Search
English Turkish Sentence Translations Page 156425
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
JILL: Going to the beach with Graham. I will not be back tonight. | Graham'le sahile gidiyorum. Akşam gelmem. Graham'la sahile iniyorum. Bu gece gelmeyeceğim. | Submarine-3 | 2010 | ![]() |
OLIVER: On New Year's Eve, everyone from town goes to the beach. | Yılbaşı arifesinde kasabadaki herkes sahile iner. Yeni yıl gecesi, herkes sahile iniyor. | Submarine-3 | 2010 | ![]() |
I'm starting to think that we may grow apart. | Yavaş yavaş koptuğumuzu düşünmeye başlıyorum. Düşünüyorum da aramız açılıyor. | Submarine-3 | 2010 | ![]() |
Worse things have happened at sea, OI. | Denizde beterin beteri vardır, evlat. Çok daha kötü şeyler oluyor denizlerde Oliver. | Submarine-3 | 2010 | ![]() |
What did happen? That's between your mother and I. | Ne oldu? Orası annenle benim aramda. Ne oldu? O annenle benim aramda. | Submarine-3 | 2010 | ![]() |
JILL: Lloyd, I think it best we be honest. | Lloyd, bence açık olsak en iyisi. Lloyd, dürüst olsak daha iyi olur. | Submarine-3 | 2010 | ![]() |
OK, don't push it, OI. | Tamam, şansını zorlama, evlat. Tamam, üzerine gitme. | Submarine-3 | 2010 | ![]() |
Nice one, OI. Nice one, you fuck muppet. | Aferin, oğlum. Aferin, aşk kerizi. Çok iyiydi Oliver, çok iyiydi siktiğimin kuklası. | Submarine-3 | 2010 | ![]() |
Into the other room | süreklenmeyen hiçbir adam Beceremeyenlerse durdu | Submarine-3 | 2010 | ![]() |
Stuck On The Puzzle | Alex Turner Stuck On The Puzzle Alex Turner: Stuck On The Puzzle (lntro) | Submarine-4 | 2010 | ![]() |
"What kind of young person am I?" | "Nasıl bir gencim ben?" "Nasıl bir insanım ben?" | Submarine-4 | 2010 | ![]() |
Glass In The Park | Alan Turner Glass in the Park Alex Turner: Glass In The Park | Submarine-4 | 2010 | ![]() |
It's Hard To Get Around The Wind | Alex Turner It's Hard to Get Around the Wind Alex Turner: It's Hard To Get Around The Wind | Submarine-4 | 2010 | ![]() |
Piledriver Waltz | Alex Turner Piledriver Waltz Alex Turner: Piledriver Waltz | Submarine-4 | 2010 | ![]() |
Stuck On The Puzzle | Alex Turner Stuck on the Puzzle Alex Turner: Stuck On The Puzzle | Submarine-4 | 2010 | ![]() |
_O__. Most people think of themselves as individuals, | Çoğu insan kendisini yeryüzünde... Bir çok insan kendini tekil düşünür | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
that there's noone on the planet like them. | ...benzeri olmayan bireyler olarak görür. Sanki dünya da eşsizlermiş gibi. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
This thought motivates them to get out of bed, | Bu düşünce, onları her şey yolundaymış gibi yataklarından kalkmaları, | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
ALEX TURNER: Stuck On The Puzzle (lntro) | Alex Turner Stuck On The Puzzle | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
l'm not the kind of fool who's gonna sit and sing to you | Oturup da sana yıldızları anlatan şarkılar... | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
Into the dark half ofthe blue | ...o karanlık yarısına mavinin... Gök mavinin karanlık tarafına | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
TEACHER: ''What kind of young person am l?'' | "Nasıl bir gencim ben?" | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
Well, that's the challenge l'm giving you this term. | İşte size bu dönem verdiğim mücadele de bu. Size bu dönem vereceğim ödev bu. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
What do l mean by ''self discovery''? Mark Pritchard? | "Kendinizi keşif"le neyi kastediyorum? Mark Pritchard? Kendini geliştirmek ne demek sizce? Mark Pritchard? | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
Discovery ofthe self. | Kendinizi keşfetmenizden. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
OLIVER: l _nd that the only way to get through life | Düşündüğüm kadarıyla yaşamın üstesinden gelebilmek için tek yol, OLlVER: Anladığım kadarıyla, hayatla başa çıkmanın tek yolu | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
The empty stillness of a school corridor. | Okul koridorunun boş durgunluğu. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
Many ofthe people l've spoken to here referred to him as an example. | Burada konuştuğum çoğu insan ona örnek biri olarak hitap etti. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
OLIVER_. Tear streaked tributes. | Yüzü yaşlı anımsamalar. OLlVER: Göz yaşı dolu anmalar. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
l just wanted to hug him. l just wish l had. | Ona öylece sarılmak istiyordum. Keşke sarılsaydım. Sadece ona sarılmak istemiştim. Keşke şimdi sarılabilsem. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
l wish l could have said goodbye, but l never said anything to him. | Keşke ona elveda diyebilseydim, ama onunla hiç konuşmadım. Keşke hoşçakal diyebilseydim, ama ona hiç bir şey diyemedim. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
OL1VfR_. The steady stoicism of my parents. | Ebeveynlerimin sakin metaneti. OLlVER: Ailemin düzenli ağır başlılığı. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
and, mankly, by Wales on the whole. | ...hissedilen kaybın kanıtı, işte bu... tüm Galleri etkileyen bir kayıp. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
Don't ask how. Just know that l'm now more powerful than ever. | Nasılını sormayın. Sadece bilin ki artık her zamankinden güçlüyüm. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
Zoe, this is for you. It's yours. It has your name on it. Take it. | Zoe, bu sana. Senin. Üstünde ismin yazıyor. Alsana. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
Jordana Bevan's only real flaws are her sporadic bouts ofec_ema. | Jordana Bevan'ın tek gerçek kusuru, kümeler hâlindeki egzaması. Jordana Bevan'ın tek kusuru tek tük görülen egzama izleri. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
She never speaks about hersem. She could be anything. | Kendinden hiç bahsetmez. Nasıl biri olduğu belli değil. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
Perhaps she's a fabian. | Belki de *Fabian'dır. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
That would make her a socialist who advocates gradual change. | Öyleyse kademeli değişimi savunan bir sosyalist demektir. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
She's moderately unpopular, which makes a romance betNeen us more likely. | Pek de popüler olmaması, aramızda aşkı daha olası kılıyor. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
The full extent of the betrayal is still the subject of speculation. | İhanetin tam kapsamı hâlâ tartışma konusu. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
He also knows that Zoe Preece is a legitimate target | Ayrıca biliyor ki fazla kilolu ve sınıfta mesajları almadığı için... | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
because she's ove_eight and won't accept notes in class. | ...Zoe Preece kabul gören bir hedef. çünkü fazla kilosu var ve sınıfta not kabul etmiyor. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
Essentially, l disapprove of bullying. | Esasen ben kabadayılığın karşısındayım. Esasen zorbalığı desteklemiyorum. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
l must not let my principles stand in the way of progress. | Prensiplerimin, ilerlememin önüne çıkmasına izin vermemeliyim. Prensiplerimin yolumu kapamasına asla izin vermemeliyim. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
This was a vivid memory of youth that l would cherish when l was old and mail. | Yaşlı ve güçsüz olduğumda sevgiyle anacağım hayat dolu bir gençlik hatırasıydı. Yaşlandığımda gülümseyerek hatırlayacağım bir gençlik anısıydı. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
l knew that these events although hard to bear at this precise moment | Bu olayların her ne kadar şu anda dayanılması zor olsa da Biliyordum ki yaptıklarımız, şimdilik katlanılması zor bile olsa, | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
l mean, it was just unlucky that you were there and that you fell in. | Yani, orada olup da içine düşmen talihsizlikti. Yani orada olup gölete düşman. Tam bir talihsizlik. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
ln many ways, l prefer my own company. | Bir çok açıdan kendime eşliği tercih ediyorum. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
lt gives me time to think. | Bana düşünmek için zaman veriyor. Bana düşünecek zaman veriyor. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
My word for today is ''flagitious'', which means wickedly shameful. | Bugünkü kelimem, alçakça demek olan, "habis". | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
l live in a large house with my parents. | Büyük bir evde ebeveynlerimle yaşıyorum. Ailemle büyük bir evde yaşıyorum. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
They tell me that our area has breathtaking scenery. | Muhitimizin nefes kesici bir manzarası olduğunu söylüyorlar. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
l don't know them yet but they seem like terrible human beings. | Henüz onları tanımasam da korkunç insanlara benziyorlar. Henüz tanımıyorum, ama korkunç insanlara benziyorlar. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
My parents have not had sex for seven months. | Ebeveynlerim yedi aydır sevişmiyorlar. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
l've been monitoring their intimacy via the dimmer switch in their bedroom. | Mahremiyetlerini odalarındaki karartmalı ışık düğmesinden gözlemliyorum. Yakınlık derecelerini odalarındaki karartmalı lambadan anlayabiliyorum. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
l know when they've been at it because the dial will be set to ha_ay. | Yapmışlarsa ertesi sabah düğmenin kısıkta olmasından anlıyorum. Eğer lamba yarı parlaklıktaysa bir şeyler yaptıklarını anlıyorum | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
l wish life could be more like American soap operas. | Keşke hayat biraz daha Amerikan pembe dizilerine benzeseydi. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
you couldjustfade the picture down and pick things up again later. | ...görüntü karartılıp işler sonra yoluna koyulabilirdi. ekranı karartıp sonra devam edebilirdim. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
Can you tell your mother to hurry up? l'll be waiting in the road. | Annene acele etmesini söyler misin? Yolda bekliyorum. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
lt's such a lovely area. | Çok hoş bir muhittir. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
Right, yes. So are you going to be selling up? | Doğrudur, evet. Peki satacak mısın? | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
Just gonna let things take their own path. | İşleri akışına bırakacağım. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
As usual, Dad drops me 800 yards from school. | Her zamanki gibi babam beni okula *800 yarda kala bıraktı. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
That way, l can slip in unnoticed, like a torpedo. | Böylece göze batmadan, bir torpido gibi kalabalığa karışabiliyorum. Böylece farkedilmeden varabilirim, bir torpido gibi. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
You've got to wake up. How many times have l told you? | Kendine gelmen lazım. Daha kaç kere söyleteceksin? | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
Tate? Yeah, present. | Tate? Burada, mevcut. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
Zoe Preece hasn't been in school for a while, | Zoe Preece bir süredir okula gelmediği için... | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
l've also given her tNo examples to inspire her. | Ayrıca ona ilham vermesi için iki de örnek verdim. Ona ayrıca ilham olsun diye iki örnek verdim. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
calling an unhealthy turd onto the tarmac. | ...zifte sağlıksız bir dışkı bıraktı. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
l don't quite know what l am yet. | Daha tarzımın ne olduğunu tam olarak çözemedim. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
..flipping coins... | ...yazı tura atmayı, | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
The most secure route to Zoe is big Gene, | Zoe'ye giden en güvenli yol... | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
Oh...l had no idea. | Aa... Hiç haberim yoktu. Oh... Bilmiyordum. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
lt's a big love letter. | Büyük bir aşk mektubuymuş. Büyük bir aşk mektubu. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
l've got a big heart. | Kalbim büyük. Büyük bir kalbim var. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
Sometimes l wish there was a film crew following my every move. | Bazen keşke her hareketimi takip eden bir çekim ekibi olmasını diliyorum. Bazen her hareketimi izleyen bir film ekibi olsun istiyorum. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
l feel bad, cutting into his head. | Kafasını kesmek pek hoşuma gitmedi. Kafasını kestiğim için kötü hissediyorum. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
Why? It's just a fucking frog. | N'olacak? Altı üstü kurbağa işte. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
They probably have a guy that does it. l could find out. | Herhalde bunla uğraşan bir adamları vardır. Kimmiş öğrenebilirim. Babamın... Onları toplayan bir adam vardır. Araştırabilirim. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
l don't actually want to know. Neither do l. | Öylesine demiştim. Ben de. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
l'm just saying. You asked... l wonder where Fat is. | Laf olsun diye dedim. Sordun... Şişko nerede kim bilir? | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
l thought you would have. She leaves a big gap. | Fark edersin diyordum. Bıraktığı boşluk büyük. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
Is it cos we pushed her into the pond? l didn't push her. | Onu gölcüğe ittik diye mi? Ben onu itmedim. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
Think she's weeping herselfto death? l didn't push her. | Zırlaya zırlaya intihar mı etmiştir sence? Ben onu itmedim. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
What do you wantmom me? | Benden ne istiyorsun? | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
Got the camera and the diary? Do you have the pamphlet? | Makineyle günlüğü getirdin mi? Kitapçık yanında mı? | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
Her mouth tasted of milk, Polo mints and Dunhill International. | Ağzında süt, Polo şekeri ve *Dunhill International tadı vardı. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
Mention what a dick Mark Pritchard is and slag offAbby Sluts. | Mark Pritchard'ın ne kadar şerefsiz olduğundan bahset ve Abby *Sluts'ı yer. Mark Pritchard'ın nasıl bir sik olduğunu yaz ve Abby Smüks'e söv. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
It's Smuts. Let's call her Sluts. | Smuts olacaktı. Biz Sluts diyelim. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
l don't need your life story. | Hayat hikayeni anlat diyen olmadı. Hayat hikayenle ilgilenmiyorum. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
l had in fact only kissed one person before Zoe Preece. | Aslında daha önce tek bir kişiyle öpüşmüştüm Zoe Preece'yle. Aslında daha önce bir kişiyi öpmüştüm Zoe Preece. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
l told her ifwe were going to do it, we had to hide behind the refectory. | Öpüşeceksek yemekhanenin arkasında saklanmamız gerektiğini söylemiştim. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
Her tongue was blue mom blackcurrant squash. | Dili kuşüzümlü meyve suyu yüzünden maviydi. Dili meyve suyu yüzünden maviydi. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
lt smouldered in the cold. | Soğuk havada içten içe yanıyordu. Kış soğuğunda sıcacıktı. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
OK, l've done it. | Tamamdır, yazdım. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
Can l have the pamphlet now? No. | Şimdi kitapçığı alabilir miyim? Hayır. Mektubu alabilir miyim şimdi? Hayır. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
This is conclusive proof that you might not be gay. | Homo olmadığına dair nihai kanıt işte. | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
CHILDREN: Gaylord! Gaylord! Gaylord! Gaylord! | Homo! Homo! Homo! Homo! | Submarine-5 | 2010 | ![]() |
l take it back. l take it back. | Geri alıyorum. Geri alıyorum. Geri alıyorum, geri alıyorum! | Submarine-5 | 2010 | ![]() |