Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 19778
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| You heard that too? | Bunu da mı duyabiliyorsun? | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| Ajumma, let's go on a farewell trip. | Ahjumma... Veda gezisine çıkalım. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| I haven't a lot of time. I don't want to mope in my room. | Çok fazla boş vaktim yok ve... | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| Ugh, so cold. Ajumma, give me your phone. Hurry, hurry. | Ah, çok soğuk. Ahjumma cep telefonunu ver. Çabuk çabuk. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| Hurry! Hurry, hurry... | Çabuk! Çabuk, çabuk... | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| Here, here it is. | İşte, al burada. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| I'll pay for the trip. | Sana karşı yanlış bir şey yaptığımdan bu geziyi ben ısmarlayacağım. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| Meet here tomorrow at nine. Okay? | Yarın sabah saat 9'da burada buluşalım olur mu? | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| Here... "The village at the end of the earth." | İşte bu yere "Dünyanın sonundaki villa" deniliyor. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| and really end it? | ..."Şimdi gerçekten her şeyin bittiğini hissediyorum" şeklinde hissedersem? | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| How can you say that lightly? | Böyle bir şeyi kolayca nasıl söyleyebilirsin? | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| So let's go together! Go together, go together... | Biliyorum... O yüzden hadi birlikte gidelim! Birlikte gidelim! Birlikte gidelim! | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| I'm sorry. I'm sorry. | Özür dilerim Özür dilerim. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| No. I should've made my presence known. | Hayır. Varlığımı daha çok hissettirmeliydim. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| Take your call. | Telefonuna bakmalısın. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| It's me, Do Hwi. | Benim Do Hwi. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| Isn't this Go Dok Mi's phone? | Go Dok Mi'nin telefonu değil mi? | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| I need to ask something. | Sana bir şey sormam gerek. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| How much is the rent in your building? | Senin şimdiki yaşadığın yerdeki kiralar ne kadar? | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| like a home office. | Ben... Birazdan geleceğim. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| Not me. | Değilim. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| I don't live there. | Orada yaşıyor değilim. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| I'm losing you in the elevator. | Asansörde olduğumdan telefon kapanıyor. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| Dok Mi just dissed you? | Dok Mi suratına mı kapattı? | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| You go first. | Önden buyurun. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| You're a bit drunk. I'll take you to your place. | Sanırım biraz sarhoşsun. Seni evine bırakacağım. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| It probably scared her. | Gerçekten ürkmüş olmalı. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| Someone who doesn't step foot outside her home... | Evinden dışarı bir adım bile atmayan birinin... | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| suddenly surrounded like that. | Birdenbire etrafı böyle sarıldı. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| What's Enrique's deal? | Enrique ile ne gibi bir ilişkisi var? | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| But why are you doing this for that 403 guy...? | Bu arada... 403'deki çocuk için neden bütün bunları yapıyorsun? | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| Ah, right, his Korean. | Aa... Doğru. Korece’si. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| But why's your photo here? | Peki, ama neden resmin burada? | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| Put it up where everyone can see it, please. | Daha sonra onu herkesin kolayca görebileceği bir yere koy olur mu? | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| I ended my first love. | Bu benim ilk aşkımın sonu. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| Ten years of my first love ... over. | On yıldan fazla süredir süren ilk aşkım, bitti. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| Yes, goal. | Evet... Gol. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| Yay. | Hayır. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| You can't go in there now! | ...hayatına kendinden küçük izler bırakmaya karar verdi. Şuanda oraya giremez. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| So cold... | Çok soğuk. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| Where is he? | Nerede kaldı? | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| I should stop, right? | Durmalıyım artık değil mi? | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| I'm not on this love plane. | Aşk uçağında bir yolcu değilim. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| I got the ticket first... but it's not my seat now. | Sırf ilk önce bileti ben aldım diye benim koltuğum olduğunu iddia edemem. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| You forgot I hate hearing "I'm sorry"? | Ve en nefret ettiğim sözcük "üzgünüm"dür. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| He must be so cold. | Üşümüş olmalı. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| People who think happiness is always in their reach... | Mutluluğun her zaman ellerinin altında olduğunu sanan insanlar... | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| how happy must they be? | Gerçekten nasıl mutlu olmalılar merak ediyorum? | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| That woman becomes nervous when she is too happy. | O kadın... Kendini her mutlu hissedişinde rahatsız oluyor. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| To that woman, happiness is like a child's game of blowing bubbles. | O kadına göre, mutluluk küçükken oynadığımız baloncuklara benzer. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| The moment she touches the bubbles floating her way with rainbow light... | Baloncuğun taşıdığı ışık ve gökkuşağı, ona dokunduğun an... | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| they burst. | patlar. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| In front of happiness, that woman... | Mutluluğun önünde, o kadın... | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| always gives up before reaching out her hand. | Eli daha ona ulaşamadan, vazgeçer. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| [ A happy day! ] | Gününüz güzelliklerle dolsun! | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| [ Delivery Person, thank you. I enjoy reading them ] | Sevgili teslimatçı, teşekkürler. Mesajlarınızdan büyük keyif aldım | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| Ajumma, Ajumma, Ajumma... | Ahjumma, ahjumma, ahjumma... | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| We have to go on our trip. Let's go now! | Veda gezimize gitmeliyiz. Hadi şimdi gidelim! Gidelim! | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| We're not close enough to do a trip together | Birlikte geziye gidecek kadar yakın değiliz. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| or for you to keep calling me Ajumma. | Ve de beni ahjumma diye çağırabileceğin kadar da yakın değiliz. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| What kind of dream was that? | Bu nasıl bir rüyaydı böyle? | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| [ 9 a.m. End of Earth Village ] | Saat dokuz. Dünyanın Sonu Villaları | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| Ajumma, bring nothing. Ok? | Ahjumma, hiçbir şey hazırlama. Tamam? | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| Meet here at 9 a.m., OK? | Yarın saat 9'da burada buluşalım, olur mu? | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| That's hot! | Ah! Çok sıcak! | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| I'm sick... | Hastayım... | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| Something urgent came up... | Acil bir işim çıktı... | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| I don't want to go... | Gitmek istemiyorum... | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| Hear the doorbell? | Kapı çalıyor, duymuyor musun? | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| Can't you answer the door? | Zaten uyanık olduğuna göre kapıyı açmayacak mısın? | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| Who's here so early? | Sabahın köründe bu da kim? | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| Who are you? 401, Oh Jin Rak, right? | Kimsiniz? | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| Yes, that weirdo lives here. Why? | Evet, o isimde garip bir adam yaşıyor burada. Neden sordunuz? | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| Who said so? My brother? The owner did. | Kim demiş? | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| Shut the door! Hurry and lock it! | Kapıyı kapa! | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| Why? I said, lock it! | Niye? Kapıyı kilitle dedim! | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| What's wrong? | Bu ne? Neler oluyor? | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| Big trouble. The rent's due today... | Başımız belada. Kiranın son ödeme günü bugün. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| You spent it all? I didn't. | Bütün o arayı harcamış mıydın? Harcayan ben değilim. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| And why fuss over a day late? I doubt they'll evict us. | Ayrıca sadece bir gün kira gecikti diye ne bu yaygara? | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| This is a good lease. | Bu kontrat çok iyi. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| No security deposit, and good rent. | Güvenlik depozitosu yok, Kirası da uygun. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| But, if your rent's even a day late... | Ama şunu aklında iyi tut. Kiranı bir gün bile geciktirirsen... | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| I understand. | Şuanda neye bakıyorsun? Peki, anlıyorum. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| Is that sensible? | Mantıklı mı bu? | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| You signed without seeing the owner? | Yüzünü görmediğin, numarasını bilmediğin biriyle mi kontrat imzaladın? | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| Where else is rent 350,000 a month? | Bugünlerde aylık 350TL'ye bir evi başka nereden bulacağım? | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| The last deposit is 230,000. I'm short 120,000. | Cüzdanda 230TL kaldığına göre, hala 120TL ye ihtiyacım var. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| Got any money? | Hiç paran var mı? | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| You do. | Beş dakika önce... ramenimi* yaparken... Paran olduğunu biliyorum. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| Stop saying that! I'm not! | Ne sefil... | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| If you're not, forget it. | Değilsen, unut gitsin madem. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| I need your car keys. | Ağabey, bana arabanın anahtarı lazım. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| [ My grandma is sick. I need to go see her ] | Büyükannem hasta, onu görmeye gitmem gerek. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| I'm taking care of it. | Bunu hemen halledeceğim. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| I'll tell exactly when the lease was signed. | Neler olduğunu soracak olursanız, kontratı ne zaman imzaladığımı söyleyeyim. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| I have two hours left. | Bu da demektir ki, hala 2 saatimiz var. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| Open up. Wait! Did you eat? | Kapıyı açın. Durun! Daha kahvaltı yapmadınız değil mi? | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| Moving day tradition is to eat black bean noodles. | Genelde taşıma günlerinde siyah erişte yiyorsunuz değil mi? | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| How can we pay? The one eating pays. | Eriştenin parasını nasıl ödeyeceğiz peki? Herkes yediğini öder. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 |