Search
English Turkish Sentence Translations Page 158092
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Can you seethe blue sky up there? | Şu tependeki gökyüzünü görüyor musun? | Tahaan-1 | 2008 | |
| Even that doesn't belong to us now. | O bile artık bize ait değil. | Tahaan-1 | 2008 | |
| We are paying up the interest, but the loan doesn't get repaid. | Faizi ödüyoruz ama borç yine aynı borç. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Baba says we must change all this. | Baba, bu düzen değişmeli diyor. | Tahaan-1 | 2008 | |
| "We shall change all this.. " | "Bu düzeni değiştireceğiz... " | Tahaan-1 | 2008 | |
| Were you going to pass through the forest? | Ormandan mı geçeceksin? | Tahaan-1 | 2008 | |
| There is no need to worry. | Korkmana gerek yok. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Hey! Why are you blindfolding me? | Hey! Neden gözlerimi bağlıyorsun? | Tahaan-1 | 2008 | |
| It is necessary. Otherwise it will be difficult for me.. | Böyle olmak zorunda. Yoksa seni Baba'ya götürmem... | Tahaan-1 | 2008 | |
| .. to take you to Baba. | ...kolay olmaz. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Have we come to meet the militants? | Militanların yanına mı gidiyoruz? | Tahaan-1 | 2008 | |
| Do you want Birbal or not? | Birbal'ı istiyor musun, istemiyor musun? | Tahaan-1 | 2008 | |
| Tie it! OK | Bağla! Tamam. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Is this the correct path? | Doğru yolda mıyız? | Tahaan-1 | 2008 | |
| Do you trust me or not? | Bana güvenmiyor musun yoksa? | Tahaan-1 | 2008 | |
| I have played blind man's bluff with Shireen also! | Shireen'le de körebe oynamıştım! | Tahaan-1 | 2008 | |
| My foot is stuck into dung! | Ayağım boka battı! | Tahaan-1 | 2008 | |
| I would have slipped and fallen! | Kayıp düşebilirim! | Tahaan-1 | 2008 | |
| No, it's just mud! | Hayır. sadece çamurdu o! | Tahaan-1 | 2008 | |
| Do not tell lies! I can smell the stink! | Yalan atma! Pis kokusu burnuma geliyor! | Tahaan-1 | 2008 | |
| Anyway, you are not going to fall. | Neyse, düşecek değilsin. | Tahaan-1 | 2008 | |
| But I can see nothing! Nothing at all! | Ama hiçbir şey göremiyorum. Hiçbir şey! | Tahaan-1 | 2008 | |
| Are you breeding a lot of ducks? | Kaz sürüsü mü besliyorsun? | Tahaan-1 | 2008 | |
| May I fire it? | Ateş edebilir miyim? | Tahaan-1 | 2008 | |
| It's not a task for children, but a man can fire it. | Bu çocuk işi değil, adam işi. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Baba is calling you. Come quickly. | Baba sizi çağırıyor. Acele edin. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Tahaan, let us go in. | Tahaan, içeri geçelim. | Tahaan-1 | 2008 | |
| I had never thought that a gun can be so heavy. | Silahın bu kadar ağır olabileceğini hiç bilmezdim. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Brother ldris, do you also have a gun? | İdris kardeş, senin de silahın var mı? | Tahaan-1 | 2008 | |
| Stop talking nonsense! | Saçmalamayı bırak! | Tahaan-1 | 2008 | |
| Do you want to meet Baba? | Baba'yla buluşmayı istiyor musun sen? | Tahaan-1 | 2008 | |
| Brother ldris, Baba.. | İdris kardeş, şu Baba... | Tahaan-1 | 2008 | |
| Did you like meeting Baba? | Baba'yla buluşmak hoşuna gitti mi? | Tahaan-1 | 2008 | |
| Yes. And he said that I will find Birbal. | Evet. Bana Birbal'ı bulacağımı söyledi. | Tahaan-1 | 2008 | |
| But didn't he ask the question? He asked | O soruyu sormadı mı? Sordu. | Tahaan-1 | 2008 | |
| But I said that I too asked the same question to everybody! | Ben de herkese aynı soruyu soruyorum dedim! | Tahaan-1 | 2008 | |
| To whom do these mountains and forests belong? | Bu dağlar, bu ormanlar kime ait? | Tahaan-1 | 2008 | |
| But my mother and sister Zoya didn't answer me! | Fakat ne annem ne de Zoya soruma cevap vermedi! | Tahaan-1 | 2008 | |
| What else did Baba say? | Baba başka ne söyledi? | Tahaan-1 | 2008 | |
| He too didn't answer me. | O da bana cevap vermedi. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Instead, he said that I should go to school everyday. | Bana dedi ki, her gün okula gitmeliymişim. | Tahaan-1 | 2008 | |
| And I should play. | Ve oyun oynamalıymışım. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Did he say anything about me? | Benden söz etti mi hiç? | Tahaan-1 | 2008 | |
| Yes, he did. That you will give me something.. | Evet, etti. Senin bana bir yere götürmem için... | Tahaan-1 | 2008 | |
| .. to deliver at some place. | ...bir şey vereceğini söyledi. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Yes; in your next trip, I will give you a packet. | Evet, bir sonraki yolculuğunda sana bir paket vereceğim. | Tahaan-1 | 2008 | |
| This is a task for me. | Bu bana vazife. | Tahaan-1 | 2008 | |
| May I see it? No, no. Baba may get angry. | Bakabilir miyim? Hayır, olmaz. Baba kızabilir. | Tahaan-1 | 2008 | |
| But what will you do with it? | Söylesene onunla ne yapacaksın? | Tahaan-1 | 2008 | |
| I.. hold it. | Onunla... Tut şunu. | Tahaan-1 | 2008 | |
| What does it do? | Ne işe yarıyor bu? | Tahaan-1 | 2008 | |
| I will tell you everything when the time comes. | Zamanı gelince sana her şeyi anlatırım. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Will these shoes fit you? | Bu ayakkabılar sana büyük değil mi? | Tahaan-1 | 2008 | |
| These days, your mind is becoming like that of Birbal! | Bu günlerde aklın da Birbal'e benzedi. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Oh no. | Hayır! | Tahaan-1 | 2008 | |
| Tahan, again you disappeared! | Tahaan, yine yoksun ortalarda! | Tahaan-1 | 2008 | |
| Do you know, yesterday junior master had a fight.. | Biliyor musun, dün küçük patron... | Tahaan-1 | 2008 | |
| .. with his mother and father. | ...anne babasıyla kavga ediyordu. | Tahaan-1 | 2008 | |
| He is not ready to marry that girl. | O kızla evlenmeye hazır değil. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Tahaan! Are you listening to me? | Tahaan! Beni dinliyor musun? | Tahaan-1 | 2008 | |
| Zoya, I have to go in the early morning. Where? | Zoya, sabah erkenden yola çıkmak zorundayım. Nereye? | Tahaan-1 | 2008 | |
| This time I am going to tell mother. | Bu sefer anneme söyleyeceğim. | Tahaan-1 | 2008 | |
| You are doing this everyday! | Her gün aynı şeyi yapıyorsun! | Tahaan-1 | 2008 | |
| Mother! Mother! Hadn't I told you? | Anne! Anne! Sana dememiş miydim? | Tahaan-1 | 2008 | |
| Again he is going there! | Yine oraya gidiyor! | Tahaan-1 | 2008 | |
| Don't you know? Father went there once.. | Bilmiyor musun? Baban oraya bir gitti... | Tahaan-1 | 2008 | |
| .. and we are still waiting for him! | ...bir daha geri dönmedi! | Tahaan-1 | 2008 | |
| I am doing all this for the sake of Birbal. | Bunu Birbal'in uğruna yapıyorum. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Everyone has forgotten what father had said! | Babamın ne dediğini herkes unuttu! | Tahaan-1 | 2008 | |
| He had said that Tahaan will never be lonely.. | Demişti ki; Birbal yanındaysa... | Tahaan-1 | 2008 | |
| .. if Birbal is with him. | ...Tahaan asla yalnızlık çekmez. | Tahaan-1 | 2008 | |
| May I go now? | Gidebilir miyim, şimdi? | Tahaan-1 | 2008 | |
| Mother, what's this? | Anne, ne yapıyorsun? | Tahaan-1 | 2008 | |
| 'Mother, please listen to me!' | 'Anne, lütfen beni dinle!' | Tahaan-1 | 2008 | |
| Suicide bombers were found in Baramullah. | İntihar bombacıları Baramullah'ta ele geçirildi. | Tahaan-1 | 2008 | |
| You turned out to be very brave! | Çok yürekli çıktın sen! | Tahaan-1 | 2008 | |
| Are you ready for the 2ndjourney? | İkinci yolculuk için hazır mısın? | Tahaan-1 | 2008 | |
| Who tied this? | Bunu kim bağladı? | Tahaan-1 | 2008 | |
| Yaseen, uncle Suhan's nephew. | Yasin, Suhan amcanın yeğeni. | Tahaan-1 | 2008 | |
| All day he was adorning him. | Gün boyu onu süsleyip püsledi. | Tahaan-1 | 2008 | |
| He told me not to put too much load on him. | Bana ona ağır yük vermememi tembihledi. | Tahaan-1 | 2008 | |
| And uncle Suhan agreed. | Suhan amca da buna itiraz etmedi. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Well, I would have been better off.. hey! | Şey, belki ben de bir eşek olarak doğsaydım... | Tahaan-1 | 2008 | |
| If I had been born as a donkey! | ...halim daha iyi olurdu şimdi! | Tahaan-1 | 2008 | |
| Uncle Suban.. | Suhan amca... | Tahaan-1 | 2008 | |
| Do not worry. He has said that if you want to earn money.. | Merak etme. Dedi ki, eğer çok çalışıp... | Tahaan-1 | 2008 | |
| .. by working hard, you can do so. Hey! | ...para kazanmak istiyorsa, buyursun gelsin. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Brother Jafar who is the owner of these mountains? | Zafer kardeş! Bu dağların sahibi kim? | Tahaan-1 | 2008 | |
| Huh! Uncle, did you see? | Ha! Amca, duydun mu? | Tahaan-1 | 2008 | |
| The idiot is thinking of buying the mountains! | Bu şapşal aklından dağları satın almayı geçiriyor. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Tahaan, these mountains and forests do not belong to anyone. | Tahaan, bu dağlar ve ormanlar kimseye ait değildir. | Tahaan-1 | 2008 | |
| In fact, we belong to them. | İşin aslı, biz onlara aidiz. | Tahaan-1 | 2008 | |
| While we live, we think that we have bought them. | Sağken, onları satın aldık sanarız. | Tahaan-1 | 2008 | |
| But after death, we become one with them. | Ama öldükten sonra, biz de onlara karışırız. | Tahaan-1 | 2008 | |
| These mountains have lived since centuries.. | Bu dağlar yüzyıllardır var... | Tahaan-1 | 2008 | |
| .. and they will live on. | ...ve hep var olacaklar. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Dar sir, is the purpose of life served after that? | Dar bey, o zaman hayatın amacına ulaşmış olur muyuz? | Tahaan-1 | 2008 | |
| Who taught you this? | Bunu sana kim öğretti? | Tahaan-1 | 2008 | |
| My father used to say that it is necessary to have a goal in life. | Babam her insanın hayatta bir amacının olması gerekir derdi. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Dear, your father was right. | Canım, baban haklıydı. | Tahaan-1 | 2008 |