Search

English Turkish Sentence Translations Page 14703

English	Turkish	Film Name	Film Year	Details
and that nothing happened.	ve birşeyin olmadığını söyledim.	Deep Cove-1	2009
But I'm not a type, right?	Ben öyle biri değilim, değil mi?	Deep Cove-1	2009
That Regina, there can still walk around. What if those who committed murders.	Bu Regina kızı hala dışarıda olabilir. Belkide çocukları o öldürmüştür.	Deep Cove-1	2009
Could.	Mümkün.	Deep Cove-1	2009
There's just a little frustrating. Have you read Jenna's file?	Canımı sıkan birşey var. Jenna'nın dosyasını okudun mu?	Deep Cove-1	2009
I had to do.	Okudum.	Deep Cove-1	2009
She knew from the first class is not Ashley. But until high school.	Bize Ashley ile birinci sınıfı beraber okuduklarını söyledi. Araştırdım.Orta okuldan beriymiş.	Deep Cove-1	2009
You said that she had been traumatized?	Bunu kendin söyledin Travma sonrası stres yaşıyor.	Deep Cove-1	2009
I remember when my son died ...	Oğlum öldükten sonrakileri hatırlıyorum ...	Deep Cove-1	2009
I could barely tie my shoelaces.	Ayakkabılarımı zorla bağlayabiliyordum.	Deep Cove-1	2009
I think she has gone home. Then ran away. And disappeared.	Ben eve gittiğini düşünüyorum. Sonra kaçtı. Ve gözden kayboldu	Deep Cove-1	2009
Because she came back. No.	Çünkü o geri geldi. Hayır.	Deep Cove-1	2009
What makes you so sure she is too scared.	Nasıl bu kadar eminsin? Öyle bir kız değil. Zayıftı.	Deep Cove-1	2009
Then she tells it through. I dare not.	O zaman birine söylemiştr. Buna cesaret edemez. Çok utangaçtı.	Deep Cove-1	2009
Who is it? I do not know?	O kim? Bilmiyorum.	Deep Cove-1	2009
My brother is out there, and he has no chance if we did not find.	Kardeşim dışarıda biryerde ve eğer biz onu bulamazsak hiç şansı kalmaz.	Deep Cove-1	2009
I suggest we go to Keith's hut. I just want to go home.	Keith'i bulmayı öneriyorum. Ben sadece eve gitmek istiyorum.	Deep Cove-1	2009
I have nothing to do. I do not know her. And you do not.	Ben hiçbirşey yapmadım. Onu tanımıyorum. Seni bile tanımıyorum.	Deep Cove-1	2009
Come on, Megan.	Hadi ama Megan.	Deep Cove-1	2009
Fuck. We will not leave you alone.	Lanet olasıca. Seni yanlız bırakmayacağız.	Deep Cove-1	2009
They want me but you. So stay away from me.	Beni değil seni istiyor. Benden uzak dur!	Deep Cove-1	2009
She was alone when Ashley was slain, and with Kyle. They gave her nothing done.	Ashley öldüğünde ve Kyle o durumdayken o yanlızdı. Ona hiçbirşey yapmadı.	Deep Cove-1	2009
Innocent ...	Masum...	Deep Cove-1	2009
that word.	Bu kelime.	Deep Cove-1	2009
That Megan is the only one who ... That they might be the only one.	Yani Megan ... Belkide sadece o masumdur.	Deep Cove-1	2009
Okay, give.	Tamam ver şunu bana.	Deep Cove-1	2009
Take this, then we stay in contact.	Al bunu. Sürekli iletişimde olacağız.	Deep Cove-1	2009
Suit.	Al hadi.	Deep Cove-1	2009
It was not wise.	Çok akıllıca birşey değildi.	Deep Cove-1	2009
My feeling said it was wrong, to let her go, but ...	Onun gitmesine izin vererek yanlış yaptığımızı düşünüyordum, ama ...	Deep Cove-1	2009
nobody was to deliver her.	kimse beni dinlemezdi.	Deep Cove-1	2009
What has happened with Kyle?	Peki Kyle 'a ne oldu?	Deep Cove-1	2009
You were all there. What happened to him?	Hepiniz oradaydınız. Ona ne oldu?	Deep Cove-1	2009
I do not know if Mark was involved.	Mark'ın işin içinde olduğunu bilmiyordum.	Deep Cove-1	2009
Although I hoped it was not.	Olmamasını umardım.	Deep Cove-1	2009
I could hardly look at him. It's someone you do not know.	Ona zorla bakabiliyordum. O tanımadığımız biri.	Deep Cove-1	2009
Whatever it is, he tries to make clear what our.	Her kimse bize birşeyler anlatmaya çalışıyor.	Deep Cove-1	2009
What more could you conceal?	Bize söylemediğin nedir?	Deep Cove-1	2009
She has never left the island, right?	O adayı asla terk etmedi tamam mı .	Deep Cove-1	2009
He said that that night she awoke and felt himself dirty.	O kızın uyandığında kendini kirli hissettiğini söyledi.	Deep Cove-1	2009
She tried to get out of bed, but he wanted her to lay still.	Yataktan kalkamayacak kadar yorgundu ama onu geri istiyordu.	Deep Cove-1	2009
She was drunk and then cases.	Bu sırada hala sarhoştu.	Deep Cove-1	2009
He has slain her.	Onu öldürdü.	Deep Cove-1	2009
And she was so innocent.	Ve o çok masumdu.	Deep Cove-1	2009
Innocent?	Masum?	Deep Cove-1	2009
You keep repeating that word.	Sürekli bu kelimeyi tekrarlıyorsun.	Deep Cove-1	2009
Go ahead. What did he say anything?	Devam et Başka ne dedi?	Deep Cove-1	2009
That they have taken her out of the house ...	O gece onu evden çıkarmışlar...	Deep Cove-1	2009
Kyle and that has helped him.	Ve Kyle yardım etmiş.	Deep Cove-1	2009
I think we have become in panic.	Büyük bir panik içindeydik.	Deep Cove-1	2009
We have her on the other side of the island burial.	Onu adanın öteki tarafında açtığımız mezara gömdük.	Deep Cove-1	2009
We were common. It was a joke. But we did not kill her.	Biz zalimiz.Kötüyüz ama... Onu öldürmedik.	Deep Cove-1	2009
No. Only Kyle and I know it.	Hayır Sadece ben ve Kyle bunu biliyor.	Deep Cove-1	2009
Someone else knows it too.	Artık başka birileri de biliyor.	Deep Cove-1	2009
And if you do not tell you, it was Kyle.	Ve sen söylememişsen belki Kyle söylemiştir.	Deep Cove-1	2009
Shows where you have buried her.	Onun gömüldüğü yeri göster.	Deep Cove-1	2009
Remember to take your pill.	İlacını almayı unutma.	Deep Cove-1	2009
Are my parents still no handcuffs.	Ailem hala ... kelepçe yok.	Deep Cove-1	2009
They called an hour ago. Tomorrow afternoon they are here.	1 saat önce aradılar. Yarın öğlen saatlerinde burada olurlar.	Deep Cove-1	2009
I would like to see them. Give you understand, if they exist.	Onları gerçekten görmek istiyorum. Onlar gelir gelmez bana haber verin .	Deep Cove-1	2009
In what fucking world we're living. For Regina.	Dünya ne kadar iğrenç bir hale gelmiş. Regina için mi?	Deep Cove-1	2009
Oh, you ... I mean, Jenna.	Oh, tabi Ama.. Jenna'yı kast etmiştim..	Deep Cove-1	2009
You believe her now?	Şimdi de ona inanmaya mı başladın?	Deep Cove-1	2009
Not you, then?	Sen inanmıyor musun?	Deep Cove-1	2009
Did you hear what she said? Innocent. They know that girl again.	Ne dediğini duydun mu? 'Masum' O kızı tanımıyor bile.	Deep Cove-1	2009
It stood at the window? They may get confused.	Yaşadıklarını biliyor ama değil mi? Belki kafası karışmıştır.	Deep Cove-1	2009
She begins to question things. She has a hard time.	Birşeyleri sorgulamaya başladı. Zor zamanlar yaşadı.	Deep Cove-1	2009
I think not. Her first statement does not match. Something is wrong.	Ben yemedim. İlk söyledikleriyle çelişiyor. Birşey yanlış gidiyor .	Deep Cove-1	2009
Detective. Yes.	Detektif. Evet.	Deep Cove-1	2009
Look at this. What is it?	Buna bak? Bu nedir?	Deep Cove-1	2009
The coroner. Thank you.	Savcıdan geliyor efendim. Teşekkür ederim.	Deep Cove-1	2009
It seems that Keith is not the first victim.	Görünüşe göre Keith ilk kurban değilmiş.	Deep Cove-1	2009
What is this?	Yani?	Deep Cove-1	2009
Anyone expecting us al	Biri bizi bekliyormuş.	Deep Cove-1	2009
It's your party.	Bu sizin partiniz.	Deep Cove-1	2009
Start with graves.	Kazmaya başla!	Deep Cove-1	2009
Is anyone there?	Orada kimse varmı?	Deep Cove-1	2009
With Mark.	Ben Mark.	Deep Cove-1	2009
Mark, listen? It's Keith.	Mark,dinle. Bu Keith.	Deep Cove-1	2009
What do you say? Keith, alive. He is near.	Ne diyorsun? Keith, yaşıyor!Yakınımızda.	Deep Cove-1	2009
Please. Please.	Lütfen.	Deep Cove-1	2009
We must go quickly.	Acele etmeliyiz.	Deep Cove-1	2009
I make him. I make him.	Onu öldüreceğim.	Deep Cove-1	2009
Come out, you bastard.	Dışarı çık seni piç kurusu.	Deep Cove-1	2009
I'm going to really finish it.	Seni lime lime edeceğim!	Deep Cove-1	2009
Megan, honey.	Megan, tatlım.	Deep Cove-1	2009
Megan, it's Ty.	Megan, Ben Tyler.	Deep Cove-1	2009
Help me.	Yardım et	Deep Cove-1	2009
Mark, look.	Mark, bak.	Deep Cove-1	2009
Let's put him on the bench.	Hadi onu taşıyalım.	Deep Cove-1	2009
Mark, do something?	Mark, birşeyler yap.	Deep Cove-1	2009
You can not police ... Come on. Hold on.	Polise gidemezsin ... Hadi dostum. Ne olur dayan.	Deep Cove-1	2009
We are going to seek help, okay? Insist.	Yardım getirmeye gideceğiz tamam mı?	Deep Cove-1	2009
Help, where? Do you lie here no antidote.	Yardım mı? Nereye? Biryerlerde panzehir olmalı değil mi?	Deep Cove-1	2009
Antidote, which is unavailable.	Panzehirin işe yarayacağını sanmıyorum.	Deep Cove-1	2009
I have this strange feeling.	Tuhaf bir his.	Deep Cove-1	2009
I can not feel my mouth. And my lips.	Ağzımı hissedemiyorum. Dudaklarımı da.	Deep Cove-1	2009
And my tongue.	Ve dilimi de.	Deep Cove-1	2009
I could have avoided.	Bunu durdurabilriiz.	Deep Cove-1	2009
I had all this possible.	O hepsini durdurabilirdi.	Deep Cove-1	2009