English
TurkishSearch
English Turkish Sentence Translations Page 16123
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| And why did you do it? | Peki sen neden yapıyorsun? | Dope-1 | 2015 |  |
| I didn't have a choice. Oh, come on, Malcolm. | Başka seçeneğim yoktu. Hadi ama, Malcolm. | Dope-1 | 2015 | |
| Come on. You always have a choice. | Hadi ama. Her zaman başka seçeneğin vardır. | Dope-1 | 2015 | |
| You could have done a lot of things with that package. | Bu paketle birçok şey yapabilirdin. | Dope-1 | 2015 | |
| You're a smart kid. I'm sure you thought about all of them. | Akıllı çocuksun. Eminim hepsini düşünmüşsündür. | Dope-1 | 2015 | |
| But you chose to make the delivery for this Dom person... | Ama sen bu teslimatla Dom kişisinin istediğini yapmaya karar verdin... | Dope-1 | 2015 | |
| because you thought it was, what, in your best interest? | ...çünkü senin için en iyisinin bu olduğunu düşündün. | Dope-1 | 2015 | |
| So, you should take responsibility... | Bu yüzden, yaptığın seçimin sorumluluğunu üstlenmelisin. | Dope-1 | 2015 | |
| Now, you know I'm not the person or persons... | Bu teslimatın gönderilmek istendiği, kişi ya da kişiler olmadığımı biliyorsun. | Dope-1 | 2015 | |
| Something happened along the way. | Bugün bir şeyler oldu. Amazon gibi. | Dope-1 | 2015 | |
| If you order a Rick Ross or Macklemore CD | Rick Ross ya da Macklemore CD'si sipariş edersin... | Dope-1 | 2015 | |
| I would not order a Macklemore CD. | Ben Macklemore CD'si sipariş etmem. Böyle bir şey olamazdı. | Dope-1 | 2015 | |
| All right. Who, then? | Pekala, kim o zaman? | Dope-1 | 2015 | |
| Casey Veggies. | Casey Veggies. Casey Veggies? Şarkıcı mı? | Dope-1 | 2015 | |
| Yeah. Yeah, okay. All right. | Evet. Evet, tamam. Pekala. | Dope-1 | 2015 | |
| So, you order a Casey Veggies CD from Amazon, right? | Amazon'dan Casey Veggies CD'si sipariş ettin, değil mi? | Dope-1 | 2015 | |
| No, you don't order a Casey Veggies CD. | Hayır, Casey Veggies CD'si sipariş etmezsin. İnternete girip albümü indirirsin. | Dope-1 | 2015 | |
| Yeah, okay. All right. | Evet, tamam. Peki. | Dope-1 | 2015 | |
| But you are aware that Amazon does ship discs, right? | Ama Amazon'un disk kargoladığının farkındasın, değil mi? | Dope-1 | 2015 | |
| And if you order that disc and it does not come in a timely fashion, | Eğer siparişin zamanında gelmezse ve sen Amazon'u arayıp "Siparişim nerede?"... | Dope-1 | 2015 | |
| And Amazon has to assume responsibility. | ...dersen Amazon sorumluluk almak zorundadır. | Dope-1 | 2015 | |
| But it's just one CD. | Ama sadece bir CD. | Dope-1 | 2015 | |
| But what if it's 100 orders and 100 CDs don't show up? | Peki ya 100 siparişse ve 100 CD gelmezse? | Dope-1 | 2015 | |
| It's a slippery slope. | Bu bir kaygan zemin. Kaygan zemin. | Dope-1 | 2015 | |
| So, Amazon has got to assume... | Amazon zararın tamamını karşılamak zorunda. | Dope-1 | 2015 | |
| But most importantly, | Ama en önemlisi, itibarlarını koruyabilmek için zararı karşılamak zorundalar. | Dope-1 | 2015 | |
| A reputation that has taken a long time to build. | İnşa edilmesi uzun sürmüş bir itibar. | Dope-1 | 2015 | |
| You understand what I'm saying? | Ne dediğimi anlıyor musun şimdi? | Dope-1 | 2015 | |
| So let's do this. | Öyleyse hadi yapalım. | Dope-1 | 2015 | |
| Let's reschedule this interview... | Görüşmeyi birkaç hafta öteki... | Dope-1 | 2015 | |
| for a few weeks from now. | ...bir tarihe atalım. | Dope-1 | 2015 | |
| Give it a little time. | Biraz zaman tanı. | Dope-1 | 2015 | |
| Go out there. | Dışarı çık. | Dope-1 | 2015 | |
| Make the delivery for which you have claimed responsibility... | Sorumluluğunu aldığın teslimatı... | Dope-1 | 2015 | |
| to the appropriate consumers... | ...tüketicilere ulaştır... | Dope-1 | 2015 | |
| so that the suppliers of this product... | ...böylelikle üretici firma bütünlüğünü koruyabilir. | Dope-1 | 2015 | |
| Metaphorically speaking, of course. | Lafın gelişi söylüyorum tabii ki. | Dope-1 | 2015 | |
| If you're able to do this, | Eğer bunu başarabilirsen, senin hakkında olabilecek her görüşmeden... | Dope-1 | 2015 | |
| than any interview ever could. | ...daha çok şey yansıtır. | Dope-1 | 2015 | |
| And I would then make it my business... | Ve ben de işimi yapıp... | Dope-1 | 2015 | |
| to make you a man of Harvard. | ...seni Harvard öğrencisi yaparım. | Dope-1 | 2015 | |
| I want you to get out of The Bottoms just like I did. | Senin de benim gibi Varoşlar'dan kurtulmanı istiyorum. | Dope-1 | 2015 | |
| I know from growing up there it's very, very dangerous... | Orada büyümenin çok çok tehlikeli olduğunu ve... | Dope-1 | 2015 | |
| and that your family or your friends could get killed at any moment... | ...ailenin ya da arkadaşlarının yalnızca yanlış zamanda yanlış yerde... | Dope-1 | 2015 | |
| just by being in the wrong place at the wrong time. | ...oldukları için her an öldürülebileceklerini biliyorum. | Dope-1 | 2015 | |
| I'd hate for that to happen to you... | Bunun sana ya da herhangi bir aile bireyine... | Dope-1 | 2015 | |
| or any of your family members. | ...olmasından nefret ederdim. | Dope-1 | 2015 | |
| Getting on? | Binecek misin? | Dope-1 | 2015 | |
| Looks like you and I had the same kind of day. | Görünüşe göre ikimiz de benzer bir gün geçiriyoruz. | Dope-1 | 2015 | |
| How'd the interview go? | Görüşmen nasıl geçti? | Dope-1 | 2015 | |
| Okay. | Tamam. Hadi otur. | Dope-1 | 2015 | |
| My shift's almost over. I'll take you home. | Vardiyam bitmek üzere. Seni evine bırakırım. | Dope-1 | 2015 | |
| The incident took place today at Seven Bucks Coffee | Olay, Seven Bucks Kahve'de gerçekleşti... | Dope-1 | 2015 | |
| apparently the side effects of the popular club drug MDMA, or "Molly. " | Açıkça gözde uyuşturucu MDMA ya da Molly'nin yan etkileri altındaydı. | Dope-1 | 2015 | |
| Tannehill James was a witness to this bizarre scene. | Bu garip olaya Tannehill James tanık oldu. | Dope-1 | 2015 | |
| So, I'm here at the Seven Bucks, drinking my vanilla chai latte... | Burada oturmuş vanilyalı lattemi yudumluyor... | Dope-1 | 2015 | |
| and eating me some pound cake. | ...biraz kek yiyordum. | Dope-1 | 2015 | |
| 'Cause you know niggas don't eat scones, right? | Çünkü bilirsin zenciler çörek yemez, değil mi? | Dope-1 | 2015 | |
| When all of a sudden this crazy little naked ho comes up... | Birden bu manyak küçük çıplak arkadaş ortaya çıkıverdi... | Dope-1 | 2015 | |
| and she squatted down right in front of me and she pissed right there. | ...ve burnumun dibinde çömelip işemeye başladı. | Dope-1 | 2015 | |
| I swear to God. | Yemin ederim ki. Uzunca bir süre işedi. | Dope-1 | 2015 | |
| So, now, you tell me how am I supposed to eat my pound cake... | Şimdi bana söyleyin, böyle bir şeye tanık olup nasıl kekimi yemeye... | Dope-1 | 2015 | |
| after witnessing something like that? | ...devam edebilirim? | Dope-1 | 2015 | |
| Reporting live, Karen Myetta, Channel 10 News. | Kanal 10 Haber'den Karen Myetta canlı olarak aktardı. | Dope-1 | 2015 | |
| Up next, a fight over lunch turns deadly in Inglewood. | Sırada, Inglewood'ta öğle yemeği kavgası az kalsın can alıyordu. | Dope-1 | 2015 | |
| Did he actually say, "I'll kill you and your friends if you don't sell these drugs"? | Gerçekten eğer bu malı satmazsan seni ve arkadaşlarını öldürürüm mü dedi? | Dope-1 | 2015 | |
| Don't act like you weren't curious too. Not directly. | Sen de merak etmiyormuşsun gibi davranma. Direkt öyle söylemedi. | Dope-1 | 2015 | |
| He was talking about Amazon and Rick Ross CDs not getting to their customers. | Amazon'un Rick Ross CD'lerini müşterilerine teslim edememesinden bahsetti. | Dope-1 | 2015 | |
| Niggas don't even buy CDs anymore, dawg. | Millet artık CD bile almıyor. Jib, siktiğimin olayı o değil. | Dope-1 | 2015 | |
| Are you gonna go and sell on the corner? 'Cause we're a bunch of bitches, man. | Gidip köşe başında mı satacaksın? Çünkü bizler bir avuç fallikleriz adamım. | Dope-1 | 2015 | |
| Speak for yourself, Jib. Yes. | Kendi adına konuş, Jib. Evet. | Dope-1 | 2015 | |
| I am a bitch ass nigga. I don't give a fuck. I own that shit. | Falliğin tekiyim. Sikimde değil. Bu boku kabulleniyorum. | Dope-1 | 2015 | |
| Who are you trying to impress, Diggy? | Diggy'yi mi mi etkilemeye çalışıyorsun? | Dope-1 | 2015 | |
| We're talking about Molly, Jib, not fucking heroin. | Molly'den söz ediyoruz Jib, siktiğimin eroininden değil. | Dope-1 | 2015 | |
| All we gotta do is find the white people. | Tek yapmamız gereken beyaz insanlar bulmak. | Dope-1 | 2015 | |
| Go to Coachella, Lollapalooza. Yeah, yeah. | Coachella'ya, Lollapalooza'ya gidelim. Tabii tabii. | Dope-1 | 2015 | |
| We can backpack and hitchhike and sing Mumford and Sons songs and all that faux fucking shit. | Çantamızı toplayıp otostop çekelim. Yolda da Mumford ve Oğulları şarkıları söyleriz. | Dope-1 | 2015 | |
| Fuck you. Okay? I'm just saying it could work. | Siktir git. Sadece işe yarayabileceğini söylüyorum. | Dope-1 | 2015 | |
| Yeah, yeah. Why stop there, you know? Why not hit Bonnaroo also? | Evet, tabii. Neden sadece oralarla yetinelim ki? Bonnaroo'ya da uğrayalım. | Dope-1 | 2015 | |
| There's these sites where you can you can sell everything... | Her şeyi ama her şeyi satabildiğin internet siteleri var. | Dope-1 | 2015 | |
| from fake credit cards to illegal guns and drugs. | Sahte kredi kartlarından tut da, yasadışı uyuşturucu ve silaha kadar. | Dope-1 | 2015 | |
| And they use Bitcoins so they can't be traced. | Sanal para kullanıyorlar. Böylece takip edilemiyorlar. | Dope-1 | 2015 | |
| We don't have to stand on any corner. | Köşe başında dikilmek zorunda değiliz. | Dope-1 | 2015 | |
| Dark Web. Could work. | Karanlık ağ. İşe yarayabilir. | Dope-1 | 2015 | |
| Way better than Coachella. | Coachella'dan kat kat daha iyi. | Dope-1 | 2015 | |
| Guys, the FBI can track us. The police No, they can't. | FBI bizi takip edebilir. Polis... Hayır edemezler. | Dope-1 | 2015 | |
| Not if you use a Tor browser. What the fuck is that? | Tor Tarayıcısını kullanırsan edemezler. O ne ola ki? | Dope-1 | 2015 | |
| Onion routing. Layered encryptions. | Aşamalı yönlendirme. Katmanlandırılmış şifrelemeler. | Dope-1 | 2015 | |
| It's like a game of Whac A Mole with thousands of computers | Binlerce bilgisayarlık Whac A Mole oyunu... | Dope-1 | 2015 | |
| What the fuck is a Whac A Mole? | Siktiğimin Whac A Mole oyunu da ne? | Dope-1 | 2015 | |
| Look, these dark Web sites run off these secret IP addresses. | Bak, bu karanlık ağ siteleri gizli IP adresleri kullanıyor. | Dope-1 | 2015 | |
| Like LulzSec level shady. | LulzSec Level kanunsuzu gibi. | Dope-1 | 2015 | |
| We need to find one somehow. | Bir şekilde bir tanesini bulmalıyız. | Dope-1 | 2015 | |
| William Ian Sherwood III. | William Ian Sherwood'ların üçüncüsü. | Dope-1 | 2015 | |
| Musician, scholar, rake, entrepreneur, conspiracy theorist. | Müzisyen, burslu, hovarda, girişimci, komplo teorisyeni. | Dope-1 | 2015 | |
| Malcolm, Jib and Diggy met William at band camp three years ago. | Malcolm, Jib ve Diggy; William ile 3 yıl önce bando kampında tanıştılar. | Dope-1 | 2015 | |
| Yo, if you niggas need some weed, I got you. Good shit. Fair prices. | Siz zencilerin ota ihtiyacı olursa, bana gelin. Sağlam mal, uygun fiyat. | Dope-1 | 2015 | |
| William assured them that he used the word "nigga"... | William, onları "zenci" kelimesini sevgi gösterisi olarak kullandığını... | Dope-1 | 2015 | |
| as explained by Q Tip in the classic song, "Sucka Nigga. " | ...klasik bir şarkıyla inandırdı, "Somur Zenci". | Dope-1 | 2015 | |
| That's your room right there. | Odanız burada. | Dope-1 | 2015 | |
