Search

English Turkish Sentence Translations Page 166742

English	Turkish	Film Name	Film Year	Details
Digging my life away out in the fields?	Hayatimi tarla kazarak geçirir miyim?	The Magnificent Seven-4	1960
Me, a farmer a peasant?	Ben, bir çiftçi bir köylü?	The Magnificent Seven-4	1960
You know what l�m saying, huh?	Ne söyledi¡gimi anliyor musun?	The Magnificent Seven-4	1960
Wherever they go Chris, Vin, Britt, the others	Nereye giderlerse Chris, Vin, Britt, di¡gerleri	The Magnificent Seven-4	1960
l go with them.	onlarla gidece¡gim.	The Magnificent Seven-4	1960
And if you think you, or anything you do, could make me change my mind, forget it.	Fikrimi de¡giºtirebilece¡gini düºünüyorsan, unut bunu.	The Magnificent Seven-4	1960
l want you to understand that.	Bunu iyice anlamani istiyorum.	The Magnificent Seven-4	1960
l want you to understand that	ªunu anlamani istiyorum ki,	The Magnificent Seven-4	1960
will get you nothing but this.	sana bundan baºka bir ºey getirmez.	The Magnificent Seven-4	1960
We�re going to hit Calvera,	Calvera´yi vuraca¡giz,	The Magnificent Seven-4	1960
maybe drive off some of his horses.	belki bir iki atini aliriz.	The Magnificent Seven-4	1960
Then if he attacks, he�ll be on foot.	Sonra saldirirsa, yayan kalmiº olacak.	The Magnificent Seven-4	1960
l�ll go with you. l know every rock.	Sizinle geliyorum. Her kayayi bilirim.	The Magnificent Seven-4	1960
No, you stay. You�re in charge here.	Hayir, kal. Sen buradan sorumlusun.	The Magnificent Seven-4	1960
l know l can.	Güvenebilece¡gimi biliyorum.	The Magnificent Seven-4	1960
They�ve left to hit the village. No.	Kasabaya saldirmak için gittiler. Hayir.	The Magnificent Seven-4	1960
We�d have heard shots.	Silah sesleri duyduk.	The Magnificent Seven-4	1960
They�ve gone.	Gittiler.	The Magnificent Seven-4	1960
Good evening.	Iyi akºamlar.	The Magnificent Seven-4	1960
You�ll be dead. All of you!	Öleceksiniz. Hepiniz.	The Magnificent Seven-4	1960
Like that!	Bunun gibi.	The Magnificent Seven-4	1960
lf that�s what you want.	Madem bunu istiyorsunuz.	The Magnificent Seven-4	1960
Do we have a choice?	ªansimiz var mi?	The Magnificent Seven-4	1960
Let�s talk.	Konuºalim.	The Magnificent Seven-4	1960
Things are turned around now, uh?	Iºler tersine döndü, hi?	The Magnificent Seven-4	1960
You�re wondering how.	Nasil oldu¡gunu düºünüyorsunuz.	The Magnificent Seven-4	1960
Your friends, they don�t like you very much any more.	Arkadaºlariniz, artik sizden pek fazla hoºanmiyorlar.	The Magnificent Seven-4	1960
You force them to make too many decisions.	Onlari çok fazla karar vermeye zorladiniz.	The Magnificent Seven-4	1960
With me, only one decision.	Benim yanimda, tek bir karar var.	The Magnificent Seven-4	1960
Do what l say.	Söyledi¡gimi yapin.	The Magnificent Seven-4	1960
You should not be surprised.	Kimse sizi ºaºirtamaz.	The Magnificent Seven-4	1960
My good friend Sotero, he arranged to let me come in.	Arkadaºim Sotero, benim gelmemi ayarladi.	The Magnificent Seven-4	1960
Well, anyway,	Evet, her neyse,	The Magnificent Seven-4	1960
to business!	iºimize bakalim!	The Magnificent Seven-4	1960
l could kill you all. You agree?	Hepinizi öldürebilirdim. Do¡gru mu?	The Magnificent Seven-4	1960
Well, you don�t disagree.	Karºi de¡gilsiniz.	The Magnificent Seven-4	1960
Anyway, l don�t want to kill you. Why so generous?	Neyse, öldürmek istemiyorum. Niye bu kadar cömertsin?	The Magnificent Seven-4	1960
Practical. They hear about it up north.	Basit. Bunu kuzeyde duyarlar.	The Magnificent Seven-4	1960
Maybe some friends of yours make more trouble for me.	Belki bazi arkadaºlariniz sorun çikartmaya devam eder.	The Magnificent Seven-4	1960
A man who never wants no trouble.	Asla sorun istemeyen biriyim.	The Magnificent Seven-4	1960
We have a saying here.	Burada bir söz vardir.	The Magnificent Seven-4	1960
A thief who steals from a thief is pardoned for 100 years.	Bir hirsizdan çalan baºka bir hirsiz 100 yil affedilir.	The Magnificent Seven-4	1960
All right, what does that leave? Only one thing. l pardon you.	Pekala, bu ne demek? Tek bir açiklamasi var. Sizi affediyorum.	The Magnificent Seven-4	1960
Ride on. Just like that?	Gidin. Bu kadar mi?	The Magnificent Seven-4	1960
l�ll make it easy for you. You want food?	Size kolaylik yapaca¡gim. Yiyecek ister misiniz?	The Magnificent Seven-4	1960
Give them food.	Onlara yiyecek ver.	The Magnificent Seven-4	1960
Water? All right. Water.	Su? Pekala. Su.	The Magnificent Seven-4	1960
Horses? Saddled and waiting.	At? E¡gerli ve bekliyor.	The Magnificent Seven-4	1960
Guns?	Silah?	The Magnificent Seven-4	1960
The guns... the gun belts, you take off and put here now.	Silahlar... kemerler, çikartin ve buraya koyun.	The Magnificent Seven-4	1960
What about these people?	Ya bu insanlar?	The Magnificent Seven-4	1960
What happens to these people will happen whether l kill you first or not.	Önce sizi öldürsem de öldürmesem de, bu insanlara olacak ºey yine olacak.	The Magnificent Seven-4	1960
Just a little gesture, huh?	Biraz daha hareket hi?	The Magnificent Seven-4	1960
To show these people who the real boss is.	Bu insanlara gerçek patronun kim oldu¡gunu göstermek için.	The Magnificent Seven-4	1960
You go, then l give you the guns back.	Gidin, sonra silahlarinizi geri veririm.	The Magnificent Seven-4	1960
l know you won�t use those guns against me.	Onlari bana karºi kullanmayaca¡ginizi biliyorum.	The Magnificent Seven-4	1960
Only a crazy man makes the same mistake twice.	Yalnizca çilginlar ayni hatayi iki kez yapar.	The Magnificent Seven-4	1960
l don�t understand why a man like you took the job in the first place. Hm? Why?	Senin gibi birinin böyle bir iºi nasil kabul etti¡gini anlayamiyorum. Hi? Neden?	The Magnificent Seven-4	1960
l wonder myself. No, come on. Come on, tell me why.	Ben de merak ediyorum. Hayir, hadi. Nedenini söyle.	The Magnificent Seven-4	1960
A fella l knew in El Paso took all his clothes off and jumped on a cactus.	El Paso´da biri, çiplak olarak kaktüsün üzerine atlamiºti.	The Magnificent Seven-4	1960
l asked him the same question: why?	Ona da aynisi sormuºtum: neden?	The Magnificent Seven-4	1960
He said ��lt seemed to be a good idea at the time.��	´´O zaman iyi bir fikir oldu¡gunu düºünmüºtüm´´ dedi.	The Magnificent Seven-4	1960
Good!	Iyi.	The Magnificent Seven-4	1960
Go get your clothes, your saddlebags. Anything you want, take it.	Elbiseleri, e¡gerleri, istedi¡gin her ºeyi al.	The Magnificent Seven-4	1960
Your friends in there owe you at least that much.	Oradaki arkadaºlarin daha fazlasini borçlu.	The Magnificent Seven-4	1960
Santos, pick up the carbines. Cirillo, the guns.	Santos, tüfekleri al. Cirillo, silahlar.	The Magnificent Seven-4	1960
You know, the first time l took a job as a hired gun,	Kiralik silahºör olarak ilk kez birine çaliºti¡gimda	The Magnificent Seven-4	1960
a fella told me ��Vin, you can�t afford to care.��	bir dostum ´´Vin, bunu yapamazsin´´ demiºti.	The Magnificent Seven-4	1960
There�s your problem.	Iºte senin sorunun.	The Magnificent Seven-4	1960
One thing l don�t need is somebody telling me my problem.	Istemedi¡gim tek ºey, birinin sorunumu söylemesi.	The Magnificent Seven-4	1960
Like l said before, that�s your problem.	Dedi¡gim gibi, bu senin sorunun.	The Magnificent Seven-4	1960
You got involved in this village and the people in it.	Bu kasabaya ve insanlarina ba¡glandin.	The Magnificent Seven-4	1960
Do you ever get tired of hearing yourself talk?	Hiç, kendi konuºmani dinlemekten sikildi¡gin oluyor mu?	The Magnificent Seven-4	1960
The reason l understand your problem so well	Sorununu bu kadar iyi anlamamin sebebi,	The Magnificent Seven-4	1960
is that l walked into the same trap myself.	ayni çikmaza benim de girmem.	The Magnificent Seven-4	1960
The first day we got here, l started thinking	Buraya ilk geldi¡gimizde, silahimi birakabilece¡gimi	The Magnificent Seven-4	1960
maybe l could put my gun away and settle down and get a little land,	ve biraz toprak alip si¡gir yetiºtirebilece¡gimi	The Magnificent Seven-4	1960
raise some cattle.	düºündüm.	The Magnificent Seven-4	1960
The things that these people know about me wouldn�t work against me.	Bu insanlarin hakkimda bildikleri, bana karºi de¡gil.	The Magnificent Seven-4	1960
l just didn�t want you to think you were the only sucker in town.	Kasabadaki tek budalanin sen oldu¡gunu düºünmeni istemedim.	The Magnificent Seven-4	1960
Can we go with you, Bernardo? No.	Seninle gidemez miyiz, Bernardo? Hayir.	The Magnificent Seven-4	1960
You like us, don�t you? l guess so.	Bizi seviyorsun de¡gil mi? Galiba.	The Magnificent Seven-4	1960
You�re one of us, aren�t you? Yeah, l�m one of us all right.	Sen bizden birisin de¡gil mi? Evet, bizden biriyim.	The Magnificent Seven-4	1960
Take us with you! Please?! No!	Bizi de yaninda götür. Lütfen? Hayir.	The Magnificent Seven-4	1960
We�re ashamed to live here. Our fathers are cowards.	Burada yaºamaktan utaniyoruz. Babalarimiz korkak.	The Magnificent Seven-4	1960
They are not cowards!	Babalariniz korkak de¡gil.	The Magnificent Seven-4	1960
You think l am brave because l carry a gun.	Silahim oldu¡gundan beni cesur saniyorsunuz.	The Magnificent Seven-4	1960
Your fathers are much braver because they carry responsibility.	Babalariniz sorumluluk taºidi¡gi için çok daha cesur.	The Magnificent Seven-4	1960
For you, your brothers, your sisters and your mothers.	Sizin, kardeºlerinizin ve anneleriniz için.	The Magnificent Seven-4	1960
This responsibility is like a big rock that weighs a ton.	Onlarin sorumlulu¡gu çok ama çok büyük.	The Magnificent Seven-4	1960
lt bends and it twists them until finally it buries them under the ground.	Bunun altinda eziliyorlar ve sonunda di¡ger tarafa göçüyorlar.	The Magnificent Seven-4	1960
Nobody says they have to do it. They do it because they love you and they want to.	Kimse bunu yapmalarini söylemiyor. Kendileri istiyor. Sizi seviyorlar.	The Magnificent Seven-4	1960
l have never had this kind of courage.	Hiçbir zaman bu tür cesaretim olmadi.	The Magnificent Seven-4	1960
Running a farm,	Ne olaca¡gi belli olmadan	The Magnificent Seven-4	1960
working like a mule, with no guarantee what will become of it this is bravery.	çiftlik iºletmek, eºek gibi çaliºmak. iºte cesaret bu.	The Magnificent Seven-4	1960
That�s why l never even started anything like that.	Bu yüzden böyle bir ºeye hiç baºlamadim.	The Magnificent Seven-4	1960
That�s why l never will.	Hiçbir zaman da baºlayamayaca¡gim.	The Magnificent Seven-4	1960
You�ll do much better on the other side of the border.	Sinirin di¡ger yaninda daha iyi olursunuz.	The Magnificent Seven-4	1960
There you can steal cattle, hold up trains.	Orada si¡gir çalabilir, tren soyabilirsiniz.	The Magnificent Seven-4	1960
All you have to face is a sheriff, a marshal.	Yalnizca ºerifle ya da askerle karºilaºirsiniz.	The Magnificent Seven-4	1960