Search
English Turkish Sentence Translations Page 156423
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
I don't know if I've come of age but I'm certainly older now. | Yaşı geldi mi bilmiyorum, ancak büyümüş olduğum kesin. Olgunlaştım mı bilmiyorum ama biraz olsun büyüdüğümden eminim. | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
I feel shrunken, as if there's a tiny ancient Oliver Tate inside me | Küçülmüş, sanki içimde Oliver şeklinde kabuğun uzuvlarını yönlendiren ufacık, İçime çekmiş hissediyorum, sanki küçük bir Oliver var içimde | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
operating the levers of a life size Oliver shaped shell. | ...kadim bir Oliver Tate varmış gibi geliyor bana. Kabuk tutmuş büyük Oliver'ı kontrol ediyor. | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
A shell on which a decrepit picture show | Avuç dolusu aynı resmi tekrarlayan... Sürekli aynı resimleri tekrar eden | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
replays the same handful of images. | ...bir sinema filminin üzerindeki bir kabuk. katı bir kabuk. | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
Every night I come to the same place and wait till the sky catches up with my mood. | Her gece aynı yere gelip gökyüzü ruh hâlime dönene dek bekliyorum. Her akşam aynı yere gelip gökyüzünün rengi ruhumun rengine gelene kadar bekliyorum. | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
The pattern is set. | Şablon sabit. Her şey hazır. | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
This is, no doubt, the end. | Bu, kuşkusuz, son. Hiç şüphesiz filmin sonu bu. | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
Jordana! | Jordana! | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
It is you. | Sensin. Aa, sensin. | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
I didn't think it'd be you. I... | Sen olacağını sanmıyordum. Ben... Sen değilsindir diye düşünmüştüm. | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
I thought it'd be like a film where the girl turns round and it's not the... | Düşündüğüm kızın döndüğünde yerinde başkası olan bir film... Filmdeki gibi, kız arkasını döner ama aslında aynı kişi değildir ama.... | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
You've got a new dog. You're allergic. | Yeni bir köpek almışsın. Köpeğe alerjin var sanıyordum. Yeni köpek almışın. Hani alerjin vardı? | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
Oliver. Where's your boyfriend? | Oliver? Erkek arkadaşın nerede? Oliver. Erkek arkadaşın nerde? | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
He's not my boyfriend. | O benim erkek arkadaşım değil. Erkek arkadaşım değil o. | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
Your skin's looking bad, terrible. It's probably the dog. | Tenin kötü, korkunç görünüyor. Köpekten olmalı. Tenin tekrar kötü olmuş. Köpekten herhalde. | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
I don't care about my fucking skin. | Tenim zerre umurumda değil. Sikicem tenimi ama, umurumda değil. | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
Why on earth did you get a new dog? Because I like dogs, OK? | Ne halt uğruna yeni bir köpek aldın? Köpekleri sevdiğim için, oldu mu? Niye yeni köpek aldın ki? Köpekleri seviyorum çünkü. | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
Why are you such a total dick? | Niye hep şerefsizlik yapıyorsun? Neden tam bir pezevenk gibi davranıyorsun? | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
I was crying earlier. My eyes are probably red. | Az önce ağlıyordum. Gözlerim herhalde kızarmıştır. Ağlıyordum demin, gözlerim kırmızıdır herhalde. | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
They look fine. | İyi görünüyorlar. Değiller. | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
No, well, maybe they don't go red when I cry. | Yok, şey, belki de ağladığım zaman kızarmıyorlardır. O zaman ağlayınca kırmızı olmuyorlar. | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
It happens to some. | Kimisininki öyle oluyor. Bazı insanların öyle. | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
You were horrible to me. | Bana çok kötü davrandın. Bana korkunç davrandın. | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
I know. I made a mistake. | Biliyorum. Bir hata yaptım. Biliyorum hata ettim. | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
I made a mistake. What do you want me to say? | Bir hata yaptım. Ne dememi istiyorsun? Yanlış düşündüm, hataydı. Ne diyebilirim ki? | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
Ask me how deep the ocean is. Shut up. | Okyanusun derinliği ne kadar diye sor. Kapa çeneni. Okyanus ne kadar derin sor bana. Kapa çeneni. | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
Go on, just ask me. | Haydi, sor sen. Hadi sor. | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
Why? Because I know the answer. | Niyeymiş? Çünkü cevabını biliyorum. Neden sorayım? Çünkü cevabı biliyorum. | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
Oh, do you? Yeah. I do. | Ah, biliyor musun? Evet. Biliyorum. Öyle mi? Evet. | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
How deep? I'm not going to say. | Okyanusun derinliği ne kadar? Söylemeyeceğim. Ne kadar derin? Söylemeyeceğim. | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
I'm broken hearted. | Kalbim kırıldı. Kalbimi kırdın. | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
The ocean is six miles deep. Good. | Okyanus altı mil derinliğinde. İyi. Okyanus 10 kilometre derinliğinde. İyi. | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
ALEX TURNER: Piledriver Waltz | Alex Turner Piledriver Waltz Alex Turner: Piledriver Waltz | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
I etched the face of a stopwatch | Kronometrenin kapağını kazıdım Kronometremin izini | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
On the back of a raindrop | Yağmur damlasının arkasına Yağmur damlalarına kazıdım | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
And did a swap for the sand | Ve kum saatindeki Ve kum saatinin kumu ile | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
In an hourglass | kumla değiştirdim O damlaları yer değiştirdim. | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
I heard an unhappy ending | Mutsuz bir son duydum Mutsuz bir son duydum. | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
It sort of sounds like you leaving | Gidiyormuşsun gibi duydum Sen ayrılıyormuşsun gibiydi. | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
I heard the Piledriver Waltz | Şahmerdan Valsı'nı duydum Tepe ters bir vals duydum | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
It woke me up this morning | Beni bu sabah uyandırdı Sabah beni o uyandırdı. | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
You look like you've been for breakfast | Kahvaltıya gelmişsin gibi görünüyorsun Sanki Kalp Kırıklıkları Otelinde | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
At the Heartbreak Hotel | Kırıkkalp Oteli'ne Kahvaltıya oturmuşsun | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
And sat in the back booth | Ve oturmuşsun arka masaya Arka masalardan birinde | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
By the pamphlets and the literature | Kitapçıkların ve nasıl kaybedilir diyen Nasıl kaybedileceği yazan | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
On how to lose | yazının yanına Gazete ve mektupların önünde | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
Your waitress was miserable | Garsonun rezaletti Garsonun acınası durumda | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
And so was your food | yemeğin de öyle. Yemeğin daha beter. | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
If you're going to try and walk on water | Deneyip suyun üstünde yürüyeceksen Eğer suyun üzerinde yürümeye kararlıysan | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
Make sure you wear | rahat ayakkabılarını Rahat bir çift ayakkabı | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
Your comfortable shoes | giymeyi ihmâl etme Giydiğinden emin ol | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
Mysteries flashing amber | Gizemler kehribarı parlatıyor Parlayan ışık gizem dolu. | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
Go green when you answer | Cevap verirken yeşil yan Cevap verdiğinde yeşil olacak. | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
But the red on the rest of the questionnaire | Ama anketin kalanında kırmızı Ama hiç bir zaman kırmızıdan başka | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
Never changes | Hiç değişmez Renk olmuyor. | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
I heard the news that you're planning | Beni bir toptan atmayı Duydum ki beni bir topa koyup | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
To shoot me out of a cannon | planlıyormuşsun diye haber geldi Uzağa fırlatacakmışsın. | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
By the pamphlets and the literature | Kitapçıkların ve nasıl kaybedilir diyen Nasıl kaybedileceğini yazan | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
If you're going to try | Deneyip Eğer suyun üzerinde | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
And walk on water | suyun üstünde yürüyeceksen Yürümeye kararlıysan | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
Your comfortable shoes | giymeyi ihmâl etme Giydiğinden emin ol. | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
Oh oh oh | Ah ah ah Oh oh oh | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
The Piledriver | Şahmerdan Tepe ters... | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
ALEX TURNER: Stuck On The Puzzle | Alex Turner Stuck on the Puzzle Alex Turner: Stuck On The Puzzle | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
I'm not the kind of fool | Oturup da Oturup sana yıldızlar hakkında | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
Who's going to sit and sing to you | sana yıldızları anlatan şarkılar Şarkı söyleyecek bir tip | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
About stars, girl | ...söyleyecek biri değilim be kızım. değilim. | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
But last night I looked up into | Ama dün gece baktığımda... Ama dün akşam kalkıp baktığımda | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
The dark half of the blue | ...o karanlık yarısına mavinin... Gök mavinin karanlık tarafına | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
Something in your magnetism | Manyetizmandaki bir şey Manyetiğindeki bir şey | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
Must have pissed them off | onları kaçırtmış olmalı. Yıldızları ittirmiş olmalı | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
Forcing them to get an early night | Geceyi erken bitirmeye zorlayarak. Öyle öyle geceyi erken tamamladılar. | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
I have been searching from the bottom to the top | Baştan aşağı arıyordum Baştan sona arıyorum | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
For such a sight | öyle bir manzarayı O gece yaptığın gibi | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
As the one I caught when I saw | Sanki gördüğümde yakaladığımda Bir ışık gösterisi bulayım diye. | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
Your fingers dimming the lights | Işıkları söndüren o parmakların Parmakların ışığı bulandırmıştı | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
Like you're used to being told that you're trouble | Tıpkı başbelası olduğunun söylenmesine alışman gibi Sanki başın beladaymış gibi | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
And I spent all night | Ve bütün gece Ben de harcadım tüm gecemi | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
Stuck on the puzzle | Yapboza takılmıştım Yap bozda takılarak. | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
Nobody I asked | Sorduğum hiç kimse | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
Knew how we came to be | nasıl bir olduğumuzu, Kendini teslim ettiğin | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
The one to who | kime teslim olduğunu Adam nasıl oldum | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
You surrendered | bilemedi. Bilemedi | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
Any man who wasn't led away | Diğer odaya Odadan kaçmayı | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
lnto the other room | süreklenmeyen hiçbir adam Beceremeyenlerse durdu | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
Stood pretending | rolünü sürdürmedi. Ve hiç bir şey olmamış gibi davrandı | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
That something in your magnetism | Manyetizmandaki bir şey Sanki manyetiğindeki bir şey | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
Hadn't just made him drop | onu düşürtmedi. Kimin elini | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
Whoever's hand it was | Kimin eliyse tutuyorlarsa hemen | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
That he was holding | o tuttuğu bıraktırtmamış gibi. | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
I have been searching | Baştan aşağı Baştan sona | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
From the bottom to the top | arıyordum Arıyorum | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
As the one I caught when I saw | Sanki gördüğümde yakaladığımda Bir ışık gösterisi bulayım diye | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
Like you're used to being told | Tıpkı başbelası olduğunun söylenmesine Sanki başın | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
That you're trouble | alışman gibi beladaymış gibi. | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
Stuck on the puzzle | Yapboza takılmıştım. Yap bozda takılarak. | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
I tried to swim to the side | Yana yüzmeye çalıştım Kıyıya yüzmeye çalıştım. | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
But my feet got caught in the middle | Ama ayağım araya sıkıştı Ama ayağım yarı yolda takıldı | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
And I thought I'd seen the light | Işığı gördüm sanmıştım Işığı gördüğümü sanmıştım | Submarine-1 | 2010 | ![]() |