Search
English Turkish Sentence Translations Page 158060
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Look in the case. | Çantaya bak. | Tactical Force-1 | 2011 | |
| Call him yourself, bitch. | İnanmıyorsan ara, kaltak. | Tactical Force-1 | 2011 | |
| Where is it, man? Where is what? | Nerede , adamım? Ne nerede? Nerede, adamım? Ne nerede? Nerede, adamım? Ne nerede? Nerede , adamım? Ne nerede? Nerede , adamım? Ne nerede? | Tactical Force-1 | 2011 | |
| No, no, no, no, no. Don't fuck with me, man! | Benimle taşşak geçme adamım! Benimle dalga geçme adamım! Benimle taşşak geçme adamım! Benimle taşşak geçme adamım! Benimle taşşak geçme adamım! | Tactical Force-1 | 2011 | |
| You know exactly what the fuck I'm talking about. | Neden bahsettiğimi, çok iyi biliyorsun. Neden bahsettiğimi çok iyi biliyorsun. Neden bahsettiğimi çok iyi biliyorsun. | Tactical Force-1 | 2011 | |
| The item is not in the fucking case. | Nesne koduğumun çantasında değil. Nesne, lanet çantada değil. Nesne, koduğumun çantasında değil. Nesne kodugumun çantasında değil. Nesne kodugumun çantasında değil. | Tactical Force-1 | 2011 | |
| I want every Russian dead on this base, you understand me? | Bu alandaki bütün Rusların ölmesini istiyorum, beni anladın mı? | Tactical Force-1 | 2011 | |
| It's done. Make it happen. | İcabına bakılacak. Yap şunu. | Tactical Force-1 | 2011 | |
| Where's the item? I... | Nesne nerede? Ben... | Tactical Force-1 | 2011 | |
| And don't don't...don't bullshit me anymore, man, | Sakın, sakın ... bana daha fazla zırvalama. Sakın, sakın... Bana daha fazla zırvalama. Sakın, sakın... Bana daha fazla zırvalama. Sakın, sakın ... bana daha fazla zırvalama Sakın, sakın ... bana daha fazla zırvalama | Tactical Force-1 | 2011 | |
| 'cause I'm... I'm kinda topped off today, you know what I'm saying? | Çünkü benim... artık burama kadar geldi anlıyor musun ? Çünkü benim... artık burama kadar geldi, anlıyor musun? Çünkü benim... artık burama kadar geldi anlıyor musun? çünkü Benim... artık burama kadar geldi anlıyor musun ? çünkü Benim... artık burama kadar geldi anlıyor musun ? | Tactical Force-1 | 2011 | |
| I'm real out there right now, and all I want... | Biraz bu dünyadan uzaklaştım... | Tactical Force-1 | 2011 | |
| I just want the fucking item! | Ve tek istediğim, o sktiğimin nesnesi! Ve tek istediğim, o lanet olası nesne! Ve tek istediğim, o sktiğimin nesnesi! Ve tek istediğim o sktiğimin nesnesi! Ve tek istediğim o sktiğimin nesnesi! | Tactical Force-1 | 2011 | |
| All right, it... | Pekala, ya... | Tactical Force-1 | 2011 | |
| it was in the case not half an hour ago, I swear. | yarım saat önce çantaydı. Yemin ederim. ...yarım saat önce çantaydı. Yemin ederim. ...yarım saat önce çantaydı. Yemin ederim. yarım saat önce çantaydı. Yemin ederim. yarım saat önce çantaydı. Yemin ederim. | Tactical Force-1 | 2011 | |
| It was in the case, I swear | Çantadaydı, Yemin ediyorum . Çantadaydı, yemin ediyorum. Çantadaydı, Yemin ediyorum. Çantadaydı, Yemin ediyorum . Çantadaydı, Yemin ediyorum . | Tactical Force-1 | 2011 | |
| He's telling the truth. Is that right? | Doğruyu söylüyor. Doğru mu? | Tactical Force-1 | 2011 | |
| Yeah. You're saying that this... | Evet. Yani diyorsun ki... | Tactical Force-1 | 2011 | |
| this maggot, this lying piece of shit... | bu parazit, bu yalan söyleyen bok parçası... ...bu parazit, bu yalan söyleyen pislik... ...bu parazit, bu yalan söyleyen bok parçası... bu parazit, bu yalan söyleyen bok parçası... bu parazit, bu yalan söyleyen bok parçası... | Tactical Force-1 | 2011 | |
| doesn't know the whereabouts of my property? Is that what you're saying? | benim malımın bulunduğu yeri bilmiyor? Söylediğin bu mu? | Tactical Force-1 | 2011 | |
| That's right. He doesn't know where it is. My team leader took it. | Evet doğru. Nerede olduğunu bilmiyor. Takım liderim onu aldı. | Tactical Force-1 | 2011 | |
| This guy has nothing to do with it. | Bu adamın olayla alakası yok. | Tactical Force-1 | 2011 | |
| Nothing, uh uh. | Alakam yok, ı ıh. | Tactical Force-1 | 2011 | |
| OK, let me... let me get this straight, | Peki, bakalım doğru anlamış mıyım | Tactical Force-1 | 2011 | |
| 'cause I'm a... I'm a little dyslexic | çünkü bende biraz disleksi* var... | Tactical Force-1 | 2011 | |
| and sometimes I need shit repeated on the account that I... | ve bazen bazı şeyleri ilk safhada tam anlayamadığım için... | Tactical Force-1 | 2011 | |
| sometimes don't process things on the first pass. You know what I'm saying? | tekrar edilmesine ihtiyacım var. Anlatabildim mi? | Tactical Force-1 | 2011 | |
| Kenny here, Kenny... 'cause that's your name, right? | Kenny burada, Kenny... çünkü ismin bu, değil mi? Kenny burada, Kenny... çünkü ismin bu değil mi? Kenny burada, Kenny... çünkü ismin bu değil mi? | Tactical Force-1 | 2011 | |
| Yeah, Kenny. Kenny, yeah, see, | Evet, Kenny. Kenny, evet, anladım, | Tactical Force-1 | 2011 | |
| Kenny presently does not know the whereabouts of my property, yes? | Kenny, malımın halihazırda nerede olduğunu bilmiyor, değil mi ? Kenny, malımın halihazırda nerede olduğunu bilmiyor, değil mi? Kenny, malımın halihazırda nerede olduğunu bilmiyor, değil mi? Kenny malımın halihazırda nerede olduğunu bilmiyor, değil mi ? Kenny malımın halihazırda nerede olduğunu bilmiyor, değil mi ? | Tactical Force-1 | 2011 | |
| Yes. Yes, he knows where it is, | Evet. Evet, nerede olduğunu biliyor mu, | Tactical Force-1 | 2011 | |
| or yes, he doesn't know? | yoksa evet, bilmiyor mu? | Tactical Force-1 | 2011 | |
| No, he... He doesn't know where it is. | Hayır, o... O nerede olduğunu bilmiyor. | Tactical Force-1 | 2011 | |
| See, my brother? I don't know where it is. | Gördün mü kardeşim ? Nerede olduğunu bilmiyorum. Gördün mü kardeşim? Nerede olduğunu bilmiyorum. Gördün mü kardeşim? Nerede olduğunu bilmiyorum. Gördün mü kardeşim ? Nerede olduğunu bilmiyorum. Gördün mü kardeşim ? Nerede olduğunu bilmiyorum. | Tactical Force-1 | 2011 | |
| He's no use to me, then, is he? | O zaman bir işime yaramaz, değil mi? | Tactical Force-1 | 2011 | |
| How about you, Miss... Jannard? | Peki ya sen, Bayan... Jannard? | Tactical Force-1 | 2011 | |
| OK, I make you a deal, erm... | Tamam, sana bir teklifim var, eee... | Tactical Force-1 | 2011 | |
| You tell me location of the item and, uh, | Bana nesnenin nerede olduğunu söyle,uh... Bana nesnenin nerede olduğunu söyle... Bana nesnenin nerede olduğunu söyle,uh... Bana nesnenin nerede olduğunu söyle,uh... Bana nesnenin nerede olduğunu söyle,uh... | Tactical Force-1 | 2011 | |
| I let you go. Final offer. | gitmene izin vereyim. Son teklif. | Tactical Force-1 | 2011 | |
| What about my team? That is not up to me, | peki ya takımım? O beni ilgilendirmez, | Tactical Force-1 | 2011 | |
| that is up to, er, Kobe Bryant and his Italians. | bu, eee, Kobe Bryant'ı ve onun İtalyanları'nı ilgilendirir. bu, Kobe Bryant'ı ve onun İtalyanları'nı ilgilendirir. bu, eee, Kobe Bryant'ı ve onun İtalyanları'nı ilgilendirir. bu, eee, Kobe Bryant'ı ve onun İtalyanları'nı ilgilendirir. bu, eee, Kobe Bryant'ı ve onun İtalyanları'nı ilgilendirir. | Tactical Force-1 | 2011 | |
| Something tells me you've lost your pull over them. | Biri bana onlar üzerindeki ikna kabiliyetini, kaybettiğini söylüyor. Kulağa bana onlar üzerindeki ikna kabiliyeti kaybettiğini söylüyor. Kulağa bana onlar üzerindeki ikna kabiliyeti kaybettiğini söylüyor. | Tactical Force-1 | 2011 | |
| Finally, somebody knows something. | Nihayet, biri bişey biliyor. | Tactical Force-1 | 2011 | |
| Isn't that great, Storato? Wonderful. | Harika değil mi, Storato? Mükemmel. | Tactical Force-1 | 2011 | |
| Except, uh, we got a little problem, though. | Ancak, uh, küçük bir problem dışında. | Tactical Force-1 | 2011 | |
| See, the problem we have now | Sahip olduğumuz problem ise... | Tactical Force-1 | 2011 | |
| is that you, my esteemed officer, | sizsiniz sayın değerli memur. | Tactical Force-1 | 2011 | |
| you just saw me vaporize Kenny's head here. | Beni burada Kenny'nin kafasını, buharlaştırırken gördünüz. beni burada Kenny'nin kafasını, buharlaştırırken gördünüz beni burada Kenny'nin kafasını, buharlaştırırken gördünüz | Tactical Force-1 | 2011 | |
| And you know that that just might happen to you. | Ve biliyorsun bu sanada olabilir... Ve biliyorsun bu sana da olabilir... Ve biliyorsun bu sanada olabilir... Ve biliyorsun bu sanada olabilir... Ve biliyorsun bu sanada olabilir... | Tactical Force-1 | 2011 | |
| And you'll do whatever it takes | ve küçük butunu kurtarmak için... | Tactical Force-1 | 2011 | |
| to save your own little bacon. | ne gerekiyorsa yapacaksın. | Tactical Force-1 | 2011 | |
| See, that's what I hate about torture. | Gördün mü işte bu yüzden işkenceden nefret ediyorum. | Tactical Force-1 | 2011 | |
| When a man's in too much pain and is too scared, | Bir adam, çok fazla acı içindeyse ve çok korkmuşsa... Bir adam çok fazla acı içindeyse ve çok korkmuşsa v Bir adam çok fazla acı içindeyse ve çok korkmuşsa v | Tactical Force-1 | 2011 | |
| just wants it all to stop... | herşeyin artık bitmesini ister... her şeyin artık bitmesini ister... herşeyin artık bitmesini ister... herşeyin artık bitmesini ister... herşeyin artık bitmesini ister... | Tactical Force-1 | 2011 | |
| he'll say anything... anything... | herşeyi anlatır...her şeyi... her şeyi anlatır...her şeyi... herşeyi anlatır...her şeyi... herşeyi anlatır...her şeyi... herşeyi anlatır...her şeyi... | Tactical Force-1 | 2011 | |
| to make it stop. | artık bitmesi için. | Tactical Force-1 | 2011 | |
| And a confession made under duress is useless. | Ve korku etkisinde yapılan itiraf, işe yaramaz... | Tactical Force-1 | 2011 | |
| As you are to me. | senin, benim için işe yaramaz olduğun gibi. | Tactical Force-1 | 2011 | |
| We have to get to those doors. | Şu kapılara ulaşmalıyız. | Tactical Force-1 | 2011 | |
| Listen to me very carefully. | Beni çok dikkatlice dinleyin. | Tactical Force-1 | 2011 | |
| I am here to kill everybody who draws breath. | Nefes alan herkesi öldürmek için buradayım. | Tactical Force-1 | 2011 | |
| Cut me loose, damn it. What?! | Beni salıver, lanet olsun. Ne?! | Tactical Force-1 | 2011 | |
| You're outnumbered without me. Give me a gun, for fuck's sake. | Bensiz sayıca zaten azsınız, Bana bir silah ver, tanrı aşkına. | Tactical Force-1 | 2011 | |
| I can promise you one thing you come out from behind that van right now, | Size bir şeyin sözünü verebilirim, şu aracın arkasından hemen çıkarsanız... Size bir şeyin sözünü verebilirim şu aracın arkasından hemen çıkarsanız Size bir şeyin sözünü verebilirim şu aracın arkasından hemen çıkarsanız | Tactical Force-1 | 2011 | |
| I will quickly and painlessly kill every last one of you. | hepinizi çabuk ve acısız bir şekilde öldürürürüm. hepinizi çabuk ve acısız bir şekilde öldürürüm. hepinizi çabuk ve acısız bir şekilde öldürürürüm. hepinizi çabuk ve acısız bir şekilde öldürürürüm. hepinizi çabuk ve acısız bir şekilde öldürürürüm. | Tactical Force-1 | 2011 | |
| It'll be humane and you won't feel a fucking thing. | Daha insancıl olacak ve kodumun hiç birşey hissetmeyeceksiniz. Daha insancıl olacak ve hiç bir şey hissetmeyeceksiniz. Daha insancıl olacak ve kodumun hiç birşey hissetmeyeceksiniz. Daha insancıl olacak ve kodumun hiç birşey hissetmeyeceksiniz. Daha insancıl olacak ve kodumun hiç birşey hissetmeyeceksiniz. | Tactical Force-1 | 2011 | |
| Give me a fucking gun. | Bana bir silah ver amına koyim. | Tactical Force-1 | 2011 | |
| If you decide to resist me, | Eğer bana direnmeye kalkarsanız, | Tactical Force-1 | 2011 | |
| I will lay my hands upon you. Do it. | Size şunu temenni ederim ki... Yap şunu. | Tactical Force-1 | 2011 | |
| Do it. I will kill you in the longest, | Yap şunu. sizi mümkün olan en yavaş ve... | Tactical Force-1 | 2011 | |
| slowest, most painful way possible. | en acı veren şekilde öldüreceğim. | Tactical Force-1 | 2011 | |
| Fuck me and I will kill you. | Beni sikmeye kalkarsan seni öldürürürüm. Beni aldatmaya kalkarsan seni öldürürüm. Beni sikmeye kalkarsan seni öldürürürüm. Beni sikmeye kalkarsan seni öldürürürüm. Beni sikmeye kalkarsan seni öldürürürüm. | Tactical Force-1 | 2011 | |
| I'll rip your goddamn guts out. | Bağırsaklarınızı dışarı çıkaracağım. | Tactical Force-1 | 2011 | |
| Sounds like good deal. | İyi bir anlaşmaya benziyor. | Tactical Force-1 | 2011 | |
| Sounds like good deal! | iyi bir anlaşmaya benziyor! | Tactical Force-1 | 2011 | |
| All right, that's enough. I know where it is. | Pekala, bu kadar yeter. Nerede olduğunu biliyorum. | Tactical Force-1 | 2011 | |
| I'll take you to it. Just let her go. | Seni oraya götüreceğim. Sadece gitmesine izin ver. | Tactical Force-1 | 2011 | |
| You wait your turn, partner. I'm gonna get to you. | Sıranı bekle, partner. Sana sıra gelicek. Sıranı bekle, partner. Sana sıra gelecek. Sıranı bekle, partner. Sana sıra gelicek. Sıranı bekle, partner. Sana sıra gelicek. Sıranı bekle, partner. Sana sıra gelicek. | Tactical Force-1 | 2011 | |
| I'm not gonna stand here and watch you kill her. | Burda durup, onu öldürmeni izlemeyeceğim. Burada durup, onu öldürmeni izlemeyeceğim. Burda durup, onu öldürmeni izlemeyeceğim. Burdaa durup onu öldürmeni izlemeyeceğim. Burdaa durup onu öldürmeni izlemeyeceğim. | Tactical Force-1 | 2011 | |
| Why not? Hmm? | Neden olmasın? Hmm? | Tactical Force-1 | 2011 | |
| You got something better to do... Hunt? | Yapacak daha iyi birşeyin var mı... Hunt? Yapacak daha iyi bir şeyin var mı... Hunt? Yapacak daha iyi birşeyin var mı... Hunt? Yapacak daha iyi bişeyin var mı... Hunt? Yapacak daha iyi bişeyin var mı... Hunt? | Tactical Force-1 | 2011 | |
| Hey, I don't give a shit about that item. | Hey, Nesne skimde değil. Hey, Nesne umrumda değil. Hey, Nesne sikimde değil. Hey, Nesne skimde değil. Hey, Nesne skimde değil. | Tactical Force-1 | 2011 | |
| I'll take you to it. | Seni ona götüreceğim. | Tactical Force-1 | 2011 | |
| In the tunnel. | Tünelde. | Tactical Force-1 | 2011 | |
| You look like you're telling me the truth. | Doğruyu söylüyora benziyorsun. | Tactical Force-1 | 2011 | |
| That's because I am. | Çünkü söylüyorum. | Tactical Force-1 | 2011 | |
| Go get it. Storato, go with him. | Git getir. Storato, onla git. | Tactical Force-1 | 2011 | |
| Promise you won't kill her. Move! | Onu öldürmeyeceğine söz ver. İkile! | Tactical Force-1 | 2011 | |
| When I get my hands on that ebony Italian | Bu kalas İtalyanı yakaladığımda... Bu kalas İtalyan’ı yakaladığımda... Bu kalas İtalyanı yakaladığımda... Bu kalas Italyanı yakaladığımda Bu kalas Italyanı yakaladığımda | Tactical Force-1 | 2011 | |
| I'm gonna squeeze the fucking life out of him. | canını sıkıp çıkarıcağım. canını sıkıp çıkaracağım. canını sıkıp çıkarıcağım. canını sıkıp çıkarıcağım. canını sıkıp çıkarıcağım. | Tactical Force-1 | 2011 | |
| Me first. Of course. | Önce ben. Tabi ki. Önce ben. Tabii ki. Önce ben. Tabii ki. Önce ben. Tabi ki. Önce ben. Tabi ki. | Tactical Force-1 | 2011 | |
| I have you cornered and you're outgunned. | Sizi köşeye sıkıştırdım ve yapacak hiç birşeyiniz yok. Sizi köşeye sıkıştırdım ve yapacak hiç bir şeyiniz yok. Sizi köşeye sıkıştırdım ve yapacak hiç birşeyiniz yok. Sizi köşeye sıkıştırdım ve yapacak hiç bişeyiniz yok. Sizi köşeye sıkıştırdım ve yapacak hiç bişeyiniz yok. | Tactical Force-1 | 2011 | |
| You got 60 seconds, and it don't make no difference to me, you're dead either way. | 60 saniyeniz var, ama benim için farketmez, her iki şekilde de ölüsünüz. 60 saniyeniz var, ama benim için fark etmez, her iki şekilde de ölüsünüz. 60 saniyeniz var, ama benim için farketmez, her iki şekilde de ölüsünüz. 60 saniyeniz var, ama benim için farketmez, her iki şekilde de ölüsünüz. 60 saniyeniz var, ama benim için farketmez, her iki şekilde de ölüsünüz. | Tactical Force-1 | 2011 | |
| Listen to me, this thing ain't armored. When those guys unload, | Beni dinle, bu şey zırhlı değil. Bu herifler mermileri boşalttığında... | Tactical Force-1 | 2011 | |
| they'll turn this thing into Swiss cheese along with us behind it. | biz arkasındayken, bu şeyi İsviçre peynirine dönüştüreceklerdir. biz arkasındayken bu şeyi İsviçre peynirine dönüştüreceklerdir. biz arkasındayken bu şeyi İsviçre peynirine dönüştüreceklerdir. | Tactical Force-1 | 2011 | |
| That's if they don't light off the gas tank first. | Tabi ki ilk olarak benzin deposuna isabet ettiremezlerse. | Tactical Force-1 | 2011 | |
| Where are the keys to the truck? | Aracın anahtarları nerede? | Tactical Force-1 | 2011 | |
| Yeah, get this piece of shit outta here. | Evet, bu bok parçasını buradan götür. Evet, bu pislik parçasını buradan götür. Evet, bu bok parçasını buradan götür. Evet, bu bok parçasını buradan götür. Evet, bu bok parçasını buradan götür. | Tactical Force-1 | 2011 | |
| I'm tired of the stink. | Kokudan bıktım. | Tactical Force-1 | 2011 | |
| Come on, Mike Hunt, how much farther? | Haydi, Mike Hunt, daha ne kadar uzakta? | Tactical Force-1 | 2011 |