• en flag English
    • tr flag Turkish

Search

English Turkish Sentence Translations Page 156419

English Turkish Film Name Film Year Details
a solitary samurai. ...kat etmem gerekecekti. yalnız bir samuray. Submarine-1 2010 info-icon
Things were a lot less fun since Jordana's mother might die Jordana'nın annesinin ölebileceği ve ebeveynlerimin evliliği dağılmaya... Jordana'nın annesi ölebilecekken hayat daha az eğlenceli Submarine-1 2010 info-icon
and my parents' marriage start.ed falling apart.. ...başladığından beri durum çok daha tatsızdı. benim ailemin de parçalara ayrıldığını göz önüne almak lazım. Submarine-1 2010 info-icon
I've been working on strategies to solve both problems. İki sorunu da çözebilecek stratejiler üzerinde çalışıyordum. İki sorunu da çözmek için planlar yapıyorum. Submarine-1 2010 info-icon
I bought my dad some new aftershave, but I'm drawing a blank on the cancer. Babama yeni bir tıraş kolonyası almıştım, ancak kanser konusunda boş sıkıyordum. Babama yeni traş losyonu aldım ama kanser için henüz bir şey bulamadım. Submarine-1 2010 info-icon
CHlP: You're fucked. Even if her mum is terminal, it can still take ages. Boku yedin. Annesi gidici olsa bile, ölmesi yıllar sürebilir. Yarrağı yemişsin sen. Annesi ölüm döşeğinde bile olsa çok uzun sürebilir ölmesi. Submarine-1 2010 info-icon
Please, Chip, shut up. Lütfen, Chip, sus artık. Lütfen Chip, sus artık. Submarine-1 2010 info-icon
This is not what you signed up for. Anlaşmanızda bu yoktu. İstediğin bu olamaz. Submarine-1 2010 info-icon
This is about dipping your wick. You've done that, game over. Dibini yoklamak vardı. Onu yaptın mı, oyun bitmiştir. Kızla yattın mı? Yattın. Bitti artık. Submarine-1 2010 info-icon
She'll be in no mood to put out any more. Canı artık yiyişmek istemeyecek. Seni takamayacak kadar dertli olacak. Submarine-1 2010 info-icon
No more Yuletide logging for you, Bütün kutlama döneminde geçirecek olan benim aksime, Seninle ilgilenmeyecek. Submarine-1 2010 info-icon
unlike me, who shall be rolling in it throughout the festive period. O sırada ben festival sezonunu çok iyi değerlendireceğim tabi. Submarine-1 2010 info-icon
Do you actually pre prepare these lines? Harbiden bu lafları önceden mi hazırlıyorsun? Ne diyeceğini önceden çalışıyor musun sen? Submarine-1 2010 info-icon
I just split lines as they come to me. Aklıma geldikçe bir tarafa yazıyorum işte. Aklıma geldikçe söylüyorum. Submarine-1 2010 info-icon
You've got to shut the shit down. Keiron, get my back. Bu saçmalıktan kurtulman lazım. Keiron, destekle beni. Bu işi bırakman lazım. Keiron, destek ol biraz. Submarine-1 2010 info-icon
With extreme prejudice. Thank you. Sorgusuz, sualsiz. Sağ ol. Derhal bırakman lazım. Sağ ol. Submarine-1 2010 info-icon
Nothing's changed. Do what you want. Remember two things: Değişen bir şey yok. İstediğini yap. Şu ikisini unutma ama: Hiçbir şey değişmedi. İstediğini yap ama unutma: Submarine-1 2010 info-icon
one treat 'em mean, keep 'em keen. Bir kötü davran, yanındadır her an. Bir, arada bir sert davranman lazım. Submarine-1 2010 info-icon
Two don't mix family and bush. İki aile ayrı, şeftali ayrı. İki , işe aileyi asla karıştırma. Submarine-1 2010 info-icon
Get the fuck out of here. Merry Christmas. Have a good 'un. Basıp gidelim hadi. Nice yıllara. Takılmana bak. Siktirip gidelim hadi. Mutlu Noeller bu arada. Eğlenmeye bak. Submarine-1 2010 info-icon
You all right? N'aber? Naber? Submarine-1 2010 info-icon
You've gotta shut this shit down. It's fucking ridiculous. Bu zırvayı sonlandırman lazım. Akıl kârı iş değil bu. Bu işi bırakman lazım. Boka sarıyor iyice. Submarine-1 2010 info-icon
ALEX TURNER: Glass In The Park Alan Turner Glass in the Park Alex Turner: Glass In The Park Submarine-1 2010 info-icon
If there's glass in the park Varsa parkta cam, Parkda cam kırıntıları varsa, Submarine-1 2010 info-icon
Darling, I can't help but keep Tutamam kendimi, sevgilim, Kaydırağın altını temizlemek Submarine-1 2010 info-icon
Making appointments to sweep tırmanma kafesini, atlamaya, İçin yola çıkmadan Submarine-1 2010 info-icon
Beneath the climbing frame ederim sürekli ziyaret. Duramam hayatım. Submarine-1 2010 info-icon
If the sun's in your eyes Eğer Güneş gözüne girdiyse, Gözüne güneş giriyorsa, Submarine-1 2010 info-icon
I'll tighten your blindfold, baby göz bağını sıkılaştırırım, bebeğim Gölgeliğini düzeltiyim, aşkım Submarine-1 2010 info-icon
Don't worry, your foot won't get cut Endişelenme, ayağın kesilmez Merak etme ayağın kesilmeyecek Submarine-1 2010 info-icon
Strut carelessly Yürü rast gele, başın dik. Cam parçalarından. Submarine-1 2010 info-icon
I've been taking my duty as a boyfriend seriously. Erkek arkadaşlık görevimi ciddiye alıyordum. Erkek arkadaş olarak sorumluluklarımı iyi düşünüyorum. Submarine-1 2010 info-icon
Last night, I reread the book I Only Want What's Best For You. Dün gece, 'Sadece Senin İçin En İyisini İstiyorum' kitabını baştan okudum. Dün akşam "Senin İçin En İyisini İstiyorum" adlı kitabı yeniden okudum. Submarine-1 2010 info-icon
I remembered a chapter that says: Bir bölümde şöyle dediğini hatırlıyorum: Hatırladığım bir bölüm şöyle diyordu: Submarine-1 2010 info-icon
(Reads) "Ev hayvanları çocuk gelişiminde önemlidir çünkü erken ölerek çocukları ölüm ve yas kavramına alıştırırlar." Submarine-1 2010 info-icon
It's therefore in Jordana's interest that her dog dies before her mother does. Bu yüzden köpeğinin annesinden önce ölmesi, Jordana'nın yararınaydı. O yüzden Jordana'nın köpeği annesinden önce ölürse onun için daha iyi olur. Submarine-1 2010 info-icon
Then we can get things back on track. Sonra işleri rayına oturtabilirdik. O zaman işleri yoluna koyabiliriz. Submarine-1 2010 info-icon
Oliver Tate. Oliver Tate. Submarine-1 2010 info-icon
There was no need to poison Jordana's dog Jordana'nın köpeğini zehirlememe gerek kalmamıştı, Jordana'nın köpeğini öldürmeye gerek kalmadı Submarine-1 2010 info-icon
because Jordana's dog had just been hit by a train. ...çünkü Jordana'nın köpeğine tren çarpmıştı. çünkü köpeğe tren çarpmış. Submarine-1 2010 info-icon
I scraped his remains into the bin liner I'd brought. Artıklarını kazıyarak yanımda getirdiğim çöp poşetine koydum. Köpeğin kalıntılarını aldığım çöp torbasına topladım. Submarine-1 2010 info-icon
The death of a pet makes it easier to accept the death of a parent. Bir hayvanın ölümü, ebeveynin ölümünü kabullenmeyi kolaylaştırır. Hayvanın ölümü Jordana'yı annesinin ölümüne hazırlamış olmalı. Submarine-1 2010 info-icon
I could feel the tension between Jordana and l start. to slip away. Jordana'yla aramızdaki gerilimin kaybolduğunu hissedebiliyordum. Aramızdaki gerilimin azaldığını hissedebiliyordum. Submarine-1 2010 info-icon
No, of course, I'm sorry. I just... Yok, tabii, özür dilerim. Ben sadece... Hayır, tabi, affedersin, ben sadece... Submarine-1 2010 info-icon
We should bury him. Onu gömmemiz lazım. Onu gömmeliyiz. Submarine-1 2010 info-icon
No, I don't think we should. Hayır, bence gömmemeliyiz. Hayır gömmeyelim. Submarine-1 2010 info-icon
Foxes dig up dead animals and eat them. Tilkiler ölü hayvanları çıkartıp yerler. Tilkiler geri açıp kalıntılarını yerler. Submarine-1 2010 info-icon
What should we do, then? O zaman ne yapacağız? Ne yapalım o zaman? Submarine-1 2010 info-icon
Well, there's this thing the Vikings used to do. Şey, Vikinglerin eskiden yaptığı şöyle bir şey var. Eh, Vikinglerin yaptığı bir şey vardı. Submarine-1 2010 info-icon
Jude would like to meet you. Jude seninle tanışmak istiyor. Jude senle tanışmak istiyor. Submarine-1 2010 info-icon
Who's Jude? My mum. Jude da kim? Annem. Jude kim? Annem. Submarine-1 2010 info-icon
Since when have you called her Jude? Ne zamandan beri ona Jude diyorsun? Ne zamandır annene ismiyle hitap ediyorsun? Submarine-1 2010 info-icon
Since she might die in two weeks. İki hafta içinde ölebileceğinden beri. Submarine-1 2010 info-icon
So, do you wanna come? Yani, gelmek ister misin? Yani ne, gelecek misin? Submarine-1 2010 info-icon
The Bevans had Christmas dinner early in case it was the last one they had. Bevanlar, yıl başı yemeklerini sonuncusu olabileceği için erken yiyorlardı. Bevan ailesi Noel yemeğini erken yiyor çünkü son yemekleri olabilir. Submarine-1 2010 info-icon
I hoped it wouldn't be, cos the turkey was quite dry Umarım öyle olmazdı, çünkü hindi suyunu çekmişti... Umarım olmaz çünkü hindi biraz kurumuş Submarine-1 2010 info-icon
and the spouts had turned mushy and out of focus. ...ve ibikleri lapa olup dağılmıştı. ve iç kısmı da lapa lapa olmuş. Submarine-1 2010 info-icon
This is crackin', love. Harika olmuş, aşkım. Çok lezzetli aşkım. Submarine-1 2010 info-icon
Yeah, it's great. Thank you, Mrs Bevan. Evet, harika olmuş. Elinize sağlık, Bayan Bevan. Evet mükemmel. Teşekkürler Bevan Hanım. Submarine-1 2010 info-icon
This is my last warning. Son kez uyarıyorum. Bu son uyarım. Submarine-1 2010 info-icon
It's Jude. Jude diyeceksin. Adım Jude, adımla hitap et. Submarine-1 2010 info-icon
So, I hear from my little girl that you've stolen her heart. Küçük kızımdan duyduğum kadarıyla kalbini çalmışsın. Küçük kızım diyor ki kalbini çalmışsın. Submarine-1 2010 info-icon
Let me tell you, if you're lucky enough to find an angel, Sana şu kadarını söyleyeyim, eğer bir melek bulabilecek kadar şanslıysan, Diyeceğim şu ki, bir melek bulacak kadar şanslıysan Submarine-1 2010 info-icon
hold onto her with everything you've got. varınla yoğunla onu bırakma. sımsıkı tutunmalısın. Submarine-1 2010 info-icon
Oh, these fucking lights! Sıçtığımın ışıkları! Sikicem şu ışıkları! Submarine-1 2010 info-icon
Cheap shit. Dandik bok! Ucuz bok parçaları. Submarine-1 2010 info-icon
Oh, come on. Yapma ama. Oh, hadi ama. Submarine-1 2010 info-icon
You're acting like I'm dead already. Sanki ölmüşüm gibi davranıyorsun. Çoktan ölmüşüm gibi davranıyorsun. Submarine-1 2010 info-icon
It'd take more than some silly tumour to kill me. Beni öldürmek için aptal bir tümörden fazlası gerekir. Aptal bir tümörden daha fazlası lazım beni sizden ayırmak için. Submarine-1 2010 info-icon
It might not. Oh, come on, now. Don't be daft. Ölmezsin belki. Yapmayın ama. Alıklaşmayın. İyileşicem. Oh hadi ama. Submarine-1 2010 info-icon
Sorry. All right. Pardon. Ne demek. Üzgünüm. Sorun değil. Submarine-1 2010 info-icon
Oh, it's all right, darling. Ssh. Geçti, canım. Şşş. Sorun değil hayatım. Ssh. Submarine-1 2010 info-icon
Come here. Sorry, love. Gel bakalım. Özür dilerim, aşkım. Gel buraya. Üzgünüm aşkım. Submarine-1 2010 info-icon
Are you all right? Come on. İyi misin? Haydi ama. İyi misin? Gel buraya. Submarine-1 2010 info-icon
Come on. Sorry, sorry. Gel bakalım. Çok özür dilerim. Hadi iyisin. Üzgünüm, üzgünüm. Submarine-1 2010 info-icon
I'm fine. I'm fine. Give us a cudge. Geçti. Geçti. Sarıl bize. Evet, evet iyiyim. Gelin bakalım. Submarine-1 2010 info-icon
Listen... Thank you. Dinle bak... Teşekkür ederim. Dinle... teşekkür ederiz. Submarine-1 2010 info-icon
Thank you from the bottom of my heart. Kalbimin en derininden teşekkür ederim. Kalpten teşekkür bu. Submarine-1 2010 info-icon
Thank you for looking after Jordana, for walking through the fire with her. Jordana'yı gözettiğin, zorlu döneminde yanında olduğun için teşekkür ederim. Jordana'ya baktığın ve onunla ateşlere yürüdüğün için teşekkürler. Submarine-1 2010 info-icon
Thank you. Appreciate it. No. Teşekkür ederim. Takdirim büyük. Yok... Sağ ol. Çok önemli bir davranış. Önemli değil. Submarine-1 2010 info-icon
No, we both do. He's a good boy, isn't he? Hayır, ikimizinki de öyle. Çocuk sağlam pabuç, değil mi? Hayır çok değer veriyoruz. İyi çocuk değil mi? Submarine-1 2010 info-icon
Part of the family now. Deal? Artık ailedensin. Anlaştık mı? Ailenin bir parçasısın artık, anlaştık mı? Submarine-1 2010 info-icon
Deal? Deal. Anlaştık mı? Anlaştık. Anlaştık? Anlaştık. Submarine-1 2010 info-icon
Family, deal. Ailendensin, anlaştık. Ailenin parçası, anlaştık. Submarine-1 2010 info-icon
Deal, yes? Anlaştık, tamam mı? Anlaştık, değil mi? Submarine-1 2010 info-icon
There we fucking go. Vay babanın kemiğine. İşte böyle. Submarine-1 2010 info-icon
Maybe you should come to the hospital this Friday. Belki de bu Cuma hastaneye gelmek istersin. Bu cuma hastaneye gelebilirsin. Submarine-1 2010 info-icon
Mum will have had her operation by then and we can visit. Annem ameliyatını olmuş olacak, biz de ziyaretine gideriz. Annem çoktan ameliyattan çıkar ve ziyaret edebiliriz. Submarine-1 2010 info-icon
If you felt like it. Er, Friday. Gelmek istersen tabii. Şey, Cuma günü. Eğer istersen. Er, Cuma. Submarine-1 2010 info-icon
I've got to do some Christmas shopping. Biraz Yılbaşı alışverişi yapmam lazım. Noel alışverişi yapmam lazım. Submarine-1 2010 info-icon
What? I always leave it too late. Ne? Hep son zamana bırakıyorum. Ne? Hep çok geçe bırakıyorum. Submarine-1 2010 info-icon
I want to get you something good. Mother might die. Sana hoş bir şey alayım istiyorum. Annem ölebilir. Sana güzel bir şey alacağım. Annem ölebilir. Submarine-1 2010 info-icon
I know. Do you care, Biliyorum. umurunda mı, Submarine-1 2010 info-icon
or couldn't you give a fuck? I do, clearly. ...yoksa sikinde mi değil? Umurumda tabii. yoksa sikinde bile değil mi? umurumda, gerçekten. Submarine-1 2010 info-icon
I'll come. When is it? Gelirim. Ne zamandı? Geleceğim. Ne zaman dedin? Submarine-1 2010 info-icon
Friday. Cuma günü. Cuma. Submarine-1 2010 info-icon
Great, yeah. Müthiş, evet. Tamam, güzel. Submarine-1 2010 info-icon
Yeah, Friday's good for me, actually. Yeah, I can do that. Excellent. Evet, Cuma müsaitim aslında. Evet, gelebilirim. Harika. Evet, cuma çok güzel, gelirim. Cuma mükemmel kesin gelirim. Submarine-1 2010 info-icon
Your skin's better. You're allergic to the dog. Tenin daha iyi olmuş. Köpeğe kesin alerjin vardı. Derin daha iyi. Köpeğe alerjin varmış demek ki. Submarine-1 2010 info-icon
I'm eating better. Daha iyi besleniyorum. Daha iyi beslendiğimden. Submarine-1 2010 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 156414
  • 156415
  • 156416
  • 156417
  • 156418
  • 156419
  • 156420
  • 156421
  • 156422
  • 156423
  • …
  • »
  • »»
Restricted Mode:   
  • Contribute
  • About Us
  • Disclaimer
  • Contact