Search
English Turkish Sentence Translations Page 167858
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
The fight in the office? Everyone fights with their boss! | Ofisteki tartışma? Herkes patronuyla tartışır. Ofisteki kavga? Herkes patronuyla kavga eder. Ofisteki kavga? Herkes patronuyla kavga eder. Ofisteki tartışma? Herkes patronuyla tartışır. Ofisteki kavga? Herkes patronuyla kavga eder. Ofisteki kavga? Herkes patronuyla kavga eder. Ofisteki kavga? Herkes patronuyla kavga eder. Ofisteki tartışma? Herkes patronuyla tartışır. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
But this one ended up dead. | Ama bu ölümle bitmiş. Ama bu patron, olu bulundu. Ama bu patron, ölü bulundu. Ama bu ölümle bitmiş. Ama bu patron, ölü bulundu. Ama bu patron, ölü bulundu. Ama bu patron, ölü bulundu. Ama bu ölümle bitmiş. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
So what you're saying is that you never believed in her innocence? | Yani onun masumiyetine hiçbir zaman inanmadığını mı söylüyorsun? Onun masum olduguna hic inanmadigini mi soylemek istiyorsun? Onun masum olduğuna hiç inanmadığını mı söylemek istiyorsun? Yani onun masumiyetine hiçbir zaman inanmadığını mı söylüyorsun? Onun masum olduğuna hiç inanmadığını mı söylemek istiyorsun? Onun masum olduğuna hiç inanmadığını mı söylemek istiyorsun? Onun masum olduğuna hiç inanmadığını mı söylemek istiyorsun? Yani onun masumiyetine hiçbir zaman inanmadığını mı söylüyorsun? | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
How can you say that? What are you saying, Meyer? | Nasıl böyle söylersin? Ne diyorsun, Meyer? Bunu nasil soylersin? Ne demek istiyorsun, Meyer? Bunu nasıl söylersin? Ne demek istiyorsun, Meyer? Nasıl böyle söylersin? Ne diyorsun, Meyer? Bunu nasıl söylersin? Ne demek istiyorsun, Meyer? Bunu nasıl söylersin? Ne demek istiyorsun, Meyer? Bunu nasıl söylersin? Ne demek istiyorsun, Meyer? Nasıl böyle söylersin? Ne diyorsun, Meyer? | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
I'm saying that it no longer matters what we believe, | Bizim neye inandığımızın hiçbir önemi olmadığını. Demek istedigim, artik inandigimiz seyler onemli degil. Demek istediğim, artık inandığımız şeyler önemli değil. Bizim neye inandığımızın hiçbir önemi olmadığını. Demek istediğim, artık inandığımız şeyler önemli değil. Demek istediğim, artık inandığımız şeyler önemli değil. Demek istediğim, artık inandığımız şeyler önemli değil. Bizim neye inandığımızın hiçbir önemi olmadığını. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Lara is not getting out! | Lara dışarı çıkamayacak! Lara, serbest birakilmayacak! Lara, serbest bırakılmayacak! Lara dışarı çıkamayacak! Lara, serbest bırakılmayacak! Lara, serbest bırakılmayacak! Lara, serbest bırakılmayacak! Lara dışarı çıkamayacak! | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
And you have no idea how much I hate to say that. | Bunu söylemekten ne kadar nefret ettiğimi bilemezsin. Ve bunu soylemekten ne kadar nefret ettigimi bilemezsin. Ve bunu söylemekten ne kadar nefret ettiğimi bilemezsin. Bunu söylemekten ne kadar nefret ettiğimi bilemezsin. Ve bunu söylemekten ne kadar nefret ettiğimi bilemezsin. Ve bunu söylemekten ne kadar nefret ettiğimi bilemezsin. Ve bunu söylemekten ne kadar nefret ettiğimi bilemezsin. Bunu söylemekten ne kadar nefret ettiğimi bilemezsin. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
I will find someone to file the pleadings. | Davayı açacak birini bulurum. Davayi alacak birisini bulacagim. Davayı alacak birisini bulacağım. Davayı açacak birini bulurum. Davayı alacak birisini bulacağım. Davayı alacak birisini bulacağım. Davayı alacak birisini bulacağım. Davayı açacak birini bulurum. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
John, come on. John! | John, hadi ama. John! John, yapma ama. John! John, yapma ama. John! John, hadi ama. John! John, yapma ama. John! John, yapma ama. John! John, yapma ama. John! John, hadi ama. John! | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
John! For Christ's sakes! | John! Yüce Tanrım! John! Tanri askina! John! Tanrı aşkına! John! Yüce Tanrım! John! Tanrı aşkına! John! Tanrı aşkına! John! Tanrı aşkına! John! Yüce Tanrım! | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Come on. | Hadi ama. Haydi ama. Haydi ama. Hadi ama. Haydi ama. Haydi ama. Haydi ama. Hadi ama. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
We'll find Scout, okay? | Scout'u bulalım, olur mu? Scout'u bulacagiz, tamam mi? Scout'u bulacağız, tamam mı? Scout'u bulalım, olur mu? Scout'u bulacağız, tamam mı? Scout'u bulacağız, tamam mı? Scout'u bulacağız, tamam mı? Scout'u bulalım, olur mu? | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Thank you. | Sağol. Sag ol. Sağ ol. Sağol. Sağ ol. Sağ ol. Sağ ol. Sağol. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
"And give a big hug to Pengui, Little Pengui, Kiki and Opossumy. | Pengui, Little Pengui, Kiki ve... "Ve kucuk penguene, Kiki'ye ve Opossumy'e kocaman saril." "Ve küçük penguene, Kiki'ye ve Opossumy'e kocaman sarıl." Pengui, Little Pengui, Kiki ve... "Ve küçük penguene, Kiki'ye ve Opossumy'e kocaman sarıl." "Ve küçük penguene, Kiki'ye ve Opossumy'e kocaman sarıl." "Ve küçük penguene, Kiki'ye ve Opossumy'e kocaman sarıl." Pengui, Little Pengui, Kiki ve... | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
"Lots and lots of love, Mommy." | Seni çok çok seven, Annen. "Sevgilerimle, annen." "Sevgilerimle, annen." Seni çok çok seven, Annen. "Sevgilerimle, annen." "Sevgilerimle, annen." "Sevgilerimle, annen." Seni çok çok seven, Annen. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Should we write her back? | Cevap yazalım mı? Ona cevap yazalim mi? Ona cevap yazalım mı? Cevap yazalım mı? Ona cevap yazalım mı? Ona cevap yazalım mı? Ona cevap yazalım mı? Cevap yazalım mı? | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Can I have a quarter? | Bir çeyreklik alabilir miyim? Bir ceyreklik alabilir miyim? Bir çeyreklik alabilir miyim? Bir çeyreklik alabilir miyim? Bir çeyreklik alabilir miyim? Bir çeyreklik alabilir miyim? Bir çeyreklik alabilir miyim? Bir çeyreklik alabilir miyim? | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Can you have a quarter? | Bir çeyreklik alabilir misin? Bir ceyreklik alabilir misin? Bir çeyreklik alabilir misin? Bir çeyreklik alabilir misin? Bir çeyreklik alabilir misin? Bir çeyreklik alabilir misin? Bir çeyreklik alabilir misin? Bir çeyreklik alabilir misin? | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Yeah, but you know you can't spend these. | Evet ama bunları harcayamazsın. Tabii, ama biliyorsun bunlari harcayamazsin. Tabii, ama biliyorsun bunları harcayamazsın. Evet ama bunları harcayamazsın. Tabii, ama biliyorsun bunları harcayamazsın. Tabii, ama biliyorsun bunları harcayamazsın. Tabii, ama biliyorsun bunları harcayamazsın. Evet ama bunları harcayamazsın. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Because they come from the cottage where Mom and I used to take you | Çünkü annen ve ben bunları sen daha bebekken yazlıkta biriktirmiştik. cunku bunlar, annenle birlikte, seni bebekken goturdugumuz... Çünkü bunlar, annenle birlikte, seni bebekken götürdüğümüz... Çünkü annen ve ben bunları sen daha bebekken yazlıkta biriktirmiştik. Çünkü bunlar, annenle birlikte, seni bebekken götürdüğümüz... Çünkü bunlar, annenle birlikte, seni bebekken götürdüğümüz... Çünkü bunlar, annenle birlikte, seni bebekken götürdüğümüz... Çünkü annen ve ben bunları sen daha bebekken yazlıkta biriktirmiştik. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
when you were a baby. | ...kulubeden geldiler. ...kulübeden geldiler. ...kulübeden geldiler. ...kulübeden geldiler. ...kulübeden geldiler. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Then can I have them all? | Öyleyse hepsini alabilir miyim? O hâlde hepsi benim olabilir mi? O hâlde hepsi benim olabilir mi? Öyleyse hepsini alabilir miyim? O hâlde hepsi benim olabilir mi? O hâlde hepsi benim olabilir mi? O hâlde hepsi benim olabilir mi? Öyleyse hepsini alabilir miyim? | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Sure. | Tabii. Elbette. Elbette. Tabii. Elbette. Elbette. Elbette. Tabii. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
My wife, Lara Brennan, she was sent up here. | Karım, Lara Brennan, buraya sevk edilmiş. Karim, Lara Brennan, buraya gonderilmis. Karım, Lara Brennan, buraya gönderilmiş. Karım, Lara Brennan, buraya sevk edilmiş. Karım, Lara Brennan, buraya gönderilmiş. Karım, Lara Brennan, buraya gönderilmiş. Karım, Lara Brennan, buraya gönderilmiş. Karım, Lara Brennan, buraya sevk edilmiş. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Brennan, B R E N N A N. I'm sorry, but she can't have visitors. | Brennan, B R E N N A N. Üzgünüm ama eşinize ziyaret yasağı var. Brennan, B R E N N A N. uzgunum ama ziyaretci kabul edemez. Brennan, B R E N N A N. Üzgünüm ama ziyaretçi kabul edemez. Brennan, B R E N N A N. Üzgünüm ama eşinize ziyaret yasağı var. Brennan, B R E N N A N. Üzgünüm ama ziyaretçi kabul edemez. Brennan, B R E N N A N. Üzgünüm ama ziyaretçi kabul edemez. Brennan, B R E N N A N. Üzgünüm ama ziyaretçi kabul edemez. Brennan, B R E N N A N. Üzgünüm ama eşinize ziyaret yasağı var. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
That's ridiculous. I have to see her. | Çok saçma. Onu görmeliyim. Bu sacmalik. Onu gormem lazim. Bu saçmalık. Onu görmem lazım. Çok saçma. Onu görmeliyim. Bu saçmalık. Onu görmem lazım. Bu saçmalık. Onu görmem lazım. Bu saçmalık. Onu görmem lazım. Çok saçma. Onu görmeliyim. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Lara! Lara! I'm sorry. | Lara! Lara! Affedersiniz. Lara! Lara! uzgunum. Lara! Lara! Üzgünüm. Lara! Lara! Affedersiniz. Lara! Lara! Üzgünüm. Lara! Lara! Üzgünüm. Lara! Lara! Üzgünüm. Lara! Lara! Affedersiniz. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
You can't be in here! Hey, hey, stop. Stop right there. | Burada olmanız yasak! Hey, hey, dur bakalım orada. Burada olmamalisiniz! Dur bakalim. Orada kal. Burada olmamalısınız! Dur bakalım. Orada kal. Burada olmanız yasak! Hey, hey, dur bakalım orada. Burada olmamalısınız! Dur bakalım. Orada kal. Burada olmamalısınız! Dur bakalım. Orada kal. Burada olmamalısınız! Dur bakalım. Orada kal. Burada olmanız yasak! Hey, hey, dur bakalım orada. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Where you going? Hey, come back here. Lara! | Nereye gidiyorsun? Geri dön! Nereye gidiyorsun? Geri gel. Lara! Nereye gidiyorsun? Geri gel. Lara! Nereye gidiyorsun? Geri dön! Nereye gidiyorsun? Geri gel. Lara! Nereye gidiyorsun? Geri gel. Lara! Nereye gidiyorsun? Geri gel. Lara! Nereye gidiyorsun? Geri dön! | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Lara! Sir! | Lara! Lara! Bayım! Lara! Efendim! Lara! Efendim! Lara! Lara! Bayım! Lara! Efendim! Lara! Efendim! Lara! Efendim! Lara! Lara! Bayım! | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
What the hell is going on? My wife attempted suicide. | Burada neler oluyor? Karım intihara kalkışmış. Ne oluyor burada? Karim intihara tesebbus etmis. Ne oluyor burada? Karım intihara teşebbüs etmiş. Burada neler oluyor? Karım intihara kalkışmış. Ne oluyor burada? Karım intihara teşebbüs etmiş. Ne oluyor burada? Karım intihara teşebbüs etmiş. Ne oluyor burada? Karım intihara teşebbüs etmiş. Burada neler oluyor? Karım intihara kalkışmış. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
They brought her up here. I have to see her, please. | Buraya sevk edilmiş. Onu görmeliyim, lütfen. Buraya getirmisler. Onu gormem lazim, lutfen. Buraya getirmişler. Onu görmem lazım, lütfen. Buraya sevk edilmiş. Onu görmeliyim, lütfen. Buraya getirmişler. Onu görmem lazım, lütfen. Buraya getirmişler. Onu görmem lazım, lütfen. Buraya getirmişler. Onu görmem lazım, lütfen. Buraya sevk edilmiş. Onu görmeliyim, lütfen. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
She's not allowed visitors. So why isn't she in the ER? | Eşine ziyaretçi yasağı var. Peki neden Acil'de değil? Ziyaretci kabul etmesi yasak. O hâlde neden acil serviste degil? Ziyaretçi kabul etmesi yasak. O hâlde neden acil serviste değil? Eşine ziyaretçi yasağı var. Peki neden Acil'de değil? Ziyaretçi kabul etmesi yasak. O hâlde neden acil serviste değil? Ziyaretçi kabul etmesi yasak. O hâlde neden acil serviste değil? Ziyaretçi kabul etmesi yasak. O hâlde neden acil serviste değil? Eşine ziyaretçi yasağı var. Peki neden Acil'de değil? | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Because she's a transfer from County Jail. Just two minutes, please. | Şehir hapishanesinden buraya sevk edildi. İki dakika, lütfen. cunku hapishaneden nakledildi. Sadece iki dakikaligina, lutfen. Çünkü hapishaneden nakledildi. Sadece iki dakikalığına, lütfen. Şehir hapishanesinden buraya sevk edildi. İki dakika, lütfen. Çünkü hapishaneden nakledildi. Sadece iki dakikalığına, lütfen. Çünkü hapishaneden nakledildi. Sadece iki dakikalığına, lütfen. Çünkü hapishaneden nakledildi. Sadece iki dakikalığına, lütfen. Şehir hapishanesinden buraya sevk edildi. İki dakika, lütfen. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Two minutes. | İki dakika! iki dakika. İki dakika. İki dakika! İki dakika. İki dakika. İki dakika. İki dakika! | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Thank you. | Sağolun. Tesekkurler. Teşekkürler. Sağolun. Teşekkürler. Teşekkürler. Teşekkürler. Sağolun. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
So, The Life and Times of Don Quixote. | Don Kişot'un Yaşamı ve Maceraları. Pekâlâ, Don Kisot'un Hayati. Pekâlâ, Don Kişot'un Hayatı. Don Kişot'un Yaşamı ve Maceraları. Pekâlâ, Don Kişot'un Hayatı. Pekâlâ, Don Kişot'un Hayatı. Pekâlâ, Don Kişot'un Hayatı. Don Kişot'un Yaşamı ve Maceraları. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
What is it about? | Ne hakkındadır? Ne hakkinda? Ne hakkında? Ne hakkındadır? Ne hakkında? Ne hakkında? Ne hakkında? Ne hakkındadır? | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
That someone's belief in virtue is more important than virtue itself? | Namusun, namusun kendisinden daha önemli olduğuna inanan biri hakkında mı? Birisinin erdeme olan inanci, erdemin kendisinden daha mi onemlidir? Birisinin erdeme olan inancı, erdemin kendisinden daha mı önemlidir? Namusun, namusun kendisinden daha önemli olduğuna inanan biri hakkında mı? Birisinin erdeme olan inancı, erdemin kendisinden daha mı önemlidir? Birisinin erdeme olan inancı, erdemin kendisinden daha mı önemlidir? Birisinin erdeme olan inancı, erdemin kendisinden daha mı önemlidir? Namusun, namusun kendisinden daha önemli olduğuna inanan biri hakkında mı? | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Yes, that's in there. But what is it about? | Evet, o da var. Ama ne hakkındadır? Evet, bundan bahsediliyor. Ancak genel cercevede ne anlatiyor? Evet, bundan bahsediliyor. Ancak genel çerçevede ne anlatıyor? Evet, o da var. Ama ne hakkındadır? Evet, bundan bahsediliyor. Ancak genel çerçevede ne anlatıyor? Evet, bundan bahsediliyor. Ancak genel çerçevede ne anlatıyor? Evet, bundan bahsediliyor. Ancak genel çerçevede ne anlatıyor? Evet, o da var. Ama ne hakkındadır? | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Could it be about how rational thought destroys your soul? | Mantıklı düşüncelerin ruhunuzu nasıl da yok ettiği hakkında olabilir mi? Mantikli dusuncelerin ruhunuzu nasil yok ettigi hakkinda olabilir mi? Mantıklı düşüncelerin ruhunuzu nasıl yok ettiği hakkında olabilir mi? Mantıklı düşüncelerin ruhunuzu nasıl da yok ettiği hakkında olabilir mi? Mantıklı düşüncelerin ruhunuzu nasıl yok ettiği hakkında olabilir mi? Mantıklı düşüncelerin ruhunuzu nasıl yok ettiği hakkında olabilir mi? Mantıklı düşüncelerin ruhunuzu nasıl yok ettiği hakkında olabilir mi? Mantıklı düşüncelerin ruhunuzu nasıl da yok ettiği hakkında olabilir mi? | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Could it be about the triumph of irrationality and the power that's in that? | Mantıksızlığın zaferi ve bunun verdiği güç hakkında olabilir mi? Mantiksizligin zaferi ve sahip oldugu gucle alakali olabilir mi? Mantıksızlığın zaferi ve sahip olduğu güçle alakalı olabilir mi? Mantıksızlığın zaferi ve bunun verdiği güç hakkında olabilir mi? Mantıksızlığın zaferi ve sahip olduğu güçle alakalı olabilir mi? Mantıksızlığın zaferi ve sahip olduğu güçle alakalı olabilir mi? Mantıksızlığın zaferi ve sahip olduğu güçle alakalı olabilir mi? Mantıksızlığın zaferi ve bunun verdiği güç hakkında olabilir mi? | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
You know, we spend a lot of time trying to organize the world. | Dünyayı düzene sokmaya çalışmak için çok vakit harcadık. Farkindasinizdir, zamanimizi Dunya'yi duzeltmeye calisarak harciyoruz. Farkındasınızdır, zamanımızı Dünya'yı düzeltmeye çalışarak harcıyoruz. Dünyayı düzene sokmaya çalışmak için çok vakit harcadık. Farkındasınızdır, zamanımızı Dünya'yı düzeltmeye çalışarak harcıyoruz. Farkındasınızdır, zamanımızı Dünya'yı düzeltmeye çalışarak harcıyoruz. Farkındasınızdır, zamanımızı Dünya'yı düzeltmeye çalışarak harcıyoruz. Dünyayı düzene sokmaya çalışmak için çok vakit harcadık. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
We build clocks and calendars and we try and predict the weather. | Saatler ve takvimler yaptık hatta hava tahminleri yapmaya bile çalıştık. Saatler ve takvimler icat ediyor, havanin nasil olacagini tahmin etmeye calisiyoruz. Saatler ve takvimler icat ediyor, havanın nasıl olacağını tahmin etmeye çalışıyoruz. Saatler ve takvimler yaptık hatta hava tahminleri yapmaya bile çalıştık. Saatler ve takvimler icat ediyor, havanın nasıl olacağını tahmin etmeye çalışıyoruz. Saatler ve takvimler icat ediyor, havanın nasıl olacağını tahmin etmeye çalışıyoruz. Saatler ve takvimler icat ediyor, havanın nasıl olacağını tahmin etmeye çalışıyoruz. Saatler ve takvimler yaptık hatta hava tahminleri yapmaya bile çalıştık. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
But what part of our life is truly under our control? | Ama hayatımızın hangi parçası gerçek anlamda kontrolümüz altında ki? Peki ama hayatimizin hangi kismi bizim kontrolumuzde? Peki ama hayatımızın hangi kısmı bizim kontrolümüzde? Ama hayatımızın hangi parçası gerçek anlamda kontrolümüz altında ki? Peki ama hayatımızın hangi kısmı bizim kontrolümüzde? Peki ama hayatımızın hangi kısmı bizim kontrolümüzde? Peki ama hayatımızın hangi kısmı bizim kontrolümüzde? Ama hayatımızın hangi parçası gerçek anlamda kontrolümüz altında ki? | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
What if we choose to exist purely in a reality of our own making? | Ya kendi yarattığımız saf gerçeklik içinde yaşamayı seçiyorsak? Peki ya sadece kendi yarattigimiz gerceklikte hayatimizi surdurmek istesek? Peki ya sadece kendi yarattığımız gerçeklikte hayatımızı sürdürmek istesek? Ya kendi yarattığımız saf gerçeklik içinde yaşamayı seçiyorsak? Peki ya sadece kendi yarattığımız gerçeklikte hayatımızı sürdürmek istesek? Peki ya sadece kendi yarattığımız gerçeklikte hayatımızı sürdürmek istesek? Peki ya sadece kendi yarattığımız gerçeklikte hayatımızı sürdürmek istesek? Ya kendi yarattığımız saf gerçeklik içinde yaşamayı seçiyorsak? | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Does that render us insane? | Bu bizi çılgına çevirir mi? Bu bizi deli kilar mi? Bu bizi deli kılar mı? Bu bizi çılgına çevirir mi? Bu bizi deli kılar mı? Bu bizi deli kılar mı? Bu bizi deli kılar mı? Bu bizi çılgına çevirir mi? | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
And if it does, isn't that better than a life of despair? | Ve çevirirse, bir hayattan umudu kesmekten daha iyi olmaz mı? oyle olsa bile, bu umutsuzlukla dolu bir yasamdan daha iyi degil mi? Öyle olsa bile, bu umutsuzlukla dolu bir yaşamdan daha iyi değil mi? Ve çevirirse, bir hayattan umudu kesmekten daha iyi olmaz mı? Öyle olsa bile, bu umutsuzlukla dolu bir yaşamdan daha iyi değil mi? Öyle olsa bile, bu umutsuzlukla dolu bir yaşamdan daha iyi değil mi? Öyle olsa bile, bu umutsuzlukla dolu bir yaşamdan daha iyi değil mi? Ve çevirirse, bir hayattan umudu kesmekten daha iyi olmaz mı? | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
It's a course that investigates what drives men to be free, no matter the cost. | İnsanları, neye mal olursa olsun... Bu, bedeli ne olursa olsun, insanlari ozgur olmaya iten nedenleri arastiran bir ders. Bu, bedeli ne olursa olsun, insanları özgür olmaya iten nedenleri araştıran bir ders. İnsanları, neye mal olursa olsun... Bu, bedeli ne olursa olsun, insanları özgür olmaya iten nedenleri araştıran bir ders. Bu, bedeli ne olursa olsun, insanları özgür olmaya iten nedenleri araştıran bir ders. Bu, bedeli ne olursa olsun, insanları özgür olmaya iten nedenleri araştıran bir ders. İnsanları, neye mal olursa olsun... | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Some other teacher had dibs on Papillon? | Bazı öğretmenler Papillon'un üzerinde hak iddia etmez mi? Baska bir ogretmen "Kelebek" kitabini islemek icin senden once mi davrandi? Başka bir öğretmen "Kelebek" kitabını işlemek için senden önce mi davrandı? Başka öğretmenler Papillon'un üzerinde hak iddia etmedi mi? Başka bir öğretmen "Kelebek" kitabını işlemek için senden önce mi davrandı? Başka bir öğretmen "Kelebek" kitabını işlemek için senden önce mi davrandı? Başka bir öğretmen "Kelebek" kitabını işlemek için senden önce mi davrandı? Bazı öğretmenler Papillon'un üzerinde hak iddia etmez mi? | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
You escaped from jail seven times. | Hapishaneden 7 kere kaçtın. Hapisten yedi kere kacmissin. Hapisten yedi kere kaçmışsın. Hapishaneden 7 kere kaçtın. Hapisten yedi kere kaçmışsın. Hapisten yedi kere kaçmışsın. Hapisten yedi kere kaçmışsın. Hapishaneden 7 kere kaçtın. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
What do you want to know? | Ne öğrenmek istiyorsun? Ne ogrenmek istiyorsun? Ne öğrenmek istiyorsun? Ne öğrenmek istiyorsun? Ne öğrenmek istiyorsun? Ne öğrenmek istiyorsun? Ne öğrenmek istiyorsun? Ne öğrenmek istiyorsun? | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
How you escaped when no one else could. | Kimse kaçmazken sen nasıl başardın? Baska kimse yapamamisken, senin nasil kactigini. Başka kimse yapamamışken, senin nasıl kaçtığını. Kimse kaçmazken sen nasıl başardın? Başka kimse yapamamışken, senin nasıl kaçtığını. Başka kimse yapamamışken, senin nasıl kaçtığını. Başka kimse yapamamışken, senin nasıl kaçtığını. Kimse kaçmazken sen nasıl başardın? | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Balls and a little luck. | Cesaret ve biraz da şans. Cesaret ve biraz sansin yardimiyla. Cesaret ve biraz şansın yardımıyla. Cesaret ve biraz da şans. Cesaret ve biraz şansın yardımıyla. Cesaret ve biraz şansın yardımıyla. Cesaret ve biraz şansın yardımıyla. Cesaret ve biraz da şans. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
No prison in the world is airtight. | Dünyadaki her hapishaneden kaçılır. Her hapishanenin kendine ozgu kacis yollari vardir. Her hapishanenin kendine özgü kaçış yolları vardır. Dünyadaki her hapishaneden kaçılır. Her hapishanenin kendine özgü kaçış yolları vardır. Her hapishanenin kendine özgü kaçış yolları vardır. Her hapishanenin kendine özgü kaçış yolları vardır. Dünyadaki her hapishaneden kaçılır. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Each one has a key. You just have to find it. | Hepsinin bir anahtarı vardır. O anahtarı bulmalısın. Hepsinin bir anahtari vardir. onemli olan onu bulmak. Hepsinin bir anahtarı vardır. Önemli olan onu bulmak. Hepsinin bir anahtarı vardır. O anahtarı bulmalısın. Hepsinin bir anahtarı vardır. Önemli olan onu bulmak. Hepsinin bir anahtarı vardır. Önemli olan onu bulmak. Hepsinin bir anahtarı vardır. Önemli olan onu bulmak. Hepsinin bir anahtarı vardır. O anahtarı bulmalısın. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
How do you do that? | Bunu nasıl yaptın? Sen nasil buldun? Sen nasıl buldun? Bunu nasıl yaptın? Sen nasıl buldun? Sen nasıl buldun? Sen nasıl buldun? Bunu nasıl yaptın? | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
A lot of looking. | Gözlemleyerek. cok fazla baktim. Çok fazla baktım. Gözlemleyerek. Çok fazla baktım. Çok fazla baktım. Çok fazla baktım. Gözlemleyerek. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Especially at things that break up the daily routine. | Özellikle de günlük rutin işlerinde sorun çıktığı zamanlarda yaşananları. ozellikle gunluk rutini bozan seylere dikkat ettim. Özellikle günlük rutini bozan şeylere dikkat ettim. Özellikle de günlük rutin işlerinde sorun çıktığı zamanlarda yaşananları. Özellikle günlük rutini bozan şeylere dikkat ettim. Özellikle günlük rutini bozan şeylere dikkat ettim. Özellikle günlük rutini bozan şeylere dikkat ettim. Özellikle de günlük rutin işlerinde sorun çıktığı zamanlarda yaşananları. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Guards get comfortable doing the same thing day in, day out. | Gardiyanlar her gün aynı şeyleri yapmaktan gevşemiştir. Gardiyanlar gun asiri ayni seyleri yaptikca rahatlamaya baslarlar. Gardiyanlar gün aşırı aynı şeyleri yaptıkça rahatlamaya başlarlar. Gardiyanlar her gün aynı şeyleri yapmaktan gevşemiştir. Gardiyanlar gün aşırı aynı şeyleri yaptıkça rahatlamaya başlarlar. Gardiyanlar gün aşırı aynı şeyleri yaptıkça rahatlamaya başlarlar. Gardiyanlar gün aşırı aynı şeyleri yaptıkça rahatlamaya başlarlar. Gardiyanlar her gün aynı şeyleri yapmaktan gevşemiştir. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Something happens, that's when they make mistakes. | Hata yaptıkları zaman bir şeyler olur. Bir seyler olur, iste o zaman hata yaparlar. Bir şeyler olur, işte o zaman hata yaparlar. Hata yaptıkları zaman bir şeyler olur. Bir şeyler olur, işte o zaman hata yaparlar. Bir şeyler olur, işte o zaman hata yaparlar. Bir şeyler olur, işte o zaman hata yaparlar. Hata yaptıkları zaman bir şeyler olur. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
When you see it, you have to be ready. | Bir şeyler olduğunu gördüğün an hazırlıklı olmalısın. Hatayi yakaladiginda, hazir olmalisin. Hatayı yakaladığında, hazır olmalısın. Bir şeyler olduğunu gördüğün an hazırlıklı olmalısın. Hatayı yakaladığında, hazır olmalısın. Hatayı yakaladığında, hazır olmalısın. Hatayı yakaladığında, hazır olmalısın. Bir şeyler olduğunu gördüğün an hazırlıklı olmalısın. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
You have to have the entire plan already in place, | İçerideyken tüm planı yapmış olmalısın. Hapishaneden nasil cikacagini bilmesen bile,... Hapishaneden nasıl çıkacağını bilmesen bile,... İçerideyken tüm planı yapmış olmalısın. Hapishaneden nasıl çıkacağını bilmesen bile,... Hapishaneden nasıl çıkacağını bilmesen bile,... Hapishaneden nasıl çıkacağını bilmesen bile,... İçerideyken tüm planı yapmış olmalısın. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
even before you know how you're going to get out of jail. | Hatta daha hapisten nasıl kaçacağını kendin bile bilmeden önce. ...tum planin coktan hazir olmus olmali. ...tüm planın çoktan hazır olmuş olmalı. Hatta daha hapisten nasıl kaçacağını kendin bile bilmeden önce. ...tüm planın çoktan hazır olmuş olmalı. ...tüm planın çoktan hazır olmuş olmalı. ...tüm planın çoktan hazır olmuş olmalı. Hatta daha hapisten nasıl kaçacağını kendin bile bilmeden önce. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Escaping is easy, the hardest part is staying free. | Kaçış kolaydır. Zor olan özür kalmaktır. Kacmak isin kolay kismi, zor olan ise yakalanmamak. Kaçmak işin kolay kısmı, zor olan ise yakalanmamak. Kaçış kolaydır. Zor olan özür kalmaktır. Kaçmak işin kolay kısmı, zor olan ise yakalanmamak. Kaçmak işin kolay kısmı, zor olan ise yakalanmamak. Kaçmak işin kolay kısmı, zor olan ise yakalanmamak. Kaçış kolaydır. Zor olan özür kalmaktır. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
You have to know where you're gonna go and how you're gonna get there. | Nereye gideceğini ve oraya nasıl ulaşacağını bilmelisin. Nereye gidecegini ve oraya nasil gidecegini bilmek zorundasin. Nereye gideceğini ve oraya nasıl gideceğini bilmek zorundasın. Nereye gideceğini ve oraya nasıl ulaşacağını bilmelisin. Nereye gideceğini ve oraya nasıl gideceğini bilmek zorundasın. Nereye gideceğini ve oraya nasıl gideceğini bilmek zorundasın. Nereye gideceğini ve oraya nasıl gideceğini bilmek zorundasın. Nereye gideceğini ve oraya nasıl ulaşacağını bilmelisin. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
You have to know how they plan to catch you, where and when. | Seni yakalamak üzere yaptıkları planı bilmelisin. Yeri ve zamanı. Seni nerede ve ne zaman yakalamayi planladiklarini bilmek zorundasin. Seni nerede ve ne zaman yakalamayı planladıklarını bilmek zorundasın. Seni yakalamak üzere yaptıkları planı bilmelisin. Yeri ve zamanı. Seni nerede ve ne zaman yakalamayı planladıklarını bilmek zorundasın. Seni nerede ve ne zaman yakalamayı planladıklarını bilmek zorundasın. Seni nerede ve ne zaman yakalamayı planladıklarını bilmek zorundasın. Seni yakalamak üzere yaptıkları planı bilmelisin. Yeri ve zamanı. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Well, how the hell are you supposed to know that? | Bunu nasıl bileceksin ki? Tum bunlari nasil bilebilirim ki? Tüm bunları nasıl bilebilirim ki? Bunu nasıl bileceksin ki? Tüm bunları nasıl bilebilirim ki? Tüm bunları nasıl bilebilirim ki? Tüm bunları nasıl bilebilirim ki? Bunu nasıl bileceksin ki? | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
You pay off someone who knows. | Bilen birine para yedireceksin. Bilen birisine para odeyerek. Bilen birisine para ödeyerek. Bilen birine para yedireceksin. Bilen birisine para ödeyerek. Bilen birisine para ödeyerek. Bilen birisine para ödeyerek. Bilen birine para yedireceksin. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
And a lot depends on if the prison is in the country or the city. | Ayrıca hapishane şehirde mi, taşrada mı duruma göre çok değişken vardır. Tabii hapishanenin sehirde mi yoksa kasabada mi oldugu da onemli. Tabii hapishanenin şehirde mi yoksa kasabada mı olduğu da önemli. Ayrıca hapishane şehirde mi, taşrada mı duruma göre çok değişken vardır. Tabii hapishanenin şehirde mi yoksa kasabada mı olduğu da önemli. Tabii hapishanenin şehirde mi yoksa kasabada mı olduğu da önemli. Tabii hapishanenin şehirde mi yoksa kasabada mı olduğu da önemli. Ayrıca hapishane şehirde mi, taşrada mı duruma göre çok değişken vardır. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
City. | Şehirde. sehirde. Şehirde. Şehirde. Şehirde. Şehirde. Şehirde. Şehirde. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Pittsburgh's tough. | Pittsburgh zordur. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
So many bridges and tunnels they can block off. | Kapatabilecekleri bir sürü köprü ve tünel vardır. Kapatabilecekleri yuzlerce kopru ve tunel var. Kapatabilecekleri yüzlerce köprü ve tünel var. Kapatabilecekleri bir sürü köprü ve tünel vardır. Kapatabilecekleri yüzlerce köprü ve tünel var. Kapatabilecekleri yüzlerce köprü ve tünel var. Kapatabilecekleri yüzlerce köprü ve tünel var. Kapatabilecekleri bir sürü köprü ve tünel vardır. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
From the time they make the call, | O nadan itibaren haberleşmeye başlayacaklar. Aramayi yaptiklari andan itibaren,... Aramayı yaptıkları andan itibaren,... O nadan itibaren haberleşmeye başlayacaklar. Aramayı yaptıkları andan itibaren,... Aramayı yaptıkları andan itibaren,... Aramayı yaptıkları andan itibaren,... O nadan itibaren haberleşmeye başlayacaklar. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
the police can have the center of the city sealed tight in 15 minutes. | Polis 15 dakika içinde şehir merkezini koruma altına alabilir. ...polis, sehir merkezini 15 dakika icerisinde muhurleyebilir. ...polis, şehir merkezini 15 dakika içerisinde mühürleyebilir. Polis 15 dakika içinde şehir merkezini koruma altına alabilir. ...polis, şehir merkezini 15 dakika içerisinde mühürleyebilir. ...polis, şehir merkezini 15 dakika içerisinde mühürleyebilir. ...polis, şehir merkezini 15 dakika içerisinde mühürleyebilir. Polis 15 dakika içinde şehir merkezini koruma altına alabilir. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
How can they be so exact? | Nasıl bu kadar dakik olabiliyorlar? Nasil bu kadar dakik olabilirler? Nasıl bu kadar dakik olabilirler? Nasıl bu kadar dakik olabiliyorlar? Nasıl bu kadar dakik olabilirler? Nasıl bu kadar dakik olabilirler? Nasıl bu kadar dakik olabilirler? Nasıl bu kadar dakik olabiliyorlar? | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
After 9l11, Homeland Security made every city have a lockdown plan. | 9/11 olayından sonra Ulusal Güvenlik he şehir için bir tecrit planı yaptı. 11 Eylul'den sonra, Yurt ici Guvenlik Teskilati her sehrin koruma plani olmasini sagladi. 11 Eylül'den sonra, Yurt içi Güvenlik Teşkilatı her şehrin koruma planı olmasını sağladı. 9/11 olayından sonra Ulusal Güvenlik he şehir için bir tecrit planı yaptı. 11 Eylül'den sonra, Yurt içi Güvenlik Teşkilatı her şehrin koruma planı olmasını sağladı. 11 Eylül'den sonra, Yurt içi Güvenlik Teşkilatı her şehrin koruma planı olmasını sağladı. 11 Eylül'den sonra, Yurt içi Güvenlik Teşkilatı her şehrin koruma planı olmasını sağladı. 9/11 olayından sonra Ulusal Güvenlik he şehir için bir tecrit planı yaptı. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Downtown Pittsburgh, Philly, Boston, Minneapolis, 15 minutes. | Pittsburgh, Philly, Boston, Minneapolis, 15 dakika. Pittsburgh sehir merkezi, Philly, Boston, Minneapolis, hepsi 15 dakika. Pittsburgh şehir merkezi, Philly, Boston, Minneapolis, hepsi 15 dakika. Pittsburgh, Philly, Boston, Minneapolis, 15 dakika. Pittsburgh şehir merkezi, Philly, Boston, Minneapolis, hepsi 15 dakika. Pittsburgh şehir merkezi, Philly, Boston, Minneapolis, hepsi 15 dakika. Pittsburgh şehir merkezi, Philly, Boston, Minneapolis, hepsi 15 dakika. Pittsburgh, Philly, Boston, Minneapolis, 15 dakika. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
They can do D.C. In under 10. | Washington'da 10 dakika altında yapabiliyorlar. Baskenti 10 dakika icerisinde muhurleyebilirler. Başkenti 10 dakika içerisinde mühürleyebilirler. Washington'da 10 dakika altında yapabiliyorlar. Başkenti 10 dakika içerisinde mühürleyebilirler. Başkenti 10 dakika içerisinde mühürleyebilirler. Başkenti 10 dakika içerisinde mühürleyebilirler. Washington'da 10 dakika altında yapabiliyorlar. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Within 35 minutes, they can have cops at every tollbooth on the interstate | 35 dakika içinde, tüm şehirlerarası bilet gişelerine... 35 dakika icerisinde, eyaletler arasi yoldaki her gisede polisler olacak,... 35 dakika içerisinde, eyaletler arası yoldaki her gişede polisler olacak,... 35 dakika içinde, tüm şehirlerarası bilet gişelerine... 35 dakika içerisinde, eyaletler arası yoldaki her gişede polisler olacak,... 35 dakika içerisinde, eyaletler arası yoldaki her gişede polisler olacak,... 35 dakika içerisinde, eyaletler arası yoldaki her gişede polisler olacak,... 35 dakika içinde, tüm şehirlerarası bilet gişelerine... | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
and be running rolling stops on the secondary roads. | ...ve yan yollardaki mola yerlerine polis yerleştirebilirler. ...ve tum tali yollarda devriye gezecekler. ...ve tüm tali yollarda devriye gezecekler. ...ve yan yollardaki mola yerlerine polis yerleştirebilirler. ...ve tüm tali yollarda devriye gezecekler. ...ve tüm tali yollarda devriye gezecekler. ...ve tüm tali yollarda devriye gezecekler. ...ve yan yollardaki mola yerlerine polis yerleştirebilirler. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
They won't have your photograph yet, but they will have your description. | Henüz ellerinde fotoğrafın olmayacaktır ama bir tarif olacaktır. Henuz ellerinde fotografin olmayacak, ama tasvirin olacak. Henüz ellerinde fotoğrafın olmayacak, ama tasvirin olacak. Henüz ellerinde fotoğrafın olmayacaktır ama bir tarif olacaktır. Henüz ellerinde fotoğrafın olmayacak, ama tasvirin olacak. Henüz ellerinde fotoğrafın olmayacak, ama tasvirin olacak. Henüz ellerinde fotoğrafın olmayacak, ama tasvirin olacak. Henüz ellerinde fotoğrafın olmayacaktır ama bir tarif olacaktır. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
What if you can't get out? Thirty five minutes is not a lot of time. | Ya kaçamıyorsan? 35 dakika çok fazla bir süre değil. Peki ya kacamazsan? 35 dakika o kadar da uzun bir sure degil. Peki ya kaçamazsan? 35 dakika o kadar da uzun bir süre değil. Ya kaçamıyorsan? 35 dakika çok fazla bir süre değil. Peki ya kaçamazsan? 35 dakika o kadar da uzun bir süre değil. Peki ya kaçamazsan? 35 dakika o kadar da uzun bir süre değil. Peki ya kaçamazsan? 35 dakika o kadar da uzun bir süre değil. Ya kaçamıyorsan? 35 dakika çok fazla bir süre değil. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Then surrender. | Teslim ol. O zaman teslim olacaksin. O zaman teslim olacaksın. O zaman teslim olacaksın. O zaman teslim olacaksın. O zaman teslim olacaksın. Teslim ol. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Because they will shoot you on sight, along with anyone else you're with. | Çünkü seni ve yanında kim varsa gördükleri an vururlar. cunku seni gordukleri an vuracaklar, yanindakilerle birlikte. Çünkü seni gördükleri an vuracaklar, yanındakilerle birlikte. Çünkü seni ve yanında kim varsa gördükleri an vururlar. Çünkü seni gördükleri an vuracaklar, yanındakilerle birlikte. Çünkü seni gördükleri an vuracaklar, yanındakilerle birlikte. Çünkü seni gördükleri an vuracaklar, yanındakilerle birlikte. Çünkü seni ve yanında kim varsa gördükleri an vururlar. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Stay far away from the train and bus stations. | Otobüs ve tren istasyonlarından uzak dur. Tren ve otobus istasyonlarindan mumkun oldugunca uzak dur. Tren ve otobüs istasyonlarından mümkün olduğunca uzak dur. Otobüs ve tren istasyonlarından uzak dur. Tren ve otobüs istasyonlarından mümkün olduğunca uzak dur. Tren ve otobüs istasyonlarından mümkün olduğunca uzak dur. Tren ve otobüs istasyonlarından mümkün olduğunca uzak dur. Otobüs ve tren istasyonlarından uzak dur. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Forget the local airports. Leave from another state. | Yerel havaalanlarını boş ver. Başka bir şehirden git. Yerel havalimanini unut. Baska bir eyaletten git. Yerel havalimanını unut. Başka bir eyaletten git. Yerel havaalanlarını boş ver. Başka bir şehirden git. Yerel havalimanını unut. Başka bir eyaletten git. Yerel havalimanını unut. Başka bir eyaletten git. Yerel havalimanını unut. Başka bir eyaletten git. Yerel havaalanlarını boş ver. Başka bir şehirden git. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Second, identity. It's easy to find fake papers, | İkincisi, kimlik. Sahte kimlik bulmak kolaydır... ikinci olarak, kimlik. Sahte kagitlar bulmak kolaydir,... İkinci olarak, kimlik. Sahte kağıtlar bulmak kolaydır,... İkincisi, kimlik. Sahte kimlik bulmak kolaydır... İkinci olarak, kimlik. Sahte kağıtlar bulmak kolaydır,... İkinci olarak, kimlik. Sahte kağıtlar bulmak kolaydır,... İkinci olarak, kimlik. Sahte kağıtlar bulmak kolaydır,... İkincisi, kimlik. Sahte kimlik bulmak kolaydır... | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
harder to find ones that will get you through an airport. | ...seni havaalanından geçirecek kimliği bulmak zordur. ...zor olan seni havalimanindan gecirecek olanlari bulmak. ...zor olan seni havalimanından geçirecek olanları bulmak. ...seni havaalanından geçirecek kimliği bulmak zordur. ...zor olan seni havalimanından geçirecek olanları bulmak. ...zor olan seni havalimanından geçirecek olanları bulmak. ...zor olan seni havalimanından geçirecek olanları bulmak. ...seni havaalanından geçirecek kimliği bulmak zordur. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
You'll need a passport, a driver's license and a social security number. | Pasaport, sürücü ehliyeti ve kimlik numarasına ihtiyacın olacak. Bir pasaporta, ehliyete ve sosyal guvenlik numarasina ihtiyacin var. Bir pasaporta, ehliyete ve sosyal güvenlik numarasına ihtiyacın var. Pasaport, sürücü ehliyeti ve kimlik numarasına ihtiyacın olacak. Bir pasaporta, ehliyete ve sosyal güvenlik numarasına ihtiyacın var. Bir pasaporta, ehliyete ve sosyal güvenlik numarasına ihtiyacın var. Bir pasaporta, ehliyete ve sosyal güvenlik numarasına ihtiyacın var. Pasaport, sürücü ehliyeti ve kimlik numarasına ihtiyacın olacak. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
If you have to rent a car, find a place that will take a cash deposit. | Araba kiralamak zorunda kalırsan, nakit depozito kabul eden bir yer bul. Araba kiralamak zorunda kalirsan, nakit kabul eden bir yer bul. Araba kiralamak zorunda kalırsan, nakit kabul eden bir yer bul. Araba kiralamak zorunda kalırsan, nakit depozito kabul eden bir yer bul. Araba kiralamak zorunda kalırsan, nakit kabul eden bir yer bul. Araba kiralamak zorunda kalırsan, nakit kabul eden bir yer bul. Araba kiralamak zorunda kalırsan, nakit kabul eden bir yer bul. Araba kiralamak zorunda kalırsan, nakit depozito kabul eden bir yer bul. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
They'll still run a credit check, so use a real person's name on the ID. | Kredi kartını takip ediyor olacaklar. Yine de kontrolden gecirecekler, o yuzden kimliginde gercek insan adi kullan. Yine de kontrolden geçirecekler, o yüzden kimliğinde gerçek insan adı kullan. Kredi kartını takip ediyor olacaklar. Yine de kontrolden geçirecekler, o yüzden kimliğinde gerçek insan adı kullan. Yine de kontrolden geçirecekler, o yüzden kimliğinde gerçek insan adı kullan. Yine de kontrolden geçirecekler, o yüzden kimliğinde gerçek insan adı kullan. Kredi kartını takip ediyor olacaklar. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Third, destination. | Üçüncüsü, gidilecek yer. ucuncu olarak, varacagin yer. Üçüncü olarak, varacağın yer. Üçüncüsü, gidilecek yer. Üçüncü olarak, varacağın yer. Üçüncü olarak, varacağın yer. Üçüncü olarak, varacağın yer. Üçüncüsü, gidilecek yer. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
You want somewhere that doesn't attract American tourists. | Amerikalı turistlerin dikkat çekmeyeceği bir yere git. Amerikan turistlerin ilgisini cekmeyen bir yere gitmen lazim. Amerikan turistlerin ilgisini çekmeyen bir yere gitmen lazım. Amerikalı turistlerin dikkat çekmeyeceği bir yere git. Amerikan turistlerin ilgisini çekmeyen bir yere gitmen lazım. Amerikan turistlerin ilgisini çekmeyen bir yere gitmen lazım. Amerikan turistlerin ilgisini çekmeyen bir yere gitmen lazım. Amerikalı turistlerin dikkat çekmeyeceği bir yere git. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Think Yemen, and you get the idea. | Yemen'i düşün ve bu fikre alış. ornegin Yemen, konuyu anladin iste. Örneğin Yemen, konuyu anladın işte. Yemen'i düşün ve bu fikre alış. Örneğin Yemen, konuyu anladın işte. Örneğin Yemen, konuyu anladın işte. Örneğin Yemen, konuyu anladın işte. Yemen'i düşün ve bu fikre alış. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
And money, you'll need a truckload of it. | Ve para. Yüklü miktarda paraya ihtiyacın olacak. Ve para, bir kamyon dolusu paraya ihtiyacin olacak. Ve para, bir kamyon dolusu paraya ihtiyacın olacak. Ve para. Yüklü miktarda paraya ihtiyacın olacak. Ve para, bir kamyon dolusu paraya ihtiyacın olacak. Ve para, bir kamyon dolusu paraya ihtiyacın olacak. Ve para, bir kamyon dolusu paraya ihtiyacın olacak. Ve para. Yüklü miktarda paraya ihtiyacın olacak. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Everything's expensive, hotels, travel, information. | Her şey çok pahalı: otel, seyahat, bilgi alma. Her sey pahalidir; oteller, seyahat, bilgi. Her şey pahalıdır; oteller, seyahat, bilgi. Her şey çok pahalı: otel, seyahat, bilgi alma. Her şey pahalıdır; oteller, seyahat, bilgi. Her şey pahalıdır; oteller, seyahat, bilgi. Her şey pahalıdır; oteller, seyahat, bilgi. Her şey çok pahalı: otel, seyahat, bilgi alma. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
How much? | Ne kadar? Ne kadar lazim? Ne kadar lazım? Ne kadar lazım? Ne kadar lazım? Ne kadar lazım? Ne kadar? | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
Enough to last at least five, six years. | En az 5 6 yıl idare edecek kadar. En az bes alti yil idare edecek kadar. En az beş altı yıl idare edecek kadar. En az 5 6 yıl idare edecek kadar. En az beş altı yıl idare edecek kadar. En az beş altı yıl idare edecek kadar. En az beş altı yıl idare edecek kadar. En az 5 6 yıl idare edecek kadar. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |
You run out of money, you run out of friends. | Paran biterse, arkadaşın kalmaz. Paran biterse, arkadasin da kalmaz. Paran biterse, arkadaşın da kalmaz. Paran biterse, arkadaşın kalmaz. Paran biterse, arkadaşın da kalmaz. Paran biterse, arkadaşın da kalmaz. Paran biterse, arkadaşın da kalmaz. Paran biterse, arkadaşın kalmaz. | The Next Three Days-1 | 2010 | ![]() |