Search
English Turkish Sentence Translations Page 150928
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| ... while he's been cleaning up. | ...biz kandırıldık. | Snatch-11 | 2000 | |
| We're worse off now than when we started. | Şimdi başladığımızdan kötü haldeyiz. | Snatch-11 | 2000 | |
| The next day we went to the campsite... | Ertesi gün kamp yerine gittik. | Snatch-11 | 2000 | |
| ...but the gypsies had disappeared during the night. | Ama çingeneler gece çekip gitmişlerdi. | Snatch-11 | 2000 | |
| Which was probably a good thing... | Orada bir yerlere 12 kişiyi... | Snatch-11 | 2000 | |
| ... considering they'd just buried 12 people somewhere in the area. | ...gömdüklerini düşünürsek, gitmeleri belki de iyi olmuştu. | Snatch-11 | 2000 | |
| He ain't fucking here, that's for sure. | Burada olmadığı kesin. | Snatch-11 | 2000 | |
| We can't ask a man to fight for us if we can't find him, can we? | Bulamazsak bizim için dövüşmesini de isteyemeyiz. | Snatch-11 | 2000 | |
| You won't find a pikey that doesn't want to be found. | Bulunmak istemeyen bir göçebe bulunamaz. | Snatch-11 | 2000 | |
| He could be in a campsite in Kampu fucking chea by now. | Çoktan Kamboçya'da bir kamp yerine gitmiştir. | Snatch-11 | 2000 | |
| Bollocks! Come on. | Saçma! Gel, hadi. | Snatch-11 | 2000 | |
| What you doing here? What's it got to do with you? | Burada ne yapıyorsunuz? Sana ne? | Snatch-11 | 2000 | |
| So, what you doing here? | Ne yapıyorsunuz? | Snatch-11 | 2000 | |
| I'm taking the dog for a walk. What's the problem? | Köpeği yürüyüşe çıkarıyorum. Sorun ne? | Snatch-11 | 2000 | |
| What's in the car? | Arabada ne var? | Snatch-11 | 2000 | |
| Seats and a steering wheel. | Koltuklar ve direksiyon. | Snatch-11 | 2000 | |
| What do you know about gypsies? | Çingeneler hakkında ne biliyorsun? | Snatch-11 | 2000 | |
| I know they're not to be trusted. | Güvenilmez olduklarını. | Snatch-11 | 2000 | |
| All right, get your dog. On your way. | Tamam, köpeğini al. Yoluna git. | Snatch-11 | 2000 | |
| Get the dog, Tommy. | Köpeği al, Tommy. | Snatch-11 | 2000 | |
| The dog. | Köpeği. | Snatch-11 | 2000 | |
| All right, boy. Come on. Come on, Daisy. No, Daisy! | Pekala, oğlum. Hadi. Hadi, Daisy. Hayır, Daisy! | Snatch-11 | 2000 | |
| He loves that dog. | O köpeğe bayılıyor. | Snatch-11 | 2000 | |
| Always playing silly games. | Aptalca oyunlar oynuyor. | Snatch-11 | 2000 | |
| Stop messing about and get it in the car. Tommy! | Dalga geçmeyi bırak da arabaya bindir. Tommy! | Snatch-11 | 2000 | |
| Good boy. Good boy. Good boy, Daisy, good boy. | Aferin oğlum. Aferin. Aferin sana, Daisy, oğlum. | Snatch-11 | 2000 | |
| Could you tell me... | Söyleyin bakalım... | Snatch-11 | 2000 | |
| ...why you got a dead man with an arm missing in your boot? | ...arabanızda tek kollu ölü bir adam ne arıyor? | Snatch-11 | 2000 | |
| ...is that a tea cosy on his head? | ...kafasında demlik örtüsü var. | Snatch-11 | 2000 | |
| Oh, you love a dog, don't you, Tommy? | Köpeğe bayılırsın, değil mi? | Snatch-11 | 2000 | |
| Tommy persuaded me to keep the dog. | Tommy beni ikna etti. | Snatch-11 | 2000 | |
| I eventually agreed, as long as he took it to a vet. | Veterinere götürdüğü sürece kalmasını kabul ettim. | Snatch-11 | 2000 | |
| I couldn't stand that squeaking anymore. | O sese daha fazla dayanamadım. | Snatch-11 | 2000 | |
| The vet found half an undigested shoe, a squeaky toy... | Veteriner midesinde sindirilmemiş bir ayakkabı... | Snatch-11 | 2000 | |
| ...and an 84 carat diamond lodged in its stomach. | ... öten bir oyuncak ve 84 karat elmas buldu. | Snatch-11 | 2000 | |
| It's quite amazing what can happen in a week. | Bir haftada inanılmaz şeyler olabiliyor. | Snatch-11 | 2000 | |
| Still didn't shut it up, though. | Yine de onu susturmadı. | Snatch-11 | 2000 | |
| So, what do you do? | Peki ne yaparsınız? | Snatch-11 | 2000 | |
| You go see the man that knows about these sort of things. | Bu tür şeylerden anlayan adama gidersiniz. | Snatch-11 | 2000 | |
| Do you know anyone who'd be interested? | İlgilenecek birini tanıyor musun? | Snatch-11 | 2000 | |
| I might. | Sanırım. | Snatch-11 | 2000 | |
| Funny name for an Englishman, l know. | Biliyorum. Bir İngiliz için komik bir isim. Bir İngiliz için tuhaf bir ad. Biliyorum bir ingiliz icin komik bir isim. Bir İngiliz için komik bir isim. Biliyorum. Bir İngiliz için komik bir isim. Biliyorum. Bir İngiliz için komik bir isim. Biliyorum. Bir İngiliz için tuhaf bir ad. | Snatch-12 | 2000 | |
| But l know he was really named after a famous 19th century ballet dancer. | Ama biliyorumki adını aslında 19. yüzyılın ünlü baletinden aldı. 9 00:00:59,520 > 00:01:02,990 Kendimi bildim bileli onu tanırm. Benim ortağım. Ama biliyorumki adını aslında 19. yüzyılın ünlü baletinden aldı. Ama ben ünlü bir 19.yy. baletinin adını aldığını biliyorum. Ama ben adini 19. yuzyilin unlu bir bale danscisindan aldigini biliyorum, 9 00:00:59,520 > 00:01:02,990 Kendimi bildigimden beri tanirim onu, O benim ortagim. 10 00:01:03,320 > 00:01:05,834 Bu cok samimi oldugumuz anlamina gelmiyor, Ama adını 19. yüzyılın ünlü bir baletinden aldığını biliyorum. Ama adını 19. yüzyılın ünlü bir baletinden aldığını biliyorum. Ama adını 19. yüzyılın ünlü bir baletinden aldığını biliyorum. | Snatch-12 | 2000 | |
| Known him for as long as l can remember. He's my partner. | Kendimi bildim bileli onu tanırım. Benim ortağım. Onu, kendimi bildim bileli tanırım. Ortağımdır. Kendimi bildim bileli onu tanırım. Benim ortağımdır. Onu, kendimi bildim bileli tanırım. Ortağımdır. Kendimi bildim bileli onu tanırım. Benim ortağımdır. Kendimi bildim bileli onu tanırım. Benim ortağımdır. | Snatch-12 | 2000 | |
| lt means l try to keep him out of as much trouble as he inflicts on me. | Bu onu mümkün olduğunca beladan uzak tuttuğum anlamına geliyor. Başıma açtığı kadar beladan onun başını kurtarıyorum demek. Onu basima actigi dertlerden uzak tutmaya calisiyorum Bu onu mümkün olduğunca beladan uzak tuttuğum anlamına geliyor. Bu onu mümkün olduğunca beladan uzak tuttuğum anlamına geliyor. Bu onu mümkün olduğunca beladan uzak tuttuğum anlamına geliyor. Başıma açtığı kadar beladan onun başını kurtarıyorum demek. | Snatch-12 | 2000 | |
| l give him a hard time. Keeps him in check. | Onun zor zamanlarında yardım ederim kontrol altında tutarım. Onun zor zamanlarında ona yardım ederim,onu kontrol altında tutarım. Onu katı davranarak kontrol ediyorum. Sorunlarla ugrastiriyorum, boylece kontrol altinda oluyor. Ona zor görevler veririm. Böylece kontrol altında olur. Ona zor görevler veririm. Böylece kontrol altında olur. Ona zor görevler veririm. Böylece kontrol altında olur. Onu katı davranarak kontrol ediyorum. | Snatch-12 | 2000 | |
| What do l know about diamonds? l'm a boxing promoter. | Elmaslar hakkında ne biliyorum? Ben bir boks bahisçisiyim Elmaslar hakkında ne mi biliyorum? Ben bir boks bahisçisiyim. Elmaslardan ne anlarım? Ben boks menajeriyim. Elmaslar hakkinda ne mi bilirim? Ben boks menejeriyim. Elmaslar hakkında ne mi biliyorum? Ben bir boks bahisçisiyim. Ama gerçekten, kardeşim gibidir. Ama gerçekten, kardeşim gibidir. Elmaslar hakkında ne mi biliyorum? Ben bir boks bahisçisiyim. Elmaslardan ne anlarım? Ben boks menajeriyim. Ama gerçekten, kardeşim gibidir. Elmaslar hakkında ne mi biliyorum? Ben bir boks bahisçisiyim. | Snatch-12 | 2000 | |
| l was a happy boxing promoter until a week ago, and then: | Bir hafta öncesine kadar bir boks bahisçisi olarak mutluydum. Daha sonra: Bir hafta öncesine kadar mutlu bir menajerdim. Sonra.: Gecen haftaya kadar mutlu bir boks menejeriydim, ya sonra? Bir hafta öncesine kadar mutlu bir boks bahisçisiydim. Ve sonra: Bir hafta öncesine kadar mutlu bir boks bahisçisiydim. Ve sonra: Bir hafta öncesine kadar mutlu bir boks bahisçisiydim. Ve sonra: | Snatch-12 | 2000 | |
| What do l know about diamonds? | Elmaslar hakkında ne biliyorum? Elmaslar hakkında ne mi biliyorum? Elmastan ne anlarım? Elmaslar hakkinda ne mi biliyorum? Elmaslar hakkında ne mi biliyorum? Elmaslar hakkında ne mi biliyorum? Elmaslar hakkında ne mi biliyorum? Elmastan ne anlarım? | Snatch-12 | 2000 | |
| Himy, would you listen to this? Do we have a choice? | Himy, Bunu dinler misin? Başka şansımız varmı? Himy, Bunu dinler misin? Başka şansımız var mı? Şunu dinler misin? Seçeneğimiz var mı? Himy, sunu bir dinlesene? Baska bir secenegimiz var mi? Himy, Bunu dinler misin? Başka şansımız var mı? Himy, Bunu dinler misin? Başka şansımız var mı? Himy, Bunu dinler misin? Başka şansımız var mı? Şunu dinler misin? Seçeneğimiz var mı? | Snatch-12 | 2000 | |
| lt wasn't meant to be taken literally. | Demek istediğim bu değildi. Ciddiye alınması düşünülmemiş. Onu demek istemedim, Çoğu gerçek anlamıyla alınmamalıydı. Çoğu gerçek anlamıyla alınmamalıydı. Çoğu gerçek anlamıyla alınmamalıydı. | Snatch-12 | 2000 | |
| lt's a nice story, Adam and Eve. | Güzel bir hikayeydi, Adem ile Havva. Havva ile Adem hoş bir öykü. Guzel bir hikaye, Adam and Eve. Güzel bir hikayedir, Adem ile Havva. Güzel bir hikayedir, Adem ile Havva. Güzel bir hikayedir, Adem ile Havva. Havva ile Adem hoş bir öykü. | Snatch-12 | 2000 | |
| lt's bound with moral fibre... | It's bound with moral fibre... Ahlak fiberiyle kaplanmış... Ahlaki karakterle ilgili. Bu durustlukle ilgili Ahlak fiberiyle kaplanmış... Ahlak fiberiyle kaplanmış... Ahlak fiberiyle kaplanmış... Ahlaki karakterle ilgili. | Snatch-12 | 2000 | |
| What you want l should do, drop my pants? | Ne yapmamı istiyorsun, pantolonumumu indireyim? Ne istiyorsun? Pantolonumu mu indireyim? Ne yapmami istiyorsun, pantalonumu mu indireyim? Ne yapmamı istiyorsun, pantolonumu mu indireyim? Ne yapmamı istiyorsun, pantolonumu mu indireyim? Ne yapmamı istiyorsun, pantolonumu mu indireyim? | Snatch-12 | 2000 | |
| lt's a nice story. | Bu güzel bir hikaye Bu güzel bir hikaye. Hoş bir öykü. Bu guzel bir hikaye. Bu güzel bir hikaye. Bu güzel bir hikaye. Bu güzel bir hikaye. Hoş bir öykü. | Snatch-12 | 2000 | |
| lt's just that. Just a story. | Sadece bir hikaye Sadece bir hikaye. Ama hepsi bu. Sadece bir öykü. Sadece guzel bir hikaye. O kadar işte. Sadece bir hikaye. O kadar işte. Sadece bir hikaye. O kadar işte. Sadece bir hikaye. Ama hepsi bu. Sadece bir öykü. | Snatch-12 | 2000 | |
| Listen. Are you busy? l'll tell you the whole story. | Dinle. Meşgulmsün? Sana her şeyi anlatacağım Dinle. Meşgul müsün? Sana her şeyi anlatacağım. Dinleyin. Meşgul müsünüz? Öyküyü anlatayım. Dinle, mesgul musun? Sana butun hikayeyi anlaticam. Dinle. Meşgul müsün? Sana her şeyi anlatacağım. Dinle. Meşgul müsün? Sana her şeyi anlatacağım. Dinle. Meşgul müsün? Sana her şeyi anlatacağım. | Snatch-12 | 2000 | |
| ... into the Greek word for ''virgin. '' | ...yunancadaki bakire kelimesine. ...yunancadaki 'bakire' olarak çevirmişler. ... Yunanca'ya ''bakire'' diye çevirmiş. ...ki bu yunanca da bakire anlamina geliyordu. ...yunancadaki 'bakire' olarak çevirmişler. ...yunancadaki 'bakire' olarak çevirmişler. ...yunancadaki 'bakire' olarak çevirmişler. | Snatch-12 | 2000 | |
| lt was an easy mistake to make... | Bu basit bir hata... Yapılması kolay bir hata. Yapilmasi kolay bir hataydi... Bu basit bir hata... Bu basit bir hata... Bu basit bir hata... | Snatch-12 | 2000 | |
| You understand? lt was ''virgin'' that caught people's attention. | Anlıyormusun? Sadece bakire kelimesiydi insanların dikatini çeken. Anlıyormusun?İnsanların dikatini çeken sadece bakire kelimesiydi. Anlıyor musunuz? Dikkati çeken ''bakire'' olmuş. Anladin mi? Insanlarin dikkatini ceken bakireydi. Anlıyor musun? İnsanların dikkatini çeken sadece "bakire" kelimesiydi. Anlıyor musun? İnsanların dikkatini çeken sadece "bakire" kelimesiydi. Anlıyor musun? İnsanların dikkatini çeken sadece "bakire" kelimesiydi. Anlıyor musunuz? Dikkati çeken ''bakire'' olmuş. | Snatch-12 | 2000 | |
| lt's not everyday a virgin conceives and bears a son. | Bakireler hergün bir erkek çocuk doğurmuyordu. Bir bakirenin doğurması hergün görülen birşey değil. Insan hergun bir bakirenin hamile kalip bir erkek cocuk verdigini goremez. Bakireler hergün gebe kalıp bir erkek çocuk doğurmuyor. Bakireler hergün gebe kalıp bir erkek çocuk doğurmuyor. Bakireler hergün gebe kalıp bir erkek çocuk doğurmuyor. Bir bakirenin doğurması hergün görülen birşey değil. | Snatch-12 | 2000 | |
| l'm saying, just because it's written... | Söylüyorum, çünkü yazılmış olması ... Diyorum ki, öyle yazılması öyle olduğu... Diyorum ki, sadece yazilmis olmasi.. Diyorum ki, böyle yazılmış olması... Diyorum ki, böyle yazılmış olması... Diyorum ki, böyle yazılmış olması... | Snatch-12 | 2000 | |
| Gives them hope. lt's not important whether it's fact or fiction. | Onlara umut verir. Bunun gerçek veya uydurma olması önemli değil. Bu onlara umut verir. Bunun gerçek veya uydurma olması önemli değil. Umut veriyor. Gerçek mi, uydurma mı olduğu önemsiz. Bu onlara umit verir. Gercek olup olmamasi farketmez. Bu onlara umut veriyor. Bunun gerçek veya uydurma olması önemli değil. Bu onlara umut veriyor. Bunun gerçek veya uydurma olması önemli değil. Bu onlara umut veriyor. Bunun gerçek veya uydurma olması önemli değil. Umut veriyor. Gerçek mi, uydurma mı olduğu önemsiz. | Snatch-12 | 2000 | |
| People like to believe. l don't want to hear anymore. | İnsanlar inanmayı sever. Daha fazla dinlemek istemiyorum. Halk inanmak istiyor. Yeter artık. Insanlar inanmayi ister. Daha fazla duymak istemiyorum. İnsanlar inanmak ister. Daha fazla duymak istemiyorum. İnsanlar inanmak ister. Daha fazla duymak istemiyorum. İnsanlar inanmak ister. Daha fazla duymak istemiyorum. Halk inanmak istiyor. Yeter artık. Tabii domuz bokunu elemek isterseniz. | Snatch-12 | 2000 | |
| Michael. Hello? | Michael. Selam? Michael'ı. Merhaba? Michael. Selam? Michael. Kim o? Michael. Kim o? Michael. Kim o? Michael'ı. Merhaba? | Snatch-12 | 2000 | |
| Michael. Mutti. | Michael. Mutti. Michael. Mutti Michael. Mutti Michael. Mutti Michael. Mutti. | Snatch-12 | 2000 | |
| Get down! Get fucking down! | Yat yere! Lanet olası yere! Hadi! Yat yere! Yerde kal! Lanet olasi yerde kal! Yat yere! Lan yatsana! Yat yere! Lan yatsana! Yat yere! Lan yatsana! | Snatch-12 | 2000 | |
| Time. Seven minutes! | Saat. Yedi dakika! Zaman. Yedi dakika! Saat. Yedi dakika! Süre? Yedi dakika! Süre? Yedi dakika! Süre? Yedi dakika! | Snatch-12 | 2000 | |
| Boris. Boris. | Boris. Boris. Boris! Boris! Boris! Boris! Boris! Boris! Boris. Boris. | Snatch-12 | 2000 | |
| What's happening with them sausages? Five minutes. | Şu sosilere ne oldu? Beş dakika. Sosislere ne oldu? Beş dakika. Sosisler ne halde? Bes dakika. Sosisler ne oldu Charlie? 5 dakika Türk. Sosisler ne oldu Charlie? 5 dakika Türk. Sosisler ne oldu Charlie? 5 dakika Türk. Sosislere ne oldu? Beş dakika. | Snatch-12 | 2000 | |
| What's that? lt's me belt. | Bu ne? Kemerim. Bu da ne böyle? Kemerim, Türk. Bu da ne böyle? Kemerim, Türk. Bu da ne böyle? Kemerim, Türk. Bu ne? Kemerim. | Snatch-12 | 2000 | |
| What's a gun doing in your trousers? lt's for protection. | O silahın orada ne işi var. Korunmak için. Kemerinde silahın ne işi var? Korunmak için. Pantalonunda silahin ne isi var? Korunmak icin. Pantolonunda silah ne arıyor? Korunmak için. Pantolonunda silah ne arıyor? Korunmak için. Pantolonunda silah ne arıyor? Korunmak için. Kemerinde silahın ne işi var? Korunmak için. | Snatch-12 | 2000 | |
| Where did you get it? Boris The Blade. | Nereden aldın? Boris The Blade(Bıçak). Nereden aldın? Boris The Blade(Bıçak Boris). Nerden aldın bunu? Jilet Boris. Nereden aldın? Bıçak Boris'ten. Nerden aldın bunu? Jilet Boris. Nerden aldın bunu? Jilet Boris. Nereden aldın? Bıçak Boris'ten. | Snatch-12 | 2000 | |
| He doesn't look bad, does he? No, he looks great. | Kötü görünmüyor, Değil mi? Hayır, muhteşem görünüyor. Fena değil ha? Harika, Bay Pulford. Kotu gorunmuyor, oyle degil mi? Hayir, harika gorunuyor. Kötü görünmüyor, değil mi? Hayır, muhteşem görünüyor. Kötü görünmüyor, değil mi? Hayır, muhteşem görünüyor. Kötü görünmüyor, değil mi? Hayır, muhteşem görünüyor. | Snatch-12 | 2000 | |
| lt's rumoured that his favourite means of dispatch involves a stun gun... | Söylentilere göre en büyük favorin silah kaçırmakmış... Favori mesaj araçlarının bayıltıcı silah, naylon poşet... Kulagima geldigine gore is halletmenin senin icin karsiligi basa vurup bayiltmakmis. Söylentilere göre Baş Tuğla'nın favori yok etme şekli, bir sersemletici silah... Söylentilere göre Baş Tuğla'nın favori yok etme şekli, bir sersemletici silah... Söylentilere göre Baş Tuğla'nın favori yok etme şekli, bir sersemletici silah... | Snatch-12 | 2000 | |
| lf you got to deal with him, just make sure you don't end up owing him. | Eğer onunla ilgilenmek istiyorsanız, sadece onun borcu omadığına emin olun. Eğer onunla ilgilenmek istiyorsanız, sadece onun borcu olmadığına emin olun. Onunla işiniz varsa, ona borçlanmamaya dikkat edin. Eger onunla is yapicaksaniz, sonunda ona borclu cikmamaya dikkat edin. Eğer onunla bir işe gircekseniz, sonunda ona borçlu kalmamaya dikkat edin. Eğer onunla bir işe gircekseniz, sonunda ona borçlu kalmamaya dikkat edin. Eğer onunla bir işe gircekseniz, sonunda ona borçlu kalmamaya dikkat edin. Onunla işiniz varsa, ona borçlanmamaya dikkat edin. | Snatch-12 | 2000 | |
| What he means is, l'm doing him a favour. | Bu ona bir iyilik yapacağım anlamına gelir. Yani ben ona iyilik etmiş olacağım. Demek istedigi, Ben ona iyilik yapiyor olacagim. Demek istiyor ki: Ben ona bir iyilik yapacağım! Demek istiyor ki: Ben ona bir iyilik yapacağım! Demek istiyor ki: Ben ona bir iyilik yapacağım! | Snatch-12 | 2000 | |
| l do know l can't wait to get out of here. lt stinks. | I do know I can't wait to get out ofhere. It stinks. Burada daha fazla duramıyacağım. Çok pis kokuyor. Ama buradan çıkmaya can atıyorum. Berbat kokuyor. Bildigim tek sey burdan bir an once cikmak istedigim. Burasi berbat kokuyor. Burada daha fazla duramayacağım. Çok pis kokuyor. Burada daha fazla duramayacağım. Çok pis kokuyor. Burada daha fazla duramayacağım. Çok pis kokuyor. | Snatch-12 | 2000 | |
| lt's hard to make a living in boxing, so now and then... | It's hard to make a living in boxing, so now and then... Bokstan geçinmek zor. O yüzden ara sıra... Bokstan hayatini kazanmak zordur, bu yuzden simdi ve sonra... Bokstan para kazanmak zordur, onun için bazen... Bokstan para kazanmak zordur, onun için bazen... Bokstan para kazanmak zordur, onun için bazen... | Snatch-12 | 2000 | |
| Talk to my cousin Dougie. Doug The Head? | Kuzenim Dougie ile konuş Kafa Doug mu? Kuzenim Dougie ile konuş. Kafa Doug mu? Kuzenim Doug'la konuş. Kafa Doug mı? Kuzenim Dougie ile konustun mu? Kafa Doug mu? Kuzenim Dougie ile konuş. Kafa Doug'la mı? Kuzenim Dougie ile konuş. Kafa Doug'la mı? Kuzenim Dougie ile konuş. Kafa Doug'la mı? Kuzenim Doug'la konuş. Kafa Doug mı? | Snatch-12 | 2000 | |
| And Franky... | Ve Franky.... Franky. Ve Franky.... Ve Franky.... Ve Franky.... Ve Franky.... Franky. | Snatch-12 | 2000 | |
| And what? Stay out of those casinos. | Ve ne? O Casinolardan uzak dur. Ne? Kumarhaneden uzak dur. Ve ne? Gazinolardan uzak dur. Ve ne? Casinolardan uzak dur. Ve ne? Casinolardan uzak dur. Ve ne? Casinolardan uzak dur. | Snatch-12 | 2000 | |
| Don't go screwing it up, all right? l hear you, Avi. | İçine etme, Tamammı? Anladım, Avi. İçine etme, Tamam mı? Anladım, Avi. Bunu mahvetme. Seni duydum, Avi. Bunu eline yuzune bulastirma, tamam mi? Seni duydum, Avi. İçine etme, tamam mı? Anladım, Avi. İçine etme, tamam mı? Anladım, Avi. İçine etme, tamam mı? Anladım, Avi. Bunu mahvetme. Seni duydum, Avi. | Snatch-12 | 2000 | |
| Where? London. | Nerede? Londra. Nerede? Londra'da. Nereye? Londra. Nerede? Londra'da Nerede? Londra'da Nerede? Londra'da Nerede? Londra'da. | Snatch-12 | 2000 | |
| London? London. | Londra? Londra. Londra mı? Londra. Londra? Londra. Londra? Londra. Londra? Londra. Londra? Londra. | Snatch-12 | 2000 | |
| London? Yes, London. | Londra? Evet, Londra. Londra mı? Evet, Londra. Londra mı? Evet, Londra. Londra mı? Evet, Londra. | Snatch-12 | 2000 | |
| lf it's stones and it's stolen, he's the man to speak to. | Eğer bir taş çalındıysa, konuşulacak kişi bu adamdır. Eğer bir taş çalındıysa, konuşulacak tek kişi bu adamdır. Çalınmış taş denince, gidilecek adam odur. Eger mesele taslarsa ve calinmislarsa, konusman gereken adam odur. Eğer bir taş çalındıysa, konuşulacak tek kişi bu adamdır. Eğer bir taş çalındıysa, konuşulacak tek kişi bu adamdır. Eğer bir taş çalındıysa, konuşulacak tek kişi bu adamdır. Çalınmış taş denince, gidilecek adam odur. | Snatch-12 | 2000 | |
| ... it is good for business. Avi! | ...iş için iyidir. Avi! ...yararı vardır da. Avi! ...is icin iyi oldugu dogru. Avi! ...iş için iyidir. Avi! ...iş için iyidir. Avi! ...iş için iyidir. Avi! ...yararı vardır da. Avi! | Snatch-12 | 2000 | |
| You got to go see him. Yeah, Dad. You told us. | Onu görmelisiniz. Evet, baba . Söylemiştin. Onu görmelisiniz. Evet, baba. Söylemiştin. Onu gormeye gitmelisiniz. Evet baba, bunu soylemistin. Biliyorsunuz gidip onu görmelisiniz. Evet, baba . Söylemiştin. Biliyorsunuz gidip onu görmelisiniz. Evet, baba . Söylemiştin. Biliyorsunuz gidip onu görmelisiniz. Evet, baba . Söylemiştin. | Snatch-12 | 2000 | |
| He's a big mucker in New York. Yeah, Dad. You told us. | New Yorktaki en büyük pisliklerden biri. Evet, baba . Söylemiştin. New York'ta büyük biri. Evet, baba. Söylemiştin. New York`ta buyuk bir batakhanesi var. Evet baba bunuda soylemistin. New York'da büyük bir pisliktir. Evet, baba. Söylemiştin. New York'da büyük bir pisliktir. Evet, baba. Söylemiştin. New York'da büyük bir pisliktir. Evet, baba. Söylemiştin. | Snatch-12 | 2000 | |
| Why don't you put it down yourself? Well... | Neden kendin oynamıyorsun? Well... Neden kendin oynamıyorsun? Şey... Niye kendin oynamıyorsun? Neden kendin oynamiyorsun? Cunku... Kendin neden oynamıyorsun? Şey.. Kendin neden oynamıyorsun? Şey.. Kendin neden oynamıyorsun? Şey.. | Snatch-12 | 2000 | |
| Ten points. What are we doing here? | 10 puan Biz burada ne yapıyoruz? On puan. Burada ne işimiz var? On puan. Burda ne isin var? 10 puan Burada ne işimiz var? 10 puan Burada ne işimiz var? 10 puan Burada ne işimiz var? | Snatch-12 | 2000 | |
| We're buying a caravan. Off a pack of fucking pikeys? | Biz bir karavan alıyoruz. Bir avuç çingenenin içindemi? Karavan alacağız. Lanet olası göçebelerden mi? Karavan aliyoruz. Lanet olasi cingenelerden mi? Karavan alıyoruz. Koduğumun çingenelerinden mi? Karavan alıyoruz. Koduğumun çingenelerinden mi? Karavan alıyoruz. Koduğumun çingenelerinden mi? Karavan alacağız. Lanet olası göçebelerden mi? | Snatch-12 | 2000 | |
| Want me to get him? That's a good lad. | Sizi ona götüreyimi? Sen iyi bir çocuksun. Bulayım mı? Ne iyi çocuk. Onu getireyim mi? Iste benim adamim. Gidip çağırmamı ister misiniz? İyi olur evlat. Gidip çağırmamı ister misiniz? İyi olur evlat. Gidip çağırmamı ister misiniz? İyi olur evlat. Bulayım mı? Ne iyi çocuk. | Snatch-12 | 2000 | |
| Are you going to go get him for me? Yeah. | Onu benim için getirecekmisin? Evet. Onu bulup çağırır mısın? Evet. Onu bana getirecek misin? Evet. Gidip onu çağıracak mısın? Evet Gidip onu çağıracak mısın? Evet Gidip onu çağıracak mısın? Evet | Snatch-12 | 2000 | |
| What are you waiting for? The five quid you'll pay me. | Ne bekliyorsun? Beş sterlin isterim. Ne bekliyorsun? Vereceğin beş papeli. Ne bekliyorsun? Bana vereceginiz bes sterlin`i. E ne bekliyorsun? Bana ödeyeceğin 5 papeli. E ne bekliyorsun? Bana ödeyeceğin 5 papeli. E ne bekliyorsun? Bana ödeyeceğin 5 papeli. Ne bekliyorsun? Vereceğin beş papeli. | Snatch-12 | 2000 | |
| Two fifty. You can have a quid. | İki buçuk. Bir sterlin alırsın. İki buçuk. Bir papel çalışır. Iki bucuk. Bir sterlin veririm. 2,50! Bir teklik veririm. 2,50! Bir teklik veririm. 2,50! Bir teklik veririm. İki buçuk. Bir papel çalışır. | Snatch-12 | 2000 | |
| Mr. O'Neil. Fuck, man. Call me Mickey. | Bay O'Neil. S..tir. Bana Mickey de. Bay O'Neil. Kahretsin be. Mickey de. Mr. O'Neil. Kahretsin. Bana Mickey de. Bay O'Neil. Siktir et. Bana Mickey de. Bay O'Neil. Siktir et. Bana Mickey de. Bay O'Neil. Siktir et. Bana Mickey de. Ondan önce deli gibi dolanırlarmış. | Snatch-12 | 2000 | |
| How are you? Weather's been kind. | Nasılsın? Havalar iyi. Nasılsın? Hava güzel. Nasilsin? Hava guzel. Nasılsın? E havalar iyi olduğu sürece iyiyiz. Nasılsın? E havalar iyi olduğu sürece iyiyiz. Nasılsın? E havalar iyi olduğu sürece iyiyiz. | Snatch-12 | 2000 | |
| lt's just Pikey. | Sadece bir çingene Sadece bir çingene. Çingene işte. Sadece cingeneler. Sadece bir çingene. Sadece bir çingene. Sadece bir çingene. Çingene işte. | Snatch-12 | 2000 |