Search
English Turkish Sentence Translations Page 156651
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Nowt. | Hiçbir şeye. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
You're getting fucking worse, you are. | Gittikçe kötüleşiyorsun. Giderek kötüleşiyorsun, öylesin de. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Isn't it about time for your happy pills? | Mutluluk haplarının zamanı gelmedi mi? İlaç atma saatin gelmedi mi? | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Oh, yeah. Do you want a couple? | Geldi. Sen de ister misin? Tabii. Bir çift de sen atmaz mısın? | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Yeah, fuck it. Why not? | Neden istemeyeyim ki? Ver bakalım. Boş versene. Neden olmasın? | Summer-1 | 2008 | ![]() |
♪ Don't you like the way I move when you see me? | "Seni gördüğümdeki hareketlerimi sevmiyor musun" | Summer-1 | 2008 | ![]() |
♪ Don't you like the things that I say? | "Söylediklerimi sevmiyor musun" | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Here we are. Thanks. | Al bakalım. Sağ ol. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
I've seen your ma. Yeah, she said. | Ara sıra anneni görüyorum. Evet, söyledi. Anneni gördüm. Evet, söyledi. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Aye. Nice blather, cup of tea and a biscuit. It was really nice. | Bisküvinin yanında bir fincan çay içip, havadan sudan konuşuyoruz. Evet. Saçma sapan muhabbet, çay ve kurabiye. Gerçekten hoştu. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
I think she may have mellowed with age. | Bence yaşlandıkça daha bir yumuşamış. Sanırım yaşlandıkça yumuşayabilir. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Not really. But then you never were very popular. | Pek sayılmaz. Zaten seni de pek sevmezdi. Pek sayılmaz. Fakat sen hiç sevilmezdin. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
No. | Evet. Doğru. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
How's your hand? | Elin nasıl? Elin ne durumda? | Summer-1 | 2008 | ![]() |
It's alright. | Fena değil. Fena sayılmaz. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
I really wish you would have said something to me. | Keşke bana bir şeyler söylemiş olsaydın. Ah keşke bana bir şeyler söylemiş olsaydın. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Seemed like a good idea at the time. | Söylememek o an iyi bir fikir gibi gözükmüştü. Vakti zamanında iyi bir fikir gibiydi. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
It's really great to see you, Katy. | Seni görmek gerçekten güzel, Katy. Seni görmek gerçekten çok hoş, Katy. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
I should have kept in touch. So should I. | Seninle bağlantıda kalmalıydım. Ben de. Görüşmeye devam etmeliydim. Ben de. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
I did write. I know. My ma brought them. | Ama mektup yazmıştım. Biliyorum, annem getirmişti. Ben mektup yazdım. Biliyorum. Annem getirdi onları. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
You could have phoned me. | Telefon açabilirdin. Bir telefon edebilirdin. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
I did try and find you, you know, once I got out. | Çıkınca seni bulmaya çalışmıştım. Dışarı çıktığımda seni bulmaya çalıştım, bilirsin. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
They said you were away. | Gittiğini söylemişlerdi. Bana gittiğini söylediler. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Yeah. University. Right. | Evet, üniversiteye gitmiştim. Tabii ya. Evet, üniversiteye. Doğru. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
So how bad is Daz? | Daz'ın durumu ne kadar kötü? Daz'ın durumu ne derece kötü? | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Not so good. Well, that tells me everything. | Pek iç açıcı değil. Çok net bir açıklama oldu. Pek iyi değil. Bu her şeyi açıklıyor. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Well, he's got a liver problem. Loads of other stuff. | Karaciğerinde sorun var. Başka hastalıkları da var. Karaciğerinden rahatsız. Daha başka şeyler de var. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Is that because of the accident? | Kaza yüzünden mi oldu? Kazadan ötürü mü oldu? | Summer-1 | 2008 | ![]() |
That and the drink. | Hem kaza hem de içki yüzünden. Hem kaza hem de içkiden. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
But it's treatable? | Peki tedavi edilebilir mi? Tedavi edilebilir mi? | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Not really. Not any more. | Artık edilemez. Pek değil. Artık çok geç. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Be with you in a minute. | Hemen geliyorum. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
I shouldn't have come, should I? | Gelmemeliydim, değil mi? Hiç gelmemeliydim öyle ya? | Summer-1 | 2008 | ![]() |
No, Katy, I wanted you to come. | Hayır, Kathy, gelmeni istedim. Hayır, Katy, gelmeni ben istedim. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
No, I shouldn't have come. You should have. I wanted you. | Hayır, gelmemeliydim. Gelmeliydin. Bunu istemiştim. Hayır, hiç gelmemeliydim. Elbette gelmeliydin. Ben istedim. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
No. Katy. | Hayır. Katy. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Do you want the money? Wait a minute. Will you call me? | Paranı istiyor musun? Bekle bir dakika. Beni arar mısın? Para istemiyor musun? Bekleyin biraz. Beni arar mısın? | Summer-1 | 2008 | ![]() |
You'll have to go back. Whatever. | Geri dönmen lazım. Keyfin bilir. Geri dönmen gerekecek. Aman neyse. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
It won't heal right. Good. | Düzgün iyileşmez. İyi. Faydası olmaz. Güzel. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Ow. Watch! | Dikkat etsene! Ay! Dikkat etsene. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
What's up with you? Nowt. | Senin derdin ne? Hiç. Sorunun ne Shaun? Hiç. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Why are you doing this? Fucking thing never worked anyway. | Neden böyle davranıyorsun? Bu iş zaten yürümezdi. Bunu neden yapıyorsun? Zaten hiç işe yaramadı ki. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
My mum thinks you're mental. Fucking bollocks. | Annem kafadan çatlak olduğunu düşünüyor. Saçmalamış. Annem zihinsel sorunların olduğunu düşünüyor. Kaz kafalı. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
She's told me not to see you. | Seninle görüşmememi söyledi. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
She's always saying that. I mean it, Shaun. | Onu her zaman söylüyor zaten. Çok ciddiyim, Shaun. Bunu hep söyler. Ciddiyim, Shaun. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
She's on about moving so I can go to Chesterfield Girls'. | Chesterfield Kız Okulu'na gidebileyim diye taşınmayı düşünüyor. Chesterfield Kız Lisesi'ne gitmem için taşınmak üzere. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Moving? | Taşınmak mı? | Summer-1 | 2008 | ![]() |
She wants me to do A levels. I bet she does. | Tüm notlarımın A olmasını istiyor. Eminim istiyordur. "Pekiyi" almamı istiyor. Emînim istediğine. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
She wants to get away. | Uzaklaşmak istiyor. Buralardan uzaklaşmak istiyor. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
From what? Me? Yeah. | Neden? Benden mi? Evet. Neyden? Benden mi? Evet. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
You're winding me up. | Beni gaza getiriyorsun. Beni pohpohluyorsun. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
She means it. She says you're violent, out of control. | Demek istediği bu. Saldırgan olduğunu ve ele avuca sığmadığını söylüyor. O ciddi. Zorba olduğunu, zıvanadan çıktığını söylüyor. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
I'm not fucking violent. Well, I'm not, am I? | Saldırgan falan değilim. Değilim, değil mi? Zorba falan değilim. Hiç de değilim. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Only when you get angry. The fuckers shouldn't get me angry. | Sadece sinirlendiğin zaman. Şerefsizler, beni sinirlendirmeselerdi. Yalnızca sinirlenince. Gerzekler sinirlendirmesin o zaman. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
I'll tell Mam that. I'm sure that'll change her mind. | Bundan anneme bahsedeceğim. Fikrini değiştireceğine eminim. Bunu anneme söylerim. Kesin, bu fikrini değiştirir. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
You're not really going to go, are you? | Gerçekten de gitmiyorsun, değil mi? Aslında gitmeyeceksin, değil mi? | Summer-1 | 2008 | ![]() |
I don't know. Mam seems pretty serious. | Bilmiyorum. Annem bayağı ciddi gözüküyor. Bilemiyorum. Annem gayet ciddi görünüyor. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
We could get a flat. | Bir çözüm yolu bulabiliriz. Ev tutabiliriz. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
What, with all that cash you've been hiding from me? | Neyle, benden gizlediğin paralarla mı? Neyle, şu benden sakladığın parayla mı? | Summer-1 | 2008 | ![]() |
You could still come and see me, though. | Yine de hâlâ gelip beni görebilirsin. Ayrıca, gelir gene görürsün beni. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Shauny! | "Shauny!" Shauny! | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Shauny! What is it? | Shauny! Sorun ne? Shauny! Ne var? | Summer-1 | 2008 | ![]() |
It's Daniel. He's at the club. He's pissed. | Daniel. Kulüpteymiş. Sarhoş olmuş. Daniel. Kulüpte, zil zurnaymış. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
So what else is new? | Bilmediğim bir şey söyle. Ne var yani bunda? | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Fetch him for us. I'm going to work. | Bizim için git getir onu. İşe gideceğim. Git de al gel. İşe gidiyorum. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Oh, come on, you've got time yet. Won't take you long. | Haydi, daha zamanın var. Çok uzun sürmez. Hadi ama, henüz vaktin var. Fazla vaktini almaz. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Cheers. | Hoşça kal. Eyvallah. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Have you seen our Daniel? | Bizim Daniel'i gördün mü? | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Not since I kicked the silly bugger out. | O haylazı kovduğumdan beri görmedim. Hıyarı şutladığımdan beri görmedim. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
What did he do? He tried to glass Dave Elliot's lad. | Ne yaptı? Ne yapmış ki? Dave Elliot'un oğlunun kafasında şişe kırmaya çalışmış. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Oh, fuck! He's a chip off the old block. | Siktir! Hık demiş burnundan düşmüş. Oh, hadi be! Aynı babasına çekmiş. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Alright, Shaun? | İyi misin, Shaun? Naber, Shaun? | Summer-1 | 2008 | ![]() |
You alright, son? | İyi misin, evlat? İyi misin, evlât? | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Come on, Dan. | Haydi, Dan. Hadi, Dan. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Come on, Daniel. | Haydi, Daniel. Kalk, Daniel. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Jesus Christ. | Hayret bir şey! Tanrım. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Look at the state of you, eh? | Şu düştüğün duruma bak. Şu hâline bak. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Come on, Dan. Wake up, pal. Wake up. Come on. | Haydi, Dan. Uyan, ahbap. Uyan. Haydi. Hadi, Dan. Uyan dostum. Uyan. Haydi. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
You alright? | İyi misin? İyisin ya? | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Come here. Come here, come here. Come here, come here. | Gel buraya. Gel buraya. Gel buraya. Gel buraya. Gel buraya, gel gel gel. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
You stupid bugger. Aren't you? | Aptal haylazın tekisin. Değil misin? Sen ahmağın tekisin. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Come on, son, we'll get you home. Come on. | Haydi, evlat, seni eve götüreyim. Haydi. Haydi evlât, eve gidiyoruz. Haydi. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
What happened to your shoe? | Ayakkabılarına ne oldu? Ayakkabına ne oldu? | Summer-1 | 2008 | ![]() |
That's it, up you go. | İşte bu kadar, kalk yürü. Tamamdır, zıpla. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
That's it, I've got you. | İşte bu kadar, seni tuttum. İşte bu, tuttum seni. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
It's not gonna work like this, pal. Come here. | Böyle olmayacak, ahbap. Gel bakalım. Bu böyle olmayacak dostum, gel buraya. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
There we are. | İşte böyle. İşte oldu. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
You silly bugger. | Aptal haylaz. Seni ahmak herif. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
What's all this I hear about you fighting? Hey? | Kavgan hakkında duyduğum tüm o şeyler de ne? Kavga etmeni gerektiren nedir? Sana diyorum? | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Tracy's taking the fucking piss, mate. | Tracy dalga geçiyor, dostum. Tracy sürekli işiyormuş dostum. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Well, she's three weeks late. | Üç haftayı geride bıraktı. Üç haftadır âdet görmüyormuş. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
You've not even had her top off yet. | Daha hatunun üstünü bile soyamadın. Daha üstünü bile soyamadın. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
It's not the top bit that gets them pregnant. | Memelerini ısırmakla hamile kalmaz. Üstlerini soymak onları hamile bırakmaz ki. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Did you not use nothing? No, I ran out. | Hiçbir şey kullanmadın mı? Hayır, geri boşaldım. Hiç mi bir şey kullanmadın? Hayır, hiç kalmamıştı. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
I've got loads. You should have said. | Ben de bir sürü vardı. Keşke isteseydin. Bende bir sürü vardı. Söyleseydin ya. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
You weren't fucking there, were you? | Orada değildin, değil mi? Yanımda mıydın sanki? | Summer-1 | 2008 | ![]() |
You are a stupid bastard, honestly. I don't care. | Salağın önde gidenisin. Umurumda değil. Açıkçası, itin tekisin. Salla. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
What's she doing? She getting rid or what? | Ne yapıyor? Başından mı savıyor yoksa başka bir şey mi? Ne yapacak? Aldıracak mı? | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Don't know. | Bilmiyorum. Bilmem. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Come on, lads, you know you're not meant to be here. | Haydi, çocuklar, burada olmamanız gerektiğini biliyorsunuz. Pekâlâ gençler, siz de biliyorsunuz ki burada olmamalısınız. | Summer-1 | 2008 | ![]() |