• tr flag Türkçe
    • en flag İngilizce

Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 19081

İngilizce Türkçe Film Adı Film Yılı Ayrıntılar
Yeah. No, thank you so much. Evet. Hayır, ben teşekkür ederim. Felicity-1 1998 info-icon
Okay. Okay, bye. Tamam. Tamam, hoşça kalın. Felicity-1 1998 info-icon
Guess what? What? Bil bakalım ne oldu? Ne? Felicity-1 1998 info-icon
I extended the lease on my sublet. Really? Kiraladığım dairenin süresini uzattım. Öyle mi? Felicity-1 1998 info-icon
I am officially, for the next three months, a resident of New York City. Önümüzdeki 3 ay boyunca resmi olarak New York'da ikamet ediyor olacağım. Yarın hem de. 1 Felicity-1 1998 info-icon
That's great. I really feel like it's the right thing to do. Harika. En doğrusu bu gibi geliyor. Felicity-1 1998 info-icon
Just leave my old life and my ex and start over. Eski hayatımı ve sevgilimi geride bırakıp, baştan başlamalıyım. Felicity-1 1998 info-icon
Nothing. You think I'm running away? Hiçbir şey. Kaçtığımı düşünüyorsun? Felicity-1 1998 info-icon
I don't think that. New York is great. Öyle düşünmüyorum. New York harikadır. Ne oldu? Hiç. Yardımı oldu. 1 Felicity-1 1998 info-icon
But? Ama? 1 Felicity-1 1998 info-icon
But I was thinking, after we see my 1 Ama babamı gördükten sonra belki akşam... Felicity-1 1998 info-icon
dad, maybe you would have dinner with me. ...benimle yemek yemek istersin diye düşünüyordum. Felicity-1 1998 info-icon
Do you mean a date? Randevu gibi mi? Felicity-1 1998 info-icon
No, I don't mean a date. I mean dinner. Hayır, randevu gibi değil. Sadece akşam yemeği. Felicity-1 1998 info-icon
What? How old are you? Ne oldu? Kaç yaşındasın? Felicity-1 1998 info-icon
I'm... Look, I've dated older women before. Ben Bak, daha önce de kendimden büyük kadınlarla çıktım. Felicity-1 1998 info-icon
So it is a date? Yani bir randevu gibi olacak? Felicity-1 1998 info-icon
I've had dinner with older women before. Okay. Daha önce kendimden büyük kadınlarla yemek yemiştim. Tamam. Felicity-1 1998 info-icon
So, what time did you want to pick me up? Beni saat kaçta almak istersin? Felicity-1 1998 info-icon
I can pick you up whenever you want. How about 7:00? Ne zaman istersen, o zaman alabilirim. 7'ye ne dersin? En romantik sözler senden geliyorsa, başımız belada demektir. Felicity-1 1998 info-icon
Pick you up at 7:00. Okay, 7:00. Seni 7'de alırım. Tamam, 7'de. Felicity-1 1998 info-icon
I can do that. Tamamdır. Felicity-1 1998 info-icon
Bet your father's back in his room. Yeah, he probably is. ...giymiş gibi görünüyorsun ama aslında giymemişsin. Neden? Eminim baban odasına dönmüştür. Evet, büyük bir ihtimalle. Felicity-1 1998 info-icon
What time is it? It's noon, actually. Saat kaç? Öğlen. Felicity-1 1998 info-icon
I've been waiting for you to get up. Listen. Sabahtan beri kalkmanı bekliyordum. Dinle. Felicity-1 1998 info-icon
When is Noel getting out of here? Huh? I don't know. Noel ne zaman buradan çıkıyor? Bilmiyorum. Felicity-1 1998 info-icon
Listen to this: Comfort Cologne. Şunu bir dinle: Comfort parfümü. Felicity-1 1998 info-icon
It's cologne for men, and it smells like their favorite foods, Erkekler için en sevdikleri yemekler gibi kokan bir parfüm... Felicity-1 1998 info-icon
like mac and cheese, ...mesela peynirli makarna... Felicity-1 1998 info-icon
brisket, lasagna. Didn't he say he'd be out a month ago? ...brisket, lazanya. Çıkacağını söyleyeli bir ay olmadı mı? Felicity-1 1998 info-icon
This is really good, right? Çok iyi fikir, değil mi? Felicity-1 1998 info-icon
What? Oh, that's good. That's great. Ne? Harika. Şahane. Felicity-1 1998 info-icon
I want to hear your idea, but all I can think about is that I haven't Fikrini cidden dinlemek istiyorum ama tek düşünebildiğim... Felicity-1 1998 info-icon
slept in a week because Noel is up watching ...Noel televizyonda Nick at Night seyrettiği için... Felicity-1 1998 info-icon
Nick at Nite reruns. He is? I love Nick at Nite. ...bir haftadır uyuyamadığım. Öyle mi? Nick at Night'a bayılırım. Felicity-1 1998 info-icon
So do I, but not at 4:00 in the morning. Evet, ben de ama sabahın 4'ünde değil. Kaynaklarını yarın getirmeyi unutma. Yarın mı? Gelecek haftaydı. Felicity-1 1998 info-icon
Either we're putting a wall up in our room, Ya odamıza duvar koyarsın Felicity-1 1998 info-icon
Not happening. Or we're getting rid of Noel. Olmaz. Ya da Noel'dan kurtulacağız. Felicity-1 1998 info-icon
No, we're not asking Noel to leave. Why not? Hayır, Noel'dan gitmesini isteyemeyiz. Neden? Felicity-1 1998 info-icon
I'm not taking Ben's side, but the fact is Noel is the interloper. Gizemli Büyüler Bölüm 2. Ben'in tarafını tutuyor değilim ama her şeye maydanoz olan Noel. Felicity-1 1998 info-icon
The one who lopes, leaves. Duh. Everybody knows that. Maydonoz olan gider. Herkes bilir. Felicity-1 1998 info-icon
What is he still doing here, besides keeping me up all night? Beni uykusuz bırakmak dışında neden hâlâ burada? Felicity-1 1998 info-icon
Hey! Relax. I'll be out in a week. Selam! Rahatla. Bir haftaya gidiyorum. Felicity-1 1998 info-icon
Uh, look, Noel... What? She's right. Bak, Noel Ne? Meghan haklı. Felicity-1 1998 info-icon
I mean, what am I doing here? Yani burada ne işim var? Derdim de o zaten. Teslim edemedim. Felicity-1 1998 info-icon
He said it himself. I'm right. Kendisi de söyledi ya, haklıyım. Felicity-1 1998 info-icon
Hey. What are you doing here? Selam. Burada ne yapıyorsun? Felicity-1 1998 info-icon
I was worried about you. It looks like with good reason. Senin için endişelendim ve haksız da değilmişim? Felicity-1 1998 info-icon
That's dark. Çok karanlık. Felicity-1 1998 info-icon
You want to go to lunch? Yes. Um, just hang on. Öğlen yemeğine gitmek ister misin? Evet. Biraz bekle. Felicity-1 1998 info-icon
What is it? A painting. Bu nedir? Tablo. Felicity-1 1998 info-icon
I know that. I mean, what is it? Is it an oil spill, Onu ben de biliyorum, ama nedir? Yağ birikintisi mi... Felicity-1 1998 info-icon
or is it your emotions running around? ...yoksa etrafa dağılmış duyguların mı? Felicity-1 1998 info-icon
Um, it's not an oil spill. I don't know what it is. Yağ birikintisi yağ değil. Ne olduğunu bilmiyorum. Felicity-1 1998 info-icon
I guess I'm still trying to figure that out. Sanırım ben de hâlâ ne olduğunu anlamaya çalışıyorum. Felicity-1 1998 info-icon
It's really good. Çok güzel. Felicity-1 1998 info-icon
That's what I keep telling her. Ben de aynı şeyi söylüyorum. Felicity-1 1998 info-icon
She won't listen to me. Ama beni dinlemiyor. Felicity-1 1998 info-icon
Who's that? Owen. Bu kim? Owen. Felicity-1 1998 info-icon
Who's Owen? Owen kim? Felicity-1 1998 info-icon
He's the grad student who T.A.'s the class before mine. Benden evvel ki dersin hoca asistanı olan yüksek lisans öğrencisi. Felicity-1 1998 info-icon
He's really cute. He's annoying. I've asked Çok hoş. Çok sinir bozucu. 5.000 defa... Pekâlâ. Görüşürüz. Hoşça kal. Bazı fikirler. Felicity-1 1998 info-icon
him 5,000 times to clean up, and he never does. ...etrafı toplamasını istedim ama nafile. Felicity-1 1998 info-icon
He obviously likes you. He does not. Senden hoşlandığı belli. Hoşlanmıyor. Felicity-1 1998 info-icon
You should ask him out. What? Bence çıkma teklif etmelisin. Ne? Felicity-1 1998 info-icon
I'm serious. He's adorable. You ask him out. Çok ciddiyim. Çok şirin. O zaman sen çıkma teklif et. Felicity-1 1998 info-icon
Hey, Owen. Hey, Owen. Felicity-1 1998 info-icon
Yeah? Do you have a girlfriend? Evet? Kız arkadaşın var mı? Felicity-1 1998 info-icon
No. Why? Yok. Niye sordun? Felicity-1 1998 info-icon
Felicity was wondering. God. Okay, we're going to lunch. Felicity merak ediyordu da. Tanrım. Biz yemeğe gidiyoruz. Felicity-1 1998 info-icon
Bye, Owen. Bye. Hoşça kal, Owen. Hoşça kal. Öyle mi? Daha iyi dinlemeye başlamalıyım. Felicity-1 1998 info-icon
Hey, Benjamin. Ah, yes, we need to talk. Selam, Benjamin, Konuşmamız lazım. Felicity-1 1998 info-icon
What's up? You know, last week I was Senor Rude. Ne oldu? Biliyorsun geçen hafta Bay Kaba'yı oynuyordum. Felicity-1 1998 info-icon
You weren't. You were fine. Hayır. Normaldin. Felicity-1 1998 info-icon
Okay, well, I'm going to make it up to you. Tamam, yine de telafi edeceğim. Felicity-1 1998 info-icon
You and I are going to go to the off off off Seninle beraber küçük bir Broadway tiyatrosunda... Felicity-1 1998 info-icon
Broadway production of A Streetcar Named Desire. ...A Streetcar Named Desire şovuna gideceğiz. Felicity-1 1998 info-icon
Oh! Tonight? Yes. Bu gece mi? Evet. Felicity-1 1998 info-icon
I can't go tonight. I got plans. Gelemem. Başka planlarım var. Felicity-1 1998 info-icon
What, like a date? Yeah, like a date. Randevu gibi mi? Evet, randevu gibi. Felicity-1 1998 info-icon
Man, you move fast. Okay, look. Vay be, ne hızlısın. Tamam, bak. Felicity-1 1998 info-icon
The truth is, I'm dying without Samuel, and I can't be alone. İşin aslı Samuelsiz kötü durumdayım ve yalnız kalamıyorum. Felicity-1 1998 info-icon
Javier, I can't go. Dying. Javier, gelemem. Ölüyorum. Felicity-1 1998 info-icon
Look, you're almost a doctor. Do something. Help me. Bak, neredeyse doktor oldun. Bir şey yap. Yardım et. Felicity-1 1998 info-icon
What? Go to the play. Ne yapayım istiyorsun? Piyese gel. Yoksa... Felicity-1 1998 info-icon
Otherwise, I may not make it through the night. ...bu geceyi çıkartamayabilirim. Felicity-1 1998 info-icon
All right, Javier. Maybe I can change my plans. Peki, Javier. Belki planlarımı değiştirebilirim. Felicity-1 1998 info-icon
Yes, break that date. Right away. Evet, randevuyu hemen iptal et. Felicity-1 1998 info-icon
I said maybe. Okay, okay, but you're gonna go, right? Belki dedim. Tamam, tamam, ama geleceksin, değil mi? Felicity-1 1998 info-icon
I feel like I'm falling. Kendimi düşüyor gibi hissediyorum. Felicity-1 1998 info-icon
And the things I used to grab onto, Eskiden tutunduğum şeyler, beni yerimde tutan şeyler... Felicity-1 1998 info-icon
like, like work, ...mesela iş... Felicity-1 1998 info-icon
and friends, ...arkadaşlar... Felicity-1 1998 info-icon
and home, ...ve ev... Felicity-1 1998 info-icon
they're, uh, they're snapping like twigs. ...hepsi çalı çırpı gibi kırıyor. Felicity-1 1998 info-icon
That sounds frightening. Yeah, it is. Korkutucu bir duygu. Evet, öyle. Felicity-1 1998 info-icon
I can deal with it. I mean... İdare edebilirim. Yani... Felicity-1 1998 info-icon
I don't even feel like myself anymore. ...artık kendim gibi hissetmiyorum. Felicity-1 1998 info-icon
You want my opinion? Yeah, I guess. Fikrimi duymak ister misin? Evet, sanırım. Felicity-1 1998 info-icon
That's what I'm paying for, right? Right. Bu yüzden para ödüyorum, değil mi? Evet. Felicity-1 1998 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 19076
  • 19077
  • 19078
  • 19079
  • 19080
  • 19081
  • 19082
  • 19083
  • 19084
  • 19085
  • …
  • »
  • »»
Kısıtlı Mod:   
  • Katkıda Bulun
  • Hakkımızda
  • Sorumluluk Reddi
  • İletişim