Search
English Turkish Sentence Translations Page 145923
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
George is gone. | George gitti. Ne demek gitti? | Sanctum-2 | 2011 | ![]() |
Maybe we missed something. | Belki bir şey atladık. Çıkış gerideki geçitlerden biri olabilir. | Sanctum-2 | 2011 | ![]() |
Let's go back and check on those tunnels. | Geri dönüp, şu tünelleri kontrol edelim. | Sanctum-2 | 2011 | ![]() |
Frank. I can hardly feel my fingers. | Frank, parmaklarımı bile doğru dürüst hissedemiyorum. | Sanctum-2 | 2011 | ![]() |
All right. You be careful, please. | Tamam. Dikkatli ol... Lütfen. Her şey kontrolüm altında. | Sanctum-2 | 2011 | ![]() |
All right, give me some slack! | Tamam, şimdi biraz pay ver son hamleyi sıçrayarak yapmak zorundayım. | Sanctum-2 | 2011 | ![]() |
We should get going. | Yola devam etmeliyiz. | Sanctum-2 | 2011 | ![]() |
All right? She chose to come down here without experience, | Deneyimi olmadan buraya inmeyi seçti. | Sanctum-2 | 2011 | ![]() |
Now we've only got one re breather left. | Geriye bir tüpümüz kaldı. Seni vicdansız piç kurusu. | Sanctum-2 | 2011 | ![]() |
We got to get on. | Şimdi yola koyulmalıyız. | Sanctum-2 | 2011 | ![]() |
How did you become like this? | Ne ara böyle biri oldun çıktın? | Sanctum-2 | 2011 | ![]() |
Do you know what I mean? I can... | Anlıyor musun? Buraları... | Sanctum-2 | 2011 | ![]() |
It's all right. | Geçecek. Her şey yoluna girecek. Geçecek evlât. | Sanctum-2 | 2011 | ![]() |
Is it dead? | Pili mi bitti? Evet. | Sanctum-2 | 2011 | ![]() |
Do you think there's a way out? | Sence bir çıkış mıdır? | Sanctum-2 | 2011 | ![]() |
"In Xanadu did Kubla Khan | "Kubla Han, buyurdu yapıla Görkemli bir zevk kubbesi, Xanadu’da" | Sanctum-2 | 2011 | ![]() |
Motherfucker! | Amına koyayım. Bravo. Evet! | Sanctum-2 | 2011 | ![]() |
We should rest up. | Biraz dinlenmemiz gerek. | Sanctum-2 | 2011 | ![]() |
Do you think anyone survived? | Sence hayatta kalan olmuş mudur? Sanmam. | Sanctum-2 | 2011 | ![]() |
We could stay here, you know? Hope that someone finds us. | Burada birilerinin bizi bulmasını bekleyebiliriz. | Sanctum-2 | 2011 | ![]() |
Assumption is the mother of all fuck ups. | Varsaymak bir iş başaramayanların başvurduğu bir eylemdir. | Sanctum-2 | 2011 | ![]() |
So what do we do? | Ne yapıyoruz? Bekliyor muyuz, çıkış yolu mu arıyoruz? | Sanctum-2 | 2011 | ![]() |
Lost my grip. | Bir an hâkimiyetimi kaybettim. | Sanctum-2 | 2011 | ![]() |
Dead. | Bitmiş. | Sanctum-2 | 2011 | ![]() |
She goes. | İlerliyor. Dar bir kısım var... Evet... | Sanctum-2 | 2011 | ![]() |
...but once you get through, it's crystal clear. | Ama orayı geçince tamamen berraklaşıyor. | Sanctum-2 | 2011 | ![]() |
No, no, Josh. No, Josh. | Kıpırdatma Josh. | Sanctum-2 | 2011 | ![]() |
Dad, we can buddy breathe like you said. | Bir nefes sen, bir nefes ben. Dediğin gibi. Bir şeyin yok. | Sanctum-2 | 2011 | ![]() |
You've got better instinct than me, so listen to it, all right? | Senin içgüdülerin benden daha güçlü. | Sanctum-2 | 2011 | ![]() |
No. Dad, I'm not leaving you here. | Hayır. Seni burada bırakmam baba. | Sanctum-2 | 2011 | ![]() |
Can you... | Bana... Bana yardım edebilir misin? | Sanctum-2 | 2011 | ![]() |
"In Xanadu did Kubla Khan | "Kubla Han, buyurdu yapıla Görkemli bir zevk kubbesi, Xanadu’da | Sanctum-2 | 2011 | ![]() |
"Where Alph, the sacred river, ran | Alph’in, o kutsal ırmağın | Sanctum-2 | 2011 | ![]() |
"Down to a sunless sea" | Gün görmeyen bir denize aktığı yerde." | Sanctum-2 | 2011 | ![]() |
Bon soir, Ann Marie | İyi akşamlar Ann Marie. | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
How's it going bon soir | Nasıl gidiyor? İyi akşamlar. | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
Some turnout this evening, eh? | Bu akşam katılım çok iyi, değil mi? | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
...you know, really... | Gerçekten mi? | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
...no, listen, it's true. I tell you, I've met you before, you must believe me... | Hayır bak, bu doğru. Diyorum sana, seninle daha önce tanışmıştım, inan bana. | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
...not at all... | Hiç de bile. | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
...it'd be a pleasure... | Zevk duyarım. | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
Alan, it's for you... | Alan, sana getirdim. Sandra, sen bir meleksin. | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
Sandra! You grow more ravishing... | Sandra, gittikçe daha da büyüleyici oluyorsun. | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
Don't be silly... | Saçmalama. | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
...nothing fortunately I have a good character... | Hiç önemli değil. Neyse ki iyi bir karakterim var. | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
...because otherwise you'd be bored, now... | Çünkü diğer türlü çok sıkıcı biri olurdun. | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
...ah, Andrew!... | Andrew. | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
You're leaving tomorrow? | Yarın gidiyor musunuz? Evet, gidiyoruz. | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
Darling, something wrong? | Hayatım, bir sorun mu var? | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
It's the music | Müzik yüzünden. | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
Shall we go closer? | Daha yakından dinleyelim mi? | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
Thank you Good luck, Sandra, dear | Teşekkür ederim. İyi şanslar Sandra. | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
Good luck in America Bon voyage | Amerika'da sana iyi şanslar. İyi yolculuklar. | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
Good night, Sandra, bon voyage | İyi geceler Sandra. İyi yolculuklar. | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
Good evening, thank you very much Thank you, good night | İyi geceler. Çok teşekkürler. Teşekkürler. İyi geceler. | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
Bon voyage, Andrew | İyi yolculuklar Andrew. | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
Have a nice trip. Good night | Güle güle gidin. İyi geceler. | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
I'm dead... absolutely dead! | Bittim, tükendim resmen. | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
So am I | Al benden de o kadar. | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
And we have to get away early in the morning | Üstüne üstlük bir de yarın erkenden yola çıkmamız gerekiyor. | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
Everyone seemed to enjoy the party | Herkes partiden hoşnut görünüyordu. | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
So it seemed... what a mob | Evet, öyle. Ne kalabalıktı ama. | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
You liked it? Yes | Hoşuna gitti mi? Evet. | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
Want a scotch? A sip Have some of mine | Viski ister misin? Bir yudum. Benimkinden iç. | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
Good night | İyi geceler. Her şey için teşekkürler. | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
Let's get some sleep | Gidip biraz uyuyalım. | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
Fosca hang on a minute | Fosca, bekle biraz. | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
Do you think we'll be there in a half hour? | Sence yarım saate orada olur muyuz? | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
Maybe less | Belki daha da az. | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
Good. Fosca, we'll be there within the half hour | Güzel. Fosca, yarım saate kalmaz orada oluruz. Evet. | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
I hope you'll recognize me | Umarım beni tanıyabilirsin. Evet. | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
I'll see to them when we get there | Oraya geldiğimde onlarla görüşürüm. | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
She says there are two telegrams | İki telgraf geldiğini söyledi. | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
From your brother? | Erkek kardeşinden mi? | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
No. He phoned from London. They're from Florence | Hayır. Kardeşim Londra'dan aradı. Telgraf çekenler Floransa'dan. | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
Father's side of the family | Baba tarafım yani. | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
Thanks, goodbye | Teşekkürler. Güle güle. | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
So you'll meet only our old maid, and relatives even I don't know | Yani sadece yaşlı hizmetçimizle ve benim bile tanımadığım akrabalarımızla tanışacaksın. | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
See the terraces? | Uçurumları görüyor musun? | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
Here is the San Francesco Gate | Burası San Francesco Kapısı. | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
The sea is down there | Deniz aşağı tarafta. | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
The old Etruscan wall | Eski Etrurya suru. | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
We're here, Fosca! | Biz geldik Fosca! Geliyorum hanımefendi. | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
You look fine, Fosca. All in order? | İyi görünüyorsun Fosca. Her şey hazır mı? | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
The house yes, but the garden... | Ev hazır ama bahçe... Sonra bakarım. | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
This is my husband, Andrew Dawdson | Bu, kocam Andrew Dawdson. | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
So you're Fosca Yes, sir | Demek Fosca sensin. Evet efendim. | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
This way, please | Bu taraftan lütfen. Yolculuk iyi geçti mi? | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
The best, thank you | Çok iyiydi. Teşekkürler. | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
Signora... | Hanımefendi... | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
Was I right to prepare the guest room? | Misafir odasını hazırlamakla iyi etmiş miyim? | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
Magnificent! | Muhteşem. | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
Excuse me, would you give these to the Signora? | Affedersiniz, bunları hanımefendiye verir misiniz lütfen? | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
But first I must bring up the bags | Ama önce valizleri yukarı taşımalıyım. | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
May I help you? | Yardım edeyim mi? | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
No, I'll bring up only what we need for the next few days | Hayır, sadece birkaç günlük ihtiyacımız olanları yukarı çıkartacağım. | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
You're leaving so soon? | Hemen gidecek misiniz? Birkaç günlüğüne geldik. | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
Signorino Gianni comes and goes... | Bay Gianni de hemen uğrar gider. | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
...like the wind too | Aynı bir rüzgâr gibi. | Sandra-1 | 1965 | ![]() |
He comes to Volterra? | Volterra'ya geliyor mu? Tabii ki. | Sandra-1 | 1965 | ![]() |