öyle. Anlıyorum. Aynı durumdayım. Anlıyorum. Benimde öyle. Anlıyorum. Benimde öyle. Anlıyorum. Benimde öyle. Anlıyorum. Aynı durumdayım. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Carrie, come on, let's go. | Carrie, hadi gel. Gidiyoruz. Carrie, hadi gidelim. Carrie, hadi gidelim. Carrie, hadi gel. Gidiyoruz. Carrie, hadi gidelim. Carrie, hadi gidelim. Carrie, hadi gidelim. Carrie, hadi gel. Gidiyoruz. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
We're gonna grab a bite to eat. Would you like to come? | Bir şeyler atıştıracağız, gelmek ister misiniz? Biraz atistirma yapacagiz, gelmek ister misin? Biraz atıştırma yapacağız, gelmek ister misin? Bir şeyler atıştıracağız, gelmek ister misiniz? Biraz atıştırma yapacağız, gelmek ister misin? Biraz atıştırma yapacağız, gelmek ister misin? Biraz atıştırma yapacağız, gelmek ister misin? Bir şeyler atıştıracağız, gelmek ister misiniz? | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
No, I don't... We're kind of... Busy? | Bilemiyorum, biz biraz... Meşgul müsünüz? Hayir, ben... Nasil desem... Mesgul mu? Hayır, ben... Nasıl desem... Meşgul mü? Bilemiyorum, biz biraz... Meşgul müsünüz? Hayır, ben... Nasıl desem... Meşgul mü? Hayır, ben... Nasıl desem... Meşgul mü? Hayır, ben... Nasıl desem... Meşgul mü? Bilemiyorum, biz biraz... Meşgul müsünüz? | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Come on. We owe you for the cookies. | Hadi ama, size kurabiye borçluyuz. Hadi ama. Size kurabiye borcumuz var. Hadi ama. Size kurabiye borcumuz var. Hadi ama, size kurabiye borçluyuz. Hadi ama. Size kurabiye borcumuz var. Hadi ama. Size kurabiye borcumuz var. Hadi ama. Size kurabiye borcumuz var. Hadi ama, size kurabiye borçluyuz. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Well, that's true. | Doğru tabii ve o kurabiyeleri kendim için yapmıştım. sey, bu dogru. Şey, bu doğru. Doğru tabii ve o kurabiyeleri kendim için yapmıştım. Şey, bu doğru. Şey, bu doğru. Şey, bu doğru. Doğru tabii ve o kurabiyeleri kendim için yapmıştım. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
And I did make those cookies myself. | Kurabiyeleri kendim yapmistim. Kurabiyeleri kendim yapmıştım. Kurabiyeleri kendim yapmıştım. Kurabiyeleri kendim yapmıştım. Kurabiyeleri kendim yapmıştım. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
And learned how to pre package them. | Ve kurabiyelerin nasıl paketlendiğini öğrendik. ...sonra da nasil paket yapilacaklarini ogrendim. ...sonra da nasıl paket yapılacaklarını öğrendim. Ve kurabiyelerin nasıl paketlendiğini öğrendik. ...sonra da nasıl paket yapılacaklarını öğrendim. ...sonra da nasıl paket yapılacaklarını öğrendim. ...sonra da nasıl paket yapılacaklarını öğrendim. Ve kurabiyelerin nasıl paketlendiğini öğrendik. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Come on, Luke. | Hadi, Luke. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
So, do you trade off time with Luke? | Luke ile takılma vaktiniz mi? Tum zamanini Luke ile mi harciyorsun? Tüm zamanını Luke ile mi harcıyorsun? Luke ile takılma vaktiniz mi? Tüm zamanını Luke ile mi harcıyorsun? Tüm zamanını Luke ile mi harcıyorsun? Tüm zamanını Luke ile mi harcıyorsun? Luke ile takılma vaktiniz mi? | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
No, Luke and I are together full time. | Hayır. Luke ile ben devamlı birlikteyiz. Hayir, Luke ve ben her zaman beraberiz. Hayır, Luke ve ben her zaman beraberiz. Hayır. Luke ile ben devamlı birlikteyiz. Hayır, Luke ve ben her zaman beraberiz. Hayır, Luke ve ben her zaman beraberiz. Hayır, Luke ve ben her zaman beraberiz. Hayır. Luke ile ben devamlı birlikteyiz. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Wow. I guess that's why I see you so much. | Vay canına! Sanırım bu yüzden sizi bu kadar çok görüyorum. Seni neden bu kadar cok gordugum belli oldu. Seni neden bu kadar çok gördüğüm belli oldu. Vay canına! Sanırım bu yüzden sizi bu kadar çok görüyorum. Seni neden bu kadar çok gördüğüm belli oldu. Seni neden bu kadar çok gördüğüm belli oldu. Seni neden bu kadar çok gördüğüm belli oldu. Vay canına! Sanırım bu yüzden sizi bu kadar çok görüyorum. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
She'd like nothing better than to be here, with him. | Eşim burada olsa daha iyi olurdu, oğlumla yani. Karim, buradan daha iyi yerde olmayi hic istemezdi, oglumla. Karım, buradan daha iyi yerde olmayı hiç istemezdi, oğlumla. Eşim burada olmayı çok isterdi, oğlumla yani. Karım, buradan daha iyi yerde olmayı hiç istemezdi, oğlumla. Karım, buradan daha iyi yerde olmayı hiç istemezdi, oğlumla. Karım, buradan daha iyi yerde olmayı hiç istemezdi, oğlumla. Eşim burada olsa daha iyi olurdu, oğlumla yani. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Lara, she... She misses all this. | Lara, böyle şeyleri özlüyor Lara, butun bunlari kacirdi. Lara, bütün bunları kaçırdı. Lara, böyle şeyleri özlüyor Lara, bütün bunları kaçırdı. Lara, bütün bunları kaçırdı. Lara, bütün bunları kaçırdı. Lara, böyle şeyleri özlüyor | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
I guess it's all about priorities, isn't it? | Sanırım olay hayattaki önceliklerle ilgili, değil mi? Sanirim bunlardan daha onceligi var, degil mi? Sanırım bunlardan daha önceliği var, değil mi? Sanırım olay hayattaki önceliklerle ilgili, değil mi? Sanırım bunlardan daha önceliği var, değil mi? Sanırım bunlardan daha önceliği var, değil mi? Sanırım bunlardan daha önceliği var, değil mi? Sanırım olay hayattaki önceliklerle ilgili, değil mi? | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
No, she's not like that. | Hayır, öyle biri değildir. Hayir, oyle degil. Hayır, öyle değil. Hayır, öyle biri değildir. Hayır, öyle değil. Hayır, öyle değil. Hayır, öyle değil. Hayır, öyle biri değildir. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
She's in prison. | Hapishanede. Kendisi hapiste. Kendisi hapiste. Hapishanede. Kendisi hapiste. Kendisi hapiste. Kendisi hapiste. Hapishanede. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
I don't tell most people. I understand. | Çoğu kişiye söylemem. Anlıyorum. cogu kisiye soylemem. Anliyorum. Çoğu kişiye söylemem. Anlıyorum. Çoğu kişiye söylemem. Anlıyorum. Çoğu kişiye söylemem. Anlıyorum. Çoğu kişiye söylemem. Anlıyorum. Çoğu kişiye söylemem. Anlıyorum. Çoğu kişiye söylemem. Anlıyorum. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
She's innocent. She didn't kill that woman. | Ama masum. O kadını karım öldürmedi. Kendisi masum. O kadini oldurmedi. Kendisi masum. O kadını öldürmedi. Ama masum. O kadını karım öldürmedi. Kendisi masum. O kadını öldürmedi. Kendisi masum. O kadını öldürmedi. Kendisi masum. O kadını öldürmedi. Ama masum. O kadını karım öldürmedi. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Good. I mean... | Güzel, yani... iyi. Yani... İyi. Yani... Güzel, yani... İyi. Yani... İyi. Yani... İyi. Yani... Güzel, yani... | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
I'm sure she didn't. | ...onun yapmadığına eminim. Eminim yapmamistir. Eminim yapmamıştır. ...onun yapmadığına eminim. Eminim yapmamıştır. Eminim yapmamıştır. Eminim yapmamıştır. ...onun yapmadığına eminim. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
We really should be going home. | Artık eve gitmemiz lazım. Gercekten eve gitmeliyiz. Gerçekten eve gitmeliyiz. Artık eve gitmemiz lazım. Gerçekten eve gitmeliyiz. Gerçekten eve gitmeliyiz. Gerçekten eve gitmeliyiz. Artık eve gitmemiz lazım. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Okay. | Peki. Tamam. Tamam. Peki. Tamam. Tamam. Tamam. Peki. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Thank you very much for the invitation. We'll try and make it. | Davetiniz için çok teşekkürler, gelmeye çalışacağız. Davetiyen icin cok tesekkur ederim. Gecmeye calisiriz. Davetiyen için çok teşekkür ederim. Geçmeye çalışırız. Davetiniz için çok teşekkürler, gelmeye çalışacağız. Davetiyen için çok teşekkür ederim. Geçmeye çalışırız. Davetiyen için çok teşekkür ederim. Geçmeye çalışırız. Davetiyen için çok teşekkür ederim. Geçmeye çalışırız. Davetiniz için çok teşekkürler, gelmeye çalışacağız. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
That would be great. | Çok güzel olurdu. Bu harika olur. Bu harika olur. Çok güzel olurdu. Bu harika olur. Bu harika olur. Bu harika olur. Çok güzel olurdu. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Goodbye. Luke! Bye. | Hoşçakalın. Luke. Hoşçakalın. Hosca kal, Luke. Hosca kal. Hoşça kal, Luke. Hoşça kal. Hoşçakalın. Luke. Hoşçakalın. Hoşça kal, Luke. Hoşça kal. Hoşça kal, Luke. Hoşça kal. Hoşça kal, Luke. Hoşça kal. Hoşçakalın. Luke. Hoşçakalın. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Come on. | Hadi gel. Hadi. Hadi. Hadi gel. Hadi. Hadi. Hadi. Hadi gel. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Carrie, come on! | Carrie, hadi gel! Carrie, hadi. Carrie, hadi. Carrie, hadi gel! Carrie, hadi. Carrie, hadi. Carrie, hadi. Carrie, hadi gel! | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
What's wrong? | Sorun ne? Ne oldu? Ne oldu? Sorun ne? Ne oldu? Ne oldu? Ne oldu? Sorun ne? | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
What is it? | Neler oluyor? Nedir o? Nedir o? Neler oluyor? Nedir o? Nedir o? Nedir o? Neler oluyor? | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
No. | Hayır. Olamaz. Olamaz. Hayır. Olamaz. Olamaz. Olamaz. Hayır. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
They can't move you without notice. | Önceden haber vermeden seni nakil edemezler! Bildirme yapmadan seni buradan goturemezler. Bildirme yapmadan seni buradan götüremezler. Önceden haber vermeden seni nakil edemezler! Bildirme yapmadan seni buradan götüremezler. Bildirme yapmadan seni buradan götüremezler. Bildirme yapmadan seni buradan götüremezler. Önceden haber vermeden seni nakil edemezler! | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Three days isn't notice. | Üç gün önce bildirmek haber vermek değildir. Bunu uc gun onceden bildirmeliler. Bunu üç gün önceden bildirmeliler. Üç gün önce bildirmek haber vermek değildir. Bunu üç gün önceden bildirmeliler. Bunu üç gün önceden bildirmeliler. Bunu üç gün önceden bildirmeliler. Üç gün önce bildirmek haber vermek değildir. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
I was only here through the appeal. We knew I was going to a prison. | Temyize kadar buradaydım zaten. Hapishaneye gideceğimi biliyorduk. itiraz ettim ama ise yaramadi. Hapishaneye gidecegimi biliyoruz. İtiraz ettim ama işe yaramadı. Hapishaneye gideceğimi biliyoruz. Temyize kadar buradaydım zaten. Hapishaneye gideceğimi biliyorduk. İtiraz ettim ama işe yaramadı. Hapishaneye gideceğimi biliyoruz. İtiraz ettim ama işe yaramadı. Hapishaneye gideceğimi biliyoruz. İtiraz ettim ama işe yaramadı. Hapishaneye gideceğimi biliyoruz. Temyize kadar buradaydım zaten. Hapishaneye gideceğimi biliyorduk. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
No, no, I don't have two weeks. I gotta close the escrow tomorrow. | Hayir, hayir, iki haftam yok benim. Emanetler bana yarin lazim. Hayır, hayır, iki haftam yok benim. Emanetler bana yarın lazım. Hayır, hayır, iki haftam yok benim. Emanetler bana yarın lazım. Hayır, hayır, iki haftam yok benim. Emanetler bana yarın lazım. Hayır, hayır, iki haftam yok benim. Emanetler bana yarın lazım. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Well, the title hasn't even been cleared yet. I mean, there's no way I can... | Daha başlık bile belli olmadı. Elimden bir şey gelmez. Daha basligi bile belli degil, bunu yapmamin imkani yok... Daha başlığı bile belli değil, bunu yapmamın imkanı yok... Daha başlık bile belli olmadı. Elimden bir şey gelmez. Daha başlığı bile belli değil, bunu yapmamın imkanı yok... Daha başlığı bile belli değil, bunu yapmamın imkanı yok... Daha başlığı bile belli değil, bunu yapmamın imkanı yok... Daha başlık bile belli olmadı. Elimden bir şey gelmez. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
How much can they give me? | Bana ne kadar verebilirler? Hiç. Ne kadar verebilirsin bana? Ne kadar verebilirsin bana? Bana ne kadar verebilirler? Hiç. Ne kadar verebilirsin bana? Ne kadar verebilirsin bana? Ne kadar verebilirsin bana? Bana ne kadar verebilirler? Hiç. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |