Search
English Turkish Sentence Translations Page 158338
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Mr. Muharrem isn't in. Can l take a message? | Muharrem Bey yok, bir notunuz varsa iletelim? | Takva-1 | 2006 | |
| Thanks, to you, too. | Allah razı olsun, size de. | Takva-1 | 2006 | |
| Now l'm that idiot's secretary. | Sekreteri olduk dürzünün. | Takva-1 | 2006 | |
| FOR RENT | KİRALIK | Takva-1 | 2006 | |
| Peace be upon you. | Esselâmü aleyküm. | Takva-1 | 2006 | |
| May peace be upon you, too. | Aleyküm selam. | Takva-1 | 2006 | |
| Hayriye... | Hayriye... | Takva-1 | 2006 | |
| You have to rest. | Sen nefesini yorma. | Takva-1 | 2006 | |
| lt's up to you Master Muharrem. | Artık sen bilirsin, Muharrem Efendi. | Takva-1 | 2006 | |
| My husband is ill. | Herif hastalandı. | Takva-1 | 2006 | |
| The children have started school... | Çocuklar da okula başladı... | Takva-1 | 2006 | |
| ... and l am still breastfeeding this one. | ...bu da mememde. | Takva-1 | 2006 | |
| l can't work as a cleaner any more. | O yüzden temizliğe de gidemiyorum artık. | Takva-1 | 2006 | |
| We've got nothing left. | Ne elde kaldı, ne avuçta. | Takva-1 | 2006 | |
| You decide, Master Muharrem. | Sen bilirsin, Muharrem Efendi. | Takva-1 | 2006 | |
| Get well soon. | Geçmiş olsun yenge. | Takva-1 | 2006 | |
| l'll come back some other time. | Ben yine uğrarım. | Takva-1 | 2006 | |
| l've worked out the rent increases due next month. | Ben de oturdum. Bu önümüzdeki ay bazı kiraların zam zamanı. Onları hesapladım. | Takva-1 | 2006 | |
| How much have you added? | Eee, nedir uygun olan? | Takva-1 | 2006 | |
| Well, with inflation, the consumer price index and so on... | Vallahi işte, enflasyon, beyaz eşya fiyatları, tefe tüfe filan derken... | Takva-1 | 2006 | |
| ... it boils down to 15 % | ...%15, bence uygun olanı %15. | Takva-1 | 2006 | |
| lf you think that's reasonable. | Sizce uygun olan oysa... | Takva-1 | 2006 | |
| As long as everyone can pay. | ...önemli olan ödeme gücü. | Takva-1 | 2006 | |
| Everyone can pay? | Ödeme gücü mü? | Takva-1 | 2006 | |
| Those who can pay, pay. Those who can't, have to leave. | Ödeyen öder, ödemeyen gider. | Takva-1 | 2006 | |
| l was at Mrs. Hayriye's house today, number 25 further up the block. | Bugün yukarıdaki mahallede 25 numaraya uğradım, Hayriye Hanımlara. | Takva-1 | 2006 | |
| Her husband is dying, and they have three kids. | Yazık kocası hasta öldü ölecek. 3 tane de çocuk. | Takva-1 | 2006 | |
| Didn't she pay the rent? | Kirayı mı ödemedi? | Takva-1 | 2006 | |
| She paid it. But she won't be able to next month. | Yok, ödedi. Ama önümüzdeki ay bu zamlarla... | Takva-1 | 2006 | |
| Especially with the rent increase. | ...hayatta ödeyemez, hayatta. | Takva-1 | 2006 | |
| Can't she pay it? | Ödeyemez mi? | Takva-1 | 2006 | |
| My noble Master, they are in a really bad way. | Efendi Hazretleri, durumları hakikaten çok kötü. | Takva-1 | 2006 | |
| The man is sick, his wife unemployed, three kids. | Adam hasta, kadın işsiz, 3 tane çocuk. | Takva-1 | 2006 | |
| And they are devout people. | Üstelik aile de dini bütün bir aile. | Takva-1 | 2006 | |
| There have always been rich people and poor people. | Âdem Aleyhisselâm'dan beri zengin ile fakir hep olmuştur. | Takva-1 | 2006 | |
| But today many are poor who don't deserve it. | Lâkin bu zamanda, fakir layığından çoktur. | Takva-1 | 2006 | |
| Hunger and poverty scourge the earth. | Açlık, yoksulluk diz boyu. | Takva-1 | 2006 | |
| Our religion takes care of the poor, Muharrem. | Dinimiz fakirleri gözetir, Muharrem. | Takva-1 | 2006 | |
| Your enlightened heart is well aware of it. That is your glory. | Senin o nurlu kalbin bunun farkında. Senin nurun o işte. | Takva-1 | 2006 | |
| lf we don't need her rent, don't take it. | Eğer kira almak lazım değilse, alma. | Takva-1 | 2006 | |
| But if we have to send a student away because of that... | Ama o kirayı almadığımız için buradan bir talebenin gönderilmesi gerekiyorsa... | Takva-1 | 2006 | |
| ...you must choose him. l won't take that sin uoon myself. | ...onu sen seç Muharrem. Biz bu vebale karışmayız. | Takva-1 | 2006 | |
| God has given you this responsibility. | Allah'ın izniyle o iş senin. | Takva-1 | 2006 | |
| That enlightened heart of yours will make the best decision. | Senin o nurlu kalbin, en doğru kararı verecektir. | Takva-1 | 2006 | |
| Know that this is the very reason why you were... | Bilesin ki, senin o nurlu kalbin, en doğru kararı vereceği için... | Takva-1 | 2006 | |
| ...chosen for this mission. | ...bu işe seçilmiştir. | Takva-1 | 2006 | |
| Yes, perhaps compromising on the rents is wrong, Master. | Evet, belki kirada taviz vermek doğru değil. | Takva-1 | 2006 | |
| But can't we collect alms from our community... | Ama efendim, bu zekât fitre gibi şeyleri tarikat... | Takva-1 | 2006 | |
| lt is not right to interfere with charity. | Bu dengeye, bu yardım isteğine karışmak pek doğru değildir. | Takva-1 | 2006 | |
| lf word spreads that we divert alms to this family to retrieve our rent... | Sonra kiraları tahsil etmek için, zekâtların o ailelere verildiği... | Takva-1 | 2006 | |
| ...our community may be harmed. | ...söylentisi çıkarsa cemaatimiz zarar görebilir. | Takva-1 | 2006 | |
| These are highly delicate issues, Muharrem, beware! | Bunlar hassas konulardır, Muharrem. Dikkat etmek lazım! | Takva-1 | 2006 | |
| You're right, my dearest noble Master. | Haklısınız Efendi Hazretleri. Haklısınız. | Takva-1 | 2006 | |
| These are highly delicate issues. | Bu işler, çok zor işler. | Takva-1 | 2006 | |
| Sometimes l get confused. | Bazen kafam karışıyor. | Takva-1 | 2006 | |
| Believe me, my noble Master... | İnanın bana Efendi Hazretleri... | Takva-1 | 2006 | |
| ...these worldly tasks are very difficult. | ...bu dünya işleri o kadar çok zor ki. | Takva-1 | 2006 | |
| lt is difficult to deal with the public. | Halk ile uğraşmak zordur, Muharrem. | Takva-1 | 2006 | |
| You are neither the first nor the last to experience this. | Bunu gören ne ilksin, ne de sonuncu olacaksın. | Takva-1 | 2006 | |
| You keep your heart open and leave the rest to God. | Sen kalbini açık tut, gerisi Allah'ın inayetiyle kolay. | Takva-1 | 2006 | |
| Come, take a seat. We'll work out the new rents one by one. | Gel, gel, geç otur şöyle. Şu yeni zamları hesaplayalım seninle bir bir. Tamam? | Takva-1 | 2006 | |
| First you throw a man out who pays, because he drinks. | Kirasını ödeyen adamı, içki içiyor diye kapı dışarı et. | Takva-1 | 2006 | |
| Then you let a poor family off the rent because they're devout. | Dini bütün diye, kira vermeyenden kira alma. | Takva-1 | 2006 | |
| You're going to have to deal with this. But... | Eh. Hadi bakalım şimdi çık işin içinden. Ama... | Takva-1 | 2006 | |
| What brings you here at this time, Brother Muharrem? | Hayırdır bu vakitte Muharrem kardeş? | Takva-1 | 2006 | |
| Whether it's good or evil l cannot say. | Hayır mı şer mi bilmiyorum ama... | Takva-1 | 2006 | |
| l came to see my Sheikh. | ...şeyhimi görmeye geldim. | Takva-1 | 2006 | |
| l had a dream, Brother Rauf. May it be good. | Bir rüya gördüm Rauf kardeş. Hayır olsun. | Takva-1 | 2006 | |
| ln fact, l often dream, but this one was different. | Gerçi, epeydir görüyorum ama bu seferki başka. | Takva-1 | 2006 | |
| l want to bow before my Sheikh and ask for his word. | Şeyhime yüz sürüp, kerametini istemeye geldim. | Takva-1 | 2006 | |
| My noble Master entered seclusion this morning. | E şeyhim, halvete girdi bu sabah. | Takva-1 | 2006 | |
| He entered seclusion? Yes. | Halvete mi girdi? Evet. | Takva-1 | 2006 | |
| And he'll be there for 4O days? | 40 gün orada mı yani? | Takva-1 | 2006 | |
| What shall l do now? | Peki ben ne yapacağım şimdi? | Takva-1 | 2006 | |
| You must keep your dream a secret. | Rüyanı sır yapacaksın ki, sırrı çıksın. | Takva-1 | 2006 | |
| You must whisper it into my Sheikh's ear when he comes out of seclusion. | Şeyhim halvetten çıkınca da, onun kulağına fısıldarsın... | Takva-1 | 2006 | |
| Then he'll interpret it all for you. But 4O days! | ...o da sana bir bir söyler. Ama 40 gün! | Takva-1 | 2006 | |
| He who has made you dream wants you to keep it secret for 4O days. | 40 gün saklayacaksın demek. Sana rüyayı gösteren 40 gün saklayacaksın diyor. | Takva-1 | 2006 | |
| lf only you'd asked for advice from my Sheikh before the morning orayer. | Keşke sabah namazından önce şeyhime danışsaydın. | Takva-1 | 2006 | |
| lf only l had. | Keşke... Keşke. | Takva-1 | 2006 | |
| Brother Muharrem! | Muharrem abi! | Takva-1 | 2006 | |
| Don't you fetch Mr. Ali's coffee anymore? | Ne o? Boşladın Ali Bey'in kahvesini. | Takva-1 | 2006 | |
| Mind your own business. | Sen işine bak yeter. | Takva-1 | 2006 | |
| Upon you, too. Make the coffee for Mr. Ali. | Aleyküm selam abi. Sen kahveni yaparsın, Ali Bey de içer. | Takva-1 | 2006 | |
| The rest is not your business. Do your own work. | Kim götürmesi gerekiyorsa o da götürür. Sana ne! Sen kahveyi doğru düzgün yap yeter! | Takva-1 | 2006 | |
| All right. And get that grin off your face. | Tamam abi, tamam. Öyle zevzek zevzekte sırıtma. | Takva-1 | 2006 | |
| Help me, Lord. Peace be upon you. | Allah'ım yardım et. Selâmün aleyküm. | Takva-1 | 2006 | |
| Upon you, too. | Aleyküm selam. | Takva-1 | 2006 | |
| Mr. Muharrem? Yes, take a seat. | Muharrem Bey? Buyurun. | Takva-1 | 2006 | |
| l come from across the road. | Ben karşıdan geliyorum. | Takva-1 | 2006 | |
| We're building there, l'm a contractor. My name is Erol. | Bizim inşaat işlerimiz var. Ben müteahhidim. Adım Erol. | Takva-1 | 2006 | |
| You're welcome. How can l help you? | Hoş geldiniz. Nasıl yardımcı olabilirim? | Takva-1 | 2006 | |
| l want to buy some sacks. | Ben bir miktar çuval alacaktım. | Takva-1 | 2006 | |
| How many would you like? | Verelim, ne kadar? | Takva-1 | 2006 | |
| About 5OO kilograms. And the price? | 500 kilo kadar. Ne kadar tutuyor? | Takva-1 | 2006 | |
| Nine... Nine billion. | Dokuz... Dokuz milyar. | Takva-1 | 2006 | |
| Do you mind if l pay in dollars? | Dolar olmasında bir sakınca var mı? | Takva-1 | 2006 | |
| No, no. Why would l mind? | Yok canım. Niye sakınca olsun? | Takva-1 | 2006 | |
| lt's a great honour to meet you, Master Muharrem. | Sizinle tanışabilmek bile benim için büyük bir ihsan Muharrem Efendi. | Takva-1 | 2006 | |
| Please don't say so. | Aman efendim estağfurullah. | Takva-1 | 2006 |