Search
English Turkish Sentence Translations Page 163382
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| She finds heartache, Mitch... | Kirik bir kalp buluyor, Mitch... Kırık bir kalp buluyor, Mitch... Kırık bir kalp buluyor, Mitch... | The Firm-1 | 1993 | |
| the death of Iove and trust. | sevgi ve guvenin olumunu. sevgi ve güvenin ölümünü. sevgi ve güvenin ölümünü. | The Firm-1 | 1993 | |
| Imagine her one day opening that. | Gunun birinde bunu actigini dusun. Günün birinde bunu açtığını düşün. Günün birinde bunu açtığını düşün. | The Firm-1 | 1993 | |
| Go ahead. Take a Iook. | Devam et. Bir bak. | The Firm-1 | 1993 | |
| Devastating. | Yikici. Yıkıcı. Yıkıcı. | The Firm-1 | 1993 | |
| Not just screwing, Mitch. | Sadece sevisme degil, Mitch. Sadece sevişme değil, Mitch. Sadece sevişme değil, Mitch. | The Firm-1 | 1993 | |
| But the kind of intimate acts, oraI and what not, | oral ve benzeri yakin hareketler, Oral ve benzeri yakın hareketler, Oral ve benzeri yakın hareketler, | The Firm-1 | 1993 | |
| that couId be particuIarIy hard | ozellikle guven duyan genc bir es icin özellikle güven duyan genç bir eş için özellikle güven duyan genç bir eş için ...özellikle güven duyan genç bir eş için... | The Firm-1 | 1993 | |
| for a trusting young wife to forgive | cok zor ve unutulmasi gercekten çok zor ve unutulması gerçekten çok zor ve unutulması gerçekten | The Firm-1 | 1993 | |
| and impossibIe to forget. | imkansiz olabilir. imkansız olabilir. imkansız olabilir. | The Firm-1 | 1993 | |
| That`s just the kind of stuff the FBI couId use for coercion. | Bu FBl'in sana baski kurmak icin kullanabilecegi bir koz. Bu FBl'ın sana baskı kurmak için kullanabileceği bir koz. Bu FBl'ın sana baskı kurmak için kullanabileceği bir koz. | The Firm-1 | 1993 | |
| So you watch yourseIf. | Kendine dikkat et. | The Firm-1 | 1993 | |
| I`II try to protect you, | Seni korumaya calisiyorum, Seni korumaya çalışıyorum, Seni korumaya çalışıyorum, | The Firm-1 | 1993 | |
| and I know you`II do your best to protect the firm. | sirketi korumak icin elinden geleni yapacagini biliyorum. şirketi korumak için elinden geleni yapacağını biliyorum. şirketi korumak için elinden geleni yapacağını biliyorum. Senin başına bir şey gelsin istemiyorum. | The Firm-1 | 1993 | |
| So if the FBI so much as spits in your direction, | FBl sana dogru tukurecek olsa, tukuruk dusmeden FBl sana doğru tükürecek olsa, tükürük düşmeden FBI sana doğru tükürecek olsa, tükürük düşmeden | The Firm-1 | 1993 | |
| Iet me know before it hits the ground, won`t you? | bana haber ver, olur mu? | The Firm-1 | 1993 | |
| Won`t you, Mitch? | Verirsin, degil mi? Verirsin, değil mi? Verirsin, değil mi? | The Firm-1 | 1993 | |
| OIiver wants to see you in the Iibrary. Where you been? | oliver seninle kutuphanede konusmak istiyor. Neredeydin? Oliver seninle kütüphanede konuşmak istiyor. Neredeydin? Oliver seninle kütüphanede konuşmak istiyor. Neredeydin? | The Firm-1 | 1993 | |
| Let me just put my coat away. | Su paltomu asayim. Şu paltomu asayım. Şu paltomu asayım. | The Firm-1 | 1993 | |
| Right now. He`s been waiting. | Hemen. Seni bekliyor. | The Firm-1 | 1993 | |
| You think you`re smart, huh? | Sen kendini zeki mi saniyorsun? Sen kendini zeki mi sanıyorsun? Sen kendini zeki mi sanıyorsun? | The Firm-1 | 1993 | |
| We`ve been informed there`s somebody smarter. | Senden daha zeki biri oldugu haberini aldik. Senden daha zeki biri olduğu haberini aldık. Senden daha zeki biri olduğu haberini aldık. | The Firm-1 | 1993 | |
| You didn`t get the highest score on the bar exam. | Baro sinavinda en yuksek notu alamadin. Baro sınavında en yüksek notu alamadın. | The Firm-1 | 1993 | |
| You got the second highest score. | En yuksek ikinci notu almissin. En yüksek ikinci notu almışsın. | The Firm-1 | 1993 | |
| Nice going. | ferin. Aferin. | The Firm-1 | 1993 | |
| They caIIed you, huh? | Seni aradilar mi? Seni aradılar mı? | The Firm-1 | 1993 | |
| GuiIty, Your Honour. I did it. | Sucluyum sayin yargic. Ben aradim. Suçluyum sayın yargıç. Ben aradım. | The Firm-1 | 1993 | |
| WeII, it`s your moment of gIory. | Bu senin zafer anin. Bu senin zafer anın. | The Firm-1 | 1993 | |
| You know, my wife missed mine, and... | Biliyorsun, karim benimkini kacirdi... Biliyorsun, karım benimkini kaçırdı... | The Firm-1 | 1993 | |
| she never forgave herseIf. | ve kendini hic affetmedi. ve kendini hiç affetmedi. | The Firm-1 | 1993 | |
| I wouIdn`t want that to happen to you. | yni sey senin de basina gelsin istemem. Aynı şey senin de başına gelsin istemem. | The Firm-1 | 1993 | |
| That`s very considerate, Avery. | Cok dusuncelisin very. Çok düşüncelisin Avery. | The Firm-1 | 1993 | |
| WeII, I thought so. | Bence de. | The Firm-1 | 1993 | |
| WeII done. Quite an achievement, Mitch. | ferin. Buyuk bir basari Mitch. Aferin. Büyük bir başarı Mitch. | The Firm-1 | 1993 | |
| The space is great. I`II take it. | Burasi harika. Kiraliyorum. Burası harika. Kiralıyorum. | The Firm-1 | 1993 | |
| And the Iease wouId be under...? | Kimin adina kiralaniyor...? Kimin adına kiralanıyor...? | The Firm-1 | 1993 | |
| Greenwood SecretariaI Serwices. | Greenwood Sekreterlik Servisi. | The Firm-1 | 1993 | |
| And you are? Doris Greenwood. | Siz kimsiniz? Doris Greenwood. | The Firm-1 | 1993 | |
| I Iike that suit a Iot. | Bu odayi cok sevdim. Bu odayı çok sevdim. | The Firm-1 | 1993 | |
| They`re going to deIiver a copier tomorrow. | Yarin bir fotokopi makinesi getirecekler. Yarın bir fotokopi makinesi getirecekler. | The Firm-1 | 1993 | |
| I`II make sure the office is open. | Sizin icin buro acik kalacak. Sizin için büro açık kalacak. | The Firm-1 | 1993 | |
| I wiII empIoy such means onIy as are consistent | Bu tur yontemleri ancak seref ve onurlu uygun oldugu surece Bu tür yöntemleri ancak şeref ve onurlu uygun olduğu sürece Avery geçtiğimiz Cuma öğleden sonra izin yaptığınızı söyledi. | The Firm-1 | 1993 | |
| with truth and honour. | uygulayacagim. uygulayacağım. | The Firm-1 | 1993 | |
| I wiII empIoy such means onIy as are consistent | Bu tur yontemleri ancak seref ve onura uygun oldugu surece Bu tür yöntemleri ancak şeref ve onura uygun olduğu sürece | The Firm-1 | 1993 | |
| I wiII maintain the confidence | Muvekkilimin guvenine Müvekkilimin güvenine | The Firm-1 | 1993 | |
| and preserwe invioIate the secrets of my cIient. | ve onun sirlarini korumaya saygi gosterecegim. ve onun sırlarını korumaya saygı göstereceğim. | The Firm-1 | 1993 | |
| I wiII truIy and honestIy conduct myseIf | Kendimi tamamen ve durust bir sekilde Kendimi tamamen ve dürüst bir şekilde | The Firm-1 | 1993 | |
| in the practice of my profession | meslegime adayacagim, mesleğime adayacağım, | The Firm-1 | 1993 | |
| to the best of my skiII and abiIity, | yeteneklerim ve becerilerim olcusunde. yeteneklerim ve becerilerim ölçüsünde. | The Firm-1 | 1993 | |
| so heIp me God. | Tanri yardimcim olsun. Tanrı yardımcım olsun. | The Firm-1 | 1993 | |
| I wiII maintain the confidence | Muvekillerimin guvenine Müvekillerimin güvenine | The Firm-1 | 1993 | |
| and preserwe invioIate the secrets of my cIient? | ve sirlarina sadik mi kalacagim? ve sırlarına sadık mı kalacağım? | The Firm-1 | 1993 | |
| The first thing I`m going to do | Yapacagim ilk is Yapacağım ilk iş | The Firm-1 | 1993 | |
| is vioIate the secrets of my cIients. | muvekkillerimin sirlarini ihlal etmek. müvekkillerimin sırlarını ihlal etmek. | The Firm-1 | 1993 | |
| Do you see any other way? | Baska bir yol goruyor musun? Başka bir yol görüyor musun? | The Firm-1 | 1993 | |
| OK, then. Aren`t we doing the best we can? | Pekala. Elimizden geleni yapmiyor muyuz? Pekala. Elimizden geleni yapmıyor muyuz? | The Firm-1 | 1993 | |
| What do you mean? | Nasil yani? Nasıl yani? | The Firm-1 | 1993 | |
| I can`t... | Yapamam... | The Firm-1 | 1993 | |
| That night in the Caymans when you teIephoned... | o gece Cayman'larda telefon actiginda... O gece Cayman'larda telefon açtığında... | The Firm-1 | 1993 | |
| You were on the beach. | Sen sahildeydin. | The Firm-1 | 1993 | |
| What did you do? | Ne yapiyordun? Ne yapıyordun? | The Firm-1 | 1993 | |
| You didn`t. | Yapmadin. Yapmadın. | The Firm-1 | 1993 | |
| Who was she? I don`t know. | Kimdi o? Bilmiyorum. | The Firm-1 | 1993 | |
| You don`t know? | Bilmiyor musun? | The Firm-1 | 1993 | |
| I don`t even know her name. | dini bile bilmiyorum. Adını bile bilmiyorum. | The Firm-1 | 1993 | |
| It didn`t mean anything. | Bir anlami yoktu. Bir anlamı yoktu. | The Firm-1 | 1993 | |
| Like heII it didn`t. It means everything. | Ne demek anlami yoktu. Gayet anlamli. Ne demek anlamı yoktu. Gayet anlamlı. | The Firm-1 | 1993 | |
| What did you do? | Sen ne yaptin? Sen ne yaptın? | The Firm-1 | 1993 | |
| Why did you fuck some stranger on a beach | Benden uzak kaldigin ilk gece neden sahilde Benden uzak kaldığın ilk gece neden sahilde | The Firm-1 | 1993 | |
| one night away from me? Who does that? | elalemi duzdun? Bunu kim yapar? elalemi düzdün? Bunu kim yapar? | The Firm-1 | 1993 | |
| Abby, I promise you... What? | bby, soz veriyorum... Ne? Abby, söz veriyorum... Ne? | The Firm-1 | 1993 | |
| You can`t promise anything. | Soz moz veremezsin. Söz möz veremezsin. | The Firm-1 | 1993 | |
| Not ever. Not anymore. | sla. Hicbir zaman. Asla. Hiçbir zaman. | The Firm-1 | 1993 | |
| Why did you teII me? | Neden anlattin? Neden anlattın? | The Firm-1 | 1993 | |
| Because I couIdn`t stand not to. | Cunku anlatmadan edemedim. Çünkü anlatmadan edemedim. | The Firm-1 | 1993 | |
| I couIdn`t stand... | Senin bilmemene... | The Firm-1 | 1993 | |
| your not knowing. | dayanamazdim. dayanamazdım. | The Firm-1 | 1993 | |
| WeII, now I know. | rtik biliyorum. Artık biliyorum. | The Firm-1 | 1993 | |
| Give me the keys. | nahtarlari ver. Anahtarları ver. | The Firm-1 | 1993 | |
| Wait. Give me the keys. | Dur. nahtarlari ver. Dur. Anahtarları ver. | The Firm-1 | 1993 | |
| I thought there were onIy two brothers Grimm. | Sadece iki Grimm kardes var saniyordum. Sadece iki Grimm kardeş var sanıyordum. | The Firm-1 | 1993 | |
| Sit down, Avery. | otur very. Otur Avery. | The Firm-1 | 1993 | |
| Anthony and Joey are coming down next week. | nthony ve Joey haftaya geliyorlar. Anthony ve Joey haftaya geliyorlar. | The Firm-1 | 1993 | |
| What for? Your protege`s got a brother. | Neden? Seninkinin bir kardesi var. Neden? Seninkinin bir kardeşi var. | The Firm-1 | 1993 | |
| So? | N'olmus? N'olmuş? | The Firm-1 | 1993 | |
| He didn`t mention him at the interwiew in Boston. | Boston'daki gorusmede ondan soz etmedi. Boston'daki görüşmede ondan söz etmedi. | The Firm-1 | 1993 | |
| I got a brother I might not mention either... | Benim de kardesim var, ben de ondan soz etmeyebilirim... Benim de kardeşim var, ben de ondan söz etmeyebilirim... | The Firm-1 | 1993 | |
| This brother`s doing time. How do you know? | Bu kardes hapiste. Nasil ogrendin? Bu kardeş hapiste. Nasıl öğrendin? | The Firm-1 | 1993 | |
| What am I, a fucking watchman? | Beni bekci mi belledin? Beni bekçi mi belledin? | The Firm-1 | 1993 | |
| I get confused. WeII, don`t. | Kafam karisti. Karismasin. Kafam karıştı. Karışmasın. | The Firm-1 | 1993 | |
| AII right, Avery. | Tamam very. Tamam Avery. | The Firm-1 | 1993 | |
| We got a prison guard in Arkansas. | rkansas'ta bir gardiyanimiz var. Arkansas'ta bir gardiyanımız var. | The Firm-1 | 1993 | |
| He teIIs us about a Ray McDeere doing time for mansIaughter. | Cinayetten hukum giymis, Ray McDeere adinda birinden soz etti. Cinayetten hüküm giymiş, Ray McDeere adında birinden söz etti. | The Firm-1 | 1993 | |
| The MoroItos been edgy since the Kozinski and Hodges mess. | Kozinski ve Hodges olayindan beri Morolto ailesi tedirgin. Kozinski ve Hodges olayından beri Morolto ailesi tedirgin. | The Firm-1 | 1993 | |
| They think we`re misreading McDeere. | McDeere'i yanlis degerlendirdigimiz gorusundeler. McDeere'i yanlış değerlendirdiğimiz görüşündeler. | The Firm-1 | 1993 | |
| The MoroItos are coming to take over? | Morolto'lar isi devralmaya mi geliyor? Morolto'lar işi devralmaya mı geliyor? | The Firm-1 | 1993 | |
| Are we misreading him? I don`t think so. | Yanlis mi degerlendiriyoruz? Hic sanmam. Yanlış mı değerlendiriyoruz? Hiç sanmam. | The Firm-1 | 1993 | |
| WouIdn`t you Iie to get a job Iike this? | Boyle bir isi almak icin yalan soylemez miydin? Böyle bir işi almak için yalan söylemez miydin? | The Firm-1 | 1993 | |
| We ought to keep him on a tight Ieash. | onun dizginlerini siki tutmaliyiz. Onun dizginlerini sıkı tutmalıyız. | The Firm-1 | 1993 | |
| Why? You`ve got nothing to be suspicious about. | Neden? Suphelenmeni gerektirecek bir sey yok. Neden? Şüphelenmeni gerektirecek bir şey yok. | The Firm-1 | 1993 |