• en flag English
    • tr flag Turkish

Search

English Turkish Sentence Translations Page 156648

English Turkish Film Name Film Year Details
I want one for breakfast. Bir tane kahvaltılık istiyorum. Kahvaltıya bir tane istiyorum. Summer-1 2008 info-icon
Morning. Any chance of a bed bath? Günaydın. Beni yıkama imkânın var mı? Günaydın. Beraber banyo yapma şansımız var mı? Summer-1 2008 info-icon
Sorry, love. God, I love this place. Kusura bakma, tatlım. Tanrım, buraya bayılıyorum. Kusura bakma güzelim. Tanrım, buraya bayılıyorum. Summer-1 2008 info-icon
Have you been feeling sick? Yeah. " Kendini kötü hissediyor musun?" Evet. Kendini epeydir hasta mı hissediyorsun? Evet. Summer-1 2008 info-icon
Worse than usual? Yeah, I suppose. " Her zamankinden daha mı kötü?" Evet, sanırım öyle. Normâlden daha mı kötü? Evet, herhâlde. Summer-1 2008 info-icon
Is there blood in the vomit? No. " Kusmuğundan hiç kan geldi mi?" Hayır. Kusmuğunda kan oluyor mu? Hayır. Summer-1 2008 info-icon
Aye! Well, just a bit. Geldi ya. Şey, birazcık. Evet! Şey, çok az bir şey. Summer-1 2008 info-icon
So am I dead, then? Yani ben ölü müyüm? Ben ölmüşüm o zaman? Summer-1 2008 info-icon
Well, the cirrhosis is very advanced. "Siroz bayağı ilerlemiş." Siroz epey ilerlemiş. Summer-1 2008 info-icon
The liver function is deteriorating "Karaciğerin işlevini yitiriyor." Karaciğer fonksiyonunu yitiriyor... Summer-1 2008 info-icon
and that would account for the jaundice and the vomiting. "Sarılık ve kusma da bunun bir göstergesi." ...ve bu da sarılık ve kusma sebebini açıklıyor. Summer-1 2008 info-icon
There's also further kidney damage "Aynı zamanda böbrekler de munzam zarar görmüş ve..." Böbrekte de belli çapta hasar var... Summer-1 2008 info-icon
and we really need to sort out the way you're managing your diabetes, "...diyabetinin üstesinden gelecek bir yol bulmalıyız ki..." ...ve düzensizce oluşan diyabet sorununuzu tedavi etmeliyiz. Summer-1 2008 info-icon
which is a little chaotic. "...bu da oldukça karmaşık." Summer-1 2008 info-icon
You missed the dandruff. Kepeği gözden kaçırmışsınız. Saç kepeğimi unuttunuz. Summer-1 2008 info-icon
Darren. Sorry, sorry. " Darren." Özür dilerim, kusura bakmayın. Darren. Üzgünüm, üzgünüm. Summer-1 2008 info-icon
You might have between four and eight weeks. "4 ila 8 hafta kadar vaktin var." Dört ilâ sekiz haftalık ömrün kalmış olabilir. Summer-1 2008 info-icon
Oh. Best book a holiday, eh? Tatil için çok geç olmadan yer ayırtayım bari. Yazı çıkarırım yani, öyle mi? Summer-1 2008 info-icon
Still a chance of a transplant? I don't want a transplant. Organ nakli için hâlâ bir şans var mı? Organ nakli istemiyorum. Hâlâ nakil şansımız var mı? Nakil falan istemem. Summer-1 2008 info-icon
You don't know what you want. You're worse than my mam. Ne istediğini biliyor musun ki? Annemden betersin be! Sen ne istediğini bilmiyorsun zaten. Sen de anamdan betersin. Summer-1 2008 info-icon
Just top yourself now, then. For fuck's sake. Fucking hell. İçmeye devam et o zaman. Lanet hatırın için. Kahretsin. Kendine çeki düzen ver. Hassiktir! Summer-1 2008 info-icon
We need to focus on getting you through the next few weeks. "Önümüzdeki birkaç haftayı atlatmaya odaklanmalıyız." Gelecek bir kaç hafta için hayatın üzerine yoğunlaşmalıyız. Summer-1 2008 info-icon
We've got to think about where we can give you the best care. "Sana en iyi bakımı verebilecek yerin neresi olduğunu düşünmek zorundayız." Sana en iyi tedaviyi nerede sağlayacağımızı düşünmeliyiz. Summer-1 2008 info-icon
We've been doing alright, though. Biz de bunu yapmıyor muyuz zaten? Tamam da biz gayet iyiyiz. Summer-1 2008 info-icon
Darren needs specialist help now. "Darren'ın uzman yardımına ihtiyacı var." Darren'e artık uzman kontrolü gerekiyor. Summer-1 2008 info-icon
Like what? Ne gibi? Nasıl yani? Summer-1 2008 info-icon
Well, we could think about a hospice. "Bakımevi olabileceğini düşündük." Yani, özel bakımevi düşünebiliriz. Summer-1 2008 info-icon
I want to be at home. Evde olmak istiyorum. Evde tedavi olmak istiyorum. Summer-1 2008 info-icon
Fancy a drink, then? You're joking, aren't you? İstediğin bir içki var mı bari? Dalga geçiyorsun, değil mi? Bir şey içmeye ne dersin? Kafa mı buluyorsun? Summer-1 2008 info-icon
lt'll be my last chance. Viski içmek için son şansım. Bu benim son şansım olabilir. Summer-1 2008 info-icon
I'm not buying you a drink. I'll buy. Sana içki almıyorum. Ben alırım. İçki falan almayacağım. Ben alırım. Summer-1 2008 info-icon
You're skint. Disability's due. Meteliksiz herifin tekisin. Malulen emekliyim. Meteliğe kurşun atıyorsun. Engelli maaşım var. Summer-1 2008 info-icon
Oi! Daz! Daz! Summer-1 2008 info-icon
Wake up. Sod off. Uyan. Siktir git. Summer-1 2008 info-icon
I told you, no disco dancing at night. Sana gece dans etmemeni söylemiştim. Geceleri aşırıya kaçmak yok demiştim. Summer-1 2008 info-icon
Fuck you. Siktir. Cehenneme kadar yolun var. Summer-1 2008 info-icon
Should have you put down. Bollocks. Seni yatağa götüreyim. İçine ettin be. Yerde bırakmalıymışım. Göt herif. Summer-1 2008 info-icon
Right, you ready? One, two, three... Tamam, hazır mısın? Bir, iki, üç... Hazır mısın? Bir, iki, üç... Summer-1 2008 info-icon
How's your bag? Torban ne durumda? Sidik torban ne durumda? Summer-1 2008 info-icon
It's that cheap vodka. It makes me piss. Adi votka, beni işetti. Şu ucuz votka. Çişimi getiriyor. Summer-1 2008 info-icon
We should have you plumbed into the mains. Seni kanalizasyon borusuna bağlamamız gerekirdi. Seni kanalizasyona bağlamak varmış. Summer-1 2008 info-icon
Fucking very funny. My sides are splitting. Ne de komiksin. Benimkiler katıla katıla gülüyor. Aman ne komik. Gülmekten karnıma ağrı girdi. Summer-1 2008 info-icon
Mr Biggs? Yeah? Bay Biggs? Buyurun. Bay Biggs? Evet? Summer-1 2008 info-icon
It's Shaun. Shaun? Ben Shaun. Shaun mı? Benim, Shaun. Shaun mu? Summer-1 2008 info-icon
Shaun Sedman. Shaun! Shaun Sedman. Shaun! Summer-1 2008 info-icon
Been a while. Yeah. Uzun zaman oldu. Öyle. Epey oldu. Evet. Summer-1 2008 info-icon
How you doing? Keeping busy. Nasılsınız? Uğraşıyoruz işte. Nasıl gidiyor? Uğraşıyoruz. Summer-1 2008 info-icon
It's Shaun, Karen. I know who it is. Karen, bu Shaun. Kim olduğunu biliyorum. Bak bu Shaun, Karen. Biliyorum. Summer-1 2008 info-icon
Alright, Mrs Biggs? What do you want? Merhaba, Bayan Biggs. Ne istiyorsun? İyi misiniz, Bayan Biggs? Ne istiyorsun? Summer-1 2008 info-icon
I were looking for an address for Katy. Katy'nin adresine bakmıştım. Katy'ye ulaşabileceğim bir adres bakıyordum. Summer-1 2008 info-icon
You're joking? Dalga mı geçiyorsun? Kafa mı buluyorsun? Summer-1 2008 info-icon
No. I thought she might be interested in what's happening to Darren. Hayır. Darren'a olanlardan ötürü meraklanabileceğini düşündüm. Hayır. Darren'in başına gelenleri duyunca ilgilenebileceğini düşündüm. Summer-1 2008 info-icon
What about him? He's ill. Ne olmuş ki? O hasta. Ne olmuş ona? Çok hasta. Summer-1 2008 info-icon
III? Dying. Hasta mı? Ölüyor. Summer-1 2008 info-icon
Leave her alone. The last thing she needs is a visit from you. Kızımı yalnız bırak. İstediği son şey, senin onu ziyaret etmen. Kızımı rahat bırak, Shaun. İsteyeceği son şey onu ziyaret etmen. Summer-1 2008 info-icon
I heard she's a teacher. You heard wrong. Onun öğretmen olduğunu duydum. Yanlış duymuşsun. Öğretmen olduğunu duymuştum. Yanlış duymuşsun. Summer-1 2008 info-icon
She's a solicitor in Sheffield. Sheffield'da avukat. Sheffield'de bir avukat. Summer-1 2008 info-icon
Why don't you give him her bloody phone number? Oldu olacak telefon numarasını da verseydin! Lânet numarasını verseydin bari. Summer-1 2008 info-icon
Karen... Shut the bloody door. Karen.. Kapa şu lanet kapıyı! Karen... Kapat şu kapıyı. Summer-1 2008 info-icon
I'm sorry, youth. Kusura bakma, evlat. Üzgünüm, delikanlı. Summer-1 2008 info-icon
No, Shaun, you can't go to the toilet. I need a pencil. Hayır, Shaun, tuvalete gidemezsin. Kalemim yok. Hayır Shaun, tuvalete gidemezsin. Kalem lâzım. Summer-1 2008 info-icon
Right, spellings. "Pekâlâ, imlâlama.." Peki, heceleme. Summer-1 2008 info-icon
Country. "Ülke." Ülke. Summer-1 2008 info-icon
County. "Eyalet." Şehir. Summer-1 2008 info-icon
Believe. "İnanmak." İnanmak. Summer-1 2008 info-icon
Because. "Çünkü." Çünkü. Summer-1 2008 info-icon
What the fuck are you laughing at? Sen neye gülüyorsun be? Neye gülüyorsun be sen? Summer-1 2008 info-icon
You, you fucking spastic. Sana, spastik herif. Sana, kırık kafalı. Summer-1 2008 info-icon
Fucking arsehole! Adi pislik! Göt herif! Summer-1 2008 info-icon
Go on, hit him! Kill the bastard! Haydi, vur ona! Öldür o alçağı! Hadi, kır çenesini! Gebert piçi! Summer-1 2008 info-icon
Fucking bastard! Get off him! Now! Piç kurusu! Çekil üzerinden! Hemen! Piç kurusu! Kalk üstünden! Hemen! Summer-1 2008 info-icon
Fucking... Get off him. Pislik... İn üzerinden. Piç kuru... Kalk üstünden. Summer-1 2008 info-icon
Sedman! You fucking bastard! Sedman! Seni adi pislik! Sedman! Orospu çocuğu! Summer-1 2008 info-icon
Who's the spastic now? Jesus Christ! What have you done? Kimmiş şimdi spastik? Tanrım! Ne yaptın? Kimmiş kırık kafalı? Aman Tanrım! Sen ne yaptın? Summer-1 2008 info-icon
He fucking started it! My office! O başlattı! Hemen odama! Önce o başlattı! Hemen odama gidiyorsun! Summer-1 2008 info-icon
Get off! Yürü! Kıpırda! Summer-1 2008 info-icon
Fucking leave me! You'd fucking better! Rahat bırak beni! Bırak diyorum! Bırak beni! Bıraksan iyi edersin! Summer-1 2008 info-icon
Calm down, lad! Sakin ol, çocuk! Summer-1 2008 info-icon
He assaulted three boys, Janice. Üç çocuğa saldırdı, Janice. Üç öğrenciye saldırdı, Janice. Summer-1 2008 info-icon
He broke Paul Davies's jaw and fractured his skull. Paul Davies'in çenesini kırıp kafatasını çatlattı. Paul'un çenesini kırıp kafatasını çatlatmış. Summer-1 2008 info-icon
You're lucky he didn't kill him. He doesn't like it here. Onu öldürmediği için şanslısınız. Buradan hoşlanmıyor. Öldürmediğine dua et. Buradan hoşlanmıyor. Summer-1 2008 info-icon
He's disruptive and bullies other children. Düzeni bozup diğer çocuklara kabadayılık taslıyor. Haylaz biri ve diğer çocuklara kabadayılık ediyor. Summer-1 2008 info-icon
He is not a bully. Oğlum zorba değil. O kabadayı falan değil. Summer-1 2008 info-icon
I've two staff members that won't teach him, Ona eğitim vermeyi reddeden iki personelim var. Diğer ailelerden gelen şikâyetler bir yana, iki öğretmeni... Summer-1 2008 info-icon
let alone complaints I've got from other parents. Diğer velilerden gelen şikayetler de cabası. ...derslerine katılmayacak bile. Summer-1 2008 info-icon
He can't keep up in class. He's not even trying, Janice. Derslere devam edemez mi? En ufak bir çabası bile yok, Janice. Derslere devam edemeyecek mi? Gayret bile etmiyor, Janice. Summer-1 2008 info-icon
He's been getting all the extra help we can give. Elimizden gelen hiçbir yardımı ondan esirgemedik. Elimizden gelen tüm gayreti sarfettik. Summer-1 2008 info-icon
Well, he needs more. Daha fazlasına ihtiyacı var. Demek ki yetmemiş. Summer-1 2008 info-icon
Maybe you could help him a bit more at home. Belki evde ona daha fazla yardım edebilirsin. Belki de evde daha fazla özen gösterebilirsin. Summer-1 2008 info-icon
So it's my bloody fault he can't read? Okuyamıyor olması benim hatam mı yani? Yani okuyamaması benim hatam mı? Summer-1 2008 info-icon
Of course not. Shaun's got a below average IQ. Tabii ki değil. Shaun'un zekâ seviyesi ortalamanın altında. Tabii ki değil. Shaun'un zekâsı ortalamanın altında. Summer-1 2008 info-icon
But you told me he should still be able to read and write. Fakat buna rağmen okuyup yazabileceğini söylemiştiniz. Ama hâlen okuyup yazma şansı olduğunu söyledin. Summer-1 2008 info-icon
He's always been on borderline of entry to a special needs school. Zaten özel bir okula sevk edilmenin eşiğindeydi hep. Başından beri özel eğitim verilen bir okula gönderilmenin eşiğindeydi. Summer-1 2008 info-icon
Special needs? Özel okul mu? Özel eğitim mi? Summer-1 2008 info-icon
You'll have a fucking special need if he doesn't read by the time he leaves. Buradan ayrılana kadar okumayı öğretemezsen özel okula sen git. Ayrıldığı zaman da okumayı öğrenemezse senin özel eğitime ihtiyacın olacak. Summer-1 2008 info-icon
He has left, Janice. No, we've got a whole term... Zaten ayrıldı, Janice. Hayır, daha dönemin ortasındayız... Ayrıldı zaten, Janice. Hayır, dönemin sonuna kadar... Summer-1 2008 info-icon
He's going to be expelled. I've got no choice. Okuldan ihraç edilecek. Başka seçeneğim yok. Okuldan atılacak. Başka seçeneğim yok. Summer-1 2008 info-icon
Expelled? I'm sorry. İhraç ha? Üzgünüm. Atılacak mı? Üzgünüm. Summer-1 2008 info-icon
Janice. Fuck off! Janice. Siktir git! Janice. Siktir! Summer-1 2008 info-icon
Alright, love? İyi misin, tatlım? Nasılsın hayatım? Summer-1 2008 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 156643
  • 156644
  • 156645
  • 156646
  • 156647
  • 156648
  • 156649
  • 156650
  • 156651
  • 156652
  • …
  • »
  • »»
Restricted Mode:   
  • Contribute
  • About Us
  • Disclaimer
  • Contact