Search
English Turkish Sentence Translations Page 156320
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Bogdan I lost my son. | Oğlumu kaybettim, Bogdan'ı. | Strigoi-1 | 2009 | |
| Then the communists took me earth. | Sonra da komünistler arazimi elimden aldılar. | Strigoi-1 | 2009 | |
| I still work. | Yine de onu işlemek zorundaydım. | Strigoi-1 | 2009 | |
| We are working on the same floor | Aynı yerde çalışıyordum... | Strigoi-1 | 2009 | |
| and with those horses | ...aynı atları kullanıyordum... | Strigoi-1 | 2009 | |
| but I do not belong. | ...ama artık onlar bana ait değildi. | Strigoi-1 | 2009 | |
| I was born on this earth. | Ben bu topraklarda doğdum. | Strigoi-1 | 2009 | |
| My father was born here. | Babam burada doğdu. | Strigoi-1 | 2009 | |
| My children were born here. | Çocuklarım da burada doğdu. | Strigoi-1 | 2009 | |
| My spouses died here. | Karım burada öldü. | Strigoi-1 | 2009 | |
| I'll die here. | ...burada öleceğim. | Strigoi-1 | 2009 | |
| Are you sure you die? | Öleceğinden emin misin? | Strigoi-1 | 2009 | |
| This was the worst thing happened to me. | Bu olanlar başıma gelen en kötü şeydi. | Strigoi-1 | 2009 | |
| I'm just like you, Grandpa? | Ben de senin gibi miyim, dede? | Strigoi-1 | 2009 | |
| Have the tail? No. | Kuyruğun var mı? Hayır. | Strigoi-1 | 2009 | |
| I do not drink blood! | Kanımı içmeye son ver! | Strigoi-1 | 2009 | |
| It is my blood. And I gave it. | O benim kanım. Onu sana ben verdim. | Strigoi-1 | 2009 | |
| Where is the dog? | Köpek nerede? | Strigoi-1 | 2009 | |
| I do not know. Come, I need you. | Bilmiyorum. Gel, yardımına ihtiyacım var. | Strigoi-1 | 2009 | |
| If you were Barry, where hiding documents? | Eğer Florin olsaydın, evrakları nereye koyardın? | Strigoi-1 | 2009 | |
| Mr Tirescu? | Lord Tirescu? | Strigoi-1 | 2009 | |
| I think they know what is wrong with you | Sanırım probleminin ne olduğunu biliyorum. Aferin sana! | Strigoi-1 | 2009 | |
| Sunte�i dead. How would you have me feel? | Sen ölüsün. Nasıl hissediyorsun? | Strigoi-1 | 2009 | |
| You believe that because I'm dead? | Ölü olduğum için mi? | Strigoi-1 | 2009 | |
| What the hell would you know? | Ne bok biliyorsun ki? | Strigoi-1 | 2009 | |
| What are searching here? | Burada ne arıyorsunuz? | Strigoi-1 | 2009 | |
| The same thing as you would yourself. | Seninle aynı şeyi. | Strigoi-1 | 2009 | |
| Why vre�i earth? Sunte�i dead. | Araziyi neden istiyorsun ki? Zaten ölüsün. Komünist piçler! | Strigoi-1 | 2009 | |
| I spent my whole life of leading this village... | Bütün hayatımı bu köy için harcadım.. | Strigoi-1 | 2009 | |
| and now I'll spend a the endless in the ground. | ...şimdi de toprağın altındaki hayatımı da onun için harcayacağım. | Strigoi-1 | 2009 | |
| Do not let the mo and this stupid site to destroy everything we built. | İnşa ettiğim bunca şeyin yok olmasına müsaade edemem. | Strigoi-1 | 2009 | |
| There you have built this village... | Sen bu köyü inşa etmedin Konstantin. Zehirledin. | Strigoi-1 | 2009 | |
| You poisoned him, because you do not pos stand to see them succeed as beyond the Alsi. | Çünkü senden başka kimsenin başarılı olmasına katlanamadın. | Strigoi-1 | 2009 | |
| Ghosts hate existence. You have always been ghosts. | Hayaletler yaşayanlardan nefret eder. Sen her zaman hayalet idin. | Strigoi-1 | 2009 | |
| They will destroy you. You want the Israelis to get their hands on it? | Bunu becerecekler! Onu İsraillilerin almasını mı istiyorsun? | Strigoi-1 | 2009 | |
| You want to come here... | Buraya gelmelerini ve... | Strigoi-1 | 2009 | |
| and to buy all the land? | ... bütün arazileri satın almalarını mı istiyorsun? İsrailliler mi? | Strigoi-1 | 2009 | |
| Kill him! I can not kill. | Öldür onu! Dede ... O beni öldüremez. | Strigoi-1 | 2009 | |
| Kill it, Vlad! Do it yourself. | Öldür onu, Vlad! Kendin öldür. | Strigoi-1 | 2009 | |
| It's too timid. I do not want to kill anybody! | Çok ödlek. Kimseyi öldürmek istemiyorum! | Strigoi-1 | 2009 | |
| Get your heart. I do not know if it works. | Hayeletler ölüdür. Kalbini sök onun. Onun işe yaradığını bilmiyorum. | Strigoi-1 | 2009 | |
| I have no evidence that he is dead. Do not be, and Vlad. Kill him! | Gerçekten ölü olduğuna dair delilim bile yok. Ödlek olma Vlad. Öldür onu! | Strigoi-1 | 2009 | |
| Communist bastard! | Siktiğimin komünistleri! | Strigoi-1 | 2009 | |
| Saran forced! Cursed Ghost! | Siktiğimin köylüsü! Siktiğimin hayaleti! | Strigoi-1 | 2009 | |
| I am not going to kill anybody just because I'll ceres. | Sırf sen diyorsun diye bir adamı öldürmeyeceğim. Hatta herkes dese bile yapmayacağım. | Strigoi-1 | 2009 | |
| Yes, it's here and discuss with me. That means you and kill you? | Bunun bir anlamı yok, o zaten ölü. Evet, biliyorum ama burada dikilmiş benim konuşuyor. Seni de öldürmeli miyim? | Strigoi-1 | 2009 | |
| If you have not caught yet, does not mean that I will not. | Senin beynini akıtmayacak olmam, seni yakalamayacağım anlamına gelmiyor. | Strigoi-1 | 2009 | |
| You accuse me? A fix me. | Beni mahkemeye mi vereceksin? Bu işi çözeceğim. | Strigoi-1 | 2009 | |
| Stay quiet. Do not give me the papers now. | Endişelenme. Evrakları bana şimdi vermek zorunda değilsin. | Strigoi-1 | 2009 | |
| I'll get me later... | Daha sonra alırım... | Strigoi-1 | 2009 | |
| while you sleep. With safety're sleepy. | ...sen uyurken. Gerçekten tam bir uykucusun. | Strigoi-1 | 2009 | |
| Maybe you will not ever wake up. | Belki hiç uyanmazsın. | Strigoi-1 | 2009 | |
| To him and to go with the pickles? | Gidiyor. Öylece turşuları da alıp gitmesine izin mi vereceksin? | Strigoi-1 | 2009 | |
| Are pickles Barry. | Onlar Florin'in turşuları. | Strigoi-1 | 2009 | |
| Just do not sit in the grave possibility? | Bir saattir orada dikilmiş ne yapıyorsun? | Strigoi-1 | 2009 | |
| Give me the keys. | Anahtarları ver bana. | Strigoi-1 | 2009 | |
| I'm not afraid of you. | Beni korkutmuyorsun. | Strigoi-1 | 2009 | |
| You will not fool me. You're dead! | Artık hiçbir şey seni benden kurtaramaz. Zaten ölüsün! | Strigoi-1 | 2009 | |
| Help me. This monster killed Barry! | Bana yardım etmelisin. Bu canavar Florin'i öldürdü. | Strigoi-1 | 2009 | |
| He was strangled and left him like a dog. | Onu bir köpek gibi yolun kenarına atıp bıraktı. | Strigoi-1 | 2009 | |
| Who killed per octave? What happened? | Peki Octav'ı kim öldürdü? Ne oldu? | Strigoi-1 | 2009 | |
| You cut that and i like the? | İhraç mı ettin? Onu sürüden çıkardın mı? | Strigoi-1 | 2009 | |
| With me? You cut that tried to kill me? | Ya ben? Beni de mi Konstantin öldürmeye çalıştı? | Strigoi-1 | 2009 | |
| Sorry. It was a little ne�n�elegere. | O olay için üzgünüm. O ufak bir yanlış anlamaydı. | Strigoi-1 | 2009 | |
| Because of you got the keys! | Senin yüzünden anahtarları aldı! | Strigoi-1 | 2009 | |
| He disappeared. | Hayır, o gitmiş. | Strigoi-1 | 2009 | |
| Where is he buried? On track. | O nerede gömülü? Tren yolunda. | Strigoi-1 | 2009 | |
| Where? I do not know, it was dark! | Onu biliyorum. Tam olarak nerede? Bilmiyorum, karanlıktı! | Strigoi-1 | 2009 | |
| Give our papers. | Evrakları bize ver. | Strigoi-1 | 2009 | |
| I do not know what you talking. I know you are. | Neden bahsettiğini bilmiyorum. Sende olduklarını biliyorum. | Strigoi-1 | 2009 | |
| Stefan told me that there were delivered to the registry. | Stefan onların tapu kayıt binasında olmadıklarını söyledi. | Strigoi-1 | 2009 | |
| And you believe a politician? | Sen de bir politikacıya mı inandın? | Strigoi-1 | 2009 | |
| How dare you accuse me to? Strand not give their account. | Beni bununla suçlamaya nasıl cüret edersin? Sana cevap verecek değilim. | Strigoi-1 | 2009 | |
| Who give you account? | Kime cevap verirsin? | Strigoi-1 | 2009 | |
| Let's drink to Barry ne�n�elegeri and to forget. | Hadi Florin'e içelim ve olanları unutalım. | Strigoi-1 | 2009 | |
| Does not matter now. What was, was. | Artık problem yok. Olan oldu. | Strigoi-1 | 2009 | |
| Mor�ii with mor�ii and VllI viii! | Ölen öldü, kalan kaldı! | Strigoi-1 | 2009 | |
| Come on, here we Tosi friends! | Hadi, burada hepimiz arkadaşız! | Strigoi-1 | 2009 | |
| Now I understood. | Şimdi her şeyi anlıyorum. | Strigoi-1 | 2009 | |
| You go to the police? | Polise mi gideceksin? | Strigoi-1 | 2009 | |
| I removed a cu�it heart. | Ben bir polisin kalbini ekmek bıçağı ile yerinden söktüm. | Strigoi-1 | 2009 | |
| Sims that do what I had. | Yapmam gereken şey o gibi geldi. | Strigoi-1 | 2009 | |
| I threatened the priest. I insulted the mayor. | Papazı tehdit ettim. Belediye başkanına hakaret ettim. | Strigoi-1 | 2009 | |
| But everything I've learned Constantine is buried where. | Ama şeytanın gömülü olduğu yeri ortaya çıkaramadım. | Strigoi-1 | 2009 | |
| Nuiesc to Obi and I worry about my dad. | Bunları babama anlattığımda çok endişelenecek. | Strigoi-1 | 2009 | |
| Nobody told me Our family history | Kimse bana aile geçmişimizden bahsetmedi... | Strigoi-1 | 2009 | |
| or village. Nobody wanted to say too much | ...ya da köyün hikayesinden. Kimse yanlış bir şey söylemek istemiyordu... | Strigoi-1 | 2009 | |
| The park would be called Security or the Party. | Ortalıkta dolanan bir ceset hakkında da kimse bir şey söylemedi. | Strigoi-1 | 2009 | |
| Now it... | Şimdi... | Strigoi-1 | 2009 | |
| s end. | ...sona erdi. | Strigoi-1 | 2009 | |
| I do not know anything about ghosts. | Hayaletler hakkında hiçbir şey bilmiyorum. | Strigoi-1 | 2009 | |
| The men holding Bratton used this boy as a suicide bomber. | Bratton'u elinde tutanlar, çocuğu canlı bomba olarak kullandılar. | Strike Back Zimbabwe: Part One-1 | 2010 | |
| He said that the man who killed your friends... was another soldier | Arkadaşlarınızı öldüren kişi... | Strike Back Zimbabwe: Part One-1 | 2010 | |
| Collinson, we need to go back! Just give the order! | Collinson, geri dönmemiz lazım! Collinson, ver şu emri! | Strike Back Zimbabwe: Part One-1 | 2010 | |
| Have you come to a decision about our offer to join Section 20 | Gizli Servis'te çalışmayı kabul ediyor musun? | Strike Back Zimbabwe: Part One-1 | 2010 | |
| Our own people have got to realise | Bu toplumdaki herkes, tıpkı diğer uluslar gibi... | Strike Back Zimbabwe: Part One-1 | 2010 | |
| that they are not a separate entity from the rest of the people. | ...eşit haklara sahiptir. | Strike Back Zimbabwe: Part One-1 | 2010 | |
| "Don't you realise that the people of Zimbabwe are a sovereign people." | Zimbabve'nin halkını küçük görmeyin. | Strike Back Zimbabwe: Part One-1 | 2010 | |
| We don't have to be like the British. | İngilizler gibi olmak zorunda değiliz. | Strike Back Zimbabwe: Part One-1 | 2010 | |
| Our invaders and colonisers of yesterday. | Geleceğin istilacı ve sömürgeci zihniyeti. | Strike Back Zimbabwe: Part One-1 | 2010 |