• en flag English
    • tr flag Turkish

Search

English Turkish Sentence Translations Page 163390

English Turkish Film Name Film Year Details
"Mitch and Abby, we've taken the liberty ''Mitch ve bby, gecici olarak evinizi ''Mitch ve Abby, geçici olarak evinizi ''Mitch ve Abby, geçici olarak evinizi The Firm-2 1993 info-icon
"of furnishing the house temporarily. ''doseme curetini gosterdik. ''döşeme cüretini gösterdik. ''döşeme cüretini gösterdik. The Firm-2 1993 info-icon
"Just a few things to make you feel at home." ''kendinizi evinizde hissettirecek birkac sey.'' ''kendinizi evinizde hissettirecek birkaç şey.'' ''kendinizi evinizde hissettirecek birkaç şey.'' The Firm-2 1993 info-icon
Don't get up. Don't worry. Kalkma. Merak etme. The Firm-2 1993 info-icon
Mitchell McDeere. Tad eager, are we, Mr McDeere? Mitchell McDeere. Cok hevesliyiz, degil mi McDeere? Mitchell McDeere. Çok hevesliyiz, değil mi McDeere? Mitchell McDeere. Çok hevesliyiz, değil mi McDeere? The Firm-2 1993 info-icon
What are you doing? Dutch says you've been here since 6:30. Ne yapiyorsun? Dutch 6:30'dan beri burada oldugunu soyledi. Ne yapıyorsun? Dutch 6:0'dan beri burada olduğunu söyledi. Ne yapıyorsun? Dutch 6:0'dan beri burada olduğunu söyledi. The Firm-2 1993 info-icon
I'm starting the bar exam work. Baro sinavina calisiyorum. Baro sınavına çalışıyorum. Baro sınavına çalışıyorum. The Firm-2 1993 info-icon
No associate's ever failed it. I'll show you your office. Hicbir uyemiz sinavda cakmadi. Buronuzu gostereyim. Hiçbir üyemiz sınavda çakmadı. Büronuzu göstereyim. Hiçbir üyemiz sınavda çakmadı. Büronuzu göstereyim. The Firm-2 1993 info-icon
Wally Hudson, contracts. Here to help with the exam. Wally Hudson, sozlesmeci. Sinava yardim icin geldim. Wally Hudson, sözleşmeci. Sınava yardım için geldim. Wally Hudson, sözleşmeci. Sınava yardım için geldim. The Firm-2 1993 info-icon
Thanks, Wally. No associate's ever failed it. Sagol, Wally. Hicbir uye sinavda cakmadi. Sağol, Wally. Hiçbir üye sınavda çakmadı. Sağol, Wally. Hiçbir üye sınavda çakmadı. The Firm-2 1993 info-icon
First day's a four hour multiple choice on ethics. Ilk gun 4 saatlik coktan secmeli ahlakbilim testi var. İlk gün 4 saatlik çoktan seçmeli ahlakbilim testi var. İlk gün 4 saatlik çoktan seçmeli ahlakbilim testi var. The Firm-2 1993 info-icon
Look at the first six chapters. I'll see you Wednesday, 8:45. Ilk alti bolume bak. Carsamba 8:45'te gorusuruz. İlk altı bölüme bak. Çarşamba 8:45'te görüşürüz. İlk altı bölüme bak. Çarşamba 8:45'te görüşürüz. The Firm-2 1993 info-icon
No associate has ever failed. No kidding! Hicbir uye sinavda cakmamis. Yapma ya! Hiçbir üye sınavda çakmamış. Yapma ya! Hiçbir üye sınavda çakmamış. Yapma ya! The Firm-2 1993 info-icon
Ken Curry, domestic relations. Ken Curry, Medeni Hukuk. The Firm-2 1993 info-icon
Mike Hill, wills and estates. Mike Hill, Miras ve Emlak. The Firm-2 1993 info-icon
Fuck! Please. Siktir! Lutfen. Siktir! Lütfen. Siktir! Lütfen. The Firm-2 1993 info-icon
Sorry. Can I help you? Yardimci olabilir miyim? Yardımcı olabilir miyim? Yardımcı olabilir miyim? The Firm-2 1993 info-icon
Actually, I think I'm here to help you. slinda ben size yardima geldim. Aslında ben size yardıma geldim. Aslında ben size yardıma geldim. The Firm-2 1993 info-icon
I'm Avery Tolar, your designated mentor. Let's go to lunch. Ben very Tolar, danismaninizim. Yemege gidelim. Ben Avery Tolar, danışmanınızım. Yemeğe gidelim. Ben Avery Tolar, danışmanınızım. Yemeğe gidelim. The Firm-2 1993 info-icon
Lunch? But it's not even... Yemek mi? Iyi ama daha... Yemek mi? İyi ama daha... Yemek mi? İyi ama daha... The Firm-2 1993 info-icon
Not even noon. It'll be a working lunch. oglen olmadi. Calisirken yiyecegiz. öğlen olmadı. Çalışırken yiyeceğiz. öğlen olmadı. Çalışırken yiyeceğiz. The Firm-2 1993 info-icon
Come to my office while I drop this off. Ben bunu birakirken buroma gel. Ben bunu bırakırken büroma gel. Ben bunu bırakırken büroma gel. The Firm-2 1993 info-icon
Billing includes how long you spend thinking about a client. Fatura, muvekkille ilgilenmene hatta kafani mesgul etme surene bagli. Fatura, müvekkille ilgilenmene hatta kafanı meşgul etme sürene bağlı. Fatura, müvekkille ilgilenmene hatta kafanı meşgul etme sürene bağlı. The Firm-2 1993 info-icon
I don't care if you're in traffic, or shaving, Trafikte olman, tras olman ya da parkta oturman, Trafikte olman, traş olman ya da parkta oturman, Trafikte olman, traş olman ya da parkta oturman, The Firm-2 1993 info-icon
or sitting in a park. My particular field... umrumda degil. Benim uzmanlik alanim... umrumda değil. Benim uzmanlık alanım... umrumda değil. Benim uzmanlık alanım... The Firm-2 1993 info-icon
Is forming limited partnerships through offshore corporations. yabanci kurumlar araciligiyla sinirli ortaliklar kurmak. yabancı kurumlar aracılığıyla sınırlı ortalıklar kurmak. yabancı kurumlar aracılığıyla sınırlı ortalıklar kurmak. The Firm-2 1993 info-icon
I want you to review the last one I did Son isimi gozden gecirmeni istiyorum Son işimi gözden geçirmeni istiyorum Son işimi gözden geçirmeni istiyorum The Firm-2 1993 info-icon
for a client named Sonny Capps. Sonny Capps adli muvekkil icin. Sonny Capps adlı müvekkil için. Sonny Capps adlı müvekkil için. The Firm-2 1993 info-icon
Made 14 million last year. Gecen yil 14 Milyon kazandi. Geçen yıl 14 Milyon kazandı. Geçen yıl 14 Milyon kazandı. The Firm-2 1993 info-icon
Look at the deal. Try coming up with something. nlasmaya bak. Bir yolunu bulmaya calis. Anlaşmaya bak. Bir yolunu bulmaya çalış. Anlaşmaya bak. Bir yolunu bulmaya çalış. The Firm-2 1993 info-icon
I'll call him in the morning. onu sabahleyin ararim. Onu sabahleyin ararım. Onu sabahleyin ararım. The Firm-2 1993 info-icon
Mr Tolar, should I save these? Please. Bay Tolar, bunlari saklayayim mi? Lutfen. Bay Tolar, bunları saklayayım mı? Lütfen. Bay Tolar, bunları saklayayım mı? Lütfen. The Firm-2 1993 info-icon
What do you mean "anything"? What do you think? ''Herhangi bir sey''le neyi kastediyorsunuz? Sence neyi? ''Herhangi bir şey''le neyi kastediyorsunuz? Sence neyi? ''Herhangi bir şey''le neyi kastediyorsunuz? Sence neyi? The Firm-2 1993 info-icon
You're the risk taker. Riski alan sensin. The Firm-2 1993 info-icon
You think I'm talking about breaking the law? Yasalari cignemekten mi soz ediyorum saniyorsun? Yasaları çiğnemekten mi söz ediyorum sanıyorsun? Yasaları çiğnemekten mi söz ediyorum sanıyorsun? The Firm-2 1993 info-icon
So don't risk an IRS audit? Maliye sorusturmasi olmasin mi? Maliye soruşturması olmasın mı? Maliye soruşturması olmasın mı? The Firm-2 1993 info-icon
I don't care. They just better not win. Umrumda degil. Kazanmasalar iyi olur. Umrumda değil. Kazanmasalar iyi olur. Umrumda değil. Kazanmasalar iyi olur. The Firm-2 1993 info-icon
Yes, Mr Tolar? Something before lunch? Evet, Bay Tolar? Yemekten once bir sey alir misin? Evet, Bay Tolar? Yemekten önce bir şey alır mısın? Evet, Bay Tolar? Yemekten önce bir şey alır mısın? The Firm-2 1993 info-icon
I should warn you, the firm frowns on drinking Seni uyarmaliyim, sirket mesai saatlerinde icki icmeyi Seni uyarmalıyım, şirket mesai saatlerinde içki içmeyi Seni uyarmalıyım, şirket mesai saatlerinde içki içmeyi The Firm-2 1993 info-icon
during office hours. Iced tea, please. hos karsilamaz. Buzlu cay lutfen. hoş karşılamaz. Buzlu çay lütfen. hoş karşılamaz. Buzlu çay lütfen. The Firm-2 1993 info-icon
Bombay martini on the rocks, Ellis, three olives. Bombay martinisi, buzlu, Ellis, 3 zeytinli. Bombay martinisi, buzlu, Ellis, zeytinli. Bombay martinisi, buzlu, Ellis, zeytinli. The Firm-2 1993 info-icon
I'm allowed a few minor rebellions. rada bir kacamak yapmama izin var. Arada bir kaçamak yapmama izin var. Arada bir kaçamak yapmama izin var. The Firm-2 1993 info-icon
I've never had so many people doing things for me. Hic bu kadar insan benim icin bir seyler yapmaya kalkmamisti. Hiç bu kadar insan benim için bir şeyler yapmaya kalkmamıştı. Hiç bu kadar insan benim için bir şeyler yapmaya kalkmamıştı. The Firm-2 1993 info-icon
This is Southern hospitality. Bu guneyli misafirperverligi. Bu güneyli misafirperverliği. Bu güneyli misafirperverliği. The Firm-2 1993 info-icon
Would you like speed dialling? Hizli arama ister misin? Hızlı arama ister misin? Hızlı arama ister misin? The Firm-2 1993 info-icon
My husband's office number... Kocamin buro numarasi... Kocamın büro numarası... Kocamın büro numarası... The Firm-2 1993 info-icon
Let's see, that's... We have it, Mrs McDeere. Bakalim, bu... Bizde var, Bayan McDeere. Bakalım, bu... Bizde var, Bayan McDeere. Bakalım, bu... Bizde var, Bayan McDeere. The Firm-2 1993 info-icon
We do all the installations for the firm. Sirketin tum montajlarini biz yapariz. Şirketin tüm montajlarını biz yaparız. Şirketin tüm montajlarını biz yaparız. The Firm-2 1993 info-icon
What led you to law school? I can't remember. Neden hukuk sectin? Hatirlamiyorum. Neden hukuk seçtin? Hatırlamıyorum. Neden hukuk seçtin? Hatırlamıyorum. The Firm-2 1993 info-icon
Sure you can, counsellor. Hatirlarsiniz, sayin avukat. Hatırlarsınız, sayın avukat. Hatırlarsınız, sayın avukat. The Firm-2 1993 info-icon
I was a delivery boy for a pizza parlour. Bir pizzacida evlere servis yapiyordum. Bir pizzacıda evlere servis yapıyordum. Bir pizzacıda evlere servis yapıyordum. The Firm-2 1993 info-icon
He didn't know much English, even less about withholding tax. Pek Ingilizce bilmezdi, hele vergi kacirmayi hic. Pek İngilizce bilmezdi, hele vergi kaçırmayı hiç. Pek İngilizce bilmezdi, hele vergi kaçırmayı hiç. The Firm-2 1993 info-icon
He went bankrupt, lost his store. Iflas etti, dukkanini kaybetti. İflas etti, dükkanını kaybetti. İflas etti, dükkanını kaybetti. The Firm-2 1993 info-icon
That was when I thought of being a lawyer. Iste o zaman avukat olmayi dusundum. İşte o zaman avukat olmayı düşündüm. İşte o zaman avukat olmayı düşündüm. The Firm-2 1993 info-icon
In other words, you're an idealist. Baska bir deyisle, idealistsin. Başka bir deyişle, idealistsin. Başka bir deyişle, idealistsin. The Firm-2 1993 info-icon
No tax lawyer's an idealist. Vergi avukatlari idealist olmaz. Vergi avukatları idealist olmaz. Vergi avukatları idealist olmaz. The Firm-2 1993 info-icon
I lost my job. It scared me. Isimi kaybettim. Korkmustum. İşimi kaybettim. Korkmuştum. İşimi kaybettim. Korkmuştum. The Firm-2 1993 info-icon
What about you? What led you to law school? Peki ya sen? Sen niye hukuka girdin? The Firm-2 1993 info-icon
It's so far back, I don't think I can remember. Cok uzun zaman oldu, hatirlayacagimi sanmiyorum. Çok uzun zaman oldu, hatırlayacağımı sanmıyorum. Çok uzun zaman oldu, hatırlayacağımı sanmıyorum. The Firm-2 1993 info-icon
I used to caddie for young lawyers Haftasonlari genc avukatlarin ve eslerinin Haftasonları genç avukatların ve eşlerinin Haftasonları genç avukatların ve eşlerinin The Firm-2 1993 info-icon
I'd look at those long tan legs and knew I had to be a lawyer. o uzun, bronz bacaklara bakardim. o zaman avukatliga karar verdim. O uzun, bronz bacaklara bakardım. O zaman avukatlığa karar verdim. O uzun, bronz bacaklara bakardım. O zaman avukatlığa karar verdim. The Firm-2 1993 info-icon
The wives had long tan legs, too. Karilarinin uzun, bronz bacaklari vardi. Karılarının uzun, bronz bacakları vardı. Karılarının uzun, bronz bacakları vardı. The Firm-2 1993 info-icon
Ellis, another martini, please. Ellis, bir martini daha, lutfen. Ellis, bir martini daha, lütfen. Ellis, bir martini daha, lütfen. The Firm-2 1993 info-icon
So we're not a couple of idealists? Demek ikimiz de idealist degiliz? Demek ikimiz de idealist değiliz? Demek ikimiz de idealist değiliz? The Firm-2 1993 info-icon
I'll let Mrs Quinn know you're here. Geldiginizi Bayan Quinn'e haber vereyim. Geldiğinizi Bayan Quinn'e haber vereyim. Geldiğinizi Bayan Quinn'e haber vereyim. The Firm-2 1993 info-icon
Are you sure it's today? That's what he told me. Bugun oldugundan emin misin? Bana oyle demisti. Bugün olduğundan emin misin? Bana öyle demişti. Bugün olduğundan emin misin? Bana öyle demişti. The Firm-2 1993 info-icon
There's been... Haber aldik... Haber aldık... Haber aldık... The Firm-2 1993 info-icon
Marty Kozinski and Joe Hodges were killed. Marty Kozinski ve Joe Hodges olmus. Marty Kozinski ve Joe Hodges ölmüş. Marty Kozinski ve Joe Hodges ölmüş. The Firm-2 1993 info-icon
What happened, Kay? We're not sure. Ne olmus, Kay? Emin degiliz. Ne olmuş, Kay? Emin değiliz. Ne olmuş, Kay? Emin değiliz. The Firm-2 1993 info-icon
and then there was some kind of explosion on the boat. sonra teknede bir tur patlama olmus. sonra teknede bir tür patlama olmuş. sonra teknede bir tür patlama olmuş. The Firm-2 1993 info-icon
His twin girls are a month older than our son. ikiz kizlari oglumdan bir ay daha buyuk. ikiz kızları oğlumdan bir ay daha büyük. ikiz kızları oğlumdan bir ay daha büyük. The Firm-2 1993 info-icon
I'm very sorry, Lamar. Cok uzgunum Lamar. Çok üzgünüm Lamar. Çok üzgünüm Lamar. The Firm-2 1993 info-icon
Oliver wanted me to tell you... oliver sana soylememi istedi... Oliver sana söylememi istedi... Oliver sana söylememi istedi... The Firm-2 1993 info-icon
You shouldn't be burdened with a student loan. okul borclarin altinda ezilmemelisin. Okul borçların altında ezilmemelisin. Okul borçların altında ezilmemelisin. The Firm-2 1993 info-icon
the firm will repay it for you. sirket borcunu odeyecek. şirket borcunu ödeyecek. şirket borcunu ödeyecek. The Firm-2 1993 info-icon
There's a difference between being upset and being scared. Uzgun olmakla, korkmak arasinda fark var. üzgün olmakla, korkmak arasında fark var. üzgün olmakla, korkmak arasında fark var. The Firm-2 1993 info-icon
Do you know her that well? Maybe not. onu bu kadar taniyor musun? Belki hayir. Onu bu kadar tanıyor musun? Belki hayır. Onu bu kadar tanıyor musun? Belki hayır. The Firm-2 1993 info-icon
But I have spent a lot of time with her lately. Fakat son zamanlarda onunla cok vakit gecirdim. Fakat son zamanlarda onunla çok vakit geçirdim. Fakat son zamanlarda onunla çok vakit geçirdim. The Firm-2 1993 info-icon
Does that make half a horse? Bu yarim at mi eder? Bu yarım at mı eder? Bu yarım at mı eder? The Firm-2 1993 info-icon
and of the Holy Spirit, amen. Kutsal Ruh adina, amen. Kutsal Ruh adına, amen. Kutsal Ruh adına, amen. The Firm-2 1993 info-icon
Lord, our God, you are always faithful Yuce tanrim, sen her zaman vefakarsin Yüce tanrım, sen her zaman vefakarsın Yüce tanrım, sen her zaman vefakarsın The Firm-2 1993 info-icon
Our brother Marty was suddenly and violently taken from us. Kardesimiz Marty ani bir sekilde aramizdan ayrildi. Kardeşimiz Marty ani bir şekilde aramızdan ayrıldı. Kardeşimiz Marty ani bir şekilde aramızdan ayrıldı. The Firm-2 1993 info-icon
Come swiftly to his aid. onun yardimina kos. Onun yardımına koş. Onun yardımına koş. The Firm-2 1993 info-icon
Have mercy on him and comfort his family and friends ona merhamet goster. Hacin gucuyle ve korumasiyla Ona merhamet göster. Haçın gücüyle ve korumasıyla Ona merhamet göster. Haçın gücüyle ve korumasıyla The Firm-2 1993 info-icon
I'm just going to say goodbye to Oliver. Gidip, oliver ile vedalasacagim. Gidip, Oliver ile vedalaşacağım. Gidip, Oliver ile vedalaşacağım. The Firm-2 1993 info-icon
I'll catch up with you. Size yetisirim. Size yetişirim. Size yetişirim. The Firm-2 1993 info-icon
Mrs McDeere. I'm Avery Tolar. Bayan McDeere. Ben very Tolar. Bayan McDeere. Ben Avery Tolar. Bayan McDeere. Ben Avery Tolar. The Firm-2 1993 info-icon
You're the reason I see so little of my husband these days. Bugunlerde kocami bu kadar az gorme nedenim sensin. Bugünlerde kocamı bu kadar az görme nedenim sensin. Bugünlerde kocamı bu kadar az görme nedenim sensin. The Firm-2 1993 info-icon
He must be the most ambitious man in the world. Kocaniz dunyanin en hirsli adami olmali. Kocanız dünyanın en hırslı adamı olmalı. Kocanız dünyanın en hırslı adamı olmalı. The Firm-2 1993 info-icon
I mean...leaving you every day just to go off to work. Yani...her gun sizi evde birakip ise gidiyor olmasi. Yani...her gün sizi evde bırakıp işe gidiyor olması. Yani...her gün sizi evde bırakıp işe gidiyor olması. The Firm-2 1993 info-icon
I'm sure you could manage. Just tell me how. Idare edeceginizden eminim. Nasil yapacagimi anlatin. İdare edeceğinizden eminim. Nasıl yapacağımı anlatın. İdare edeceğinizden eminim. Nasıl yapacağımı anlatın. The Firm-2 1993 info-icon
Did you know them well, the men who died? onlari iyi taniyor muydun, olen adamlari? Onları iyi tanıyor muydun, ölen adamları? Onları iyi tanıyor muydun, ölen adamları? The Firm-2 1993 info-icon
You must be overwhelmed with grief. Matem sizi mahvetmis olmali. Matem sizi mahvetmiş olmalı. Matem sizi mahvetmiş olmalı. The Firm-2 1993 info-icon
People grieve in different ways, Mrs McDeere. Herkes farkli sekilde yas tutar Bayan McDeere. Herkes farklı şekilde yas tutar Bayan McDeere. Herkes farklı şekilde yas tutar Bayan McDeere. The Firm-2 1993 info-icon
Is he in? Yes, Mr Tolar. Iceride mi? Evet, Bay Tolar. İçeride mi? Evet, Bay Tolar. İçeride mi? Evet, Bay Tolar. The Firm-2 1993 info-icon
Hell of a proposal, kiddo. Muthis bir teklifti evlat. Müthiş bir teklifti evlat. Müthiş bir teklifti evlat. The Firm-2 1993 info-icon
Can't have it, pal. Mumkun degil dostum. Mümkün değil dostum. Mümkün değil dostum. The Firm-2 1993 info-icon
We are flying to the Caymans tomorrow Yarin Cayman dalari'na ucuyoruz Yarın Cayman Adaları'na uçuyoruz Yarın Cayman Adaları'na uçuyoruz The Firm-2 1993 info-icon
It'll be here when you get back, kiddo. Dondugunde sinav burada olacak evlat. Döndüğünde sınav burada olacak evlat. Döndüğünde sınav burada olacak evlat. The Firm-2 1993 info-icon
Shall I stay, Mr McDeere? Would you like a sandwich? Kalayim mi Bay McDeere? Sandvic ister misiniz? Kalayım mı Bay McDeere? Sandviç ister misiniz? Kalayım mı Bay McDeere? Sandviç ister misiniz? The Firm-2 1993 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 163385
  • 163386
  • 163387
  • 163388
  • 163389
  • 163390
  • 163391
  • 163392
  • 163393
  • 163394
  • …
  • »
  • »»
Restricted Mode:   
  • Contribute
  • About Us
  • Disclaimer
  • Contact