• en flag English
    • tr flag Turkish

Search

English Turkish Sentence Translations Page 164303

English Turkish Film Name Film Year Details
You good with that? No, I'm not. Sana uyar mi? Hayir, bana kesinlikle uymaz! Sana uyar mı? Hayır, bana kesinlikle uymaz! The Hangover-7 2009 info-icon
Guys, we are not sharing beds. What are we, 12 years old? Yatak matak paylasmayacagiz! Ne yani 12 yasinda miyiz? Yatak matak paylaşmayacağız! Ne yani 12 yaşında mıyız? The Hangover-7 2009 info-icon
Lisa, I apologize. How much is the villa? Lisa, kusuruma bakma. Süitlerin fiyatlari ne kadar? Lisa, kusuruma bakma. Süitlerin fiyatları ne kadar? The Hangover-7 2009 info-icon
Well, we have one villa available, and it's 4200 for the night. su anda geceligi 4200 dolar olan bir süitimiz müsait. Şu anda geceliği 4200 dolar olan bir süitimiz müsait. The Hangover-7 2009 info-icon
Is it awesome? It's pretty awesome. Güzel mi bari? Oldukça güzeldir. The Hangover-7 2009 info-icon
We'll take it. Give her your credit card. I can't give her my credit card. Tutuyoruz. Kredi kartini ver. Ona kredi kartimi veremem. Tutuyoruz. Kredi kartını ver. Ona kredi kartımı veremem. The Hangover-7 2009 info-icon
We'll split it. Are you crazy? No, this is on us. Hesabi paylasabiliriz. Aklini mi kaçirdin sen? Hayir, bunu biz hallederiz! Hesabı paylaşabiliriz. Aklını mı kaçırdın sen? Hayır, bunu biz hallederiz! The Hangover-7 2009 info-icon
You don't get it. Melissa checks my statements. Anlamiyorsun, Melissa hesap özetlerimi kontrol ediyor. Anlamıyorsun, Melissa hesap özetlerimi kontrol ediyor. The Hangover-7 2009 info-icon
We just need a credit card on file. Kredi kartiniza sadece giris yapmak için ihtiyacim var. Kredi kartınıza sadece giriş yapmak için ihtiyacım var. The Hangover-7 2009 info-icon
We won't charge you until check out, so you can figure it out then. Çikis yapana kadar kartinizdan ödeme alinmaz. Bu arada siz de durumu çözersiniz. Çıkış yapana kadar kartınızdan ödeme alınmaz. Bu arada siz de durumu çözersiniz. The Hangover-7 2009 info-icon
That's perfect. Thank you, Lisa. We'll deal with it tomorrow. Come on. Mükemmel, bu harika, sag ol Lisa. Yarin bir çaresine bakariz. Haydi. Mükemmel, bu harika, sağ ol Lisa. Yarın bir çaresine bakarız. Haydi. The Hangover-7 2009 info-icon
Can I ask you another question? LISA: Sure. Bir sey daha sorabilir miyim? Elbette. Bir şey daha sorabilir miyim? Elbette. The Hangover-7 2009 info-icon
You probably get this a lot. Bunu size daha önce de sormuslardir. Bunu size daha önce de sormuşlardır. The Hangover-7 2009 info-icon
This isn't the real Caesars Palace, is it? Burasi gerçekten de Sezar'in Sarayi mi? Burası gerçekten de Sezar'ın Sarayı mı? The Hangover-7 2009 info-icon
Did Caesar live here? Um, no. Sezar burada mi yasamis? Hayir. Sezar burada mı yaşamış? Hayır. The Hangover-7 2009 info-icon
I didn't think so. Ben de öyle düsünmüstüm zaten. Ben de öyle düşünmüştüm zaten. The Hangover-7 2009 info-icon
STU: Holy shit. Vay anasini be! Vay anasını be! The Hangover-7 2009 info-icon
PHIL: Now, this is Vegas. iste Vegas! İşte Vegas! The Hangover-7 2009 info-icon
DOUG: Oh, my... This place is enormous. Burasi muazzam! Burası muazzam! The Hangover-7 2009 info-icon
PHIL: Now we're talking. iste olay budur! İşte olay budur! The Hangover-7 2009 info-icon
Is this all one suite? Burasi tek bir süit mi yani? Burası tek bir süit mi yani? The Hangover-7 2009 info-icon
Thank you, guys. Çok tesekkürler, beyler. Çok teşekkürler, beyler. The Hangover-7 2009 info-icon
Or should I say, "Thank you, Stu"? Yoksa tesekkürler Stu mu demeliyim? Yoksa teşekkürler Stu mu demeliyim? The Hangover-7 2009 info-icon
You're welcome. It's only because I love you. Ne demek! Hepsi senin için. The Hangover-7 2009 info-icon
Hey, guys. Look, free almonds. Beyler, bakin. Ücretsiz bademler. Beyler, bakın. Ücretsiz bademler. The Hangover-7 2009 info-icon
Oh, no, no, no. Please put those back. Wait, I'm just hungry. Olmaz, olmaz. Yerine birak lütfen onu. Dur ya! Açim sadece. Olmaz, olmaz. Yerine bırak lütfen onu. Dur ya! Açım sadece. The Hangover-7 2009 info-icon
Well, I know, but... Stu, what the fuck? Biliyorum, ama Stu! Sana ne! The Hangover-7 2009 info-icon
It's a pressure sensitive plate. When you pick it up, you have 30 seconds to put it back... Bu seylerin koyuldugu yer basinca duyarli. Bu şeylerin koyulduğu yer basınca duyarlı. The Hangover-7 2009 info-icon
...or they bill you. ALAN: That's pretty neat. ...dogrudan faturaya ekleniyor. Ama bunlar oldukça güzeller. ...doğrudan faturaya ekleniyor. Ama bunlar oldukça güzeller. The Hangover-7 2009 info-icon
STU: It may be neat, but it's also very expensive, so... Güzel olabilirler, ama çok da pahalilar. Güzel olabilirler, ama çok da pahalılar. The Hangover-7 2009 info-icon
Those almonds are probably, like, $14. Bu bademler büyük ihtimal 14 dolar civari. Bu bademler büyük ihtimal 14 dolar civarı. The Hangover-7 2009 info-icon
Stu, relax. Stu, rahat ol biraz! The Hangover-7 2009 info-icon
Phil, Melissa is like a forensic accountant, okay? Phil, Melissa basima Maliye Denetçisi kesiliyor, tamam mi? Phil, Melissa başıma Maliye Denetçisi kesiliyor, tamam mı? The Hangover-7 2009 info-icon
She scours my statements. If you want nuts... Hesap özetlerimi inceliyor. Senin için hava hossa... Hesap özetlerimi inceliyor. Senin için hava hoşsa... The Hangover-7 2009 info-icon
...put your own credit card down. Watch this. ...kendi kredi kartini birak resepsiyona. iyi bak simdi. ...kendi kredi kartını bırak resepsiyona. İyi bak şimdi. The Hangover-7 2009 info-icon
Problem solved. Alan, enjoy your almonds. Sorun çözüldü. Alan, bademlerin tadini çikar. Sorun çözüldü. Alan, bademlerin tadını çıkar. The Hangover-7 2009 info-icon
I don't want them. He ruined it. istemiyorum. Stu istahimi kaçirdi. İstemiyorum. Stu iştahımı kaçırdı. The Hangover-7 2009 info-icon
All right, let's pick a room, let's get dressed. Be ready in 30 minutes. Pekâlâ, kizlar, bir oda seçip giyinin ve 30 dakika içinde hazir olun. Pekâlâ, kızlar, bir oda seçip giyinin ve 30 dakika içinde hazır olun. The Hangover-7 2009 info-icon
I just wish you could see this place, because you, of all people, would love it. Burayi görebilmeni çok isterdim, buradaki insanlara kesin bayilirdin. Burayı görebilmeni çok isterdim, buradaki insanlara kesin bayılırdın. The Hangover-7 2009 info-icon
Yeah. No, it's so quaint. Evet. Hayir, çok sessiz bir yer Evet. Hayır, çok sessiz bir yer The Hangover-7 2009 info-icon
Yeah, no, there's no TVs, no phones. Ne televizyon var ne de telefon. The Hangover-7 2009 info-icon
They just have these cute little antique radios in all the rooms. Tüm odalarda küçük sirin antika radyolar var o kadar. Tüm odalarda küçük şirin antika radyolar var o kadar. The Hangover-7 2009 info-icon
What else? Um... Baska mi? Başka mı? The Hangover-7 2009 info-icon
We met the, uh, proprietor. Otelin sahibiyle de tanistik. Otelin sahibiyle de tanıştık. The Hangover-7 2009 info-icon
Oh, I bet you... STU: What's his name? Adi ne mi? Adı ne mi? The Hangover-7 2009 info-icon
Um, Caesar. Palacé. Ceasar Palace. The Hangover-7 2009 info-icon
Yeah, like the salad. Evet, tipki salata gibi. Evet, tıpkı salata gibi. The Hangover-7 2009 info-icon
Okay. Well, listen, I gotta go, because we're gonna hit this wine tasting. Pekâlâ, artik kapatmaliyim, sarap tatmaya gidecegiz. Pekâlâ, artık kapatmalıyım, şarap tatmaya gideceğiz. The Hangover-7 2009 info-icon
Wait, wait. I love you. Okay. Bye. Bekle, bekle. Seni seviyorum. Hosça kal. Bekle, bekle. Seni seviyorum. Hoşça kal. The Hangover-7 2009 info-icon
I'm not even gonna say anything, it's so embarrassing. Söyleyecek bir sey bulamiyorum. Bu o kadar utanç verici ki! Söyleyecek bir şey bulamıyorum. Bu o kadar utanç verici ki! The Hangover-7 2009 info-icon
Where's Alan? He, uh, he went downstairs. Alan nerede? Asagiya indi. Alan nerede? Aşağıya indi. The Hangover-7 2009 info-icon
He said he had to grab a few things. Almasi gereken birkaç sey oldugunu söyledi. Alması gereken birkaç şey olduğunu söyledi. The Hangover-7 2009 info-icon
Good, because I have something to show you. Güzel, çünkü size göstermek istedigim bir sey var. Güzel, çünkü size göstermek istediğim bir şey var. The Hangover-7 2009 info-icon
What the hell is that? STU: What do you think? Bu da neyin nesi simdi? Sence ne olabilir? Bu da neyin nesi şimdi? Sence ne olabilir? The Hangover-7 2009 info-icon
If it's what I think it is, I think it's a big fucking mistake. Bana sorarsan bu yaptigin büyük bir hata. Bana sorarsan bu yaptığın büyük bir hata. The Hangover-7 2009 info-icon
I'm gonna propose to Melissa at your wedding. After the ceremony. Dügününde Melissa'ya evlenme teklif edecegim. Tabii törenden sonra. Düğününde Melissa'ya evlenme teklif edeceğim. Tabii törenden sonra. The Hangover-7 2009 info-icon
Stuey, congratulations! Thank you, Doug. Stu, tebrikler! Sag ol, Doug. Stu, tebrikler! Sağ ol, Doug. The Hangover-7 2009 info-icon
That's a beautiful ring. Yeah. It's my grandmother's. Bu çok güzel bir yüzük. Evet, büyükannemin yüzügü. Bu çok güzel bir yüzük. Evet, büyükannemin yüzüğü. The Hangover-7 2009 info-icon
She made it all the way through the Holocaust with that thing. Yahudi soykirimindan onu kurtarmayi basarabilmis. Mesru. Yahudi soykırımından onu kurtarmayı başarabilmiş. Meşru. The Hangover-7 2009 info-icon
Wait, have you not listened to anything I have ever said? Hiç anlamiyorum, söyledigim hiçbir seyi dinlemez misin sen? Hiç anlamıyorum, söylediğim hiçbir şeyi dinlemez misin sen? The Hangover-7 2009 info-icon
Phil, we've been dating for three years. It's time. This is how it works. Phil, yaklasik üç yildir çikiyoruz. Artik zamani geldi. Bu isler böyle yürür. Phil, yaklaşık üç yıldır çıkıyoruz. Artık zamanı geldi. Bu işler böyle yürür. The Hangover-7 2009 info-icon
A, that is bullshit. And B, she is a complete bitch. A: Bu saçmalik. B: O kadin sürtügün teki! A: Bu saçmalık. B: O kadın sürtüğün teki! The Hangover-7 2009 info-icon
Hey, that's his fiancée. Onun nisanlisi o! Onun nişanlısı o! The Hangover-7 2009 info-icon
What? It's true. It's true. You know it's true. She beats him. Bunlar dogru. Bunu sen de biliyorsun! Onu dövüyor. Bunlar doğru. Bunu sen de biliyorsun! Onu dövüyor. The Hangover-7 2009 info-icon
That was twice, and I was out of line. Sadece iki kez oldu ve ben de siniri asmistim zaten. Sadece iki kez oldu ve ben de sınırı aşmıştım zaten. The Hangover-7 2009 info-icon
She's strong willed. And I respect that. Çok güçlü bir yapisi var. Ben de buna saygi duyuyorum. Çok güçlü bir yapısı var. Ben de buna saygı duyuyorum. The Hangover-7 2009 info-icon
He's in denial. Not to mention, she fucked a sailor. Bir de itiraz ediyor. Bir denizci ile yattigini söylemiyorum bile! Bir de itiraz ediyor. Bir denizci ile yattığını söylemiyorum bile! The Hangover-7 2009 info-icon
DOUG: Hey, he wasn't a sailor. Denizci degil... Denizci değil... The Hangover-7 2009 info-icon
He was a bartender on a cruise ship. You know that. ...gemide çalisan bir barmendi. Bunu biliyorsun. ...gemide çalışan bir barmendi. Bunu biliyorsun. The Hangover-7 2009 info-icon
Guys, I'm standing right here. So I can hear everything that you're saying. Çocuklar, ben buradayim ve söylediginiz her seyi duyuyorum. Çocuklar, ben buradayım ve söylediğiniz her şeyi duyuyorum. The Hangover-7 2009 info-icon
Hey, guys. You ready to let the dogs out? Beyler, köpekleri disari çikarmaya hazir misiniz? Beyler, köpekleri dışarı çıkarmaya hazır mısınız? The Hangover-7 2009 info-icon
What? Do what? Ne? Ne yapmaya hazir miyiz? Ne? Ne yapmaya hazır mıyız? The Hangover-7 2009 info-icon
ALAN: Let the dogs out. You know. Köpekleri disari çikarmaya... Bilirsiniz ya iste sarkidaki gibi. Köpekleri dışarı çıkarmaya... Bilirsiniz ya işte şarkıdaki gibi. The Hangover-7 2009 info-icon
Who brought this guy? Bu adami buraya kim getirdi? Bu adamı buraya kim getirdi? The Hangover-7 2009 info-icon
DOUG: Yes, Alan, we are ready to let the dogs out. Evet Alan, köpekleri disari çikarmaya haziriz. Evet Alan, köpekleri dışarı çıkarmaya hazırız. The Hangover-7 2009 info-icon
Hey, congrats. Thank you. Bu arada tebrik ederim. Tesekkürler. Bu arada tebrik ederim. Teşekkürler. The Hangover-7 2009 info-icon
I love this fucking town. Bu sehre bayiliyorum. Bu şehre bayılıyorum. The Hangover-7 2009 info-icon
You're not really wearing that, are you? Wearing what? Cidden onu takmayacaksin degil mi? Neyi takmayacagim? Cidden onu takmayacaksın değil mi? Neyi takmayacağım? The Hangover-7 2009 info-icon
The man purse. su nonos cüzdanini. Şu nonoş cüzdanını. The Hangover-7 2009 info-icon
You're actually gonna wear that or are you guys fucking with me? Bunu gerçekten takmayacaksin degil mi? Yoksa benimle kafa mi buluyorsunuz? Bunu gerçekten takmayacaksın değil mi? Yoksa benimle kafa mı buluyorsunuz? The Hangover-7 2009 info-icon
It's where I keep all my things. I get a lot of compliments on this. Her seyimi bunun içinde tasiyorum. Üstelik bir sürü iltifat aldim. Her şeyimi bunun içinde taşıyorum. Üstelik bir sürü iltifat aldım. The Hangover-7 2009 info-icon
Plus, it's not a man purse. It's called a satchel. Ayrica buna cüzdan degil, omuz çantasi deniyor. Ayrıca buna cüzdan değil, omuz çantası deniyor. The Hangover-7 2009 info-icon
Indiana Jones wears one. Indiana Jones da bundan takiyordu. Indiana Jones da bundan takıyordu. The Hangover-7 2009 info-icon
So does Joy Behar. Joy Behar da takiyor ama. Joy Behar da takıyor ama. The Hangover-7 2009 info-icon
We're going up, guys. Yeah, that's perfect. Yukari çikiyoruz, beyler. Evet, harika. Yukarı çıkıyoruz, beyler. Evet, harika. The Hangover-7 2009 info-icon
STU: Really? Sahiden mi? The Hangover-7 2009 info-icon
We're going up? Yukari mi çikiyoruz? Yukarı mı çıkıyoruz? The Hangover-7 2009 info-icon
I'm just saying, it's clearly marked, okay? Sadece çok göze battigimizi söylüyorum, tamam mi? Sadece çok göze battığımızı söylüyorum, tamam mı? The Hangover-7 2009 info-icon
We are definitely not supposed to be up here. Kesinlikle burada olmamaliydik. Kesinlikle burada olmamalıydık. The Hangover-7 2009 info-icon
Come on, we're paying for a villa. We can do whatever the fuck we want. Yapma ama! Süit için o kadar para ödedik. Canimiz ne isterse onu yapariz. Yapma ama! Süit için o kadar para ödedik. Canımız ne isterse onu yaparız. The Hangover-7 2009 info-icon
Yeah, but... Just wedge the door open. Evet, ama su kapinin arasina bir sey koy. Evet, ama Şu kapının arasına bir şey koy. The Hangover-7 2009 info-icon
Guys, come on up here. Fine. Beyler, hadi yukari. iyi. Beyler, hadi yukarı. İyi. The Hangover-7 2009 info-icon
DOUG: How the hell did you find this place? Bu canina yandigimin yerini nereden buldun? Bu canına yandığımın yerini nereden buldun? The Hangover-7 2009 info-icon
Don't worry about it. Endiselenmeyin. Endişelenmeyin. The Hangover-7 2009 info-icon
Look at the view up here. You happy? su manzaraya bir bakin! Mutlu musun? Bu harika. Şu manzaraya bir bakın! Mutlu musun? Bu harika. The Hangover-7 2009 info-icon
This is great. Whoa! Bu harika. The Hangover-7 2009 info-icon
Are you kidding? Dalga mi geçiyorsun? Dalga mı geçiyorsun? The Hangover-7 2009 info-icon
PHIL: Alan, how we doing, buddy? Good. Alan, nasil gidiyor dostum? Gayet iyi. Alan, nasıl gidiyor dostum? Gayet iyi. The Hangover-7 2009 info-icon
DOUG: What do you got over there, Alan? STU: That's the Eiffel Tower. Ne var orada, Alan? Eiffel Kulesi degil mi su? Ne var orada, Alan? Eiffel Kulesi değil mi şu? The Hangover-7 2009 info-icon
Right? A little Jägermeister. Alman Kanyagi. Alman Kanyağı. The Hangover-7 2009 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 164298
  • 164299
  • 164300
  • 164301
  • 164302
  • 164303
  • 164304
  • 164305
  • 164306
  • 164307
  • …
  • »
  • »»
Restricted Mode:   
  • Contribute
  • About Us
  • Disclaimer
  • Contact