Search
English Turkish Sentence Translations Page 163334
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Yeah. Well, it's all the same. | Anlıyorum. Anladım. Hep aynı meslekler. | The Final-1 | 2010 | |
| But you gotta save those kids. If you don't, you'll live to regret it. | Bu çocukları kurtaralım. Pişman olmasınlar. Ama çocukları kurtarman gerekiyor, aksi halde vicdan azabı çekersin. | The Final-1 | 2010 | |
| Like I did. | Bir fikrim var. Tıpkı benim gibi. | The Final-1 | 2010 | |
| I didn't save anybody. | Herkesi kurtarabilirim. Kimseyi kurtaramadım. | The Final-1 | 2010 | |
| I hid. | Yaparım. Saklandım. | The Final-1 | 2010 | |
| Just tried to save myself. I watched my friends die. | Şimdi kendimi kurtarma vakti. Dostlarımın ölümünü izledim. Sadece kendimi kurtarmaya çalıştım. Arkadaşlarımın ölümüne seyirci kaldım. | The Final-1 | 2010 | |
| I was just too scared. | .. Çok korkmuştum. Çok korkmuştum. | The Final-1 | 2010 | |
| Just hang in there, man. | Dayan dostum. Burada bekle, dostum. | The Final-1 | 2010 | |
| Riggs, this is really gonna hurt you. | Bu gerçekten canını yakacak. Riggs, bu gerçekten canını çok acıtacak. | The Final-1 | 2010 | |
| Good news is, this can only happen once in a lifetime. | İyi haber.. Artık onu Bir daha kullanmana gerek yok. İyi tarafından bakarsak; böyle bir şey insanın başına hayatta bir defa gelir. | The Final-1 | 2010 | |
| Let him go. Don't make me kill you, Dane. | Bırakın onu! Seni öldürmek istemiyorum Dane. Bırakın onu. Kendini bana öldürtme Dane. | The Final-1 | 2010 | |
| I suggest you turn around and leave, Kurtis. We have no issue with you. | Senle işimiz yok.. Sen karışma. Sırtını dönüp gitmeni öneririm, Kurtis. Seninle sorunumuz yok. | The Final-1 | 2010 | |
| Yeah, well, I got an issue with you. I don't like being shot at. | Evet ama benim senle var. Benim seninle sorunum var. Tetiği çekmekten pek hoşlanmam. | The Final-1 | 2010 | |
| You weren't invited to this party. You shouldn't have come. | Sen bu partiye davetli değildin gelmemeliydin. Partiye davet edilmemiştin. Buraya gelmemeliydin. | The Final-1 | 2010 | |
| Fate brought me here, to stop you. | Fade beni getirdi.. Kader beni buraya, sizi durdurmak için getirdi. | The Final-1 | 2010 | |
| Cut off his tongue. Do it and I'll kill both of you. | Kesin dilini. Yaparsanız ikinizi de öldürürüm. Kes dilini. Sıkıysa yap, ikiniz de vururum. | The Final-1 | 2010 | |
| Fine. Kill us. We had no plans of living after today, anyway. | Peki.. Öldür. Bizim planımıız yok. Güzel, öldür bizi. Bugünden sonra yaşamak niyetinde değiliz zaten. | The Final-1 | 2010 | |
| We only do what we plan to do. | Zaten biz planı uyguladık. Bizler sadece görevimizi yaptık. | The Final-1 | 2010 | |
| I'm serious. | Ciddiyim! Çok ciddiyim. | The Final-1 | 2010 | |
| I don't know if you've noticed, but so are we. | Anlamadın mı hala? Farkında mısın bilmiyorum ama biz de çok ciddiyiz. | The Final-1 | 2010 | |
| Dane, you've been my friend a long time, but I can't let you do this. | Bunu ödemeliler Dave uzun zamandır dostuz ama buna izin veremem. Dane, çok eski bir arkadaşımsın ama bunu yapmana izin veremem. | The Final-1 | 2010 | |
| You know, I wish there was more people like you. | Senin gibi insanlar işte. Biliyor musun, keşke herkes senin gibi olsaydı. | The Final-1 | 2010 | |
| Then we wouldn't be here. | burada olmamalıydın. Hiç birimiz burada olmazdık. | The Final-1 | 2010 | |
| Come on, man, I know Riggs is a prick, but he don't deserve this. | Yapma ırkçı bir pislikti biliyorum ama bunu hak etmiyor. Yapma dostum, Riggs'in serseri biri olduğunu biliyorum fakat bunu hakketmiyor. | The Final-1 | 2010 | |
| You're wrong. He does. Andy, do it. | Yanılıyorsun ediyor.. Edie kes. Yanılıyorsun. Çoktan hakketti. Andy, bitir bu işi. | The Final-1 | 2010 | |
| You should have left when you had the chance. | Şansın varken gitmeliydin. Eline fırsat geçmişken gitmeliydin. | The Final-1 | 2010 | |
| I've had enough. | Bu kadar yeter. Bence bu kadarı yeterli. | The Final-1 | 2010 | |
| We're all responsible. | Hepimiz sorumluyuz. Bundan hepimiz sorumluyuz. | The Final-1 | 2010 | |
| Kelli, I think you're wrong. | Kelly. Bence yanılıyorsun. Kelly, bence yanılıyorsun. | The Final-1 | 2010 | |
| I really do think you would've come to like me. | Gerçekten beni tanısan severdin. Beni sevmen için her şeyi yaptım. | The Final-1 | 2010 | |
| I just wanted to be friends. | Ben sadece arkadaş olmak istemiştim. Sadece arkadaş olmak istemiştim. | The Final-1 | 2010 | |
| Police! Freeze! Drop the weapon! | Polis! Kımıldamayın. Bırak silahı. Polis! Kımıldama! Silahı bırak! | The Final-1 | 2010 | |
| There are more like us out there. | Dışarda daha çok polis var. Dışarıda bizim gibilerden daha çok var. | The Final-1 | 2010 | |
| I said drop it! Just drop the weapon! It's not worth it. We can work it out! | Bırak silahı dedim.. Halledebiliriz.. Silahı bırak dedim. Hemen silahını at! Buna değmez! Sorunu halledebiliriz! | The Final-1 | 2010 | |
| Okay. On three, two, one. | Tamam üç, iki, bir. Tamam. Üç, iki, bir. | The Final-1 | 2010 | |
| Police have identified the killers as disgruntled students | Polis katillerin öğrenci olduğunu ve arkadaşlarını... Polis, okul arkadaşlarını kaçırdıktan sonra sebepsiz yere... | The Final-1 | 2010 | |
| who kidnapped, drugged and dismembered fellow students without cause. | ...kaçırıp ilaç verdikten sonra işkence ettiklerini açıkladı. ...uyuşturup, işkenceyle öldüren katil öğrencilerin kimliklerini tespit etti. | The Final-1 | 2010 | |
| Certainly, it will be a long time in the healing process, | Tabiki, iyleşmeleri uzun zaman alacak. Muhakkak, bu olayın etkisinden kurtulmak uzun zaman alacak... | The Final-1 | 2010 | |
| and all we can do is pray for the families of the victims. | Ve kurbanların aileleri için tek yapabileceğimiz dua etmek. ...bu durumda tek yapmamız gereken şey, kurbanların aileleri için dua etmek. | The Final-1 | 2010 | |
| Think of this as the final, | Bunu bir son olarak düşünün. Bunu bir final olarak düşün... | The Final-1 | 2010 | |
| and there's only one question. | Ve sadece bir tek soru var. ...ve kendine sadece şu soruyu sor: | The Final-1 | 2010 | |
| "What did I do to deserve this?" | Bunu hak edecek ne yaptım? ''Bunu hakketmek için ne yaptım?'' | The Final-1 | 2010 | |
| Mommy, why does that girl's face look like that? | Anne, o kızın yüzüne ne olmuş? Anne, kızın yüzü neden böyle olmuş? | The Final-1 | 2010 | |
| What can I get for you? Just a burger and a drink, pIease. | Ne istiyorsun? Burger ve kola. Ne alırdınız? Bir hamburger ve içecek lütfen. | The Final-2 | 2010 | |
| Okay, that'II be 4 bucks. | 4 dolar. Tamam. Ücret 4 Papel. | The Final-2 | 2010 | |
| You want that for here? No. | Başka bir şey? Yok. Başka bir isteğiniz? Yok. | The Final-2 | 2010 | |
| Okay, we'II bring that right out to you. | Tamam, biz sana getireceğiz. Tamam. Biz masanıza getiririz. | The Final-2 | 2010 | |
| Mommy, why does that girI's face Iook Iike that? | Anne.. Neden o kız öyle oturuyor? Anne kızın yüzü neden böyle olmuş? | The Final-2 | 2010 | |
| Did she get into an accident? Yes. Eat your food. | Kaza falan mı geçirmiş? Evet.. Yemeğini ye. Kaza mı geçirdi? Evet. Yemeğini ye. | The Final-2 | 2010 | |
| Stop Iooking at me! Stop Iooking at me! | Bana bakmayı kesin! Bana bakıp durmayın! Bana bakmayı kesin artık! | The Final-2 | 2010 | |
| I know what I Iook Iike. | Nasıl göründüğümü biliyorum.. Nasıl göründüğümü biliyorum. | The Final-2 | 2010 | |
| You think I chose to Iook Iike this? You think I chose this? | Sizce ben mi istedim böyle görünmeyi? | The Final-2 | 2010 | |
| The Han dynasty, during their ruIe, wouId sometimes Ieave their enemies aIive, | Bazen bu tarz şeylerin nasıl... Han Hanedanlığı, hükümdarlığı boyunca esir aldığı düşmanlarını öldürmek yerine... | The Final-2 | 2010 | |
| It was a message to aII those who wouId oppose their ruIe | Bu da birçok şeyi açıklar. Büyük bir mesaj gibi düşünün. Bu yöntemle kendi kurallarına karşı gelen toplumlara bir mesaj gönderiyorlardı. | The Final-2 | 2010 | |
| that you wouId die, or carry the scars of your defiance. | Ve sonunda bunları bilerek yok olmak bile mümkün. Ya öldürüleceklerdi ya da yüzleri deforme edilecekti. | The Final-2 | 2010 | |
| They understood the psychoIogicaI effect this wouId have on the masses. | Tüm bunların psikolojik efektini düşünmemiz gerekir. Böyle bir mesajın psikolojik baskı yaratacağını çoktan anlamışlardı. | The Final-2 | 2010 | |
| By the time they were through with you, death wouId be a weIcome friend. | Bu sırada ölüm hep yanı başınızdadır. Son nefeslerini verinceye kadar yanı başlarında onları ölüme hazırlıyorlardı. | The Final-2 | 2010 | |
| Have your daddy pick me up a sIushy when he gets off work, okay? | Her gün beni bu şekilde alman acayip hoşuma gidiyor. Baban işten çıkarken bana bir kayganlaştırıcı getirsin, olur mu? | The Final-2 | 2010 | |
| BradIey, I've toId you a miIIion times, Ieave Ravi aIone and find another seat. | Bradley sana milyonlarca kez, başka bir koltuğa geçmeni söyledim. Bradley, sana milyon kere söyledim. Ravi'yi rahat bırak ve başka yere otur. | The Final-2 | 2010 | |
| WeII, as I entered the cIassroom, this was the onIy seat avaiIabIe. | Sınıfa girdiğimde burası tek boş yerdi. Sınıfta kalan tek boş yer burası. | The Final-2 | 2010 | |
| Continuing on, taIking about the importance of the Chinese ancient mindset | Devam ediyorum, Çinin bu kozmik... Eski Çin Medeniyeti'nin uyguladığı bu kozmik cezaların toplum üzerinde... | The Final-2 | 2010 | |
| that they were into this whoIe idea of cosmic retribution. | ...akımının altında büyük bir fikir yatar. ...yarattığı etkiden bahsediyorduk. | The Final-2 | 2010 | |
| They scream, ''We Iove sex, but not with you.'' | Seksi seviyoruz diye çığlık atıyor. ''Sekse bayılıyorum ama seninle değil.'' diye haykırıyorlar. | The Final-2 | 2010 | |
| We're so vain. I'm totaIIy okay with that. | Ama senle değil Çok hoş. Çok kibirliyiz. Benim için sakıncası yok. | The Final-2 | 2010 | |
| So, who's throwing this party anyways? ProbabIy Stephanie. | Bana uyar Kim veriyor bu partiyi. Ee, partiyi kim veriyor? Muhtemelen Stephanie. | The Final-2 | 2010 | |
| She keeps trying to win us over so that we'II be her friend. | Stefany.. Eziğin teki sadece arkadaşlarını çağıracakmış. Bizi ezmeye çalışıyor, bu yüzden onunla arkadaş olacağız. | The Final-2 | 2010 | |
| She's such a Ioser. | O kaybetmişlerin yanında... Zavallının teki. | The Final-2 | 2010 | |
| Awesome, so we'II drink her booze, trash her pIace and stiII ignore her ass. | Harika.. İçkilerini bitirir, evini çöplüğe çevirir ve defolur gideriz. Harika. İçkilerini içeriz, evini çöplüğe çeviririz. Kıçına tekmeyi basar gideriz. | The Final-2 | 2010 | |
| You reaIize we're aII going to heII someday, right? | Her zaman yaptığımız gibi Bir gün hepimiz cehennemin dibini boylayacağız, biliyorsunuz değil mi? | The Final-2 | 2010 | |
| And we'II be the hottest bitches there, too. | Seksi sürtükler böyledir. Ve orada da çok ateşli sürtükler olacağız. | The Final-2 | 2010 | |
| That's the pIan. | Plan bu. Planımız bu şekilde. | The Final-2 | 2010 | |
| There's that IittIe bitch, EmiIy. Let's fuck with her. | Emily burada. Küçük fahişemiz Emily burada. Hadi onunla kafa bulalım. | The Final-2 | 2010 | |
| So, going to the costume party next week? No. | Haftaya partiye geliyor musun? Hayır. Kostüm partisine katılacak mısın? Hayır. | The Final-2 | 2010 | |
| Come on, it'II be so much fun. | Hadi ama çok eğleneceğiz. Hadi ama çok eğlenceli olacak. | The Final-2 | 2010 | |
| Yeah, some guys Iike freaks. Yeah, EmiIy, don't you want to have fun? | Evet, ucubeleri seven biri bulunur. Evet Emily, eğlenmek istemez misin? Ucubeleri seven biri çıkar karşına belki. Evet Emily, eğlenmek istemiyor musun? | The Final-2 | 2010 | |
| I wasn't invited. What? | Davet edilmedim Ne? Davet edilmedim. Ne? | The Final-2 | 2010 | |
| I don't understand. I mean, Iook at you. How couId that be? | Anlamıyorum.. Yani kendine bir baksana.. Bu nasıl olamaz. Anlamıyorum. Şu haline bak. Davet edilmeyi nasıl bekliyorsun? | The Final-2 | 2010 | |
| Why are you aIways so mean to me? I've never done anything to you. | Niye bana karşı bu kadar kabasınız? Ben size hiçbir şey yapmadım. Neden beni sürekli aşağılıyorsunuz? Ben size hiçbir şey yapmadım. | The Final-2 | 2010 | |
| You know, I think you'd actuaIIy Iike me if you just gave me a chance. | Bence beni bir şans olarak göremediğiniz için bunu yapıyorsunuz. Gerçekten bana bir şans verirseniz beni seversiniz. | The Final-2 | 2010 | |
| Oh, my God. Don't go. Be our friend. | Gitme.. Arkadaşımız ol. Aman Tanrım. Gitme. Arkadaşımız ol. | The Final-2 | 2010 | |
| Hey, is WorkIey around? | Kirk buralarda mı? Merhaba. Workley buralarda mı? | The Final-2 | 2010 | |
| I'm his nephew. He Ieft me the house in his wiII. | Ben yeğeniyim.. Evin mirasçısı. Ben onun yeğeniyim. Bu ev ondan bana miras kaldı. | The Final-2 | 2010 | |
| WeII, I'm sorry for your Ioss, son. | Başın sağolsun evlat. Kaybın için üzgünüm evlat. | The Final-2 | 2010 | |
| I'm Dane. Dane. Nice to meet you. | Memnun oldum. Ben de Dane. Dane. Memnun oldum. | The Final-2 | 2010 | |
| Eight months. Don't that beat aII? | 8 ay oldu.. Buraları boş bırakma. Demek 8 aydır yok. Zor olmalı. | The Final-2 | 2010 | |
| We shared a Iot of stories. | Birlikte çok şey paylaşmıştık. Birçok anımızı paylaştık. | The Final-2 | 2010 | |
| Yeah, just getting the pIace ready. | Evet.. Araziyi hazırlıyoruz. Evet. Hazır hale getiriyoruz. | The Final-2 | 2010 | |
| WeII, if you need anything, I'm just a miIe or so down here. | Bir şeye ihtiyacın olursa, ben buralardayım. Bir şeye ihtiyacın olursa, buradan bir mil aşağıdayım. | The Final-2 | 2010 | |
| but that pIan of yours, it's never gonna work. | ...bu hazırlık pek işe yaramaz. ...planın asla işe yaramayacak. | The Final-2 | 2010 | |
| Sorry? Trap. | Efendim? O tuzaklar. Anlamadım? Tuzaklar. | The Final-2 | 2010 | |
| The tops are too sturdy. They'II waIk right over it. | Ben de yaptım oradan biliyorum.. Üst kapak çok yukarda duruyor. Etrafından geçip giderler. | The Final-2 | 2010 | |
| What you need are cage traps. I got pIenty of them. | Kafesli tuzak gerek sana. Bende çok var. Sana kafesli bir tuzak lazım. Bende onlardan çok var. | The Final-2 | 2010 | |
| TripIets wiII be on ATVs in the woods wearing the same costumes as us. | ...hepimizde aynı kostümler olacak. Ağaçlık alanda kostümlü 3 kişi nöbet tutacak. | The Final-2 | 2010 | |
| Nobody escapes. I think it's briIIiant. | Kimse kaçamayacak. Bence zekice bu. Kimse kaçamayacak. Bence muhteşem olacak. | The Final-2 | 2010 | |
| I mean, aII the years of watching horror fiIms, | Yani yıllar boyunca bize yaptıkları. Onca yıldır korku filmi seyrederim... | The Final-2 | 2010 | |
| what can be better than to put it aII to use? | Biz de iyi bir şeyler yapmalıyız. ...acaba yapacaklarımız hepsinden daha mı kötü? | The Final-2 | 2010 | |
| I think I know the perfect way to use Jack's banjo skiIIs. | Bence bu harika bir intikam olacak. Sanırım Jack'in bançosunu kullanmak çok iyi bir fikir. | The Final-2 | 2010 | |
| Dude, what? Can you smeII it? Can you smeII it? | Dostum.. Ne? Koklayabilir misin? Ne diyorsun dostum? Bunu koklayabilir misin? | The Final-2 | 2010 | |
| You're kiIIing me. | Beni öldürüyorsun. | The Final-2 | 2010 | |
| Dude. He's fucking coming over here, man. | Dostum. Bir mankafa daha geliyor. Ahbap. Kahrolası herif buraya geliyor dostum. | The Final-2 | 2010 |