• en flag English
    • tr flag Turkish

Search

English Turkish Sentence Translations Page 15873

English Turkish Film Name Film Year Details
I remember it all. Hepsini hatırlıyorum. Hepsini hatırlıyorum. Hepsini hatırlıyorum. Dollhouse-1 2009 info-icon
What, like I'd forget? Ne yani, sanki ben unutmak mı istiyorum? Dollhouse-1 2009 info-icon
You think this is a normal weekend for me? Benim için normal bir hafta sonu mu sanıyorsun? Benim için normal bir hafta sonu mu sanıyorsun? Bu haftanın benim için normal olduğunu mu sanıyorsun. Dollhouse-1 2009 info-icon
Maybe? Belki. Belki. Olabilir. Dollhouse-1 2009 info-icon
I had no idea you were a moron. Aptal olduğunu hiç bilmiyordum. Aptal olduğunu hiç bilmiyordum. Senin salak olduğunu bilmiyordum. Dollhouse-1 2009 info-icon
Look, it's... it's little, it's stupid, Bak, bu... Bu biraz aptalca ama... Bak, bu... Bu biraz aptalca ama... Bak, bu biraz aptalca ama... Dollhouse-1 2009 info-icon
I want you to have it. Bunu almanı istiyorum. Bunu almanı istiyorum. Almanı istiyorum. Dollhouse-1 2009 info-icon
You're an amazing guy, Matt. Çok etkileyici bir insansın, Matt. Çok etkileyici bir insansın, Matt. Harika birisin, Matt. Dollhouse-1 2009 info-icon
When you say it, I almost believe. Sen söyleyince neredeyse inanıyordum. Sen söyleyince neredeyse inanıyordum. Sen söyleyince neredeyse inanacağım. Dollhouse-1 2009 info-icon
Thank you. Teşekkür ederim... Teşekkür ederim... Teşekkür ederim. Dollhouse-1 2009 info-icon
For everything. ...her şey için. ...her şey için. Her şey için. Dollhouse-1 2009 info-icon
It's getting late. Vakit geç oldu. Vakit geç oldu. Geç olmaya başladı. Dollhouse-1 2009 info-icon
You're not getting out of another dance. Son bir dans etmeden kurtulamazsın. Son bir dans etmeden kurtulamazsın. Dollhouse-1 2009 info-icon
Of course not. Elbette kurtulamam! Elbette kurtulamam! Tabii ki yırtamam. Dollhouse-1 2009 info-icon
I'm just gonna go grab a drink. Bir içki daha alacağım. Bir içki daha alacağım. İçki alıp geleyim. Dollhouse-1 2009 info-icon
You ready for your treatment? İşlem için hazır mısın? İşlem için hazır mısın? Tedavine hazır mısın? Dollhouse-1 2009 info-icon
Did you have a nice time? İyi vakit geçirdin mi? Dollhouse-1 2009 info-icon
I met a guy. Bir çocukla tanıştım. Bir çocukla tanıştım. Bir çocukla tanıştım. Dollhouse-1 2009 info-icon
Dude, where's your friend? Arkadaşın nerede, dostum? Arkadaşın nerede, dostum? Oğlum, arkadaşın nerede? Dollhouse-1 2009 info-icon
It's time for her to go. Gitme zamanı gelmişti. Gitme zamanı gelmişti. Gitme zamanı gelmişti. Dollhouse-1 2009 info-icon
Had to get to her carriage Balkabağına dönüşmeden önce... Balkabağına dönüşmeden önce... Balkabağına dönüşmeden önce arabasına yetişmesi lazımdı. Dollhouse-1 2009 info-icon
Stroke of midnight. Tam gece yarısında. Dollhouse-1 2009 info-icon
Midnight? Gece yarısı mı? Dollhouse-1 2009 info-icon
The end of the ball. Oyunun sonu. Oyunun sonu. Maçın sonu. Dollhouse-1 2009 info-icon
Dude, it... it's like 5:00. Dostum, saat beş oldu ki. Dostum, saat beş oldu ki. Oğlum, saat neredeyse beş. Dollhouse-1 2009 info-icon
Hey, you think you could take me Tedavi gördükten sonra, beni partiye bırakabilir misin? Tedavi gördükten sonra, beni partiye bırakabilir misin? Tedavimden sonra beni partiye geri götürebilir misin? Dollhouse-1 2009 info-icon
I'll wait right here. Tam burada bekliyorum. Tam burada bekliyorum. Burada bekliyor olacağım. Dollhouse-1 2009 info-icon
You're good people. İyi insanlarsınız. İyi insanlarsınız. İyi insanlarsınız. Dollhouse-1 2009 info-icon
Right. Tabii. Tabii. Haklısın. Dollhouse-1 2009 info-icon
Maybe I shouldn't go back. Belki de geri gitmemeliyim. Belki de geri gitmemeliyim. Belki de geri dönmemeliyim. Dollhouse-1 2009 info-icon
The last thing I want to be is clingy, İstediği son şey yapışkan olmak,... İstediği son şey yapışkan olmak,... Yapışkan biri olmak istediğim son şey... Dollhouse-1 2009 info-icon
If I'm wrong, I'll know. Yanılsam, bilirdim. Yanılsam, bilirdim. Eğer yanılsaydım anlardım. Dollhouse-1 2009 info-icon
I mean, Matt can't lie to save his life. 1 Demek istediğim, Matt hayatından uzaklaştırmak için yalan söylemeyiz. Demek istediğim, Matt hayatından uzaklaştırmak için yalan söylemeyiz. Demek istediğim Matt kendi hayatını kurtarmak için yalan söylemez. Dollhouse-1 2009 info-icon
But I don't know, I think... Ama bilmiyorum, bence o da aynısını hissediyor. Ama bilmiyorum, bence o da aynısını hissediyor. Bilmiyorum ama bence o da hissediyor. Dollhouse-1 2009 info-icon
I'm glad. Sevindim. Sevindim. Sevindim. Dollhouse-1 2009 info-icon
This is gonna pinch a bit. Bu biraz titretecek. Bu biraz titretecek. Dollhouse-1 2009 info-icon
You have a nice time? İyi vakit geçirdin mi? İyi vakit geçirdin mi? İyi vakit geçirdin mi? Dollhouse-1 2009 info-icon
You ready to be a sad second place, man? Üzgün bir ikinci olmaya hazır mısın? Üzgün bir ikinci olmaya hazır mısın? İkinci olmaya hazır mısın? Dollhouse-1 2009 info-icon
No obligations. Zorlama yok. Zorlama yok. Sorumluluk yok. Dollhouse-1 2009 info-icon
No pressure. Baskı yok. Baskı yok. Baskı yok. Öylesine bir deneyim olacak. Dollhouse-1 2009 info-icon
It's just an experiment. Bu sadece bir deney. Bu sadece bir deney. Dollhouse-1 2009 info-icon
How much fun can we have in three days? Üç gün boyunca ne kadar eğlenebiliriz? Üç gün boyunca ne kadar eğlenebiliriz? Üç gün içinde ne kadar eğleneceğiz? Dollhouse-1 2009 info-icon
Hello, Echo. Merhaba, Echo. Merhaba, Echo. Merhaba, Echo. 1 Dollhouse-1 2009 info-icon
How are you feeling? Nasıl hissediyorsun? Nasıl hissediyorsun? Kendini nasıl hissediyorsun? Dollhouse-1 2009 info-icon
Did I fall asleep? Uyukladım mı? Uyukladım mı? Uykuya mı dalmışım? Dollhouse-1 2009 info-icon
For a little while. Bir süredir... Bir süredir... Kısa bir süreliğine daldın. Dollhouse-1 2009 info-icon
Shall I go now? Şimdi gidebilir miyim? Şimdi gidebilir miyim? Gidebilir miyim? Dollhouse-1 2009 info-icon
If you like. İstersen... İstersen... İstersen gidebilirsin. Dollhouse-1 2009 info-icon
Everything go all right with the wipe? Silme işleminde her şey yolunda gitti mi? Silme işleminde her şey yolunda gitti mi? Silerken her şey yolunda gitti mi? Dollhouse-1 2009 info-icon
Why don't you just ask Echo? Neden Echo'ya sormuyorsun? Neden Echo'ya sormuyorsun? Echo'ya bir sor istersen. Dollhouse-1 2009 info-icon
Oh, that's right. Gerçi haklısın. Nasıl olsa hatırlayamaz. Gerçi haklısın. Nasıl olsa hatırlayamaz. Dollhouse-1 2009 info-icon
Of course, it went all right. Tabii ki, her şey yolunda gitti. İzler silindi. Tabii ki, her şey yolunda gitti. İzler silindi. Tabii ki bir aksilik çıkmadı. Dollhouse-1 2009 info-icon
Imprint's gone. Kopya kişilik tamamen gitti. Dollhouse-1 2009 info-icon
The new moon has made her a virgin again. Yeni ay, onu yine bâkire yaptı. Yeni ay, onu yine bâkire yaptı. Dollhouse-1 2009 info-icon
Is there some reason it shouldn't have? Olmaması için bir sebep mi var? Randevu sırasında bir şey mi oldu? Olmaması için bir sebep mi var? Randevu sırasında bir şey mi oldu? Dollhouse-1 2009 info-icon
Something happen during the engagement? Görevde bir sorun mu çıktı? Dollhouse-1 2009 info-icon
I think she finally met the right guy. Sanırım sonunda doğru adamla tanıştı. Sanırım sonunda doğru adamla tanıştı. Sonunda doğru insanla tanışmış. Dollhouse-1 2009 info-icon
You're so jaded, Çok bitkin ve orta yaşlı duruyorsun. Çok bitkin ve orta yaşlı duruyorsun. Bu yaşta bu karamsarlık da nereden çıktı. Dollhouse-1 2009 info-icon
She had fun, right? Eğlendi, değil mi? Eğlendi, değil mi? Eğlenmiş, değil mi? Dollhouse-1 2009 info-icon
There's nothing good or bad, Bunda iyi ya da kötü yok, ama erkek adamı düşünmek böyle yapar. Bunda iyi ya da kötü yok, ama erkek adamı düşünmek böyle yapar. Dollhouse-1 2009 info-icon
We gave two people a perfect weekend together. İki insanı mükemmel bir hafta sonu için birleştiriyoruz. İki insanı mükemmel bir hafta sonu için birleştiriyoruz. İki insana mükemmel bir hafta sonu yaşattık. Dollhouse-1 2009 info-icon
We're great humanitarians. Biz iyilik sever insanlarız. Biz iyilik sever insanlarız. Büyük iyilikseverleriz. Dollhouse-1 2009 info-icon
Who would spend their lives in jail Ki bu insanlar, birinin burayı keşfetmesi hâlinde hayatlarını hapiste geçirecekler... Ki bu insanlar, birinin burayı keşfetmesi hâlinde hayatlarını hapiste geçirecekler... Dollhouse-1 2009 info-icon
We're also misunderstood... Aynı zamanda çok yanlış anlaşılıyoruz. Aynı zamanda çok yanlış anlaşılıyoruz. Ayrıca hep yanlış anlaşılırız... Dollhouse-1 2009 info-icon
Look at Echo. Echo'ya bak. Echo'ya bak. Echo'ya bir baksana. Dollhouse-1 2009 info-icon
Not a care in the world. Dünyayı umursamıyor. Dünyayı umursamıyor. Dünya umurunda değil. Dollhouse-1 2009 info-icon
She's living the dream. Bir rüyada yaşıyor. Bir rüyada yaşıyor. Rüya gibi bir hayatı var. Dollhouse-1 2009 info-icon
Whose dream? Kimin rüyası? Kimin rüyası? Kimin rüyası gibi? Dollhouse-1 2009 info-icon
Who's next? Sıradakinin... Sıradakinin... Sıradakinin. Dollhouse-1 2009 info-icon
You don't have to understand. Anlamak zorunda değilsin. Sadece söylediklerimi yapmalısın. Anlamak zorunda değilsin. Sadece söylediklerimi yapmalısın. Anlaman gerekmiyor. Sadece sana söylediğimi yap. Dollhouse-1 2009 info-icon
They'll find out, you know. Çaresine bakacağım. Çaresine bakacağım. Öğrenecekleridir. Dollhouse-1 2009 info-icon
And why should I care about that? Hem neden bunu önemsemeliyim? Hem neden bunu önemsemeliyim? Bunu neden kafama takayım ki? Dollhouse-1 2009 info-icon
They'll laugh at me. Bana gülüp geçerler. Herkes onu izliyor. Tek konuştukları konu bu. Dollhouse-1 2009 info-icon
That's 'cause their brains are melting, Çünkü nedeni beyinlerinin erimesi... Çünkü nedeni beyinlerinin erimesi... Çünkü o gereksiz programı çok fazla izlemekten kafayı yemişler. Dollhouse-1 2009 info-icon
I finished my homework. Ödevimi bitirdim. Ödevimi bitirdim. Ödevimi bitirdim. Dollhouse-1 2009 info-icon
Well, if you finished Peki, ödevini bitirdiysen ödülü hak etmişsindir. Peki, ödevini bitirdiysen ödülü hak etmişsindir. Dollhouse-1 2009 info-icon
How about... Bilgiye ne dersin? Bilgi... Bilgiye ne dersin? Bilgi... Hediye olarak... Dollhouse-1 2009 info-icon
Knowledge. Bilgiye ne dersin. Dollhouse-1 2009 info-icon
I hate you. Senden nefret ediyorum. Hakkın var. Senden nefret ediyorum. Hakkın var. Dollhouse-1 2009 info-icon
Why are we stopping? Neden duruyoruz? Neden duruyoruz? Neden durduk? Dollhouse-1 2009 info-icon
You know I could watch it, and you'd never know. Biliyorsun, seyretsem bile asla haberin olmaz. Biliyorsun, seyretsem bile asla haberin olmaz. İzlesem bile haberin olmaz. Dollhouse-1 2009 info-icon
Yeah, well, I'd see it all over your face Uyurken bile yüzünden anlarım. Uyurken bile yüzünden anlarım. Uyusan bile yüzünden anlayabilirim. Dollhouse-1 2009 info-icon
Some kind of roadblock. Yolu kapatmışlar. Yolu kapatmışlar. Çevirme var. Dollhouse-1 2009 info-icon
I got to go. Kapatmam gerekiyor. Ve anlarım. Kapatmam gerekiyor. Ve anlarım. Kapatmam lazım. Dollhouse-1 2009 info-icon
And I'll know. Ayrıca tabii ki anlarım. Dollhouse-1 2009 info-icon
Tyrant. Tyrant. Tyrant. Gaddar babam. Dollhouse-1 2009 info-icon
She's completely helpless. Kızım tamamen çaresiz. Kızım tamamen çaresiz. Tamamen savunmasızdı. Dollhouse-1 2009 info-icon
I mean, she's 12 years old, just a kid. Demek istediğim, o daha 12 yaşında bir çocuk. Demek istediğim, o daha 12 yaşında bir çocuk. Daha 12 yaşında, sadece o bir çocuk. Dollhouse-1 2009 info-icon
How much are they demanding? Ne kadar istiyorlar? Ne kadar istiyorlar? Ne kadar para talep ettiler? Dollhouse-1 2009 info-icon
Five million. 5 milyon. 5 milyon. Beş milyon. Dollhouse-1 2009 info-icon
And you'll pay it. Ve sen de ödeyeceksin. Teşekkürler. Ve sen de ödeyeceksin. Teşekkürler. Ödeyecek misiniz? Dollhouse-1 2009 info-icon
In Mexico, kidnapping is a thriving business, Meksika'da adam kaçırmak, giderek artan bir suç... Meksika'da adam kaçırmak, giderek artan bir suç... Meksika’da adam kaçırma yaygındır. Dollhouse-1 2009 info-icon
which is part of why ...olması nedeniyle fabrikalarım orada ve biz de burada yaşıyoruz. ...olması nedeniyle fabrikalarım orada ve biz de burada yaşıyoruz. Bu yüzden burada oturuyoruz ama fabrikalarım orada. Dollhouse-1 2009 info-icon
But if you pay, there's a better chance... Ama ödemeyi yaparsak daha çok şansımız olur. Ama ödemeyi yaparsak daha çok şansımız olur. Ama ödersem kurtulma şansı olur Dollhouse-1 2009 info-icon
Have you contacted the police? Polisle temasa geçtiniz mi? Polisle temasa geçtiniz mi? Polisi aradınız mı? Dollhouse-1 2009 info-icon
I was instructed not to. Geçmememi söylediler. Zaten bir işe de yaramazlar. Geçmememi söylediler. Zaten bir işe de yaramazlar. Aramamam söylendi. Dollhouse-1 2009 info-icon
They're useless, anyway. Zaten bir işe de yaramazlar. Dollhouse-1 2009 info-icon
I need this to go smoothly. Bunu düzgünce halletmeliyim. Davina'nın iyi olmasına ihtiyacım var. Bunu düzgünce halletmeliyim. Davina'nın iyi olmasına ihtiyacım var. Bu işin sorunsuz hallolması lazım. Davina'nın başına bir şey gelmemesi lazım. Dollhouse-1 2009 info-icon
Mr. Crestejo, you're a valued client. Bay Crestejo, siz önemli bir müşterimizsiniz. Bay Crestejo, siz önemli bir müşterimizsiniz. Bay Crestejo, değerli bir müşterimizsiniz. Dollhouse-1 2009 info-icon
We will of course Tabii ki de ihtiyacınız olan şeyi size sağlayacağız. Tabii ki de ihtiyacınız olan şeyi size sağlayacağız. Dollhouse-1 2009 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 15868
  • 15869
  • 15870
  • 15871
  • 15872
  • 15873
  • 15874
  • 15875
  • 15876
  • 15877
  • …
  • »
  • »»
Restricted Mode:   
  • Contribute
  • About Us
  • Disclaimer
  • Contact