Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 19893
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| No, that ain't reasonable, Mac, got nothing doing. | Hayır, bu çok mantıksız ahbap, bir işe yaramaz. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| All right, Charlie, Larry, let them have it! | Pekala, Charlie, Larry, ateş edin! | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| Okay, okay. You can have the stinking hardware. Drop it. | Tamam, tamam. Kahrolası silahları alabilirsin. Bırakın. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| Turn to your right and keep walking. | Sağa dönün ve yürüyün. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| All right, that's far enough. | Pekala bu kadar yeter. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| I'll put the car keys back in the ignition for you, fellas. | Araba anahtarlarını sizin için kontağa bırakacağım beyler. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| Wait a minute, Mac. | Bir dakika bekle ahbap. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| You're not gonna leave us in this jungle, are you? | Bizi bu ormanda bırakmayacaksın, değil mi? | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| Well, you gotta sober up somewhere. I would lock you up... | Bir yerlerde ayılmanız gerekecek. Sizi tutuklardım ama... | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| ...but the three of you'd be kind of cramped in our john. | ...üçünüz tuvalette çok sıkışırdınız. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| Look, after we sober up, how do we get out of here? | Peki ayıldıktan sonra buradan nasıl ayrılacağız? | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| Well, when the sun comes up, you just walk straight towards it... | Güneş doğduğunda güneşe doğru yürüyün yeter... | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| ...and that'll take you back to the road. | ...sizi yola geri döndürür. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| Don't worry, Mac. | Endişelenme ahbap. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| How long you been in this business? Ten years. | Kaç yıldır bu işi yapıyorsun? On yıldır. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| You meet all kinds of people. | Her türlü insanla karşılaşırsın. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| Those terrible men trying to kill you. I just don't understand it. | O korkunç adamlar seni öldürmeye çalıştı. Hiç anlamıyorum. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| It don't make no sense to me, either. | Bana da hiç mantıklı gelmiyor. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| Holly, somebody's sneaking around our porch. | Holly, biri bizim verandada bir şeyler yapıyor. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| It might be Pop. No, it ain't Pop, he's down on the dock. | Babam olmalı. Hayır babam olamaz, o iskelede. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| Here, hold this. | Al, tut şunu. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| He's being so touchy about a little joke. | Küçük bir şakaya aşırı tepki veriyor. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| I don't know, he was carrying this stuff here. | Bilmiyorum, bu şeyi taşıyordu. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| Kerosene. Must belong to Nick. Oh, I'd better take it back over to them. | Gaz yağı. Nick'e ait olmalı. Onlara geri götürsem iyi olur. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| Hi, Toby. Hi, kids. | Selam Toby. Selam çocuklar. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| Where's the boat? | Tekne nerede? | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| We'll have to drive down and load it onto the car. | Aşağı indirip arabaya yüklememiz lazım. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| Come on, we'll tell Pop about it. | Haydi babama anlatalım. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| Hey, I got another one. Good, good, good. | Hey bir tane daha. Güzel. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| You pay for the fish by the pound, you pay for the line by the yard... | Balığın kilosuna, olta ipinin metresine göre ödersiniz... | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| It's a big one. Did you see that? A good one, big one. | Büyük bir tane. Gördün mü? Güzel, büyük bir tane. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| How's the fishing? Good, good. | Balık tutma işi nasıl gidiyor? İyi. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| Don't make a move, Nick, look what he got. Yeah, I see it. | Kıpırdama Nick, bak elinde ne var. Evet, görüyorum. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| What kind of gun is that you got there, son? | Elindeki ne tür bir silah evlat? | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| Well, it's just a little old burp gun, Pop. | Eski bir pompalı tüfek. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| What will those kids take to lay off that stuff? | Çocukların şunu yapmaktan vazgeçmesi için ne yapmak lazım? | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| All right, kids, quit it. | Pekala çocuklar kesin şunu. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| You're getting the dock all bloody and everything. | İskeleyi kan gölüne çevirdiniz. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| I think I'm gonna be sick. | ...sanırım hasta oluyorum. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| You think you're sick at your stomach, huh? | Karnın mı ağrıyor? | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| Oh, that's bad, makes you feel like you're gonna die, don't it? | Pek kötüdür, sanki ölüyormuşsun gibi hissettirir, değil mi? | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| He's driving me nuts, playing around like this. | Beni delirtiyor, bizimle oyun oynuyor. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| No, I ain't playing. | Hayır, oynamıyorum. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| Pop, I'm gonna need the car for a little while... | Baba, bir süreliğine arabana ihtiyacım olacak... | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| ...on account of something that happened back out there in the woods. | ...ormandaki bir şeyler için. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| Help yourself, son. | Keyfine bak evlat. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| Evening, gentlemen. Evening. | İyi akşamlar beyler. İyi akşamlar. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| Toby, do you have to carry that awful gun around? | Toby, o çirkin silahı taşımak zorunda mısın? | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| Oh, it's just to scare people with, Holly. | Sadece insanları korkutmaya yarıyor. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| Is he kidding? I just don't know anymore. | Şaka mı yapıyor? Artık hiç bilemiyorum. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| Oh, your friend Blackie, he left a jug of kerosene and a package under our porch. | Arkadaşın Blackie verandamızın altında bir kap gaz ve bir paket bıraktı. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| I took them back to your place. | Onları sizin oraya geri götürdüm. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| You what? Our place? | Ne yaptın? Bizim oraya mı? | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| Yeah, it's right inside the door. You can find it easy enough. | Evet, hemen kapıdan girince. Kolaylıkla bulabilirsiniz. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| We can, huh? | Bulabiliriz öyle mi? | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| Ten, nine, eight... | On, dokuz, sekiz... | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| ...seven, six, five... | ...yedi, altı, beş... | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| Do you do the multiplication tables, too, Nick? | Sen de mi çarpım tablolarını kullanıyorsun Nick? | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| ...three, two, one. | ...üç, iki, bir. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| I'll be doggone, your place blowed up, Nick. | Kahretsin, yerin havaya uçtu Nick. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| It's on fire, too. | Aynı zamanda yanıyor da. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| He must be kidding. I'm still not sure. | Dalga geçiyor olmalı. Hala emin değilim. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| We're getting out of here. For good! | Buradan gidiyoruz. Temelli olarak! | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| Do you think he'll let us? Let you? | Sence bize izin verecek mi? İzin vermek mi? | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| Why, the sheriff ain't got no say so about where you go. | Şerif nereye gideceğinize karışamaz. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| Me, I'm just as glad they're gone. I never did cotton up to them. | Gittiklerine çok memnun oldum. Hiç sevmemiştim onları. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| It ain't nice to say it, Pop... | Öyle deme baba... | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| ...but I never did truly believe them fellas was honest. | ...ama ben de bu insanların dürüst olduğuna hiç inanmadım. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| Never did. | Hiç. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| They took the kids away. They took the kids away. | Çocukları götürdüler! Çocukları götürdüler! | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| Take it easy, now, Holly. Take it easy. | Sakin ol Holly. Sakin ol. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| Just slow down, honey. Tell us what happened. | Sakinleş tatlım. Bize ne olduğunu anlat. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| I went to the school to pick up the twins and I had Ariadne with me. | İkizleri almak için okula gitmiştim, Ariadne de yanımdaydı. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| And then they wouldn't let the twins go. They took Ariadne, too. | Sonra, ikizleri almama izin vermediler. Ariadne'yi de aldılar. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| Who did? | Kim aldı? | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| I don't know. He had a policeman and a State Trooper. | Bilmiyorum. Yanında bir polis ve bir süvari vardı. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| And he said that he was taking them to the Welfare Department. | Onları Sosyal Hizmetler Departmanına götüreceklerini söyledi. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| He said that it was the law and that there was just nothing he could do about it. | Dedi ki, bu kanunmuş ve bu konuda yapabileceği hiçbir şey yokmuş. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| The Welfare Department. | Sosyal Hizmetler Departmanı. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| That means that Claypoole woman had something to do with this. | O Claypoole denen kadının bu işle bir ilgisi var. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| Mr King, you're a witness that action took place legally. | Bay King, olayın yasal olarak gerçekleştiğine şahitsiniz. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| What a dirty thing you are. | Ne kadar pislik bir şeysin sen öyle. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| A dirty, dirty, dirty thing. | Pislik, pislik, pislik bir şey. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| Why, that's quite a vocabulary... Now you just hold on, ma'am. | Aman ne sözcük dağarcığı... Devam edin bayan. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| You just hold on. Did them twins do something wrong? | Devam edin. İkizler kötü bir şey mi yaptılar? | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| All right, what's the catch? Quite simple. | Pekala ne öneriyorsun? Çok basit. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| If you were planning to go back where you came from... | Geldiğiniz yere dönecek olursanız... | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| ...the court would probably relinquish jurisdiction... | ...mahkeme muhtemelen hükmünden vazgeçip... | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| ...let you take your problems home with you. | ...sorunlarınızı da eve götürmenize izin verir. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| We're supposed to up and leave our property here... | Diyelim ki malımızı mülkümüzü bırakacağız... | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| It's not your... | Sizin değil ki... | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| As a public servant, I must tell you again. | Bir devlet memuru olarak, size tekrar söylemek zorundayım. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| This whole area was put in for the public's benefit. | Tüm bu arazi halkındır. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| How can you get your hat on with your head so crooked? | Kafan bu kadar çarpıkken nasıl şapka takabiliyorsun? | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| Do you think the people is one thing and the public is another thing? | Sence insanlar ve halk başka şeyler mi? | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| You're like every department jackass I ever knowed. | Sen de tanıdığım diğer salak memurlar gibisin. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| ...and that is because you're pretending you're doing something for everybody. | ...bu yüzden herkes için bir şeyler yapar gibi görünmeye çalışıyorsun: | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| Who do you think the public is but me and him and her? | Ben, o ya da o değilse, halk kimdir peki? | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| God, please turn your head away. | Tanrım lütfen başını çevir. | Follow That Dream-1 | 1962 | |
| And you and you. Now get out of here and leave us alone. | Ve sen ve sen. Buradan defolun ve bizi yalnız bırakın. | Follow That Dream-1 | 1962 |