Search
English Turkish Sentence Translations Page 157812
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| No, I don't believe it. | Hayır, inanamıyorum. | Swindled-1 | 2004 | |
| Gentlemen, a magnificent performance. | Beyler, muhteşem bir performansdı. | Swindled-1 | 2004 | |
| This blood tastes like raspberry syrup. | Bu kanın tadı frambuazlı şurup gibi. | Swindled-1 | 2004 | |
| "Tell my wife I love her." | "Karıma onu sevdiğimi söyle." | Swindled-1 | 2004 | |
| Where did you get that? I was going to be an actor, | Nereden aklına geldi? Tam bir aktör oluyordum, | Swindled-1 | 2004 | |
| but this pays better. | böylesi daha iyi. | Swindled-1 | 2004 | |
| No, later. First, we have to clean up. | Sonra. Öncelikle bir temizlenelim. | Swindled-1 | 2004 | |
| It's not over yet. | Henüz her şey bitmedi. | Swindled-1 | 2004 | |
| Federico chose the airport for swapping the briefcase. | Federico çanta değişimi için havaalanını seçmişti. | Swindled-1 | 2004 | |
| When the sucker started to suspect, he'd be on a plane | Enayi şüphelenmeye başladığında o çoktan uçağa binmiş olacaktı, | Swindled-1 | 2004 | |
| and we would be on the moon. | biz de ayda olacaktık. | Swindled-1 | 2004 | |
| This'll do you good. | Al, iyi gelir. | Swindled-1 | 2004 | |
| Where were you? I left you several messages. | Nerede kaldın? Bir sürü mesaj attım sana. | Swindled-1 | 2004 | |
| Pilar, how are you? Can't you see? | Pilar nasılsın? Farkında değil misin? | Swindled-1 | 2004 | |
| On the verge of hysterics, and so am l! | Sinir krizi eşiğinde, ben de öyleyim! | Swindled-1 | 2004 | |
| Let's calm down, for God's sake! | Yeter, Tanrı aşkına, sakin olun! | Swindled-1 | 2004 | |
| We have to forget about everything that's happened. | Olup biteni unutmamız lazım. | Swindled-1 | 2004 | |
| We've never met. | Biz hiç buluşmadık. | Swindled-1 | 2004 | |
| Forget everything. | Her şeyi unutun. | Swindled-1 | 2004 | |
| It's all shot to hell, we can't do anything. | Hepsi oldu bitti, yapabileceğimiz bir şey yok. | Swindled-1 | 2004 | |
| But two people have died! | Ama iki insan canından oldu! | Swindled-1 | 2004 | |
| Revive them? Why don't you die! | Diriltiyim mi adamları? Sen niye ölmedin ki! | Swindled-1 | 2004 | |
| It's all your fault! You got Federico into this! | Hepsi senin suçun! Federico'yu bu işe sokan sendin! | Swindled-1 | 2004 | |
| He knew what he was getting into! | Neye bulaştığının farkındaydı! | Swindled-1 | 2004 | |
| Calm down, both of you! | Yeter, sakin olun! | Swindled-1 | 2004 | |
| Come on, my dear. | Hadi güzelim. | Swindled-1 | 2004 | |
| We need each other to put an end to this nightmare. | Bu kabusu bitirmek için birbirimize ihtiyacımız var. | Swindled-1 | 2004 | |
| They won't be found for a long time. | Uzun süre bulamazlar. | Swindled-1 | 2004 | |
| You take a plane. | Sen uçağa bin. | Swindled-1 | 2004 | |
| Right now. I'll drive you to the airport. | Hemen. Seni havaalanına götüreyim. | Swindled-1 | 2004 | |
| He has to go. Please! | Gitmesi lazım. Lütfen! | Swindled-1 | 2004 | |
| I'll call you when I get there. Come on. | İndiğimde ararım seni. Hadi. | Swindled-1 | 2004 | |
| Darling, we've almost done it. | Hayatım, başardık sayılır. | Swindled-1 | 2004 | |
| Almost. | Evet. | Swindled-1 | 2004 | |
| Pack the cases. | Valizleri hazırla. | Swindled-1 | 2004 | |
| I had to get the sucker to the washroom | Enayiyi tuvalete götürmem gerekiyordu | Swindled-1 | 2004 | |
| and there, helped by Gypsy, swap the briefcase. | orada da, Çingene'nin yardımıyla, çantaları değiştirecektik. | Swindled-1 | 2004 | |
| What's wrong, Luis? | Neyin var Luis? | Swindled-1 | 2004 | |
| Luis, what's wrong? What's wrong? | Luis, neyin var? Neyin var? | Swindled-1 | 2004 | |
| I don't know what's wrong with me. | Bilmem, neyim var benim. | Swindled-1 | 2004 | |
| Shit! Come on! | Siktir! Yine mi! | Swindled-1 | 2004 | |
| What is all this? What's going on here? | Bu da ne demeks? Neler dönüyor burada? | Swindled-1 | 2004 | |
| Did you let go of the briefcase? | Çantadan gözünü ayırdın mı hiç? | Swindled-1 | 2004 | |
| I'm hallucinating. This isn't happening. | Halisünasyon görüyorum. Bunlar gerçek olamaz. | Swindled-1 | 2004 | |
| Did you let go of it at any time? | Hiç gözünü ayırdın mı? | Swindled-1 | 2004 | |
| When did you lose sight of it? | Çantayı nerede elinden bıraktın? | Swindled-1 | 2004 | |
| What happened? You fainted. | Ne oldu bana? Bayıldın. | Swindled-1 | 2004 | |
| Please watch your belongings | Lütfen kişisel eşyalarınıza | Swindled-1 | 2004 | |
| at all times. | göz kulak olun. | Swindled-1 | 2004 | |
| What the hell...? | Ne sikim dönüyor burada ...? | Swindled-1 | 2004 | |
| What is all this, Luis? | Bunların anlamı ne Luis? | Swindled-1 | 2004 | |
| At last, for the first time in my life, | Sonunda, hayatımda ilk kez, | Swindled-1 | 2004 | |
| I saw the face of a sucker when he realizes he's been done. | kazıklandığının farkına varan enayinin yüzünü görüyordum. | Swindled-1 | 2004 | |
| You conned me. | Bana kazık attın. | Swindled-1 | 2004 | |
| Did you swindle me, bastard? | Piç kurusu, dolandırdın mı beni? | Swindled-1 | 2004 | |
| It was a set up, but someone changed the plan | Dolandıracaktık, ama birisi planı değiştirmiş | Swindled-1 | 2004 | |
| and took the money. | parayı da alıp gitmiş. | Swindled-1 | 2004 | |
| Listen, Luis or whatever you're called. | Beni dinle Luis veya adın herneyse. | Swindled-1 | 2004 | |
| You can pay me back every last peseta. | Her kuruşuna kadar paramı ödeyeceksin. | Swindled-1 | 2004 | |
| I want my money now. Understand? | Hemen şimdi paramı istiyorum. Anlaşıldı mı? | Swindled-1 | 2004 | |
| I'm calling the police now. | Polise haber vereceğim şimdi. | Swindled-1 | 2004 | |
| There's no time. We have to get out of here. | Buna zamanımız olmayabilir. Hemen buradan çıkmalıyız. | Swindled-1 | 2004 | |
| You're not moving until the money appears! | Parayı görene kadar hiç bir yere bırakmam seni! | Swindled-1 | 2004 | |
| I don't have your money! | Paran bende değil! | Swindled-1 | 2004 | |
| See that briefcase? | Çantayı görmedin mi? | Swindled-1 | 2004 | |
| It's disappeared. | Yokoldu. | Swindled-1 | 2004 | |
| They've taken it. | Hepsini onlar aldı. | Swindled-1 | 2004 | |
| You've laughed at me. | Bana içinden güldün değil mi. | Swindled-1 | 2004 | |
| You stole from me. | Benim paramı çaldın. | Swindled-1 | 2004 | |
| You're sons of bitches. | Sizi orospu çocukları. | Swindled-1 | 2004 | |
| Yes, we did what we wanted with you. | Evet, seninle oynadık. | Swindled-1 | 2004 | |
| You were the victim of a scam, but it's nothing personal. | Mağdur sendin, ama kişisel bir problemimiz yok. | Swindled-1 | 2004 | |
| Now, if you want to get your money back, | Şimdi, eğer paranı geri istiyorsan, | Swindled-1 | 2004 | |
| you have to do as I say. The police are going to come in. | dediklerimi harfiyen yerine getirmelisin. Polis buraya geliyor. | Swindled-1 | 2004 | |
| I'll tell them everything. Just wait. | Onlara her şeyi anlatacağım. Sen burada bekle. | Swindled-1 | 2004 | |
| No, you wait. | Sen bekle. | Swindled-1 | 2004 | |
| If you tell them, you'll be ruined. | Onlara anlatırsan, her şeyi mahfedersin. | Swindled-1 | 2004 | |
| You'll have to explain a lot. | Açıklaman gereken bir sürü olay var. | Swindled-1 | 2004 | |
| If they find us with that body, | Bu cesedi bulurlarsa, | Swindled-1 | 2004 | |
| I won't take all the blame. | tüm suçu üstlenmem. | Swindled-1 | 2004 | |
| You do as I say, or I swear that this shit | Dediklerimi yap, aksi taktirde bu boka... | Swindled-1 | 2004 | |
| will bury both of us. | ikimiz birlikte batarız. | Swindled-1 | 2004 | |
| You decide. | Kararını ver. | Swindled-1 | 2004 | |
| Seen anything strange? | Olağandışı bir şeyle karşılaştınız mı? | Swindled-1 | 2004 | |
| We were told there was a fight. | Burada bir kavga edildiği ihbarını aldık. | Swindled-1 | 2004 | |
| It was probably some joker. | Birisi dalga geçmiştir sizinle. | Swindled-1 | 2004 | |
| All in order. | Her şey yolunda. | Swindled-1 | 2004 | |
| As usual. | Her zamanki gibil. | Swindled-1 | 2004 | |
| Why me? Why? | Neden ben? Neden? | Swindled-1 | 2004 | |
| Orozco isn't dead. | Orozco ölmedi değil mi. | Swindled-1 | 2004 | |
| Nor Federico. | Federico'da. | Swindled-1 | 2004 | |
| And the priest, and the office, | Rahip, ofis, | Swindled-1 | 2004 | |
| and the money in the other briefcases. | diğer çantalardaki paralar. | Swindled-1 | 2004 | |
| Pilar knew. | Pilar da biliyor. | Swindled-1 | 2004 | |
| She's in on this, isn't she? | O da bu işin içinde, değil mi? | Swindled-1 | 2004 | |
| I'm a sap. | Ne aptalmışım. | Swindled-1 | 2004 | |
| It was all one big lie. | Olan biten, her şey koca bir yalanmış. | Swindled-1 | 2004 | |
| Say something, for fuck's sake! | Birşeyler söyle. Allahın belası konuşsana. | Swindled-1 | 2004 | |
| Jesus Christ Almighty! | Yüce Tanrım! | Swindled-1 | 2004 | |
| I know the story this far. | Hikayeyi buraya kadar biliyorum. | Swindled-1 | 2004 |