Türkçe
İngilizceAra
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 21354
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Why did you hit me!? | Neden bana vurdun? | Geimui Yeowang-1 | 2006 |  |
| You make so much noise once you're done eating. | Yemeğini bitirene kadar çok fazla gürültü yaptın. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| I am your mom. | Ben senin annenim. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| That's why I am unlucky. | Talihsizliğim nedeni bu. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| What? Unlucky? | Ne? Talihsizlik mi? | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| You really don't know where you stand. | Nerede duracağını gerçekten bilmiyorsun. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| I'd rather you ask me to accompany you than her. | Sana benim eşlik etmem ondan daha iyi olur. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| Let's go. | Şimdi birlikte yaşayacaksınız, önce gülümse sonra da buna dayan. Gidelim. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| I can go on my own. | Kendim gidebilirim. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| Where can you go with your back like this? | Belin böyleyken nereye gidebilirsin ki? | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| Hurry, go to your room and rest. | Odana gidip dinlen. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| It's so touching that I'm about to cry. | Çok dokunaklı, ağlamak üzereyim. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| Aunt... | Hâlâ... | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| Unni has been busy lately. | Ablam son günlerde meşgul. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| Just let her have some rest. | Biraz dinlenmesine izin vermelisin. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| If it wasn't for me, the company would have collapsed. | Ben olmasaydım, iflas etmiş olurdu. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| You think it is easy being a duty manager? | Gümrük müdürlüğünün kolay bir şey olduğunu mu sanıyorsun? | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| Other companies are trying to scout me, yet I don't budge. | Diğer şirketler beni transfer etmek istiyor ama ben yerimden kımıldamadım. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| This is all for the sake of the company. | Hepsi bu şirketin hatırı için. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| That's right! Unni has to stay with our hotel. | Bu doğru! Ablam otelimizde kalmak zorunda. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| It's not bad going by my own. | Kendi başıma gitmem sorun olmaz. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| Mom might like it. | Annem bundan hoşlanabilir. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| It's good to have some one to one time between the both of us. | İkinizin baş başa zaman geçirmeniz iyi olur. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| Did you prepare your mom's favorite, white carnations? | Annenin favorisi olan beyaz karanfilleri hazırladın mı? | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| Luckily, I made it in time. | Şanslıyım, zamanında geldim. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| Do you think its fun pretending not to know me? | Beni tanımıyormuş gibi davranmanın komik olduğunu mu düşünüyorsun? | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| Why do you look so pretty today? | Bugün neden bu kadar güzel görünüyorsun? | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| What are you doing here so early in the morning? | Sabahın bu saatinde burada ne yapıyorsun? | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| Are you here to see my dad? | Babamla görüşmek için mi buradasın? | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| He went to play golf. | O golf oynamaya gitti. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| I wanted to meet you today. | Bugün seninle buluşmak istedim. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| Why should I sit in your car? | Neden senin arabana binecekmişim? | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| It's the weekend, let's have a date. | Bu hafta sonu çıkabiliriz. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| Who wants to have a date with you? I'm busy. | Seninle çıkmak isteyende kim? Ben meşgulüm. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| Up to you then. I'll be following you anyway. | Pekâlâ. Zaten seni takip edeceğim. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| You don't even know where I'm going. | Önümdeki bu kadın, âşık olduğum Eun Seol'la aynı mı? Aynı mı? Nereye gideceğimi bile bilmiyorsun. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| If I follow you, wouldn't I know? | Seni takip edersem, öğrenemem mi? | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| Don't think too much. | Çok fazla düşünme. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| I just needed a driver. | Sadece şoföre ihtiyacım vardı. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| If you like me, then say it. | Benden hoşlanıyorsan, bunu söyle. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| Don't be wishy washy. | Bu kadar zayıf olma. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| Didn't I say it yesterday? | Dün bunu söylemedim mi? | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| I am no longer interested in you. | Artık seninle ilgilenmiyorum. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| Go ahead and dislike me. | Devam et, benden hoşlanma. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| But only until today. | Ama sadece bugünlük. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| Is your profession making me angry? | Senin işin beni kızdırmak mı? | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| I suggest you go see the doctor. | Sana doktora görünmeni öneririm. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| It seems like there is something wrong with your brains. | Beyninde bir sorun varmış gibi görünüyor. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| Buy me some ice cream. | Bana dondurma al. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| For you. | Al. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| Do you feel that mine tastes better? | Benimki daha lezzetli mi göründü? | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| Why don't you let me try? | Neden denememe izin vermiyorsun? | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| You owed me one bite last time. | Bana geçen seferden bir ısırık borçlusun. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| Good food is better appreciated alone. | Güzel yiyeceklerin tek başına yenmesi en iyisi. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| So you don't remember how your mom looked like? | Annenin nasıl biri olduğunu hatırlıyor musun? | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| That's why I miss her even more. | Bu nedenle onu bu kadar özlüyorum. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| Unable to meet the person you miss is the most painful thing. | Buluşamayacağın kişileri özlemek çok acı verici. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| I lost my dad when I was nine. | Babamı kaybettiğimde dokuz yaşındaydım. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| Up till now, I can't believe he is already gone. | Şu ana kadar, öldüğüne hiç inanamadım. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| I'd always hope that someday dad will open the door, and call my name. | Her zaman, bir gün kapıyı açıp adımı söyleyeceğini umdum. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| If he were still alive, he will be around the same age as your dad. | Hâlâ yaşasaydı, babanla aynı yaşta olacaktı. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| It's because he had too many enemies, so he left early. | Çok düşmanı olduğu için, erken öldü. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| He must be in a good place now. | Şu anda daha iyi bir yerde olmalı. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| Tchaikovsky's Gloomy Serenade | Çaykovski'nin Hüzün Serenadı. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| I know this as well. | Bunu bende biliyorum. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| Although it's beautiful, but a little sad. | Güzel olmasına rağmen, biraz hüzünlüdür. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| Do you like sad songs? | Hüzünlü şarkılardan mı hoşlanıyorsun? | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| The song I heard in New Zealand is sad as well. | Yeni Zelanda'da duyduğum şarkıda hüzünlüydü. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| Do you have many stories that can't be said? | Söylemediğin çok hikâyen var mı? | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| In this world, how can there be people with no stories? | Bu dünyada, hikâyesi olmayan insan nasıl olabilir? | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| Once people step into this world, stories start to happen. | İnsanlar dünyaya adımlarını attığı andan itibaren, hikayeleri başlar. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| Aren't we writing a story now as well? | Bizde şu anda bir hikâye yazmıyor muyuz? | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| Your mom's anniversary... | Annenin ölüm yıldönümünde... | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| Your dad still went to play golf? | ...baban golf oynamaya mı gitti? | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| It must be some important meeting. | Önemli bir toplantısı olmalı. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| I didn't see him leaving in the morning. | Sabahleyin gittiğini görmedim. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| Have you told your dad about us? | Babana bizden bahsettin mi? | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| Where is there to say about? | Söylenecek ne var ki? | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| Hearing that from you is a little depressing. | Senden bunları duymak biraz üzücü. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| Didn't you hear that the President has cerebral artery? | Başkanın beyninde tümör olduğunu bilmiyor muydunuz? | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| Given his situation, we had already detected in 3 months ago. | Bu durumu 3 ay önce saptadık. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| But it is spreading further, affecting other organs. | Ama gelecekteki yayılma diğer organları da etkileyebilir. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| It is very difficult to perform a surgery. | Ameliyat yapmak çok riskli. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| It is also very difficult for us to predict when it will burst. | Ne zaman yayılacağını bilmek bizim için çok zor. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| I won't tell Eun Seol. | Eun Seol'a söylemeyeceğim. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| How much does it cost to go to Gong Joo? | Gong Joo'ya gitmek ne kadar tutar? | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| I told you not to come already. | Zaten gelmemeni söylemiştim. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| Oppa, by the time you come, it will end. | Upa, sen gelene kadar, bitmiş olacak. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| Don't worry. I didn't drive on my own. | Endişelenme. Kendim kullanmayacağım. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| Kim Bae Sool? | Kim Bae Sool mu? | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| I was supposed to come with him today. | Bugün bana eşlik edecekti. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| If he was your kin, shouldn't I perform well in front of him? | Akrabansa, onun önünde öyle davranmamam mı gerekiyordu? | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| Between us men... If we don't fight, we won't get to know each other. | Biz erkekler...kavga etmemişsek, birbirimizi tanımış olmayız. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| We'll have a drink next time and it'll be fine. Don't worry. | Gelecek sefer içeriz ve daha iyi olur. Endişelenme. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| I wanted to give this to you. | Bunu sana vermek istiyordum. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| But now, I can only give it to your mom. | Ama şimdi bunları yalnızca annene verebilirim. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| It's okay, right? | Sorun olmaz, değil mi? | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| My mom likes white carnations. | Annem beyaz karanfillerden hoşlanırdı. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| How did you know? | Bunu nasıl bildin? | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
| I know everything, there's nothing I don't. | Ben her şeyi bilirim, yapamayacağım bir şey yoktur. | Geimui Yeowang-1 | 2006 | |
