Search
English Turkish Sentence Translations Page 157703
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| I'm still trying to identify that shark. | Hala köpek balığının kimliğini saptamaya çalışıyorum. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| Can't find anything that looks like the one you described. | Senin anlattığın gibi görünen bir şey bulamıyorum. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| That armor stuff has to be some sort of exoskeleton | Şu zırhlı derisi bir tür dış iskelet olmalı. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| that's been growing for, like, 100 years. | Yaklaşık 100 yıl önce böyle birşey yaşıyordu. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| But, I mean, sharks don't live that long. | Ama, yani, köpek balıkları bu kadar uzun süre yaşamaz. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| There was a shark attack three weeks ago | Üç hafta önce buradan yaklaşık 100 mil ötede.. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| in the Gulf of Mexico, about 100 Miles from here. | ..Meksika Körfezi'nde, bir köpek balığı saldırısı vardı. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| The attack happened | Su bilimcileri sondajı geri çektikten... | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| a few minutes after this probe was retrieved | ...birkaç dakika sonra... | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| by marine biologists. | ...bu saldırı başladı. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| It's a probe that had been crawling along | Bu sondaj ... | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| in deep ocean trenches... | ...okyanusun derin çukurlarında sürünerek ilerliyormuş. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| I mean, deeper than we've ever been before. | Yani keşfedilmemiş derinliklerde. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| Wait, so you think this shark is our shark? | Bekle, yani sence bu bizim köpek balığı mı? | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| Well, it would explain why you can't determine its species | Tamam, soyunu ve deriyi kaplayan 100 yıllık magmayı.. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| and why there's 100 years of gunk on it. | .neden tanımlayamadığını açıklıyor. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| You're missing the point, | Bir noktayı kaçırıyorsun. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| 'cause the water pressure at the bottom of the ocean | Çünkü okyanusun dibinde bir arabayı soda kutusuna çevirecek kadar basınç var. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| Anything that can survive at that depth is... | O derinlikte hayatta kalan herhangi birşey . | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| indestructible. | "Yokedilemez". | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| Tell me what else this article says | Nerede gittiği hakkında başka ne yazıyor, söyle. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| That's the whole thing. | Hepsi bu. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| The people working the probe were the shark attack victims. | Sondaj çalışan insanlar köpek balığı saldırısı kurbanları oldu. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| They radioed for help, but by the time the police boats | Telsizle yardım istediler ama polis botları.. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| and the recuse workers got there, | ..ve arama ekipleri oraya vardığı zaman.. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| there was nothing left. | ..arta kalan hiçbir şey yoktu. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| Why in the hell is it in our swamp? | Neden bu cehennemde bizim bataklığımızda? | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| You got me. | Ben de anlamadım. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| Now that Jackson got his self killed, | Bak şu Jackson kendi kendini öldürdü. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| I don't have a driver I can trust. | Güvenebileceğim bir sürücüm yok. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| Well, you've got to haul this thing out of here. | O zaman bu şeyi kendin götürmek zorundasın. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| Not like I can run it through the department. | Sanki onu departmanın içine sürebilirmişim gibi. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| Figure it out. This is your mess. | Başının çaresini bak. Bu senin marifetin. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| You're the middleman, | Komisyonu alan sensin | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| and things got screwed up on your shift. | ve işler senin vardiyanda göt oldu. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| No more excuses. | Artık bahane yok. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| I know. I know. I'll figure it out. | Biliyorum. Biliyorum. Başımın çaresine bakacağım. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| You better. | Böyle daha iyi. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| Now, how are you going to make this right? | Şimdi, işleri nasıl yoluna koyacaksın? | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| Brazilian macaws. | Brezilya papağanları ile. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| Å bird. | Bir kuş. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| Not just a bird. | Sadece bir kuş değil. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| This is on the endangered species list, | Bu nesli tükenmekte olan türler listesinde yukarılılarda,.. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| I can have 20 of them on a plane tomorrow. | Yarın bir uçakla 20 tane getirtebilirim. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| Now, you can grab about 10 grand each, easy. | Şimdi, herbiri için 10 bin kapabilirsin, zahmetsiz. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| 200,000 is a really nice haul. | 200.000 gerçekten güzel bir vurgun. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| Best thing come along since them pandas. | Pandalardan bu yana en iyi fırsat. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| Now all I need is a little up front money. | Şimdi tüm ihtiyacım olan önden biraz para. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| 10 grand. | 10 bin. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| And 10 grand for the custom agents at the port. | Ve 10 bin de kapıdaki özel ajanlar için. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| Get them to me in one piece, | Onları bana tek parça getir, | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| and I'll throw another 20 grand your way. | 20 bin daha önüne koyayım. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| Make up for this little shark fiasco we have here. | Burada yaşadığımız köpek balığı fiyaskosunu telafi et. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| You know, I've been thinking about staying in town | Biliyor musun, teslimata kadar kasabada kalmayı planlıyorum. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| I've always wanted to see | Kendi adıma söyleyeyim. Her zaman timsah festivalini görmek istemiştim. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| I tell you, it's a real blast. | Sana söylüyorum, bu gerçek bir cümbüş. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| You'll have such a good time, you'll wet yourself. | Öyle güzel zaman geçireceksin ki kendi üzerine işeyeceksin. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| Get that freaking thing out of here. | Şu korkunç yaratığı buradan çıkar. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| I'll see you at the fest. | Festivalde görüşürüz. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| ♪ Well, last night, you done went too far ♪ | Peki, geçen gece, çok uzağa gittin | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| ♪ can't go back out to the bar ♪ | bara geri gidemezsin | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| Morning, ladies. | İyi sabahlar, bayanlar. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| ♪ ...Way too fast ♪ | ... Çok hızlı gidiyorsun | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| ♪ take it easy, boy ♪ | bak dalgana, çocuğum | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| It's about time you got here. | Uzun bir gece,ha adamım. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| Sorry. | Merhaba. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| Had a late night last night. | Dün uzun bir gece geçirdik. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| What the hell we supposed to be doing, anyway? | Herneyse, ne halt yapmaya burdayız? | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| The sheriff told us to keep our eyes open | Şerif bize olağandışı şeyler için gözümüzü açık tutmamızı söyledi. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| What the hell's that supposed to mean? | Bu da ne demek oluyor? | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| Well, you tell me. | Bilmiyorum, sen söyle. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| Might have something to do with that shark. | Köpek balığı ile alakalı olmalı. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| Heard he turned a cage full of gators | Kafesteki tüm timsahları kürdan ve hamburgere dönüştürdüğünü duydum. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| There ain't no damn shark. | Köpek balığı olamaz. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| The sheriff done said so. | Şerife öyle dediler. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| Now, just get your ass out there, | Şimdi, kıçını oraya dik, | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| That ain't a shark. | Oradaki köpek balığı mı. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| Just get. | Hadi defol. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| I'm just getting. | Gidiyorum bak. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| Damn idiot. | Lanet geri zekalı. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| This is Cooper to mandling. | Cooper'dan Mandling'e. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| Yeah, go for mandling. | Evet, Mandling devam et. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| Everything looks good on the dock. | Rıhtımda her şey iyi görünüyor. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| There ain't no shark here. | Burada köpek balığı yok. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| Yeah, copy that, Coop. | Tamam, anlaşıldı, Coop. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| Excuse me, officer. | Pardon, memur bey. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| Mm hmm. | Hmhmm. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| Come on. Come and catch me. | Hadi. Sıkıysa beni yakala. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| Where you going now? | Şimdi nereye gidiyorsun? | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| There... there was a gator. | Orada ... orada bir timsah gördüm. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| Big ol' gator. | Büyük bir timsah. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| Why don't you just shoot him? | Neden sadece ateş etmiyorsun? | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| I got to call this in. | Bunu bildirmem gerek. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| Charlene, you there? | Charlene, orada mısın? | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| Oh, my... | Oh, Tanrı... | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| come on, babe. | Hadi, bebeğim. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| Krystal, answer the phone! | Krystal, telefona cevap ver! | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| Gator shed. This is krystal. | Timsah Barınağı. Ben Krystal. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| Krystal. | Krystal. | Swamp Shark-1 | 2011 | |
| It's me, Scott. We met yesterday. | Scott, ben. Dün tanışmıştık. | Swamp Shark-1 | 2011 |