• en flag English
    • tr flag Turkish

Search

English Turkish Sentence Translations Page 155542

English Turkish Film Name Film Year Details
Are you all right? İyi misin? Sen iyi misin? İyi misin? Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Wow, this is much more... Bu tahminimden... Bu çok daha... Bu tahminimden... Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
You're sweating. Oh, am I? Terliyorsun. Öyle mi? Sen terliyorsun. Oh, öyle mi? Terliyorsun. Öyle mi? Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
I suppose I am. Okay... Sanırım öyle. Tamam... Sanırım evet.Pekala... Sanırım öyle. Tamam... Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
I guess I should... jump right into this. Sanırım bu işe... hemen başlamam gerek. Sanırım ben... direkt buna atlamalıyım. Sanırım bu işe... hemen başlamam gerek. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
You know, rip the band aid off, as they say. Bilirsin, yara bandını cart diye çekmek gerekir. Bilirsin,dedikleri gibi, balıklama daldım. Bilirsin, yara bandını cart diye çekmek gerekir. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Not that this is painful in any way. It's quite the opposite, actually. Bu iş acı verici anlamında söylemiyorum. Aslında tam tersi. Bu zahmetli olduğumdan değil. Aslında tam tersi. Bu iş acı verici anlamında söylemiyorum. Aslında tam tersi. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Rodney, what's wrong? Rodney, sorun nedir? Rodney, ne oldu? Rodney, sorun nedir? Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
It's nothing. In fact, everything's right... Birşey yok. Aslında herşey güzel. Hiçbir şey.Aslına bakarsan, yani, ikimizle alakalı... Birşey yok. Aslında herşey güzel. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
with us, I mean. Yani bizle ilgili. ...herşey doğru. Yani bizle ilgili. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
So I was thinking... and I don't know about you, but the way I see it, Ben de düşünüyordum... ve seni çok fazla tanımasam da, bana kalırsa,... Düşünüyordum da... ve senin ne düşündüğünü bilmiyorum, ama gördüğüm kadarıyla,... Ben de düşünüyordum... ve seni çok fazla tanımasam da, bana kalırsa,... Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
I thought that maybe... ...belki de biz,... Düşündümde belki... ...belki de biz,... Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
it's time that we... ...artık zamanı gelmiştir,... Bizim... ...artık zamanı gelmiştir,... Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
you know, start ...bilirsin, yeni bir başlangıç,... ...bilirsin, birşeyleri... ...bilirsin, yeni bir başlangıç,... Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
entertaining the notion... ...durumun tadını çıkarmak için... ...düşünmeye başlamalıyız. ...durumun tadını çıkarmak için... Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Why'd the doors close? Kapılar neden kapandı? Neden kapılar kapandı? Kapılar neden kapandı? Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Rodney, Rodney,... Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
It's locked. Kilitlendi. Kilitli. Kilitlendi. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
We're trapped. Kapana kısıldık. Kısıldık. Kapana kısıldık. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Season 4 Episode 13 Quarantine (v. 1.0) Bölüm 13 "Karantina" Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
We're locked in. Kilitli kaldık. Mahsur kaldık. Kilitli kaldık. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
This one's locked, too. Bu da kilitli. Bu da kapalı. Bu da kilitli. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Dr. McKay, this is Dr. Keller. Are you there? Dr. McKay, ben Dr. Keller. Orada mısın? Dr.McKay, ben Dr.Keller. Beni duyuyor musun? Dr. McKay, ben Dr. Keller. Orada mısın? Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Rodney, this is Sam, do you read? Rodney, ben Sam, duyuyor musun? Rodney, ben Sam, beni duyuyor musun? Rodney, ben Sam, duyuyor musun? Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
The control mechanism is not responding. Kontrol mekanizması çalışmıyor. Kontrol mekanizması cevap vermiyor. Kontrol mekanizması çalışmıyor. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Perhaps I can physically open the door. Belki zorla açabilirim. Belki kapıyı elle açabilirim. Belki zorla açabilirim. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Transporter doors are lighter, not as heavy as other doors in the City... Taşıyıcı kapıları daha hafif, şehirdeki diğer kapılar kadar ağır değil. Taşıyıcı kapıları daha hafif, şehirdeki diğer kapılar gibi ağır değiller. Taşıyıcı kapıları daha hafif, şehirdeki diğer kapılar kadar ağır değil. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Rodney, this is Sam, please respond. Rodney, ben Sam, lütfen cevap ver. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Colonel Sheppard, do you read? Yarbay Sheppard, duyuyor musun? Yarbay Sheppard, duyuyor musunuz? Yarbay Sheppard, duyuyor musun? Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Are you getting anything? No. Birşey var mı? Hayır. Birşey duyuyor musun? Hayır. Birşey var mı? Hayır. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Communications must be down. İletişim devredışı olmalı. İletişim devre dışı olmalı. İletişim devredışı olmalı. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
All right, I'm going to need a radio. I left mine in my lab. Pekala, bir telsiz lazım. Kendiminkini laboratuarda bıraktım. Pekâlâ, bir telsize ihtiyacım olacak. Benimkini laboratuarımda bıraktım. Pekala, bir telsiz lazım. Kendiminkini laboratuarda bıraktım. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Radio? Telsiz mi? Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
In there. What do you mean? İçeride. Ne demek istiyorsun? İçerde. Ne demek istiyorsun? İçeride. Ne demek istiyorsun? Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
What, you don't have a radio in here? It's a plant cultivation room. Ne yani, burada telsiz yok mu? Burası bir bitki kültür odası. Ne, burada bir telsizin yok mu? Burası bitki yetiştirme odası. Ne yani, burada telsiz yok mu? Burası bir bitki kültür odası. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
We haven't needed one. Well, we need one now. Burada telsize ihtiyacımız yok. Şu an var. İhtiyacımız yoktu. Pekala, şimdi var. Burada telsize ihtiyacımız yok. Şu an var. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
That alarm was a quarantine lockdown. Quarantine? O alarm bir karantina kilitlenmesini gösteriyordu. Karantina mı? Bu alarm karantina alarmı. Karantina mı? O alarm bir karantina kilitlenmesini gösteriyordu. Karantina mı? Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Atlantis' self protection against another outbreak. Atlantis'in bir başka salgına karşı kendi kendisini koruması. Atlantis'in başka bir yayılmaya karşı kendini koruması. Atlantis'in bir başka salgına karşı kendi kendisini koruması. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
It's sealing off sections of the City to prevent the spread of a disease. Şehrin kısımlarını hastalığın yayılmasını engellemek için mühürlüyor. Hastalığın yayılmasını engellemek için şehirin bölümleri kapıyor. Şehrin kısımlarını hastalığın yayılmasını engellemek için mühürlüyor. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
I... tweaked the... Ben...sistemi... Ben...son Kirsan ateşi... Ben...sistemi... Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
system after the recent Kirsan Fever outbreak. ...kurcalamıştım biraz, Kirsan ateşi salgınından sonra. ...salgınından sonra sistemi ayarlamıştım. ...kurcalamıştım biraz, Kirsan ateşi salgınından sonra. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
But there was no lockdown Ama o salgında... Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
during that outbreak. Well, hence the need ...kilitlenme falan olmamıştı. Sistemi kurcalama nedenim de... ...kilitleme yoktu. Pekala, bu yüzden,... ...kilitlenme falan olmamıştı. Sistemi kurcalama nedenim de... Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
to tweak the system, you know, institute more vigorous protocols. ...buydu, bilirsin, daha şiddetli protokoller eklemek. ...sistemi ayarlamak zorunda kaldık, bilirsin, daha sıkı protokoller uygulamak için. ...buydu, bilirsin, daha şiddetli protokoller eklemek. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
I need to get to a computer, assess the degree of the situation. Bir bilgisayar bulmam gerek, durumun önemini bilmem gerek. Tamam, durumun ciddiyetini öğrenmek için, bir bilgisayara gitmem gerek. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Is this just a few sections that have been sealed off, Sadece birkaç kısım mı mühürlendi,... Yani, burası kapatılan birkaç yerden biri mi, Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
or maybe the whole tower... ...ya da belki de tüm kule... ...yoksa bütün kule mi kapalı... Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Computer's in the other room, isn't it? Bilgisayar diğer odada, değil mi? Bilgisayar öbür odada, değil mi? Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
With the radio. Telsizle beraber. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
There must be another disease outbreak. Bir başka hastalık salgını olmalı. Bu başka bir salgın olmalı. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
McKay said he was going to modify the quarantine system McKay karantina sistemini yeniden düzenleyeceğini söylemişti,... McKay karantina sisteminin daha verimli çalışması için... Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
to make it more efficient. ...daha etkili hale getirmek için. ...modifiye edeceğini söylemişti. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
How does cutting off the radios make it more efficient? Telsizleri kesmek nasıl daha etkili hale getirebilir ki? Telsizleri kapatmak onu nasıl daha verimli yapıyor? Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Obviously there's a glitch in the program. Belli ki programda bir hata var. Görünüşe göre programda bir hata var. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Problem is, without communications, he can't tell me how bad the outbreak is, Sorun şu ki, iletişim olmadan, salgının ne kadar kötü olduğunu bana söyleyemez,... Problem ise, iletişimler olmadan, bana salgının kötülüğünü,... Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
or give me the passcodes to ...veya güvenli farzedilen... ...yada güvenli olan kapıları açmam için gerekli olan... Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
open whichever doors are deemed safe. ...kapıları açmak için gerekli şifreleri. ...şifreleri veremez. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Ah. Great. Harika. Ah.Harika. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Well, in any case, I should be ready to treat the sick Her koşulda, hastalığı tedaviye hazır olmam gerekir,... Pekala, hastaları getirildiğinde,... Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
when they bring them in. Will you help me? ...hastaları getirdiklerinde. Bana yardımcı olur musun? ...tedavi etmeye hazır olmalıyım. Bana yardım eder misin? Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Tell me what to do. Bana ne yapacağımı söyle. Ne yapacağımı söyle. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
I could really use Ronon's gun right about now. Şu an Ronon'ın silahı gerçekten işime yarardı. Şu anda gerçekten Ronon'ın silahını kullanabilirdim. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
John, look. John, bak. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
It appears there's been another outbreak. Görünüşe göre bir başka salgın daha var. Görünüşe göre yeni bir salgın var. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
What is a category five? Kategori 5 nedir? Ne yani, beşinci kategori mi? Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
I'm guessing it's a lot worse than categories one through four. Sanırım 1'den 4'e kadar olan kategorilerden daha kötü olmalı. Sanırım bu bir ile dört arasındaki kategorilerden daha kötü. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
We could be here a while. Bir süre burada kalabiliriz. Bir süreliğine burada bekleyebiliriz. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
It's just that every time one of these things happens in the movies, Filmlerde bu şeylerden biri olduğunda,... Yani, ne zaman filmlerde böyle birşey olsa,... Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
the pregnant woman goes into labor. ...hamile kadın doğum yapar. ...hamile kadının doğum sancıları başlar. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
I am still a long way from my due date. Doğuma daha çok var. Ben o tarihten hala çok uzağım. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Yeah, it's the same thing in the movies, and then... wham! Evet, filmlerde de öyle olur, ama sonra...bam! Evet, filmlerde de aynı şey, ama sonra... Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Relax, John. I will be fine. Sakin ol, John. Bana birşey olmayacak. Rahatla John.Ben iyi olacağım. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Why don't you sit down? I am all right. Neden oturmuyorsun? Ben iyiyim. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
You know, just to be on the safe side... Let's sit down. Bilirsin, güvende olalım diye... Hadi oturalım. Bilirsin, güvencede olmak için... Hadi otur. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Let's see what else we can find out. Bakalım başka ne bulacağız. Hadi başka neler bulabileceğiz bir bakalım. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Quarantine lockdown. Karantina kilitlenmesi. Karantina kapanması. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Well, I don't know why communications would be affected. İletişimin neden etkilendiğini bilmiyorum. Pekala,iletişimlerin neden etkilendiğini bilmiyorum. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Rodney did say he was going to modify some of the Ancient protocols. Rodney Eskiler'den kalma bazı protokolleri düzenleyeceğini söylemişti. Pekala,Rodney bazı Kadim protokollerini modifiye edeceğini söylemişti. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
He made a mistake, Belki bir hata yaptı,... Belki de güvenlik önlemlerinin,... Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
made the security measures a little too aggressive? ...güvenlik önlemlerini çok mu sıkı tuttu? ...fazla sert davranması konusunda bir hata yapmıştır? Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
We need to try to access the mainframe. Ana programa ulaşmamız gerek. Anabilgisayara ulaşmaya çalışmalıyız. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Yes, but unfortunately, that's all you'll be able to do. Evet, ama ne yazık ki tek yapabileceğin bu olur. Evet, ama ne yazık ki, tüm yapabileceğin bu kadar. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
This tablet has limited RAM. Bu bilgisayarın RAM'i sınırlı. Bu tabletin limitli belleği var. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
It's configured mainly for read only field diagnostics. Sadece okuma amaçlı saha ölçümleri için ayarlandı. Aslında sadece saha verilerini okumak için ayarlandı. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Well, we should at least be able to determine the extent of the lockdown. En azından kilitlenmenin genişliğini belirlemiş olurduk. Pekala, en azından kilitlenmenin kapsamını saptayabiliriz. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Yes. Oh, sorry. Evet. Üzgünüm. Evet,oh pardon. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
That's one of my pigeons. Güvercinlerimden biri. Bu benim güvercinlerimden biri. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
I raise them, as... as a hobby. Yetiştiriyorum,...hobi olarak. Onları bir...bir hobi olarak yetiştiriyorum. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Back home. Evde. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Let's see what we have here. Bakalım burada neyimiz varmış. Bakalım burada neyimiz var? Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
You comfortable? You want anything? You want to lie down, eat? Rahat mısın? Birşey ister misin? Yatmak ya da birşey yemek ister misin? Sen rahat mısın? Birşey ister misin? Uzanmak, yemek? Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
This is what I wanted to talk to you about. Ben de senle bunun hakkında konuşmak istiyordum. Bende seninle bunu konuşmak istiyordum. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Your decision to remove me from the team's missions. Ekipten beni çıkarma kararın. Beni takımın görevlerinden çıkarma kararın hakkında. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
We're not gonna go through this again. Bunu bir daha konuşmayalım. Bunu tekrar tartışmayacağız,değil mi? Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
No, no, no, it's all right. I understand. Hayır, hayır, hayır, sorun değil. Anlıyorum. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
It's not permanent. You're just going to have to ease off, Devamlı değil. İşi biraz kolayla,... Kalıcı değil.Sadece biraz dinleceksin,... Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
then you have your baby, and, in a few months, you're back in action. ...bebek dünyaya gelsin, birkaç ay sonra da aksiyona geri dönersin. ...sonra bebeğin olacak, ve birkaç ay içinde, çalışmaya geri döneceksin. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Will I be? Dönecek miyim? Öyle mi? Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
If it is wrong to place myself and my unborn child in danger now, Eğer kendimi ve doğmamış çocuğumu tehlikeye atmak yanlışsa,... Eğer şu anda kendimi ve doğmamış çocuğumu riske etmek yanlışsa,... Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
will it be any less to do so when he is born? ...doğduktan sonra da bunu yapmak yanlış olmayacak mı? ...o doğduktan sonra neden doğru olsun? Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 155537
  • 155538
  • 155539
  • 155540
  • 155541
  • 155542
  • 155543
  • 155544
  • 155545
  • 155546
  • …
  • »
  • »»
Restricted Mode:   
  • Contribute
  • About Us
  • Disclaimer
  • Contact