Search

English Turkish Sentence Translations Page 166563

English	Turkish	Film Name	Film Year	Details
Your father's gone! That's not him!	Baban dönüştü! Bu o değil!	The Lost Future-1	2010
This wasn't your father anymore.	Bu artık baban değildi.	The Lost Future-1	2010
Kaleb was right.	Kaleb haklıydı.	The Lost Future-1	2010
I've been watching you for a long time.	Uzun zamandır seni gözlüyorum.	The Lost Future-1	2010
You can read.	Okuyabiliyorsun.	The Lost Future-1	2010
Like your father.	Baban gibi.	The Lost Future-1	2010
I knew him.	Tanıyorum.	The Lost Future-1	2010
It was his wish	Kendi isteğiydi.	The Lost Future-1	2010
That i made sure no harm came to you.	Benden seni kollamamı istedi.	The Lost Future-1	2010
Were you bitten?	Isırıldın mı?	The Lost Future-1	2010
No bleeding through the nose?	Burnunda kanama yok mu?	The Lost Future-1	2010
What do you mean? No...	Ne demek istiyorsun? Hayır...	The Lost Future-1	2010
We're not infected if that's what you're asking.	Bulaşmış değiliz, eğer sorduğun buysa.	The Lost Future-1	2010
Oh, yes, you are.	Evet, bulaştın.	The Lost Future-1	2010
A mutant has only to breathe on you	Seni bulaştırmak için...	The Lost Future-1	2010
To infect you.	bir mutantın üstüne nefes vermesi yeterli.	The Lost Future-1	2010
The bite is just quicker.	Isırık daha hızlıdır.	The Lost Future-1	2010
There is still time,	Henüz vakit var,	The Lost Future-1	2010
But there will be more of them,	ama zamanla çoğalacaklar,	The Lost Future-1	2010
So follow me.	bu yüzden benimle gel.	The Lost Future-1	2010
There's nothing wrong with us.	Bizde yanlış olan bir şey yok.	The Lost Future-1	2010
Your mouth will go dry,	Ağzın kuruyacak,	The Lost Future-1	2010
And your thirst will be unquenchable.	ve susuzluğun dindirilemez olacak..	The Lost Future-1	2010
Your lungs will tighten,	Akciğerlerin daralacak,	The Lost Future-1	2010
Your nose will bleed and your eyes will sting,	burnun kanayacak ve gözlerin iğnelenecek,	The Lost Future-1	2010
Then your heart will race.	sonra kalbin hızlanacak.	The Lost Future-1	2010
Now, follow me.	Şimdi, beni takip et.	The Lost Future-1	2010
If we're infected,	Eğer bulaşmışsak,	The Lost Future-1	2010
Why did you get so close?	neden bu kadar yakınımıza geldin?	The Lost Future-1	2010
I'm immune.	Ben bağışıklıyım.	The Lost Future-1	2010
What's "immune?"	Bağışıklık ne?	The Lost Future-1	2010
I can't catch the disease.	Hastalığı kapamam.	The Lost Future-1	2010
The cure is a powder,	İlacı bir toz,	The Lost Future-1	2010
A yellow powder.	sarı bir toz.	The Lost Future-1	2010
There wasn't much of it,	Çok fazla yoktu,	The Lost Future-1	2010
And what little is left will be hard to get.	ve kalan az miktarı elde etmek zor olacak.	The Lost Future-1	2010
We have water, but there's no food.	Suyumuz var, ama yiyecek yok.	The Lost Future-1	2010
Don't worry, they can't get in.	Endişe etme, buraya giremezler.	The Lost Future-1	2010
Yeah, but won't they leave?	Evet, ama gitmeyecekler mi?	The Lost Future-1	2010
They want to kill like rabid dogs.	Kuduz köpekler gibi öldürmek istiyorlar.	The Lost Future-1	2010
Then we must pray,	O halde dua etmeliyiz,	The Lost Future-1	2010
Put ourselves in god's hands.	kendimizi Tanrı'nın ellerine bırakmalıyız.	The Lost Future-1	2010
We must have faith.	İnançlı olmalıyız.	The Lost Future-1	2010
Gather round	Yaklaşın,	The Lost Future-1	2010
And let us pray.	ve duaya başlayalım.	The Lost Future-1	2010
Oh, lord, be with us,	Tanrı'm, bizimle ol,	The Lost Future-1	2010
Protect us from this evil...	bizleri koru ...	The Lost Future-1	2010
Are you taking us to the yellow powder?	Bizi sarı toza mı götürüyorsun?	The Lost Future-1	2010
We must first go to my home.	Önce evime uğramalıyız.	The Lost Future-1	2010
There are things we need to pick up.	Almamız gereken şeyler var.	The Lost Future-1	2010
How come the beasts never found you out here?	Nasıl oldu da mutantlar bugüne kadar seni bulamadılar?	The Lost Future-1	2010
They're frightened of water.	Sudan korkuyorlar.	The Lost Future-1	2010
Helps keep them at bay.	Böylece sahilden ileri gidemiyorlar.	The Lost Future-1	2010
They'll never cross this water.	Asla bu suyu geçmeyeceklerdir.	The Lost Future-1	2010
Did you build this?	Sen mi inşa ettin?	The Lost Future-1	2010
It's from the old world.	Eski dünyadan kalma.	The Lost Future-1	2010
I just patched it up.	Sadece yama yaptım.	The Lost Future-1	2010
Neenah.	Neenah.	The Lost Future-1	2010
He is jaret's son.	Jaret'in oğlu.	The Lost Future-1	2010
He doesn't belong here.	Buraya ait değil.	The Lost Future-1	2010
They need our help.	Yardıma ihtiyaçları var.	The Lost Future-1	2010
Their village was attacked by mutants.	Mutantlar köylerine saldırmış.	The Lost Future-1	2010
You brought infected people here,	Bulaşmış insanları buraya, evimize...	The Lost Future-1	2010
To our home?	...mi getirdin?	The Lost Future-1	2010
They weren't bitten.	Isırılmadılar.	The Lost Future-1	2010
They still have some time.	Hâlâ zamanları var.	The Lost Future-1	2010
Neenah!	Neenah!	The Lost Future-1	2010
He can read.	Okuyabiliyor.	The Lost Future-1	2010
How can you be so reckless?	Nasıl bu kadar kayıtsız olabiliyorsun?	The Lost Future-1	2010
Don't you see what this means?	Ne anlama geldiğini görmüyor musun?	The Lost Future-1	2010
It means you've put us in danger.	Bizi tehlikeye attın.	The Lost Future-1	2010
He's a boy.	Bu bir oğlan.	The Lost Future-1	2010
How can he do what jaret did?	Jaret'in yaptıklarını nasıl yapabilir?	The Lost Future-1	2010
It's worth the risk.	Riske değer.	The Lost Future-1	2010
This is our son,	Bu oğlumuz,	The Lost Future-1	2010
Persk.	Persk.	The Lost Future-1	2010
It's been a while since he's seen others.	Başkalarını görmeyeli epey zaman oldu.	The Lost Future-1	2010
Hi. I'm dorel	Merhaba. Ben Dorel...	The Lost Future-1	2010
Persk...	Persk...	The Lost Future-1	2010
The beasts have gone.	Mutantlar gittiler.	The Lost Future-1	2010
There might be other survivors from our tribe out there	Kabilemizden hayatta kalan ve yardıma ihtiyacı olan...	The Lost Future-1	2010
Who need our help.	...başka insanlar olabilir.	The Lost Future-1	2010
No one else survived,	Başka hayatta kalan yok,	The Lost Future-1	2010
And neither will we if we open this door.	ve bu kapıyı açarsak bizden de kalan olmayacak.	The Lost Future-1	2010
Kaleb is not dead.	Kaleb ölmedi.	The Lost Future-1	2010
I'm sorry, miru.	Üzgünüm, Miru.	The Lost Future-1	2010
He isn't dead!	O ölmedi!	The Lost Future-1	2010
Neenah...	Neenah...	The Lost Future-1	2010
Neenah, don't be angry.	Neenah, kızma.	The Lost Future-1	2010
I'm scared, amal.	Korkuyorum, Amal.	The Lost Future-1	2010
I know what you're going to do.	Ne yapmak istediğini biliyorum.	The Lost Future-1	2010
If kaleb can do what his father did,	Kaleb babasının yaptığını yapabilirse,	The Lost Future-1	2010
Think what that would mean.	ne anlama geleceğini bir düşün.	The Lost Future-1	2010
But for you to go back there...	Ama senin için oraya tekrar gitmek...	The Lost Future-1	2010
You were so lucky to get out the last time.	Geçen sefer dışarı çıkabilmekle çok şanslıydın.	The Lost Future-1	2010
Then think of persk.	Ayrıca Persk'i düşün.	The Lost Future-1	2010
Why should he have to grow up in a world	Neden insanların saklanarak yaşadığı bir dünyada...	The Lost Future-1	2010
Where people live in hiding?	...büyümeya mecbur kalsın?	The Lost Future-1	2010
It's been good enough for us.	Bizim için yeterince iyiydi.	The Lost Future-1	2010
We're happy here, aren't we?	Burada mutluyuz, değil miyiz?	The Lost Future-1	2010