Search
English Turkish Sentence Translations Page 15890
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
no, you weren't grown in the lab, but I was. | Sen laboratuarda büyümedin ama ben büyüdüm. Sen laboratuarda büyümedin ama ben büyüdüm. Hayır, laboratuarda büyütülen sen değilsin, benim. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
been singing for my supper since when and before when for everybody else! | Kendimi bildim bileli, ekmek parası ve kendim haricinde herkes için şarkı söylüyorum! Kendimi bildim bileli, ekmek parası ve kendim haricinde herkes için şarkı söylüyorum! Ta en baştan beri hayatımı kazanırken "başkaları" için şarkı söylüyorum. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
God put this voice in me and forgot to make it mine. | Tanrı bu sesi vermiş ama o ses benim değil. Tanrı bu sesi vermiş ama o ses benim değil. Tanrı bana bu sesi vermiş ama sahipliğini vermeyi unutmuş. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I don't feel it. I don't feel anything. | Ruhumu hissetmiyorum. Hiçbir şey hissetmiyorum. Ruhumu hissetmiyorum. Hiçbir şey hissetmiyorum. Hissetmiyorum. Hiçbir şey hissetmiyorum. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
For a long while. | Hem de çok uzun zamandır. Hem de çok uzun zamandır. Hem de uzun bir zamandır. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
But I know he's out there, the reaper, | Ama Azrail'in oralarda bir yerlerde olduğunu biliyorum... Ama Azrail'in oralarda bir yerlerde olduğunu biliyorum... Ama onun orada bir yerde olduğunu biliyorum. Azrailimin. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
and any minute now...freedom. | ...ve her an özgür olabilirim. ...ve her an özgür olabilirim. Her an özgülüğüme kavuşabilirim. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
There's your rush. There's your joy. | İşte sana heyecan. İşte sana coşku. İşte sana heyecan. İşte sana coşku. İşte sana heyecan. İşte sana mutluluk. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I can hear. I can hear myself. | Duyabiliyorum. Kendimi duyabiliyorum. Duyabiliyorum. Kendimi duyabiliyorum. Duyabiliyorum. Kendimi duyabiliyorum. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I think you hear yourself just fine. | Bence de kendini gayet iyi duyuyorsun. Bence de kendini gayet iyi duyuyorsun. Bence kendini çok net duyuyorsun. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Maybe you want to listen to someone else, like, say, ever. | Belki de sen başkasını dinlemek istiyorsun. Belki de sen başkasını dinlemek istiyorsun. Belki de başkalarını dinlemenin zamanı gelmiştir. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You don't like your life, change it. They won't let me! | Hayatını sevmiyorsan, değiştir. İzin vermezler! Hayatını sevmiyorsan, değiştir. İzin vermezler! Hayatını sevmiyorsan, değiştirirsin. İzin vermezler. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You make them let you. | Sana izin vermelerini sağla. Sana izin vermelerini sağla. İzin vermelerini sağlarsın sen de. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You're feeling pain, but all you're doing is spreading it around. | Acı hissediyorsun ama tek yaptığın bunu etrafına saçmak. Acı hissediyorsun ama tek yaptığın bunu etrafına saçmak. Acı duyuyorsun ama tek yaptığın şey bu acıyı etrafa dağıtmak. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
The last thing I ever thought you'd turn out to be was weak. | Aklıma gelecek son şey senin zayıf biri olacağındı. Aklıma gelecek son şey senin zayıf biri olacağındı. Senin her şey olacağına inanırdım ama zayıf olacağına inanmazdım. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I want you out of here. | Buradan gitmeni istiyorum. Buradan gitmeni istiyorum. Gitmeni istiyorum. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You say anything to biz, I'll tell every psycho fan I got right where you live, and you won't last a day. | Eğer Biz'e bir şey söylersen, tüm manyak hayranlarıma oturduğun yeri söylerim ve bir gün daha yaşayamazsın. Eğer Biz'e bir şey söylersen, tüm manyak hayranlarıma oturduğun yeri söylerim ve bir gün daha yaşayamazsın. Eğer Biz'e bir şey söylersen en psikopat hayranlarıma... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
oh, this gig was supposed to change everything for me and now I'm thinking it did. | Bu fırçanın benim için her şeyi değiştirmesi gerekiyordu, öyle mi? Sanırım değiştirdi. Bu fırçanın benim için her şeyi değiştirmesi gerekiyordu, öyle mi? Sanırım değiştirdi. Bu işin hayatımı tamamen değiştirmesini bekliyordum, sanırım değiştirdi bile. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Get your scrawny ass out of my sp... | Çıkar şu cılız kıçını odam... Çıkar şu cılız kıçını odam... Hemen bu odayı terk et | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
you can fire me,ut, bitch, don't think you can take me. | Beni kovabilirsin, kaltak, ama benim sahibim olabileceğini sanma. Beni kovabilirsin, kaltak, ama benim sahibim olabileceğini sanma. Beni kovabilirsin, şıllık, ama beni ezebileceğini sanma. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Have fun with your fan. | Hayranlarınla eğlenmene bak! Hayranlarınla eğlenmene bak! Sana hayranınla iyi eğlenceler dilerim. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
uh, excuse me. Sir, sir, um, I'm supposed to be inside. | Pardon, bayım. Bayım, benim içeride olmam gerekiyordu. Pardon, bayım. Bayım, benim içeride olmam gerekiyordu. Affedersiniz. İçeride olmam gerekiyordu. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Um, I'm rayna's1 fan. I was onstage. | Rayna'nın 1 numaralı hayranıyım. Sahnedeydim. Rayna'nın 1 numaralı hayranıyım. Sahnedeydim. Rayna'nın en büyük hayranıyım. Az önce sahnedeydim. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Go around back. Ask for a guy with a clipboard. | Arkadan dolaş ve elinde liste olan adamı ara. Arkadan dolaş ve elinde liste olan adamı ara. Arka tarafa geç. Elinde liste olan adamı sor. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Look what you've done, rayna. | Ne yaptığına bak, Rayna. Ne yaptığına bak, Rayna. Bak ne yaptın, Rayna. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You messed it all up. | Her şeyi batırdın. Her şeyi batırdın. Her şeyi mahvettin. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
And I want to be able to forgive you, but... | Seni affedebilmek istiyorum ama... Seni affedebilmek istiyorum ama... Seni bağışlamayı istiyordum ama... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
your actions lately... | ...son zamanlardaki hareketlerin... ...son zamanlardaki hareketlerin... ...son zamanlardaki hareketlerin... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
who is this? | Kim bu? Kim bu? Bu da kim? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I came to get my stuff. | Eşyalarımı almaya geldim. Eşyalarımı almaya geldim. Eşyalarımı almaya gelmiştim. Senin de başına bir şey geldi sandık. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I thought something might have happened to you, too. | Sana da bir şey olduğunu zannettim. Sana da bir şey olduğunu zannettim. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
What do you mean? | Ne demek istiyorsun? Ne demek istiyorsun? Ne demek istiyorsun? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Seems like it wasn't such a good idea to be seen out with rayna. | Rayna ile birlikte ortalıkta dolaşmak pek iyi bir fikir değilmiş. Rayna ile birlikte ortalıkta dolaşmak pek iyi bir fikir değilmiş. Son olanlara bakarsak Rayna'nın yanında olmak pek de hayırlı olmuyor. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Why her? How is she your1 fan? | Neden bu kız? Neden senin 1 numaralı hayranın? Neden bu kız? Neden senin 1 numaralı hayranın? Neden o? O nasıl bir numaralı hayranın olabilir ki? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You gave her what was mine. | Benim olan şeyi ona vermişsin. Benim olan şeyi ona vermişsin. Benim olanı ona verdin. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
And I know you said we could never meet in person because it... | Asla yüz yüze tanışamayacağımızı söylediğini biliyorum, çünkü bu... Asla yüz yüze tanışamayacağımızı söylediğini biliyorum, çünkü bu... Aramızdaki ilişkinin anlamı azalır diye... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
because it would diminish what we have. | ...çünkü bu aramızdaki sevgiyi azaltabilirdi. ...çünkü bu aramızdaki sevgiyi azaltabilirdi. ...asla yüz yüze görüşemeyeceğimizi söylemiştin. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
It would ruin our moment. | Aramızdaki elektriği mahvedebilirdi. Aramızdaki elektriği mahvedebilirdi. Aramızdaki tüm sihri bozar demiştin. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Now, you will come meet me in person, and i will not shoot this girl in the brains. | Şimdi, gelip benimle tanışacaksın ve ben de bu kızı kafasından vurmayacağım. Şimdi, gelip benimle tanışacaksın ve ben de bu kızı kafasından vurmayacağım. Şimdi yüz yüze görüşeceğiz böylece bu kızın beynini dağıtmayacağım. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Lunatic. | Manyaklık bu. Manyaklık bu. Deli. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I kill for you, you die for me. | Senin için öldürürüm, sen de benim için ölürsün. Senin için öldürürüm, sen de benim için ölürsün. Ben senin için öldürecektim sen de benim için ölecektin. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
That was the deal. | Anlaşmamız buydu. Anlaşmamız buydu. Anlaşmamız böyleydi. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I want to fulfill my part, rayna. | Kendi payıma düşeni yapacağım, Rayna. Kendi payıma düşeni yapacağım, Rayna. Kendi payıma düşeni yapmak istiyorum, Rayna. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You have my number. Call me. | Numaram sende var. Ara beni. Numaram sende var. Ara beni. Numaramı biliyorsun. Ara beni. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
"Calme"? | "Ara beni" mi? "Ara beni" mi? "Ara beni" mi? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You did this? | Bunu sen mi yaptın? Bunu sen mi yaptın? Bunu sen mi ayarladın? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Ten years. Never done that. | On yıldır, bunu hiç yapmamıştım. On yıldır, bunu hiç yapmamıştım. 10 yıldır hiç böyle bir şey yapmamıştım. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
She wanted this. All of it. | Bunu kendisi istedi. Hem de hepsini. Bunu kendisi istedi. Hem de hepsini. Bunları istemişti. Hem de hepsini. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Otherwise, I never would have... | Yoksa, her zaman ona... Yoksa, her zaman ona... Yoksa hayatta böyle bir şey | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
getting what you want may not be the best thing for a person. | Birine her istediğini vermek her zaman en iyi şey olmayabilir. Birine her istediğini vermek her zaman en iyi şey olmayabilir. İnsanın her istediğini elde etmesi onun iyiliğine olmayabilir. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You're supposed to be with her. | Onunla olman gerekiyor. Onunla olman gerekiyor. Onun yanında olman gerekmiyor muydu? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
She fired me. | Beni kovdu. Beni kovdu. Beni kovdu ama. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Does that make a difference? | Bu sorun olur mu? Bu sorun olur mu? Fark eder mi? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I don't know why, but... | Neden bilmiyorum ama... Neden bilmiyorum ama... Neden olduğunu bilmiyorum ama... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
even after everything that's happened, I... | ...olan bunca şeyden sonra bile... ...olan bunca şeyden sonra bile... ...tüm olanlardan sonra bile... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I have to help her. | ...ona yardım etmeliyim. ...ona yardım etmeliyim. ...ona yardım etmeliyim. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
sierra has been kidnapped. | Sierra kaçırıldı. Sierra kaçırıldı. Sierra kaçırıldı. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
She drew his focus away from rayna. | Sierra, adamın dikkatini kendine çekti. Sierra, adamın dikkatini kendine çekti. O sapığın ilgisini Rayna'dan uzaklaştırdı. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Well, that was a good call. Thank you. | Peki, bu iyi bir karardı. Teşekkürler. Peki, bu iyi bir karardı. Teşekkürler. Yerinde bir hareket olmuş. Teşekkür ederim. Gerçek. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Her handler's outside the location. I told him to wait for our team. | Bakıcısı binanın dışında. Ekibimizi beklemesini söyledim. Bakıcısı binanın dışında. Ekibimizi beklemesini söyledim. Amiri tutulduğu yerin dışında bekliyor. Takımımızı beklemesini söyledim. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Yes, that's best. Echo? | Evet, en iyisi. Peki Echo? Evet, en iyisi. Peki Echo? Evet, böylesi iyi olur. Echo ne durumda? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
On task. Still protecting rayna. | Görev üstünde. Hâlen Rayna'yı koruyor. Görev üstünde. Hâlen Rayna'yı koruyor. Görevinin başında. Hâlâ Rayna'yı koruyor. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Are you a fan, mr. Dominic? | Siz de birine hayran mısınız, Bay Dominic? Siz de birine hayran mısınız, Bay Dominic? Siz de bir hayran mısınızdır, Bay Dominic? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I'm sorry? Rayna do you like her music? | Anlamadım? Rayna'nın müziğinden hoşlanır mısınız? Anlamadım? Rayna'nın müziğinden hoşlanır mısınız? Anlamadım. Rayna'nın müziğini sever misin? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I don't know if being a fan has very much to do with that. | Birinin hayranı olmakla, bunun bir alakası olduğunu zannetmiyorum. Birinin hayranı olmakla, bunun bir alakası olduğunu zannetmiyorum. Hayranlıkla bu olayı pek bağdaştıramıyorum doğrusu. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Not at the level we're dealing with. | En azından uğraştığımız seviyede değil. En azından uğraştığımız seviyede değil. En azından bu seviyeye kadar. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
No. Get the girl. Close it out. | Hayır. Kızı geri getir. Sonra da boşalt. Hayır. Kızı geri getir. Sonra da boşalt. Haklısın. Kızı çıkar, görevi tamamla. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Do it. | Söyle. Söyle. Yap dedim. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I don't want to. | Söylemek istemiyorum. Söylemek istemiyorum. İstemiyorum. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You got to be near her. | Onun yanında olman gerekiyor. Onun yanında olman gerekiyor. Ona yakın olmalısın. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
To smell her. | Onu koklamak için. Onu koklamak için. Koklayabilmek için. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
To touch her. | Ona dokunmak için. Ona dokunmak için. Dokunabilmek için. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
This... is your big day. | Bugün senin büyük günün. Bugün senin büyük günün. Bu senin büyük günün. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Your time to shine. | Şimdi parıldama zamanın. Şimdi parıldama zamanın. Kendini göstereceğin anın. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I can't remember. Do it! | Hatırlayamıyorum. Söyle hadi! Hatırlayamıyorum. Söyle hadi! Hatırlayamıyorum. Söyle dedim. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
* Don't want to burst your bubble * | Patlatmak istemiyorsun sakızını Patlatmak istemiyorsun sakızını | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
* don't want to waste your time * | Boşa harcamak istemiyorsun zamanını Boşa harcamak istemiyorsun zamanını | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
* I got a feeling your priorities are out of line * | Hissediyorum önceliklerin aştı sınırlarını Hissediyorum önceliklerin aştı sınırlarını | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
* I got a feeling it's time for you to shine * | Hissediyorum şu anda gösteri zamanı Hissediyorum şu anda gösteri zamanı | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
* go on and take it away * | Gidip al onu Gidip al onu | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
* You'll play my heart with every word that you say * | Söylediğin her sözle Fethedersin kalbimi Söylediğin her sözle Fethedersin kalbimi | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
* and toss it and tear it up, rip it...* no, no. | Vur, kır, parçala dilediğin gibi kalbimi Vur, kır, parçala dilediğin gibi kalbimi | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
What are you doing | Ne yapıyorsun? Ne yapıyorsun? Burada ne yapıyorsun? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
you scared me. | Beni korkuttun. Beni korkuttun. Beni korkuttun. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I scared you? | Seni korkuttum mu? Seni korkuttum mu? Ben mi korkuttum? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
After all this, I scared you? | Bütün olanlardan sonra seni korkuttum mu? Bütün olanlardan sonra seni korkuttum mu? Tüm olanlardan sonra ben mi seni korkuttum? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Why are you here? I fired you. | Neden geldin? Seni kovmuştum. Neden geldin? Seni kovmuştum. Neden buradasın? Seni kovmuştum. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Look, I'm not here to fight, rayna. | Bak, buraya kavga etmek için gelmedim, Rayna. Bak, buraya kavga etmek için gelmedim, Rayna. Buraya tartışmaya gelmedim, Rayna. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I'm sorry for the things that I said. | Söylediğim şeyler için özür dilerim. Söylediğim şeyler için özür dilerim. Söylediklerim için üzgünüm. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I just want to know how I can help. | Sadece nasıl yardım edebileceğimi bilmek istiyorum. Sadece nasıl yardım edebileceğimi bilmek istiyorum. Sadece sana nasıl yardımcı olacağımı öğrenmek istiyorum. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You can leave. | Giderek... Giderek... Giderek olabilirsin. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Then what are you gonna do? | Peki sen ne yapacaksın? Peki sen ne yapacaksın? Sen ne yapacaksın? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
The show must go on. | Gösteri devam etmeli. Gösteri devam etmeli. Gösteri devam etmeli. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You can't be serious. | Ciddi olamazsın. Ciddi olamazsın. Ciddi olamazsın. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
This isn't just about you anymore, rayna. | Bu artık seninle ilgili değil, Rayna. Bu artık seninle ilgili değil, Rayna. Artık tek söz konusu olan sen değilsin, Rayna. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Someone else is in danger. | Tehlikede olan birisi var. Tehlikede olan birisi var. Bir başkası da tehlikede. Polisi aradık. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
We called the police. | Polise haber verdik. Polise haber verdik. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
What else do you want from me? | Benden daha ne bekliyorsun? Benden daha ne bekliyorsun? Benden daha ne bekliyorsun? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You know this guy. | Bu herifi tanıyorsun. Bu herifi tanıyorsun. Bu adamı tanıyorsun. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You know what he's capable of. | Neler yapabileceğini biliyorsun. Neler yapabileceğini biliyorsun. Neler yapabileceğini biliyorsun. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |