• en flag English
    • tr flag Turkish

Search

English Turkish Sentence Translations Page 165029

English Turkish Film Name Film Year Details
...in six months instead of eight. ...süpermarket raflarına gitsin. ...yumurtadan süpermarketlere. ...yumurtadan süpermarketlere. The Informant!-1 2009 info-icon
Where are you? Neredesin? Aklın nerede? Aklın nerede? The Informant!-1 2009 info-icon
Hey, you look great. Harika görünüyorsun. The Informant!-1 2009 info-icon
They got the first wall of the stables up today. See that? Ahırın ilk duvarını bugün çıktılar, gördün mü? Bugün ahırın ilk tahtasını çaktılar. Gördün mü? Bugün ahırın ilk tahtasını çaktılar. Gördün mü? The Informant!-1 2009 info-icon
You know they're doing a new thing in hydroponics? Su biliminde yeni gelişmeler var, biliyor musun? Hidroponi ile yeni bir şey deniyorlar, duydun mu? Hidroponi ile yeni bir şey deniyorlar, duydun mu? The Informant!-1 2009 info-icon
They're now feeding lysine to the jumbo shrimp. Karidesleri lisin ile beslemeye başlamışlar. Karidesi lizin ile besliyorlar. Karidesi lizin ile besliyorlar. The Informant!-1 2009 info-icon
You're a jumbo shrimp and one day some corn goes floating by. Karides olduğunu farz et, bir bakmışsın yanında bir mısır yüzüyor. Sen bir karidessin ve bir gün bakıyorsun ki mısır içinde yüzüyorsun. Sen bir karidessin ve bir gün bakıyorsun ki mısır içinde yüzüyorsun. The Informant!-1 2009 info-icon
What do you think about that? Ne düşünürdün? Bu işe ne dersin? Bu işe ne dersin? The Informant!-1 2009 info-icon
Weird, right? Garip, değil mi? Çok tuhaf, değil mi? Çok tuhaf, değil mi? The Informant!-1 2009 info-icon
There's an opening in the plant in Mexico. Meksika'daki yeni bina açılıyor. Meksika'daki fabrikada bir açılış var. Meksika'daki fabrikada bir açılış var. The Informant!-1 2009 info-icon
They might need me to go down and set some stuff up. Oraya gidip bazı ayarlamalar yapmam gerekebilir. Oraya gidip bazı şeyleri ayarlamama ihtiyaçları var. Oraya gidip bazı şeyleri ayarlamama ihtiyaçları var. The Informant!-1 2009 info-icon
What do you think about Mexico? Meksika hakkında ne düşünüyorsunuz? Meksika'ya ne dersin? Meksika'ya ne dersin? The Informant!-1 2009 info-icon
I thought we were getting horses. At aldığımızı düşünüyordum. Ata bineriz sanmıştım. Ata bineriz sanmıştım. The Informant!-1 2009 info-icon
That's what Spanish bullfighters say. İspanyol matadorlar böyle söyler. İspanyol matadorların söyledikleri bir söz. İspanyol matadorların söyledikleri bir söz. The Informant!-1 2009 info-icon
But it's also what the Japanese call the high end tuna sushi. Ama Japonlar ton balığından yapılan suşi'ye de bu adı verir. Ama Japonlar da en iyi orkinos suşisi anlamında kullanıyor. Ama Japonlar da en iyi orkinos suşisi anlamında kullanıyor. The Informant!-1 2009 info-icon
Toro. Raw fish. Toro. Çiğ balık. The Informant!-1 2009 info-icon
Who went first on that one? The guy without the grill. Kimin aklına gelmiş ki? Izgarası olmayan biri kesin. Bunu ilk kim denemiş olabilir ki? Izgarası olmayan bir adam olmalı. Bunu ilk kim denemiş olabilir ki? Izgarası olmayan bir adam olmalı. The Informant!-1 2009 info-icon
I've been to Tokio. They sell little girl underwear... Tokyo'ya gitmiştim. Ginza'da, ana caddedeki... Tokyo'da bulunmuştum. Adamlar küçük kız çamaşırlarını... Tokyo'da bulunmuştum. Adamlar küçük kız çamaşırlarını... The Informant!-1 2009 info-icon
...in the vending machines right on the main drag, the Ginza, or whatever. ...otomatlarda, küçük kızların iç çamaşırları satıyorlar. ...ve onların avukatlarını istemeyeceksin. Tamam, istemeyeceğim. ...Tokyo'nun göbeğinde, Ginza'da, otomatik satış makinesinde satıyorlardı. ...Tokyo'nun göbeğinde, Ginza'da, otomatik satış makinesinde satıyorlardı. The Informant!-1 2009 info-icon
Guys in suits buying used girl panties. How is that okay? That's not okay. Takım elbiseli adamlar bu kullanılmış iç çamaşırlarını alıyorlar. Normal mi? Değil. Takım elbiseli adamlar, kızların kullanılmış iç çamaşırlarını alıyorlar. Takım elbiseli adamlar, kızların kullanılmış iç çamaşırlarını alıyorlar. The Informant!-1 2009 info-icon
There's a Mr. Nakawara calling from the Ajinomoto Corporation. Ajinomoto şirketinden Bay Nakawara arıyor. Ajinomoto Şirketi'nden Bay Nakawara hatta. Ajinomoto Şirketi'nden Bay Nakawara hatta. The Informant!-1 2009 info-icon
He says you know him and he needs to speak with you. Onu tanıdığınızı ve sizinle konuşmak istediğini söylüyor. Onu tanıdığınızı ve sizinle konuşması gerektiğini söylüyor. Onu tanıdığınızı ve sizinle konuşması gerektiğini söylüyor. The Informant!-1 2009 info-icon
Yeah, put him through. Evet, bağlayıver. Peki, bağla. Peki, bağla. The Informant!-1 2009 info-icon
It's the Japanese. There's this guy, Nakawara. He works at Ajinomoto. Japonlar. Şu Nakawara denen adam. Ajinomoto'da çalışıyor. Nakawara, Japonyalı. Ajinomoto'da çalışıyor. Nakawara, Japonyalı. Ajinomoto'da çalışıyor. The Informant!-1 2009 info-icon
He was here a couple weeks ago. You met him. Bir kaç hafta önce buradaydı. Onunla tanışmıştınız. Birkaç hafta önce buradaydı. Tanışmıştınız. Birkaç hafta önce buradaydı. Tanışmıştınız. The Informant!-1 2009 info-icon
I've been talking to him at work, but sometimes from home... Onunla telefonda konuşuyorum, bazen işte... Onunla pek çok defa telefonda konuştum, zaman farkından dolayı... Onunla pek çok defa telefonda konuştum, zaman farkından dolayı... The Informant!-1 2009 info-icon
...because of the time difference. ...bazen de evde, aradaki zaman farkına göre değişiyor. ...bazısı işteyken, bazısı evdeyken. ...bazısı işteyken, bazısı evdeyken. The Informant!-1 2009 info-icon
Mick, this guy knew everything. Everything. Mick, bu adam her şeyi biliyor. Her şeyi. The Informant!-1 2009 info-icon
He says to me, "Hey, you know that total nightmare you guys had May, June, July?" Bana ''Mayıs, Haziran, Temmuz'da yaşadığınız kabuslar da neydi öyle?'' diyor. "Mayıs, Haziran, Temmuz ayları sizin için tam bir kabus gibiydi, değil mi?" dedi. "Mayıs, Haziran, Temmuz ayları sizin için tam bir kabus gibiydi, değil mi?" dedi. The Informant!-1 2009 info-icon
Before I ask him what he's talking about, he goes: Ona sormadan ''ADM, bu aylarda... Daha sen neden bahsediyorsun bile diyemeden devam etti: Daha sen neden bahsediyorsun bile diyemeden devam etti: The Informant!-1 2009 info-icon
"Those months when ADM was losing $7 million a month in the lysine business." ...lisin işinde 7 milyon dolar kaybetmiş'' diye devam ediyor. "Bunlar, ADM'nin lizin işinden aylık 7 milyon dolar kaybettiği aylar." dedi. "Bunlar, ADM'nin lizin işinden aylık 7 milyon dolar kaybettiği aylar." dedi. The Informant!-1 2009 info-icon
Mick, I couldn't believe it. Mick, ben inanamadım. Mick, buna inanamıyorum. Mick, buna inanamıyorum. The Informant!-1 2009 info-icon
He goes on to tell me that one of our highest paid employees... Bana yüksek maaşlı çalışanlarımızdan birinin... Ardından bana yüksek maaşlı çalışanlarımızdan birinin... Ardından bana yüksek maaşlı çalışanlarımızdan birinin... The Informant!-1 2009 info-icon
...is actually an employee of Ajinomoto, who is sabotaging the plant. ...aynı zamanda Ajinomoto adına çalıştığını ve tesisi sabote ettiğini söyledi. ...aslında üretimi sabote eden bir Ajinomoto çalışanı olduğunu söyledi. ...aslında üretimi sabote eden bir Ajinomoto çalışanı olduğunu söyledi. The Informant!-1 2009 info-icon
They're injecting a virus into the dextrose and contaminating the whole deal. Dekstroz’un içine virüs enjekte ediyorlar ve bütün olayı mahvediyorlar. Glikoza virüs enjekte edip tüm çalışmalarımıza bulaştırıyorlar. Glikoza virüs enjekte edip tüm çalışmalarımıza bulaştırıyorlar. The Informant!-1 2009 info-icon
That's the problem. Problem bu. İşte sorunumuz bu. İşte sorunumuz bu. The Informant!-1 2009 info-icon
I'm telling you, Mick, it's like Rising Sun. Sana söylüyorum, Mick, bu Yükselen Güneş... Sana diyorum, Mick, güneşin doğması gibi bir şey bu. Sana diyorum, Mick, güneşin doğması gibi bir şey bu. The Informant!-1 2009 info-icon
It's like the Crichton novel. It's just like that. ...bu Crichton'ın romanı gibi. Bu kadar işte. Crichton romanı gibi. Tıpkı onun gibi. Crichton romanı gibi. Tıpkı onun gibi. The Informant!-1 2009 info-icon
I go, "Why are you talking to me?" Know what he says? ''Neden bunu bana söylüyorsun'' dedim. Ne dedi biliyor musun? Sonra, "Bunu bana niye anlatıyorsun?" deyince ne dedi biliyor musun? Sonra, "Bunu bana niye anlatıyorsun?" deyince ne dedi biliyor musun? The Informant!-1 2009 info-icon
Yeah, I know what he says. Evet, ne dediğini biliyorum. Evet, evet, bilmez miyim hiç! Evet, evet, bilmez miyim hiç! The Informant!-1 2009 info-icon
How much does he want? Ne kadar istiyormuş? Ne kadar istiyor? Ne kadar istiyor? The Informant!-1 2009 info-icon
Ten million dollars. 10 milyon dolar. The Informant!-1 2009 info-icon
Ten million, but that gives you the identity of the saboteur... 10 milyon, ama size sabotajcının kimliğini verecek. On milyon karşılığında sabotajcının kimliğini,... On milyon karşılığında sabotajcının kimliğini,... The Informant!-1 2009 info-icon
...the secret identity, and a new lysine bug that is immune to the virus. Gizli kimliği ve virüse karşı bağışıklığı olan yeni bir lisin böceği verecek. The Informant!-1 2009 info-icon
We have the plant up and running in three days. 3 gün içinde tesisi yeniden çalışır hale getireceğiz. 3 gün içinde kurup üretime başlayabiliriz. 3 gün içinde kurup üretime başlayabiliriz. The Informant!-1 2009 info-icon
How well do you know this guy? Bu adamı ne kadar iyi tanıyorsun? Peki bu adamı ne kadar iyi tanıyorsun? Peki bu adamı ne kadar iyi tanıyorsun? The Informant!-1 2009 info-icon
I met him when he was here. We've spoken on the phone half a dozen times. O buradayken tanıştık. 5 6 defa telefonda konuştuk. O buradayken tanışmıştık. Telefonda da birkaç kez konuşmuşluğumuz var. O buradayken tanışmıştık. Telefonda da birkaç kez konuşmuşluğumuz var. The Informant!-1 2009 info-icon
So not very well. Yani iyi tanımıyorsun. Öyleyse pek iyi sayılmaz. Öyleyse pek iyi sayılmaz. The Informant!-1 2009 info-icon
Very well? No, I wouldn't say that. Çok iyi mi? Öyle demezdim. Hayır, pek iyi diyemem tabii ki. Hayır, pek iyi diyemem tabii ki. The Informant!-1 2009 info-icon
If you hear from him again, talk him down on the price. Tekrar konuşurken, fiyatı düşürmeye çalış. Tekrar irtibata geçerseniz eğer fiyatı biraz düşürmesini söyle. Tekrar irtibata geçerseniz eğer fiyatı biraz düşürmesini söyle. The Informant!-1 2009 info-icon
Find out the least amount of money he'd settle for. En düşük ne kadara anlaşabileceğimizi bul. En az ne kadar paraya razı olacağını öğrenmek istiyorum. En az ne kadar paraya razı olacağını öğrenmek istiyorum. The Informant!-1 2009 info-icon
I mean, if we can get a bug that's resistant to the virus, this might be worth it. Yani, virüse dirençli böceği biz bulamıyorsak, buna değebilir. Yani, sonuçta virüsten etkilenmeyen bir cihaz alacaksak buna değmeli. Yani, sonuçta virüsten etkilenmeyen bir cihaz alacaksak buna değmeli. The Informant!-1 2009 info-icon
But keep this secret. Ama bunu sır olarak sakla. Ama bu aramızda sır olarak kalacak. Ama bu aramızda sır olarak kalacak. The Informant!-1 2009 info-icon
If there is a mole, I don't want him to know that we're on to him. Bir köstebek varsa, peşinde olduğumuzu bilmesini istemiyorum. Şayet böyle bir muhbir varsa yakasına yapıştığımızı bilmesini istemiyorum. Şayet böyle bir muhbir varsa yakasına yapıştığımızı bilmesini istemiyorum. The Informant!-1 2009 info-icon
This would be a great Place for some outlet stores. Burası bir satış mağazası için harika bir yer olurdu. Burası fabrika satış mağazaları için harika bir yer olurdu. Burası fabrika satış mağazaları için harika bir yer olurdu. The Informant!-1 2009 info-icon
People would come from all over southern Illinois, probably Missouri. Güney Illinois’den, belki de Missouri'den insanlar gelirdi. Illinois'in güneyinden, hatta Missouri'den bile insanlar buraya gelirdi. Illinois'in güneyinden, hatta Missouri'den bile insanlar buraya gelirdi. The Informant!-1 2009 info-icon
Famous name brand labels and appliances... Meşhur markalar ve ürünler ile... Her gün yüzde elliye varan indirimlerle ünlü markaların ürünleri. Her gün yüzde elliye varan indirimlerle ünlü markaların ürünleri. The Informant!-1 2009 info-icon
...at savings of up to 50 percent every day. ...günlük kar %50'lere varırdı. The Informant!-1 2009 info-icon
Maybe a food court with a Mexican place. Belki de içinde Meksika restoranı olan bir yemek alanı. Ya da içinde Meksika usulü yemek yapan bir yerinde olduğu lokanta merkezi. Ya da içinde Meksika usulü yemek yapan bir yerinde olduğu lokanta merkezi. The Informant!-1 2009 info-icon
The birds eat the bugs, the cars eat the birds, the rust eats the cars... Kuşlar böcekleri yer, arabalar kuşları, pas arabaları yer... Kuşlar böcekleri, arabalar kuşları, pas arabaları... Kuşlar böcekleri, arabalar kuşları, pas arabaları... The Informant!-1 2009 info-icon
...and new construction eats the rust. Corky! ...ve yeni inşaatlar pası. Corky! ...ve yeni yapılar da pası yer. Canikom! ...ve yeni yapılar da pası yer. Canikom! The Informant!-1 2009 info-icon
Alexander says there's a bat in his room. Alexander odasında yarasa olduğunu söylüyor. Alexander odasında bir yarasa olduğunu söylüyor. Alexander odasında bir yarasa olduğunu söylüyor. The Informant!-1 2009 info-icon
The FBI? FBI’ mı? FBI mı? FBI mı? The Informant!-1 2009 info-icon
I thought you wanted me to talk him down on the price. And I was doing it. Onunla fiyat indirimini konuşmamı istediğini sanıyordum. Öyle söyledin ve yapıyordum. Fiyatı aşağı çekmem için onunla konuşmamı istediğini sanıyordum, ben de öyle yaptım. Fiyatı aşağı çekmem için onunla konuşmamı istediğini sanıyordum, ben de öyle yaptım. The Informant!-1 2009 info-icon
We're not gonna sit back and let the Japanese fuck us sideways. Arkamıza yaslanıp Japonların bizi alaşağı etmesini beklemeyeceğiz. Öylece arkamıza yaslanıp Japonların bizi becermesine izin verecek halimiz yok. Öylece arkamıza yaslanıp Japonların bizi becermesine izin verecek halimiz yok. The Informant!-1 2009 info-icon
I don't understand. We weren't gonna mention it and now he's in on it? Anlamıyorum. Gizli tutacaktık ve şimdi onlar mı halledecek? Anlayamıyorum. Bundan söz etmeyecektik güya, ama şimdiden bu işe dahil mi oluyor? Anlayamıyorum. Bundan söz etmeyecektik güya, ama şimdiden bu işe dahil mi oluyor? The Informant!-1 2009 info-icon
Of course he's in on it. If there's a mole, it's a security issue. Tabi ki onlar halledecek. Bir köstebek varsa bu bir güvenlik sorunudur. Tabii ki, dahil olacak. Bir köstebek varsa bu bir güvenlik sorunudur. Tabii ki, dahil olacak. Bir köstebek varsa bu bir güvenlik sorunudur. The Informant!-1 2009 info-icon
I'll be sitting in with the FBI. Ben FBI ile çalışacağım. FBI'la ben ilgileneceğim. FBI'la ben ilgileneceğim. The Informant!-1 2009 info-icon
I already told you everything there is to tell. Zaten söylenecek her şeyi söyledim. Zaten anlatılabilecek her şeyi sana anlattım. Zaten anlatılabilecek her şeyi sana anlattım. The Informant!-1 2009 info-icon
I mean, what is the point? Yani, anlamı ne? Buna ne gerek var? Buna ne gerek var? The Informant!-1 2009 info-icon
Mark. Calm down. All right? Mark, sakin ol. Tamam mı? Mark. Sakinleş, tamam mı? Mark. Sakinleş, tamam mı? The Informant!-1 2009 info-icon
We don't like the idea of talking to the FBI any more than you do. FBI ile konuşma fikrini biz de beğenmiyoruz. FBI'la konuşma düşüncesinden biz de senin kadar haz etmiyoruz. FBI'la konuşma düşüncesinden biz de senin kadar haz etmiyoruz. The Informant!-1 2009 info-icon
They're just gonna tape the guy's calls, ask you a few questions. No big deal. Sadece adamın konuşmalarını kaydedip, bir kaç soru soracaklar. Büyütmeye gerek yok. Sadece adamın konuşmalarını banda alacaklar,... Sadece adamın konuşmalarını banda alacaklar,... The Informant!-1 2009 info-icon
Questions? Soru mu? The Informant!-1 2009 info-icon
Jesus. Yüce İsa. Tanrım. Tanrım. The Informant!-1 2009 info-icon
Mark? Mark? Mark. Mark. The Informant!-1 2009 info-icon
The FBI? FBI mı? The Informant!-1 2009 info-icon
Why do you have to talk to the FBI? It's their plant. Sen niye FBI ile konuşuyorsun? Bu onların tesisi. Sen niye FBI'yla konuşacakmışsın ki? Bu onların fabrikası. Sen niye FBI'yla konuşacakmışsın ki? Bu onların fabrikası. The Informant!-1 2009 info-icon
Just... Just let them talk to the FBI. Bırak onlar FBI ile konuşsun. Bırak onlar konuşsun. Bırak onlar konuşsun. The Informant!-1 2009 info-icon
Babe, I am really uncomfortable with this. Bebeğim, bundan çok rahatsızım. Hayatım, bu durumdan hiç hoşnut değilim. Hayatım, bu durumdan hiç hoşnut değilim. The Informant!-1 2009 info-icon
There are some things that are going on here. Burada dönen bir şeyler var. Burada bir şeyler oluyor. Burada bir şeyler oluyor. The Informant!-1 2009 info-icon
What does that mean, "things"? ''Bir şeyler'' ne demek oluyor? "Şeyler" derken neyi kastediyorsun? "Şeyler" derken neyi kastediyorsun? The Informant!-1 2009 info-icon
It just... It means that we have to be careful. Dikkatli olmamız gerektiği anlamına geliyor. Sadece dikkatli olmamız gerektiğini söylüyorum. Sadece dikkatli olmamız gerektiğini söylüyorum. The Informant!-1 2009 info-icon
Well, whatever you do, Corky, no matter what's going on... Ne yaparsan yap, Corky, ne olursa olsun... Ne yaparsan yap, canikom, ne olursa olsun... Ne yaparsan yap, canikom, ne olursa olsun... The Informant!-1 2009 info-icon
...just be honest with them and tell them the truth, okay? ...sadece, onlara karşı dürüst ol. Doğruyu söyle tamam mı? ...onlara karşı dürüst ol ve gerçeği anlat, tamam mı? ...onlara karşı dürüst ol ve gerçeği anlat, tamam mı? The Informant!-1 2009 info-icon
He said he wanted the money wired... Parayı İsviçre'deki bir hesaba... The Informant!-1 2009 info-icon
...into a numbered account in Switzerland... ...daha sonra da, Karayipler'deki bir hesaba... ...havale etmemi söyledi ve... ...havale etmemi söyledi ve... The Informant!-1 2009 info-icon
...and then also in the Caribbean. ...aktarmamızı söyledi. ...bir de Karayipler'e. ...bir de Karayipler'e. The Informant!-1 2009 info-icon
Uh... And when did you last have contact with him? En son ne zaman onunla bağlantı kurdunuz? Onunla en son ne zaman irtibata geçtiniz? Onunla en son ne zaman irtibata geçtiniz? The Informant!-1 2009 info-icon
Two days ago. 2 gün önce. The Informant!-1 2009 info-icon
But I think he's getting suspicious. Ama sanırım şüphelenmeye başladı. Ama bana kalırsa şüphelenmeye başlıyor. Ama bana kalırsa şüphelenmeye başlıyor. The Informant!-1 2009 info-icon
I've been dragging this thing along. I think if we don't make a move... Çok fazla oyalandık. Hamlemizi yapmazsak... Bu konuyu buraya kadar getirdim. Sanırım hamle yapmazsak... Bu konuyu buraya kadar getirdim. Sanırım hamle yapmazsak... The Informant!-1 2009 info-icon
I mean, he could already have backed down here. Yani çoktan geri adım atmış olabilir. Yani adam çoktan caymış olabilirdi. Yani adam çoktan caymış olabilirdi. The Informant!-1 2009 info-icon
And these calls, they've been coming in on your home line? Bu aramalar, evinize de mi yapıldı? Peki bu aramalar, evinizdeki hat üzerinden mi geliyor? Peki bu aramalar, evinizdeki hat üzerinden mi geliyor? The Informant!-1 2009 info-icon
Well, I have an ADM line at my house. It's a business line. Evimde de bir ADM hattı var. İş için kullanıyorum. Evimde ADM'ye ait bir hat var. İş görüşmeleri için. Evimde ADM'ye ait bir hat var. İş görüşmeleri için. The Informant!-1 2009 info-icon
They've been coming in on the business line. Aramalar bu iş hattından yapılıyordu. Aramalar bu hat üzerinden geliyor. Aramalar bu hat üzerinden geliyor. The Informant!-1 2009 info-icon
Well, I think we should start with... Pekala, sanırım telefonunuza bir kayıt... Bana kalırsa, telefonunuza... Bana kalırsa, telefonunuza... The Informant!-1 2009 info-icon
...putting a recording device on your phone. ...cihazı takarak başlamamalıyız. ...bir kayıt cihazı koyarak işe koyulmalıyız. ...bir kayıt cihazı koyarak işe koyulmalıyız. The Informant!-1 2009 info-icon
There's a sale at Bachrach's. Bachrach'te diye bir yer var. Bachrach's'da indirim var. Bachrach's'da indirim var. The Informant!-1 2009 info-icon
They have those Oscar de la Renta ties that nobody buys. Şu, Oscar de la Renta'nın kimsenin almadığı kravatlarını satıyorlar. Kimsenin almadığı Oscar de la Renta kravatlarından satıyorlar. Kimsenin almadığı Oscar de la Renta kravatlarından satıyorlar. The Informant!-1 2009 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 165024
  • 165025
  • 165026
  • 165027
  • 165028
  • 165029
  • 165030
  • 165031
  • 165032
  • 165033
  • …
  • »
  • »»
Restricted Mode:   
  • Contribute
  • About Us
  • Disclaimer
  • Contact